Showa - A History of Japan (v01 - v04) (1926-1989) (İngilizce, Manga)

balkan

Onursal Üye
27 Şub 2016
2,839
28,011


Showa - A History of Japan (1926-1989)

Showa: Japonya'nın Tarihi

manga

Yazar Shigeru Mizuki

Orijinal çalışma 1988 – 1989

Showa: A History of Japan, kelimenin tam anlamıyla "Showa Döneminin Çizgi Roman Tarihi") olarak bilinen bir Japon manga serisidir.
Şigeru Mizuki. Otobiyografik bir çalışma olan bu manga, yazarın Shōwa döneminde büyüyen deneyimlerini anlatıyor.

Yazar, Japon ordusunun emektarlarından biridir ancak dizisi, Japon ve Amerikan militarizmine dair eleştirel görüşlerle doludur

Manga ilk olarak Kodansha tarafından Kasım 1988 ile Aralık 1989 arasında yayınlandı. Manga, 1 Ağustos'tan 4 Kasım 1994'e kadar Kodansha tarafından Comic Showa-shi olarak yeniden yayınlandı ve sekiz cildin tümünü içeren bir kutu 14 Aralık 1994'te yayınlandı.

Kamishibai Shōwa-shi. "Showa Döneminin Kamishibai Hikayesi" başlıklı bir uyarlama Kōji Kata tarafından yazıldı ve 19 Ağustos 2004'te Iwanami Shoten tarafından yayınlandı.

Şubat 2013'te Drawn & Quarterly, mangayı Showa: A History of Japan başlığı altında yayınlayacağını duyurdu. Şirket, Ekim 2013'te Showa 1926-1939'u, Mayıs 2014'te
Showa 1939-1944'ü, Kasım 2014'te Showa 1944-1953'ü ve Eylül 2015'te Showa 1953-1989'u piyasaya sürdü.

Genel kategoride 1989 Kodansha Manga Ödülü'nü aldı.

Sırasıyla 2014 ve 2016'da Drawn & Quarterly tarafından yayınlanan Showa'nın ilk baskısı ve dördüncü baskısı, Harvey Ödülleri tarafından "Yabancı Materyallerin En İyi Amerika Sürümü" kategorisinde aday gösterildi.

Ayrıca Showa 1926-1939 için 2014 yılında "Uluslararası Malzemenin En İyi ABD Sürümü — Asya" kategorisinde Eisner Ödülü'ne aday gösterildi ve sırasıyla 2015 ve 2016'da Showa 1939-1944 ve Showa 1953-1989 için bu ödülü kazandı.

Çizgi roman eleştirmeni Paul Gravett, Showa: A History of Japan'ı 2014 yılında Kuzey Amerika'da yayınlanan en iyi üçüncü manga olarak seçti ve şu soruyu sordu: "Epik bir modern tarih dersini anlatmanın bu çok katmanlı, erişilebilir mangadan daha iyi bir yolu var mı?"

Los Angeles Times'tan Ian Scheffler, yazarın ifade ettiği "anlatı becerisine" ve "bir ulusun ruh halini aktarma becerisine" övgüde bulundu.
 
Son düzenleme:

balkan

Onursal Üye
27 Şub 2016
2,839
28,011

Showa - A History of Japan v01 - 1926-1939 (2013)
















Showa 1926–1939: Japonya Tarihi, Shigeru Mizuki'nin yirminci yüzyıl Japonya'sının titizlikle araştırılmış tarihi portresinin ilk cildidir.
Bu cilt, işsizliğin yüksek olduğu ve Büyük Buhran'ın neden olduğu diğer ekonomik zorlukların olduğu İkinci Dünya Savaşı'na giden dönemi ele alıyor.

Mizuki'nin foto-gerçekçi tarzı, 1920'lerin ve 1930'ların Japonya'sını zahmetsizce canlandırıyor, hareketli şehir sokaklarını ve terk edilmiş mezarlıkları eşit kolaylıkla tasvir ediyor.

