HORTRUGE - Sergio TOPPI - Büyülü Dünya 07

carson10

Aktif Üye
16 Ara 2012
388
1,155
Onun adı Hortruge idi...Büyük derin gözleri, su mermeri gibi bir yüzü ve akan saçları vardı...Daha hiçbir insan, karanlık ve kayalık uçurumların arasındaki evine gelmemişti. -Hikayeden.
Bir zamanlar Avrupa'da...Cadı olduğuna inanılan insanlar vardı. Bazı suçlar, olaylar ve günahlar onların üzerine yıkılırdı...Cadı avı yapılırdı ve cadılık ile suçlanan kadınlar yakılırdı.Lucifer'in(Şeytan) hizmetkârı olmakla suçlanmak için yaşlı ve yalnız veya güzel ve fakir olmak yeterlidir.İtalya'da 17. Yüzyılda, Malgherta Pradella, şeytana tapınma ve bunu yaymaya çalışma ile suçlanmış. Vasin Morsello'nun karısı hastalanmış ve ölmüş.O da, Malgherta'ya sövüp saymış.Mahkemede, Malgherta çok sakinmiş.Birkaç ay sonra bölgedeki başka mahkumlarla beraber topluca öldürülmüş.Vücudu parçalara ayrılıp yakılmış.1560 Yılında İtalya'da Pisogne ile Edolo arasındaki kasabalarda altmıştan fazla insan bu tür suçlamaların ardından canlı canlı yakılmış.İtalya'da Val Trompia'da Mermentino denen yerde cadı'ya yörenin insanları "Stria!" derlermiş.Castello Della Pena tepesinden tüm vadi görülürmüş.Tepedeki kayalığın adı Corna Della Stria yani "Cadının boynuzu" imiş ve yanındaki mağarada korkunç bir cadının yaşadığına inanılırmış. Yerel cadıların karakteristik özelliği uçmak değil, tüm bir dağı arkasında bırakabilecek sıçrayışlar yapabilmekmiş. (Gigi Simeoni'nin "Stria" kitabından alınmıştır).
Ayvalıkta, Şeytanın Sofrası denilen tepede şeytanın ayak izi olduğu belirtilen iz vardır.İnsanlar madeni para atarlar.Efsaneye göre, şeytan burada, insanlar tarafından kıstırılmış...Ve bir sıçrayışla Midilli'ye kaçmış.Duyduğuma göre, yörenin uyanık birisi turist çekmek için o izi kendisi yapmış oraya.
Yukarıda bahsi geçen Marmentino'da, bölgenin jeolojik olarak zengin demir kaynaklarına sahip olması nedeniyle atmosferdeki elektriksel dinamik katalize olarak sık sık yıldırımların hedefi haline gelmiş. Fırtınaların şimşekleriyle dövdüğü dağlardan biri olan Ario birçok efsaneye evsahipliği yapmış. Bu yıldırımların ve efsanelerin doğanın yenilmez gücüne karşı duyulan korkuya katkısı muhteşem olmuş.Öykü anlatıcıları kuşaklar boyu bu efsaneleri anlatmış ve sonraki kuşaklara aktarmış. "Nine, bana Marmentino'nun son cadı'sının hikayesini anlatır mısın?hayır, ben Balerin Cadı'nın hikayesini dinlemek istiyorum!".İşte, aileler ahırlarda toplandığında, yağ kandillerinin sallanan ışığında, nineler torunlarına bu hikayeleri anlatmışlar.
BALERİN CADI : Çok uzun zaman önce Marmentino'da kilisenin önündeki meydanda hasat festivali düzenlenmiş.Kutlamalar ve eğlenceler başlamış.Müzikler çalmış.Herkes oynayıp eğlenirken, bir anda çok güzel bir kız çıkagelmiş. Kalabalığı yarıp, alkışlar arasında dans etmeye başlamış.Kimsenin aklına bu güzel mahlûkatın nereden geldiğini ve kim olduğunu sormak gelmemiş. Sonra orkestra çok hızlı bir dans müziği çalmaya başlamış, çalgıcılar da coşmuş. Fakat kız birden