cagan73
Onursal Üye
- 17 Kas 2013
- 359
- 7,996
Ne yazık ki, cehaletin siyasal ve kültürel yaşamın belirleyici özelliklerinden birine dönüştüğü bir dönemde yaşıyoruz artık. Cehalet, demokrasiye uygulanan şiddeti normalleştirmek ve içselleştirmek adına bir silaha dönüşmüş halde. İnsanlar ise kamusal kaygıların bireysel takıntılara, tüketim odaklı ve saçma bir eğlenceye dönüştüğü bir medya kültürüyle kendilerinden geçmiş durumdalar.
“Adaletin olup olabilecek en korkunç düşmanı, güçle ittifak yapmış bir cehalettir.”
Cehalet kültürü, insanların siyasete olan ilgilerini yok ederek işler. Bunu da insanları boğazına kadar hız, haz ve heyecan kültürüne batırarak, kişisel takıntılarının kabuğuna çekilmelerini sağlayarak, çekici görünen bir tüketime odaklanıp ünlülere ayak uydurmaya çalıştıkları bir gösteri organize ederek yapar.
Cehalet kültürü, Aklı, muhalefeti, eleştiriyi ve eleştirel düşünceyi, insanların bilgi sahibi olmasını ve demokrasi için elzem olan kolektif mücadeleleri destekleyen kamusal eğitim ile yüksek öğrenim kurumlarını değersizleştiren bir aciliyet kültürü yaratır.
Otoriterliğin o devasa gölgesinin bir kez daha üstümüze düştüğü bu dönemde, düşünceyi hedef tahtasına oturtan toplumsal ve politik saldırılar, insan olma olanağına yapılmış bir saldırı olarak görülmelidir.
Eğitim, sadece eleştirel ve özerk yurttaşlar yetiştirmekle ve bir eleştiri kültürü oluşturmakla sınırlı değildir; aynı zamanda öz-düşünüme ve iktidarı sorgulama kabiliyetine de çağrı yapar. Genç insanların sisteme ilişkin çok daha geniş kapsamlı kaygıları olan bireylerle ilişki kurmasına olanak sağlar. Ayrıca bireyleri tek tek kişiler düzeyinde değil, daha geniş toplumsal bir hareketin parçası olarak ilgilendiren önemli meselelerde, bireylerin gücüne güç katar.
Eleştirel eğitim, kurumsallaşmış şiddetin çeşitli biçimlerine ciddi anlamda meydan okuyabilir: çünkü bireylerin ekonomik ve toplumsal adalet talepleri için baskı yapabilecekleri, kendilerine zarar verdikleri davranışları üretici kolektif eylemlere dönüştürebilecekleri, kudretlerini görünür kılabilecekleri ve hem eleştiri hem olanak söyleminin gelişmesini mümkün kılabilecek araçlar sunar.
Küresel ölçekte yaşanan bireyselleşme, görünmez şiddetin yeni bir biçimini işaret ediyor; çünkü insanları şahsi deneyimlerinin mahkûmu haline getiriyor; insanların hem şekillendirildiği hem de üzerinde çok az sorumluluğu olmasına rağmen hiçbir denetimlerinin olmadığı, çok daha geniş kapsamlı sistemli güçlerle bağlantısını koparıyor.
Mevcut koşullar altında eleştirel düşüncelerin çok ciddi bir önemi olduğunu hatırlatmamızın zamanıdır. Eleştirel düşüncenin büyüyüp boy verdiği bu alanlar, insanların dünyaya açılması, önemli toplumsal sorunları kavraması, daha eşit ve adil bir dünya kurulmasıyla acıların dindirilmesi için gereken asgari koşulları sağlar.
Özgür düşünce, yaşantımızı sadece ömür doldurmak değil, aynı zamanda yeryüzünü herkes için daha iyi bir yer yapabilecek demokratik ideallerin ışığında dünyayı şekillendirmek için harekete geçirilmesi gereken medeni cesaret bakımından da hayati bir öneme sahiptir.