Showa dönemi başladığında Mizuki'nin kendisi sadece birkaç yaşındaydı, bu yüzden onun ilk anıları zamanın en eski olaylarıyla örtüşüyor. Mizuki, güvenilir anlatıcısı Fare Adam ile tarihi kişisel alana taşıyor, onu hem genç izleyiciler hem de daha olgun okuyucular için lezzetli ve aslında ilgi çekici hale getiriyor.

İkinci Dünya Savaşı'na yol açan militarizasyonu anlatırken, Mizuki'nin savaşa karşı tutumu düşünceli ve genellikle düpedüz eleştireldir; Nanjing Katliamı'nı tasvir etmesi, olayı (Japonya'da tartışmalı bir konu) açıkça bir vahşet olarak resmetmektedir.

Mizuki'nin Showa 1926–1939'u, teknolojik gelişmelerin ve ülkenin değişen ekonomik istikrarının yirminci yüzyılın başlarında Japonya'nın dış politikasını şekillendirmede nasıl bir rol oynadığını izleyen güzelce anlatılan bir tarihtir.
 

balkan

Onursal Üye
27 Şub 2016
2,839
28,011
Showa - A History of Japan v02 - 1939-1944 (2014)

















"Showa 1939 - 1944: A History of Japan", ödüllü yazar Shigeru Mizuki'nin Showa dönemi Japonya'sına ilişkin otobiyografik ve tarihi anlatımının devamı niteliğindedir.

Bu cilt, İkinci Dünya Savaşı'na giden yolun son anlarını ve Pasifik Savaşı'nın ilk birkaç yılını kapsıyor ve son derece askerileştirilmiş bu dönemde Japonya'daki yaşamın sertliğinin tüyler ürpertici bir hatırlatıcısıdır.

Mizuki, yıkıcı İkinci Çin-Japon Savaşı, Pearl Harbor saldırısı ve Pasifik Savaşı'nın ilk yarısı da dahil olmak üzere dünyayı değiştiren anların Japon halkı üzerindeki etkisi hakkında etkileyici bir şekilde yazıyor.

Kişisel düzeyde bu yıllar Mizuki'nin hayatında da dramatik bir dönüşüme işaret ediyor. Kırsal kesimde geçen cennet gibi çocukluğu, askere alınıp Papua Yeni Gine'deki küçük Rabaul adasına gönderildiğinde kesin olarak sona erer.

Hayatı, yalnızca Müttefiklerin sürekli saldırılarına karşı değil, aynı zamanda Japon subaylarının sert disiplinine karşı daimi bir hayatta kalma mücadelesine dönüşüyor.

Mizuki, Rabaul'da geçirdiği süre boyunca adanın sefaletini ve güzelliğini anlamaya başlıyor; bu yer onu kalıcı olarak işaretleyecek ve hayatının geri kalanında peşini bırakmayacak bir yer."
 

balkan

Onursal Üye
27 Şub 2016
2,839
28,011

Showa - A History of Japan v03 - 1944-1953 (2014)

















Showa 1944-1953: A History of Japan, ödüllü yazar Shigeru Mizuki'nin Japonya'daki Showa dönemine ilişkin otobiyografik ve tarihsel anlatımının devamı niteliğindedir.

Bu cilt, Pasifik Savaşı'nın son yıllarındaki olayları ve savaşın Mizuki ve genel olarak Japon halkı için yarattığı yıkımın sonuçlarını anlatıyor.

Pearl Harbor'daki sürpriz saldırının ardından Japonya ve ABD resmen savaşa girdi. İki rakip donanma ölümcül bir yanıltma ve saldırı oyununa girişerek küçük Pasifik adalarında bir dizi mikro savaş yürütüyor.

Guadalcanal'dan Okinawa'ya kadar Japonya yavaş yavaş zemin kaybediyor. Sonunda Amerika Birleşik Devletleri yeni ve korkunç bir silahla, atom bombasıyla öldürücü darbeyi indirir. Bombalardan kaynaklanan serpinti hayallerin ötesinde yıkıma yol açar.

Başka bir açıdan Showa 1944-1953, Mizuki'nin kendi yaşam öyküsünü bu dönemdeki tarihin kapsamlı değişimleri üzerinden izliyor ve savaşın sonunun onun yaşam tercihleri üzerindeki etkisini ortaya koyuyor.

Acımasız çatışma sırasında kolunu kaybeden Mizuki, nereye gideceğine karar vermekte zorlanır: yerel Tolai halkının onurlu bir dostu olarak adada mı kalacak yoksa Japonya'nın enkazına dönüp karikatürist olma hayalini mi gerçekleştirecek?

1944-1953, Japonya'nın en ünlü karikatüristlerinden birinin savaşın kişisel bedelini sert bir şekilde kınamasıdır.
 

balkan

Onursal Üye
27 Şub 2016
2,839
28,011
Showa - A History of Japan v04 - 1953-1989 (2015)

















Showa 1953-1989: Japonya Tarihi, Shigeru Mizuki'nin Showa dönemi Japonya'sına ilişkin göz kamaştırıcı otobiyografik ve tarihsel anlatımını tamamlıyor; bu, belirleyici bir dönemin hem samimi hem de kapsamlı bir portresidir.

Son cilt, Japonya'nın İkinci Dünya Savaşı'ndaki kesin yenilgisinin ardından, enkaz halindeki bir ülkenin yeniden ayağa kalkma mücadelesini konu alıyor.

Kore Savaşı, kimlik arayışında olan bir millete yeni fırsatlar getiriyor.

ABD, ülkeyi Sovyet Komünist genişlemesine karşı bir siper olarak kurmayı umarak Japonya'ya para, iş ve fırsat akıtırken, eski bir düşman onların en büyük müttefiki haline gelir.

Japonya ekonomik bir güç merkezi olarak ortaya çıkarak kendini yeniden keşfediyor.

Tokyo Olimpiyatları ve Dünya Fuarı gibi etkinlikler dünyaya daha dost canlısı bir Japonya tanıtıyor, ancak bu barış ve bolluk dönemi, II. Dünya Savaşı'nın yıkımıyla yüzleşmeye çalışan bir halkı gizliyor.

Bu iyileşme ve uzlaşma döneminde Mizuki'nin mücadeleleri ulusun mücadelelerini yansıtıyor. Manga okuyan milyonlarca çocuk tarafından sevilen bir ünlü haline gelerek yoksulluktan kurtulmaya çalışıyor. Ancak savaş sırasında yapılan fedakarlıkların anlamını bulmaya çalışan Mizuki'ye refah getiremez.

Showa: A History of Japan serisinin orijinal Japonca baskısı, Mizuki'ye prestijli Kodansha Manga Ödülü'nü kazandırdı; İngilizce çeviri Eisner Ödülü'ne aday gösterildi.
 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,001
5,925
Manga sevgim , bir dönemin anime salgını zamanlarıyla başladı bende . Ghost in The Shell , Jin Roh ve Miyazaki filmlerini bazen birden fazla seyrettiğimi ( Spirited Away unutulmaz ! ) , Death Note ile birlikte '' dizi '' furyasına da katıldığımı söylemeliyim !! Mangalar, kayıt DVD'ler şeklindeki korsan film kayıtlarının arkasından geldi. Yıllar itibariyle süren '' Manga okumaları maceram '' eski hızında olmasa da hala sürüyor.

Diyarımızda paylaşılan, nispeten yeni yayınlar şeklindeki mangalarda , dikkatimi çeken bir durum var. Sanat düzeyi , estetik cazibe gibi özellikler bu tür yayınlarda giderek artmakta.

Sn. @balkan 'ın bu son manga paylaşımı , estetik seviyesi bir hayli yüksek grafik yapısıyla ( özellikle çok sayıda figürün bulunduğu kareler ) ve neredeyse '' ansiklopedik '' nitelikteki konu bütünlüğüne sahip senaryosuyla , çok beğendiğim seri oldu. Çok sayfaları olması cabası !! İlk fırsat bulduğum zamanda , bu sanatçıyı ve diğer eserlerini araştırmayı planlayacak kadar beğendim. Sn. @balkan 'ın harika sunumunu okuyunca, sanatçının Hitler'i ve de '' Silk Road '' müziklerinden sonra çok etkilendiğim Kitaro'yu mangalarına konu edindiğini görünce , planım iyice netleşti !!

Çok teşekkürler Sn. @balkan . İyi ki varsınız .
 
Son düzenleme:

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,158
6,847
Değerli @eankara dostumuzun çok isabetli saptamasıyla, estetik seviyesi bir hayli yüksek grafik yapıya sahip bu müthiş kitaplar mangadan pek hazzetmeyen bendenizin bile iştahını kabarttı. Bilindiği üzere, Japon İmparatoru Hirohito'nun saltanatta kaldığı 1926-1989 arası döneme Showa dönemi deniliyor. İşte, değerli @balkan üstadımızın paylaştığı bu mükemmel mangalar söz konusu dönemi ele alıyor. @balkan üstadın mükemmel sunumunda yer alan, çizgi roman eleştirmeni Paul Gravett'in "Epik bir modern tarih dersini anlatmanın bu çok katmanlı, erişilebilir mangadan daha iyi bir yolu var mı?" görüşüne katılmamak mümkün değil. Keşke bizde de yakın tarihimizi nesnel olarak anlatan böylesine yüksek nitelikli çizgi romanlar yapılabilse...
Değerli @balkan üstada mükemmel sunumu ve toplam 2200 sayfalık bir hacme sahip 4 ciltlik bu hazineyi paylaştığı için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
 

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
235
1,499
Sayın @balkan, kendi hayatı da roman ve filmlere konu olacak derecede aksiyon, dram ve yeniden doğuş içeren Shigeru Mizuki'nin, 63 yıl saltanat ile Japonya'nın en çok tahta kalan hükümdarı Showa temelinde Japonya tarihini anlattığı muazzam manga serisini paylaştığınız için sonsuz teşekkürler.

Sayın @eankara Shigeru Mizuki'nin hayatı da çok ilginç :
"
8 mart 1922 tarihinde Osaka'daki bir hastanede, Shigeru isimli bebek, Mura ailesinin ikinci oğlu olarak hayata gözlerini açtı. Gençliğini bir liman şehri Sakaiminato'da geçiren Shigeru, resim yapmayı çok seviyordu ve daha küçük yaşta çizimleri Mainichi gazetesinde yayınlanmıştı. Resim çizmek küçük Shigeru'nun tek ilgi alanı olmayıp, doğaüstü şeylere de meraklıydı. Özellikle komşusu "Nonoba" dediği Kageyama Fusa isimli yaşlı teyzeden dinlediği Japon mitleri ve halk hikayelerinde sıkça rastlanılan Youkai denen şeytanlar hakkındaki hikayeleri çok seviyordu.

Ancak 1942 yılında, Shigeru 20 yaşında geldiğinde Japon İmparatorluk Ordusu'na alındı ve Papua Yeni Gine'deki New Britain adasına gönderildi. Savaşta sıtmaya yakalandı, arkadaşlarının ölümlerine şahit oldu ve bir Amerikan hava saldırısında baskın olan sol kolunu kaybetti. Rabaul kasabasındaki bir sahra hastanesinde tedavi görürken yerli Tolai halkından arkadaşlar edindi. Onu seven Tolailar, Shigeru'ya ev, vatandaşlık, hatta evlenecek bir kadın teklif ettiler. Shigeru bu teklifi düşünmüş olsa da, önce Japonya'ya dönüp ailesini görmeye karar verdi.

