BOUNCER - FEDAİ 4. Tek Kollu İntikam

HACILI

Onursal Üye
14 Kas 2012
2,188
8,089
Ellerinize ve emeklerinize sağlık sevgili kudretsabancı.
Teksas ve Tom Miks ile büyüyen bir nesilim desem yalan olmaz.
50 li yılların 2. yarısında tanışmıştım.
Yine o yıllarda Teksle de tanışmama rağmen bir türlü ısınamamıştım.
Tabir caiz ise biraz ağır gelmişti bana.
Biraz abi işi gibiydi. Okumakta zorlanmıştım.
Çizgi Diyarımız sayesinde Çizgi Romanlarımızla tekrar buluşunca
60 ından sonra bu defa da Teks tutkunu olup çıkıverdim.
Ben pek anlamıyorum da anlayanlar benim için " FUMETTİCİ " sin diyorlar.
Gerçi hayatımın hiç bir döneminde ŞUCU BUCU olmadım ya neyse...
Öyle diyorlarsa öyleyimdir mutlaka.
Sözün özü Yeni nesilin tutkun olduğu amerikan ve Fransız ekolüne pek sıcak bakamadım yani.
Bu son paylaşımınız da onlara benziyor ama adeta film kareleri gibi.
Ne hoş sahneleri var. Hele o renklerin güzelliği.
Hayranlıkla izliyorum desem yeridir.
Ha bir beğenmediğim tarafı; 4 bant olması sayfaların.
Nedendir bilemedim sayfaların 4 bant olması beni biraz yoruyor gibi.
Sahi neden 3 bant yapmazlar acaba?
Sayfa tasarrufu için mi desem..?
her şeye rağmen başta da yazdığım gibi paylaşımlarınız harika.
Tekrar çok teşekkürler.
Bu vesile ile Çizgi Diyarı için emek sarf eden tüm dostlara da teşekkürler.
 

kudretsabancı

Onursal Üye
E-Dergi Takımı
3 May 2011
1,245
34,870
Teks ve Tarkan, benim için de "ağır abi" gibiydi. Biraz çekinerek dokunurdum Teks'lere ve Tarkan'lara. Halbuki Zagor ya da Mister No, özellikle de Karaoğlan mahallede köşebaşından çıkıverecek arkadaş duygusu uyandırırlardı.
Kızılmaske ise zaman zaman tedirgin edici bir gizeme bürünse de, Diana ve çocuklarla olan ilişkisi nedeniyle olsa gerek, bir baba güveni verirdi.
Teks ve Tarkan'larda zaman zaman hala aynı duyguya kapılıyorum. Duruşları, tavırları, kötülerle gereksiz diyaloğa girmemeleri, lafı gereksiz yere uzatmamaları sanırım, kendilerine saygı duymaya zorluyorlar gibi.
Fransız ekolüyle ben de geç tanıştım sayılır. Ama bazı westernleri, özellikle de Bouncer, Durango ve Blueberry; antikahraman özellikleriyle ve alışılmadık sürprizleriyle çok nefis bir spagetti western lezzeti veriyor. Bunu da haliyle çok seviyorum.
 

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,047
75,620
hiçbiryerde :)
Bir kaç yıl önce Blueberry'yi
ilk kez okuduğumda çarpılmıştım
önce çizimlere, renklere ama daha
sonra, ilerledikçe hikayelere ve
anlatım biçimine. Öncelikle çok
gerçekçi senaryoları ve kurgusu
vardı. Sonra karakterlerin duygularını,
yaşadıkları dramı bize iyi aktarıyordu.
Sanırım spagetti western tarzı da bu
özelliklere sahip. Bu bakımdan, mesela
Teks karakterlerinin daha net ve duygulara
fazla yer vermeyen hikayeleriyle Spagetti
western tarzından biraz uzak görüyorum.
Gerçi böyle kalıplara sokmaya çalışmak
pek sağlıklı olmayabilir ama neyse :)
Teks'in çok duygulandığım maceralarından
biri geldi aklıma mesela şimdi, 400'lü sayılarda
başlayan "Yenilmezler".
Harika işleriniz için çok teşekkür ederim
sevgili üstadım.
 