durmuş. Herkes şaşırmış.Tekrar dansetmesi için ısrar etmişler.Kız ısrarlara dayanamayıp tekrar dansa başlamış ama bir şeyler değişmeye başlamış...yavaşlamış, hantallaşmış, terlemiş ve ürkütücü sesler çıkartarak nefes almaya başlamış. Seyircilerden dikkatli olanlar, kuzguni siyah saçlarının altındaki güzel yüzünün alaycı ve korkutucu bir maske haline dönüştüğünü farketmişler. Cadı, kafasını kaldırmış ve nefretle bağırmış:" Piano piano, che i morcc i fa fadiga=yavaş yavaş, ölülerin çürümesi gibi!". Rüzgar, eteğinin kenarını kaldırıp iki keçi ayağını gösterirken bu sözleri defalarca tekrar etmiş...
MARMENTINO'NUN SON CADISI : 18. Yüzyılın sonlarında, Castello della Pena'da, bütün Trompia Vadisi'nin manzarasının göründüğü tepede bir cadı'nın mağarasında siyah kedisiyle beraber yaşadığı anlatılırmış. Arada bir oradan geçenlere lanet yağdırmak için mağarasından çıkarmış. Marmentino sakinleri cadının varlığından ve lanetlerinden bıkarak harekete geçmişler.Rahibi, cadı'ya dersini vermek için ikna etmişler. Köylüler, ellerinde dirgenler,oraklar, sopalar ve yanlarında rahip yola çıkmışlar. Amaçları, cadı'yı bir haçın önünde diz çöktürüp,Tanrıdan af diletmekmiş.Cadı'nın yaşadığı yere kadar tırmanmışlar.Köpekler önden gidiyormuş.Köpeklerin havlama seslerini duyan cadı, Baldo Dağının ötesine büyük bir zıplayış gerçekleştirmiş ve bir daha da oraya dönmemiş.
Bu hikaye de bizden: Şadiye Nine, köy evinin ocağında yanan odunların ateşinin ışığının aydınlattığı, engebeli ve karanlık bir araziyi andıran yüzüyle anlatırdı:"Bir gün, bizim köyden Salih, atıyla şehirden dönüyormuş. Yol mezarlığın yanından geçiyormuş.Karanlık iyice çökmüş. Yol kenarında beyaz bir şey görmüş.Gelinlik giymiş güzel bir kız. "Evlendiğim adam düğün gecesi, beni terketti...Ne olur beni de atının terkisine al" demiş. Salih, kız arkada otururken bir süre sonra atın ter içinde kaldığını ve ilerleyemediğini farketmiş. Geriye döndüğünde, kızın tek burun deliği olduğunu ve keçi ayakları gibi olan ayaklarının da yere saplanmış vaziyette durduğunu görmüş.Hemen semerin yanındaki çuvaldızı şeytana saplamış.Şeytana çuvaldız batırılınca esir alınırmış.Şeytan yalvarmaya başlamış.Salih, bir daha kendisine görünmemesi ve yoluna çıkmaması şartıyla, söz verdirerek şeytanı serbest bırakmış."
Bu vesileyle, hayatın her anını paylaşmamız, sevgilerine müteşekkir olmamız gereken tüm kadınlarımızın saygıyla kadınlar gününü kutlarım.
Hikayemize dönelim. Bir gün Hortruge'nin evine büyük bir boz ayı ile bir bozkurt gelmiş...Sonrada ilk defa bir insan olarak "Avcı" gelmiş. İzleyecek başka izleri, gidecek, başka yoları olsa da ne ayı, ne kurt, ne de avcı, Hortruge'nin evinden girdikleri gibi çıkamamışlar...-Hikayeden.
Toppi'nin çizimlerinyle eski model bir çakmaklı tüfek, yılların oluşturduğu damarlarıyla ahşap su yalağı...Nasıl da benzersiz.Suyun adeta sesi duyuluyor.Yoldan geçenler de neredeyse insan sesine benzer bir ses duymuşlar...
Çok sağolun ve emeğinize sağlık dostum.
 
Son düzenleme:
Üst