Japonya'ya dönüp ailesiyle yüzleştikten kısa bir süre sonra tekrar Yeni Gine'ye gitmeyi amaçlayan Shigeru, bir topçu subayı olarak savaşmış abisinin savaş suçlusu çıkması sebebiyle yurtdışına çıkma yasağı aldı ve önce balıkçılık, daha sonra sağ kolunu geliştirerek çizerlik yaptı. İlk eseri 1957 yılında çıkan Rocketman isimli manga olan Shigeru, kısa bir süre çalışmış olduğu Mizuki isimli hanın adını alarak Mizuki Shigeru adını kullanmaya başladı. Eserlerinde agresif bir savaş karşıtlığı olan Shigeru, Japonya'nın işlediği savaş suçlarına da değiniyordu. Ancak Mizuki Shigeru'yu asıl ünlü yapan ve bugün kendisinin başyapıtı olarak değerlendirilen eseri Gegege No Kitaro isimli manga eseri 1960 yılında çıktı ve 1968 yılında animeye uyarlandı. (bugün dahi devam eden ve Japonya'da adını bilmeyenin neredeyse olmadığı bir üne sahip.)

Hayatını eserlerine adamış ve 2015 yılında 93 yaşında kalp krizinden ölene kadar manga çizmeye aralıksız devam etmiş Mizuki Shigeru, sadece sevilip sayılan büyük bir sanatçı olmayıp, aynı zamanda imparatorluk sonrası Japon sulhperverliğinin de en önemli temsilcilerinden biridir."

Manga sevgim , bir dönemin anime salgını zamanlarıyla başladı bende . Ghost in The Shell , Jin Roh ve Miyazaki filmlerini bazen birden fazla seyrettiğimi ( Spirited Away unutulmaz ! )
Mizuki Shigeru'nun Kitora eseri her ne kadar ünlü müzisyen hakkında olmasa da, Miyazaki ve Japon Mitlerini sıkça kullandığı eserlerini sevdiğinizden ; Shigeru'nun baş karakteri mezarlıkta doğan Yokai olan, Japon mit ve halk masallarından bir çok öğe bulunduran manga serisi de ilginizi çeker. Benim hem manga hem de anime serileri feci ilgimi çekti.

Keşke bizde de yakın tarihimizi nesnel olarak anlatan böylesine yüksek nitelikli çizgi romanlar yapılabilse...
Sayın @Calligrapher size kesinlikle katılıyorum. Nuri Kurtcebe'nin Gazi Kovan,Büyük Taarruz, Kuvayı Milliye eserleri yanında bir de yayın hayatı kısa sürmüş ama yaptıkları iş muhteşem olan Şafak Günlükleri epik dergisi var. Diyarımızda da paylaşılmış bu harikalık :
https://www.cizgidiyari.com/forum/k/safak-gunlukleri-sirali-listesi.137382/
 
Son düzenleme:

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,001
5,925
Sn. @balkan ’ ın harika sunumu ve paylaşımı sonrası , konuya katkınızı beğeniyle okudum Sn. @İnanna Salome .
Mesajınızla bizlere sunduğunuz , sanat ve sanatçıya büyük ilgi barındıran, bu tip katkılar ; hem konuyla ilgili dostlar , hem diyarımızın bilgi belleği açısından önem taşıdığını önceki mesajlarımda olduğu gibi , yine belirtmiş olayım.

