Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Seyahatim dönüşü ilgimi çeken çizgi romanlardan biri de ,Sn. @Osidi 'nin paylaşımı olan bu kitap oldu. Çizgi romanın sayfalarını karıştırarak baktığımda, yine olay örgüsü ve çizimlerle tam bir '' noir '' var karşımda. Çok teşekkür ederim Sn. @Osidi
Sanatçı Jean Claude Gotting'in çizgi roman çalışmalarından bir kaçını geçmişte nette görmüştüm. Ama, bu akşam , Sn. @Osidi 'nin bizlere sunduğu '' Noir '' kadar , '' Noir '' çalışma olduklarını hatırlamıyorum ! Uzaktan , bizdeki Soner Tuna havasını veren , zaman zaman renkli de olan çalışmaları bir yana, bu kitaba baktığımda , '' ismiyle müsemma '' türden bir kitap olduğunu söylemeliyim ! Oldukça az diyalogları da gözönüne alacak olursak, bence Gotting , bu çalışmasıyla biraz daha ileri gidip, sanki bir '' tür denemesi '' ne girişmiş !
Noir başlığı altında birbirinden güzel okuma keşifleri yapmamıza neden olduğunuz ve bu güzel ( ve iç karartıcı !! ) kitapları sunduğunuz için teşekkürler @Osidi
Arnold Böcklin'in efsane tablosu '' Ölüler Adası ''na ; ortaya çıkışından günümüze gelinceye kadar , ilgili Martin macerası incelememden yola çıkarak detaylı değinmiştim. Sn. @Osidi 'nin bu akşamki paylaşımıyla bizlere sunduğu çizgi romana baktığımda, çok iyi bir uyarlamayla karşılaştığımı görüyorum. Zaten , Fransız çizgi roman sanatının günümüzdeki büyük sanatçılarından Guillaume Sorel imzalı panellere bakan okurların büyük bölümünün benimle aynı düşünceye sahip olacağını tahmin ediyorum. Hayaletler gibi fantastik unsurların bulunduğu eserde, senaryo yazarı Thomas Mosdi'nin de payının büyük olduğu görülüyor. Ayrıca, mim sanatçısını çağrıştıran kapak resmini , bir hayli etkileyici bulduğumu söylemeliyim.
Kitap kapakları her daim ilgimi çekmiştir. Ülkemizde ya da yurt dışında kitap müzayedelerindeki yüksek fiyatlı kitap satışlari bu ilginin oldukça yaygın olduğunu gösteriyor. Münif Fehim kapaklı kitaplarımız mesela bu konuya ülkemizden güzel bir örnek oluşturuyor. ( Fehim kapaklı kitap kolleksiyonunu, bir zamanlar sergi halinde sevenlerinin karşısına getiren ünlülerimizden biri de yanılmıyorsam Ali Poyrazoğlu idi. ) Başta Aslan olmak üzere farklı santçılarımızın çizgi roman kapak çalışmaları mesela. 1900 lerden itibaren " pulp fiction " denilen ucuz roman kapakları bu konunun bir başka ilgi çekici alanı. Bu alana başta dönemin erkek dergileri olmak üzere " pulp magazine " leri de eklemek mümkün. Netten zaman zaman izlediğim bu çalışmaların başında sayabileceğim 20' ye yakın sanatçı var. Ama üç tanesi benim için önemli; Mort Kunstler, Basil Gogos, Robert McGinnis.
Sn. @Osidi 'nin bizlerle paylaştığı McGinnis'in görsel olarak adeta "şiirsel "tarzıyla yaptığı çalışmaların herbirine , bence tablo yerine koyularak bakılmalı. Onun yaptığı romantik ya da polisiye konulu pastel tonlar kullandığı resimler, izleyenlerinin dikkatini hemen çeker niteliktedir. Kapak resimlerini büyük ilgiyle araştırdığım zamanlarda, bu sanatçının Bond'un " Thunderball " filmiyle ilgili afiş çalışmaları yaptiğını görmek, benim için büyük sürpriz olmuştu.
Bir sonraki dönemde Norman Rockwell, Walter Molino gibi sanatçılar yine kapak resimleri alanında ünlendiler. Ama bu kez dönem değişmiş, özellikle dergi kapaklarında realist, güncel konular işlenmeye başlamıştı.
Zaman zaman diyarımızda gördüğüm bu tür paylaşımlara, üstelik McGinnis kolleksiyonu ile katkı yaptığı için Sn. @Osidi ' ye teşekkür ederim.
Görebildiğim kadarıyla, '' Noir '' başlığı altında Sn. @Osidi 'nin paylaşımları, yaklaşık 1 yıldan beri aralıklarla devam etmiş. Geçmişteki paylaşımlara ait yorumlara baktığımda, bu yorumları yapan dostların büyük kısmının bugün mesajlarına rastlayamadığımızı görüyorum. Sanırım, çoğu dostumuz, günlük işleri nedeniyle, diyarımız için yeteri kadar vakit ayıramayacak durumdalar. Yine de, bu tür paylaşımların devam ettiğini ve de beğenileriyle destek olan dostların varlığını görmek sevindirici.
Yine '' Noir '' başlığı altında, Emmanuel Moynot'un '' karanlık '' bir çizgi romanını paylaştığı için Sn. @Osidi 'ye teşekkür ediyorum. Dileğim, diyarımızdaki bu tür farklı başlıklar altındaki paylaşımların uzun soluklu olarak sürmesi .
Diyarımızda '' Noir '' kelimeli başlık altında, usta sanatçı Jordi Bernet'i anmak çok iyi oldu. Tabii ki Bernet denilince akla ilk olarak Sn. @Osidi 'nin paylaştığı Torpedo geliyor. Tabii , bu '' kapkara '' ortamı oluşturan sanatçı olarak Abuli'nin katkıları da ihmal edilemez. Bir çok ünlü sanatçının yaptığı gibi Bernet' de Tex dünyasından uzak kalmamış, okurlarını sevindirmişti. Bernet'in erotik çalışmaları da bulunuyor ama, '' Noir '' çizgi romanlarını, umarım Sn. @Osidi bizlerle buluşturmaya devam eder.
'' Noir '' konusuna ait diyarımızdaki kitaplar, çok yararlı bir kitaplık oluşturmaya devam ediyor. Konunun örnek eserleri , sanatçıları ve ünlü karakterleri çizgi roman formatı ağırlıklı olarak karşımıza gelmeye devam ediyorlar. Bu konunun tarihsel gelişimini gösteren '' Le Polar '' isimli kitabı da , Sn. @balkan 'ın belirttiği gibi çok yararlı buldum. Anlaşılan, Caland - Cohen ikilisi çok titiz kaynak araştırması yapmışlar. Bu kitap, sanırım türünün ilk belgesel romanı. Christie, Simenon, King gibi türün efsane yazarlarını, Fincher, Tarantino gibi efsane yönetmenleri , hatta günümüzün Kuzey Avrupa polisiye romanları yazarlarını görünce, bu kitabın Türkçe ya da İngilizce olarak yayınlanmasını daha sabırsızlıkla bekler oldum ! Aklıma, bir an için, aynı konuların ülkemizdeki tarihsel gelişimini araştıran yazar Erol Üyepazarcı geldi.
Ankara 1935. Hostes Nouchi ve Fransız büyükelçiliğindeki genç tercüman Bernard de Jonsac'ın hikâyesi, Ankara'da bir gece kulübünde başlar ve İstanbul'da devam eder. Çiftin etrafında, cazibesi, sırları ve yumuşak yaşam tarzıyla modern Türkiye'nin tamamı gözler önüne serilir.
Yazar:
Georges Joseph Christian Simenon (1903–1989), Belçikalı bir yazardı. Yaklaşık 500 roman ve çok sayıda kısa eser yayınlayan üretken bir yazar olan Simenon, en çok kurgusal dedektif Jules Maigret'nin yaratıcısı olarak bilinir.
1922'den sonra Belçika'da hiç ikamet etmemiş olsa da, hayatı boyunca Belçika vatandaşı olarak kaldı.
Simenon, günde 60 ila 80 sayfa yazabilen, yirminci yüzyılın en üretken yazarlarından biriydi. Eserleri arasında yaklaşık 200 roman, 150'den fazla novela, birkaç otobiyografik eser, çok sayıda makale ve yirmiden fazla takma adla yazılmış onlarca ucuz roman bulunmaktadır. Toplamda, eserlerinin yaklaşık 550 milyon kopyası basılmıştır.
Ancak en çok Komiser Maigret'yi konu alan 75 romanı ve 28 kısa öyküsüyle tanınır. Serinin ilk romanı Pietr-le-Letton 1931'de; son romanı Maigret et M. Charles ise 1972'de yayımlanmıştır. Maigret romanları tüm büyük dillere çevrilmiş ve birçoğu film ve radyo oyununa uyarlanmıştır. Büyük Britanya'da iki televizyon dizisi (1960-63 ve 1992-93) çekilmiştir.
"Amerikan" döneminde Simenon, yaratıcı gücünün zirvesine ulaştı ve o yılların birçok romanı, yazıldıkları bağlamdan ilham aldı (Manhattan'da Üç Oda (1946), New York'ta Maigret (1947), Maigret Se Fâche (1947)).
Simenon ayrıca Kar Kirliydi (1948) veya Oğul (1957) gibi çok sayıda "psikolojik roman" ve özellikle Hatırlıyorum (1945), Soy Ağacı (1948) ve Yakın Anılar (1981) gibi çeşitli otobiyografik eserler de yazdı.
1966'da Simenon, MWA'nın en büyük ödülü olan Büyük Usta Ödülü'ne layık görüldü.
2005 yılında De Grootste Belg (En Büyük Belçikalı) unvanına aday gösterildi.