Ölümünün 50. Yılında Yunus Nadi (28 Haziran 1995)
- Konuyu Başlatan funghu
- Başlangıç tarihi
Sayın funghu ;
Lütfen aşağıdaki yazdıklarımdan kendime övgü yaptığım çıkarılmasın. Bunu yapacak kadar aptal değilim...
Bu sitede de , (eskikitaplarım.com) da bazı arkadaşlar hep yazardı , sorardı ; "Sen bu kadar yorumu , üstelik kendini tekrara düşmeden , bu kadar zengin konuları nasıl buluyorsun?" Aslında konular beni buluyor....
Şimdi bunu niye yazdım. "Cumhuriyet Gazetesi'nin bu ekine de yorum yazılır mı ?" diye sorulabilir? Yanıt : "Hem de neler yazılır neler. Yeter ki verilenlere , sunulanlar saygı duyup onlara gereken zaman ayırmaya çalışarak (yaklaşık günde 5 saatimi birkaç indirdiğim değerli sunumlara zaman ayırıyorum. Yani sadece sunum yapan emek vermiyor , ciddiye alan kişi sunulanın alan da emek verir."
Bu ek aslında Yunus Nadi'nin hem nerelerden geldiğini , ne olduğunu anlatıyor ama asıl veriliş nedeni Yunus Nadi Ödülleri'dir. Baktım 1995 Yılında 49. Yunus Nadi Ödülleri'nin sonuçları da duyuruluyor. Öykü Ödülleri Ayşe Kilimci ile Nevra Bucak arasında bölüştürülmüş.
Bu yıl da Yunus Nadi Ödülleri'nde Öykü Ödülleri Kemal Gündüzalp ile Neşe Koçak arasında bölüştürülmüş.
Eeeee.... Ne olmuş?.... Neden sadece Öykü Ödülü'ne değiniyorsun ....
Anlatayım .... Bu Yıl Öykü ödülünü paylaşanlardan biri ; Kemal Gündüzalp ( ki "Nadya'nın Treni" adlı öykü kitabı ile almış. ) benim çocukluk arkadaşım.... Kendisi aslında çok iyi bir şairdir aynı zamanda...
Cumhuriyet Kitap ekinin (9 Ekim 2025 tarihli 1860. Sayısının 9. sayfasında) ve Bu ayki Varlık Dergisi'nin (2025 Aralık ayının 1419. sayısının 99. sayfasında)
Kemal Gündüzalp ile aldığı Yunus Nadi Öykü Ödülü ile ilgili söyleşisi var.
Onu buradan da kutluyorum....
Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim....
Lütfen aşağıdaki yazdıklarımdan kendime övgü yaptığım çıkarılmasın. Bunu yapacak kadar aptal değilim...
Bu sitede de , (eskikitaplarım.com) da bazı arkadaşlar hep yazardı , sorardı ; "Sen bu kadar yorumu , üstelik kendini tekrara düşmeden , bu kadar zengin konuları nasıl buluyorsun?" Aslında konular beni buluyor....
Şimdi bunu niye yazdım. "Cumhuriyet Gazetesi'nin bu ekine de yorum yazılır mı ?" diye sorulabilir? Yanıt : "Hem de neler yazılır neler. Yeter ki verilenlere , sunulanlar saygı duyup onlara gereken zaman ayırmaya çalışarak (yaklaşık günde 5 saatimi birkaç indirdiğim değerli sunumlara zaman ayırıyorum. Yani sadece sunum yapan emek vermiyor , ciddiye alan kişi sunulanın alan da emek verir."
Bu ek aslında Yunus Nadi'nin hem nerelerden geldiğini , ne olduğunu anlatıyor ama asıl veriliş nedeni Yunus Nadi Ödülleri'dir. Baktım 1995 Yılında 49. Yunus Nadi Ödülleri'nin sonuçları da duyuruluyor. Öykü Ödülleri Ayşe Kilimci ile Nevra Bucak arasında bölüştürülmüş.
Bu yıl da Yunus Nadi Ödülleri'nde Öykü Ödülleri Kemal Gündüzalp ile Neşe Koçak arasında bölüştürülmüş.
Eeeee.... Ne olmuş?.... Neden sadece Öykü Ödülü'ne değiniyorsun ....