Mesajınızda değindiğiniz gibi , Mizuki’nin özel yaşamı tabii ki ilgimi çekti. Sanatıyla Showa dönemine bu kadar detaylı ve biraz da gizliden gizliye hiciv barındıran şekilde ‘’ dokunan ‘’ sanatçının birikiminin nereden oluştuğunu merak ettiğim ve de ‘’ başka hangi eserleri var acaba? ‘’ düşüncesine sahip olduğum için sanırım. Nitekim , yaşamını çok güzel özetlemişsiniz .Bu özelliklere , sanatının gelişme aşamalarını da ekleyebiliriz.
( Sanatçının ilk dönem çalışmalarının Yokai sanatıyla ilgili olması nedeniyle , bu sanata özel ilgimin de, Mizuki merakıma katkısı var.)

Los Angeles Times gazetesinden Ian Scheffler , Mizuki’nin İmparator Showa ya da Hirohito dönemi saltanatını konu edinen bu çalışmasını , Art Spiegelman’ın ünlü Maus’una benzetmiş. Açıkçası , çok beğendim bu benzetmeyi. Dönem ya da değinilen konular farklı olmakla beraber , Mizuki’nin bir döneme ilişkin gözlemlerini ‘’Nezumi Otoko ‘’ karakteri üzerinden anlatması nedeniyle Scheffler’e hak verdim. Ama , bence en önemlisi; Japonya’nın savaş suçlarını gözler önüne serecek şekildeki '' objektif '' anlatım tarzıyla , sanatçının göstermiş olduğu cesareti.

Diğer eserlerini henüz okuma fırsatı bulamadım. Kitaro eserinin konusuna değinmişsiniz, tahminim doğru çıkmasa da, kişisel düşüncem , bir sanatsever için konusu ne olursa olsun, bu eserlere ilgisiz kalmak mümkün değil gibi gözüküyor.

Örnek verdiğiniz , Kurtcebe başta olmak üzere , sanatçılarımızın çeşitli çalışmalarının her biri nitelikli çalışmalar. Özellikle Kurtcebe’nin ‘’ Kuvayı Milliye Destanı ‘’nı , Gökçe Akgül’ün ‘’ Nutuk ‘’ çalışmasını , ‘’ Ustura Kemal ‘’ leri bence ayrı yere koymak gerekiyor. Ama , Sn. @Calligrapher dostumun ‘’ Keşke bizde de yakın tarihimizi nesnel olarak anlatan böylesine yüksek nitelikli çizgi romanlar yapılabilse.. ‘’ düşüncesi çok doğru. Ben de bu alandaki çizgi roman çalışmalarının yeterli olmadığını düşünüyorum.

Belki okumuşsunuzdur , bundan aylar önce yazdığım, 15 Ekim 2023 tarihli , ‘’ Lilith ‘’ çizgi romanıyla ilgili yorumumda , tıpkı Sn. @Calligrapher gibi, ben de tarihimizin çizgi romanlarımızda yer alması konusu detayları için ‘’ keşke ‘’ kelimesini kullanmışım! Örneğin , Kurtuluş savaşımızda , tüm cephelerimizde olduğu gibi , hepimizce bilinen bir 57. Alayımız var ki , bence gerçek bir ‘’ fantazya ‘’ !! Çizgi romanı yapılmasına yapıldı , üstelik manga tarzında. Ama , kimbilir daha ne detaylar anlatılabilirdi. Örneğin, ‘’ Nazi U-Boat Maceraları’’nı heyecanla okuyoruz belki ama , kimbilir ‘’ Çanakkale Denizaltı Savaşları ‘’ nın çizgi romanları , Mizuki’nin değindiği tarzda ayrıntılı yapılsa ne kadar büyük zevkle okurduk. ( X ) Özetle, Dündar Kardeşlerin çalışmaları gibi , yakın tarihimize değinen , özellikle gençlere bilgi vermeye yönelik çizgi romanları yararlı, ama bir Mizuki örneğindeki gibi olmadığını belirtmeliyim.