Pedagoji ile eğitimi esas almak, gençleri dünyanın daha iyi bir yer olabileceğine inanmaları sağlayacak bir güvenle donatmak, şiddetin kader olduğu yönündeki imajı yıkmamızı başarabileceğimiz bir şeydir.
Elinizdeki eser, bu yönde atılmış mükemmel bir adımdır.
Önsözden…
“Adaletin olup olabilecek en korkunç düşmanı, güçle ittifak yapmış bir cehalettir.”
Cehalet kültürü, insanların siyasete olan ilgilerini yok ederek işler. Bunu da insanları boğazına kadar hız, haz ve heyecan kültürüne batırarak, kişisel takıntılarının kabuğuna çekilmelerini sağlayarak, çekici görünen bir tüketime odaklanıp ünlülere ayak uydurmaya çalıştıkları bir gösteri organize ederek yapar.
Cehalet kültürü, Aklı, muhalefeti, eleştiriyi ve eleştirel düşünceyi, insanların bilgi sahibi olmasını ve demokrasi için elzem olan kolektif mücadeleleri destekleyen kamusal eğitim ile yüksek öğrenim kurumlarını değersizleştiren bir aciliyet kültürü yaratır.
Otoriterliğin o devasa gölgesinin bir kez daha üstümüze düştüğü bu dönemde, düşünceyi hedef tahtasına oturtan toplumsal ve politik saldırılar, insan olma olanağına yapılmış bir saldırı olarak görülmelidir.
Eğitim, sadece eleştirel ve özerk yurttaşlar yetiştirmekle ve bir eleştiri kültürü oluşturmakla sınırlı değildir; aynı zamanda öz-düşünüme ve iktidarı sorgulama kabiliyetine de çağrı yapar. Genç insanların sisteme ilişkin çok daha geniş kapsamlı kaygıları olan bireylerle ilişki kurmasına olanak sağlar. Ayrıca bireyleri tek tek kişiler düzeyinde değil, daha geniş toplumsal bir hareketin parçası olarak ilgilendiren önemli meselelerde, bireylerin gücüne güç katar.
Eleştirel eğitim, kurumsallaşmış şiddetin çeşitli biçimlerine ciddi anlamda meydan okuyabilir: çünkü bireylerin ekonomik ve toplumsal adalet talepleri için baskı yapabilecekleri, kendilerine zarar verdikleri davranışları üretici kolektif eylemlere dönüştürebilecekleri, kudretlerini görünür kılabilecekleri ve hem eleştiri hem olanak söyleminin gelişmesini mümkün kılabilecek araçlar sunar.
Küresel ölçekte yaşanan bireyselleşme, görünmez şiddetin yeni bir biçimini işaret ediyor; çünkü insanları şahsi deneyimlerinin mahkûmu haline getiriyor; insanların hem şekillendirildiği hem de üzerinde çok az sorumluluğu olmasına rağmen hiçbir denetimlerinin olmadığı, çok daha geniş kapsamlı sistemli güçlerle bağlantısını koparıyor.
Mevcut koşullar altında eleştirel düşüncelerin çok ciddi bir önemi olduğunu hatırlatmamızın zamanıdır. Eleştirel düşüncenin büyüyüp boy verdiği bu alanlar, insanların dünyaya açılması, önemli toplumsal sorunları kavraması, daha eşit ve adil bir dünya kurulmasıyla acıların dindirilmesi için gereken asgari koşulları sağlar.
Özgür düşünce, yaşantımızı sadece ömür doldurmak değil, aynı zamanda yeryüzünü herkes için daha iyi bir yer yapabilecek demokratik ideallerin ışığında dünyayı şekillendirmek için harekete geçirilmesi gereken medeni cesaret bakımından da hayati bir öneme sahiptir.
Pedagoji ile eğitimi esas almak, gençleri dünyanın daha iyi bir yer olabileceğine inanmaları sağlayacak bir güvenle donatmak, şiddetin kader olduğu yönündeki imajı yıkmamızı başarabileceğimiz bir şeydir.
Elinizdeki eser, bu yönde atılmış mükemmel bir adımdır.
Önsözden…
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Son düzenleme: