murtaza5
Yönetici
- 15 Tem 2009
- 13,892
- 392,816
ESKİDEN...
Ne güzel fakirdik.
Dünyamız küçücüktü.
Televizyon yoktu.
Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel fakirdik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç.
Dışarıda kar…
Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki.
Kuzinenin üzerinde demir maşa…
Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri.
Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu…
Sucuk lükstü.
Yumurta lezzetli.
Ekmek her zaman ekmek gibi…
Bir kez olsun kümesten yumurta almamış,
bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış
ve fakat alışveriş merkezlerinin restoran katlarında boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde
hamburger keyfine fit olmuş
çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım…
Dışarıda kar…
İçeride kanaat…
İçeride huzur…
Televizyon yoktu.
Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel fakirdik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç.
Portakal kabuklarını sobanın üzerine
dizer, kokusuna râm olurduk.
Kestane közlemek büsbütün bir gecenin akıllara seza mutluluğuydu.
Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar…
Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine,
geniş ve besleyici bir masal dünyası…
Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi.
Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi,
sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı.
Çay da kokardı…
Domates de…
Küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu.
Dışarıda kar…
İçeride huzur…
Zam endişesi, doğal gazın kesilme korkusu,
yolda kalma telaşı, rejim tehlikesi…
Kimin umurunda…
Ne güzel fakirdik.
Ama mutluluğun resmini çiziyorduk...
Eskiden,
arabalar kablo telinden,
Gemiler karpuz kabuğundan,
Kılıçlar ağaçtan
Resimler kömür karasından yapılırdı...
Kız çocuklarına ninelerinin
Erkek çocuklarına ise dedelerin adı verilirdi
Komşuda pişen bize
Bizde pişen komşuya düşerdi.
Geceler ayaz
Sokaklar karanlıktı.
Bekçiler ha bire düdük çalardı
Ne korku vardı ne de hırsız...
Güneş tutulur
Ay dede bize güler
Yıldızlar ise kandil gibi parlardı
Turşu da, salça da;
Erişte de evde yapılırdı
Çorbanın adı ayranaşı,
Oyunun adı geggele
Çerezin adı kavurga
Sular berrak
Sular
soğuk Sular çeşmeden içilirdi
Anlayacağınız; elli kuruşa satılmazdı!
Kimse kimseye;
"Yine ne oyunlar çeviriyorsun?" demezdi!
Çevrilen tek şey vardı; o da çemberdi
Buzdolabı desen yoktu
Ama buz veren komşumuz çoktu
Limonata ve dondurmada
Dağdan getirilen kar vardı...
O uzun kış geceleri
Masallarla güzeldi
Termosifon yok, kazan vardı
Analarımız önce ekmek yapar
Sonra üzerine su koyardı
Ama bitmeyen mutluluk
Bitmeven huzur vardı...
Bereket vardı bereket
Bir kış bize yeter de artardı...
Hey gidi günler hey
Yedi veren güller,
Gülden yapılan şerbetler, reçeller
Yeri süsleyen gazeller
Yeri süpüren güzeller vardı...
Anlayacağınız; güzel olan ne varsa eskidendi
Ve her şey eskiden güzeldi...
Evler müstakil Duvarlar badanaydı
Kapılar çift,
Odalar eyvana bakardı...
Aidat ödenmez
Yönetici seçilmezdi
Evin tek reisi baba
Mayası ise anaydı....
Radyolar baş tacı Haberin adı ajansti
Televizyon yok denecek kadar azdı
Olanlar da siyah beyazdı...
Şimdiki gibi muhteşem diziler yoktu!
En popüler dizi Ceyardı Velhasıl eskidendi;
Eski zamanlar
Eski adamlar
Eski bayramlar
Eski oyunlar,
Eski oyuncaklar...
Eskidendi ve hepsi GÜZELDİ...
Güzeldiniz...
Güzel...
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.