savok

Admin
30 Eki 2009
19,991
83,664
Kasımpaşa
Her zaman söylerim benim favorim Tom Braks'tır. Bayılırım Tonton'a ve Baron'a... Köylük yerde onlar sayesinde kılık değiştirmeden tut, köftenin binbir çeşidinden haberdar oldum. 1969 yılından bahsediyorum. Sonra Teksas Tommiks, swing, onlar da bana dünyanın bir ucuna ulaşmamı sağladı... Ama asıl güzellik benim için üniversiteye giden bir abinin bıraktığı Ceylan dergileri oldu, işte o zaman her şey değişti... Bilim kurgu ya da fantastik çizgi romanlar her zaman vaz geçilmezimdi. Sonra tabi ki gordon. Sonra Tay yayınlarının diğer kitapları.
Tex o zamanlar bana pahalı gelirdi. Onun yerine Tarzan, swing gibi kitapları daha ucuza ve daha çok alamam nedeniyle tercih etmezdim.
Tabi Red kit unutulmaz, asterix ancak bunların fransız olduğunu bilmezdim ki...
İşin gerçeği bugün çizgi romandan o gün aldığım müthiş keyfi alabildiğim söylenemez...
Teşekkürler dostlar.
 

aliot

Yeni Üye
3 Şub 2013
50
163
ÇD eski tüfek dolu.
Asıl "ağır abiler" biziz.
Torunlar (bende yok.) fark edip reklam etmesinler bizi. (Malum ÖSYM çoluğa çocuğa sorduğu bir soruda çizgi romanları küçümsemiş.)
Ne yapsak, yine bir ağır kitabın içinde saklayıp mı okusak çizgi romanları? Baksanıza bizi "okumaya arka kapıdan bulaşmış kişiler" sanıyorlar pire torbaları! Hay sizin İlyadanıza, okuduk onu da.


10006450_665691160134479_1711415003_n.jpg
 
Son düzenleme:

The_DarknesS

Yönetici
Çeviri & Balonlama
17 Nis 2010
9,542
28,640
İzmir
İlk çizgi romanın Tom Miks'ti. Henüz okumayı bilmediğim halde çizgi roman okuru olan rahmetli amcam bana almıştı. Resimlerine bakardım. Okuyamadığım için İki Tabancalı Çocuk adını takmıştım Tom Miks'e. Çizgi roman tutkusu İki Tabancalı Çocuk ile başladı. Yaş biraz geçince İki Tabancalı Çocuk ve benzerleri çocukluk günlerinin hatıralarında kaldı. Tom Miks'in yerini Teks aldı, John Wayne'nin yerini Clint Eastwood...
 

steinbeck

Süper Üye
23 Şub 2012
1,416
3,021
Eski tüfekler selam. Ben de bir anımı anlatayım bari.
13 yaşımda çizgiroman okurken, bir arkadaşımın babası yoldan geçerken, "aa, o da çizgiroman okuyormuş" denirdi. Ben bravo derdim, ancak "yuh o yaşta çizgiroman mı okunur" diyenler de vardı. Şimdi düşünüyorum da, benim için de, yoldan geçerken "yuhh moruğa bak, o yaşta çizgiroman okuyormuş" diyen var mıdır acaba diye zaman zaman düşünürüm. Çok teşekkür ederim bu arada.
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,728
Kdz. Ereğli
Güzel bir hikayeyse, yazılı halini okurum, çizgi romanını okurum, sinemasını izlerim. Bir kış günü yaşlı bir teyze anlatıyorsa dinlerim. İki tarih kitabı arasından içselleştirmem daha kolay olanı, daha güzel anlatılanıdır. Bazı hikayeler çizgi romana, bazıları yazılı eserlere, bazıları da sinemaya -ve bazıları kulağa- daha çok yakışır. Ama iyi hikayeyse her şekil okunur, dinlenir veya seyredilir.
 
Üst