Anlatayım .... Bu Yıl Öykü ödülünü paylaşanlardan biri ; Kemal Gündüzalp ( ki "Nadya'nın Treni" adlı öykü kitabı ile almış. ) benim çocukluk arkadaşım.... Kendisi aslında çok iyi bir şairdir aynı zamanda...
Cumhuriyet Kitap ekinin (9 Ekim 2025 tarihli 1860. Sayısının 9. sayfasında) ve Bu ayki Varlık Dergisi'nin (2025 Aralık ayının 1419. sayısının 99. sayfasında)
Kemal Gündüzalp ile aldığı Yunus Nadi Öykü Ödülü ile ilgili söyleşisi var.
Onu buradan da kutluyorum....
Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim....
- Konuyu Başlatan
- #3
Sayın dedo11,
Değerli yorumlarınız için teşekkür ediyorum.
Şu anki dergi koleksiyonumun en önemli bir bölümü, Yunus Nadi ödüllerinden birini almış çok sevdiğim bir arkadaşımın.
Kendisi de şiir dalında öykü almıştı, o zamanlarda. Birkaç gün önce, bu arkadaşımın şiirlerinden birinin 90'larda bestelenmiş olduğunu öğrendim ve kendisine durumu ilettim.
Bundan haberi bile olmamış! Selamlar, sevgiler.
yeryüzü
Yönetici
Paylaşım için teşekkür ederim sevgili "funghu".
Biraz da eleştirelim:
Ülkemiz kurulalı yüz yılı geçti. Kuruluş yıllarında, kuruluş ilkelerini
benimseyen, yaymayı hedefleyen bir gazete olarak başlamış demek ki
Cumhuriyet gazetesi. Bunu bilmiyordum. Yunus Nadi de bu nedenle
sanırım, gelmesi beklenen eleştirilere karşı, "biz ne hükümetin, ne de
partinin gazetesiyiz" diye başlamış ilk sayıda kendi misyonlarını anlatmaya.
Gençlik yıllarımda (1985-1992-93 gibi) ara ara okurdum; sonradan fark ettim
ne kadar bağnazlıkla dolu olduğunu. Tabii artılar ve eksiler meselesi de var.
Bu gazetenin maalesef demokrasiye, özgürlüğe, gelişmeye (aslında batı tipi
bir cumhuriyet rejimini kurmuştu Atatürk ve arkadaşları ve bunu istiyorlardı
doğal olarak) hizmet edemediğini düşünüyorum. Çünkü şimdi görüyoruz ki
aslında hayat o kadar basit değil ya da tam tersi aslında basit: herkes farklıdır!
Farklı insanlar, farklı kültürler, farklı düşünceler var ve bütün bunları
yok sayıp herkesi aynı kefeye koymaya çalışmak yaşamın doğasına aykırı...
Ol deyince olmuyor her şey
ama bazıları hala "olmalı" diyor .
Biraz da eleştirelim:
Ülkemiz kurulalı yüz yılı geçti. Kuruluş yıllarında, kuruluş ilkelerini
benimseyen, yaymayı hedefleyen bir gazete olarak başlamış demek ki
Cumhuriyet gazetesi. Bunu bilmiyordum. Yunus Nadi de bu nedenle
sanırım, gelmesi beklenen eleştirilere karşı, "biz ne hükümetin, ne de
partinin gazetesiyiz" diye başlamış ilk sayıda kendi misyonlarını anlatmaya.
Gençlik yıllarımda (1985-1992-93 gibi) ara ara okurdum; sonradan fark ettim
ne kadar bağnazlıkla dolu olduğunu. Tabii artılar ve eksiler meselesi de var.
Bu gazetenin maalesef demokrasiye, özgürlüğe, gelişmeye (aslında batı tipi
bir cumhuriyet rejimini kurmuştu Atatürk ve arkadaşları ve bunu istiyorlardı
doğal olarak) hizmet edemediğini düşünüyorum. Çünkü şimdi görüyoruz ki
aslında hayat o kadar basit değil ya da tam tersi aslında basit: herkes farklıdır!
Farklı insanlar, farklı kültürler, farklı düşünceler var ve bütün bunları
yok sayıp herkesi aynı kefeye koymaya çalışmak yaşamın doğasına aykırı...
Ol deyince olmuyor her şey
ama bazıları hala "olmalı" diyor .