Çeşitli kaynaklarda, Mizuki’nin ilk dönem çalışmalarının Yokai tarzına sahip olduğu belirtiliyor. Bilindiği gibi , Japon geleneklerinde önemli yeri olan doğaüstü korkunç varlıklar. Edo dönemindeki bilgilenme ile , daha rahatça sanata aktarıldılar ve Yokai sanatının müthiş örnekleri ortaya çıktı. Nitekim , Mizuki’nin de sanat yaşamında Yokai Sanatı önemli yer almış.

Mesajımın sonunda Yokai sanatına değinmişken , dönem ya da sanatçının bağlı olduğu toplum açısından olmasa bile, çizim tarzı açısından çok benzettiğim , Topkapı Sarayı’mızda keşfedilen , yaşamı hakkında önemli bilgiye sahip olamadığımız ( nerede yaşadığı , hangi yıl doğduğu , hatta adı gibi bilgilere bile kesin olarak sahip değiliz ) , büyük sanatçı Mehmet Siyah Kalem’i analım , derim.

Konuya güzel katkı sağlayan mesajınız için teşekkür ederim Sn. @İnanna Salome

Not ( X ) : Yazım tam da Çanakkale Savaşları'nın yıldönümüne rastladı. Bugün , günlerden Çanakkale !!! Ne mutlu bizlere ki , Atamız gibi bir lidere sahibiz. Çanakkale Savaşları'nın yıldönümünde , tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle , saygıyla , minnetle anıyorum.
 
Son düzenleme:

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,001
5,925
Mizuki'nin Hitler ve diğer çalışmalarını paylaşırsanız çok sevinirim Sn. @balkan . Aslında bu talebimi yazacaktım, ama şu an müsait olmayabilirsiniz diye, açıkçası yazamadım.

Bizleri böylesi güzel eserlerle buluşturduğunuz için çok teşekkür ederim Sn. @balkan . Fırsat buldukça '' Showa '' ciltlerini bitirmeye çalışıyorum! Sağ olun.
 

balkan

Onursal Üye
27 Şub 2016
2,839
28,011
Mizuki'nin Hitler ve diğer çalışmalarını paylaşırsanız çok sevinirim Sn. @balkan . Aslında bu talebimi yazacaktım, ama şu an müsait olmayabilirsiniz diye, açıkçası yazamadım.

Bizleri böylesi güzel eserlerle buluşturduğunuz için çok teşekkür ederim Sn. @balkan . Fırsat buldukça '' Showa '' ciltlerini bitirmeye çalışıyorum! Sağ olun.
Hitler eseri hem İngilizce hem Fransızca olarak mevcut. İlk fırsatta paylaşacağım.
 

All4all

Kıdemli Üye
23 Haz 2016
189
577
Manaus
Eğer ingilzceye nispeten vakıfsanız ve tarihe normal bir ilginiz varsa bu kitapları lütfen ama lütfen okuyun. 20.cı yüzyıl Japon tarihini revizyonist Amerikan tarihçilerinin aşağılayıcı yorumaları ile tanımak yerine, öyleki İmparotor (Showa) ismini kullanmak yerine her yazıda Hırohıto ismini kullanarak Japon halkının toplum şereflerini kasten aşağıladılar, evet onun yerine gerçek bir Japon ruhuyla yazılmış savaşın içinden çıkmış çok büyük bir ustadan okuyun.
Bu bir çizgi roman değil tarihi bir eser.
 

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,158
6,847
Eğer ingilzceye nispeten vakıfsanız ve tarihe normal bir ilginiz varsa bu kitapları lütfen ama lütfen okuyun. 20.cı yüzyıl Japon tarihini revizyonist Amerikan tarihçilerinin aşağılayıcı yorumaları ile tanımak yerine, öyleki İmparotor (Showa) ismini kullanmak yerine her yazıda Hırohıto ismini kullanarak Japon halkının toplum şereflerini kasten aşağıladılar, evet onun yerine gerçek bir Japon ruhuyla yazılmış savaşın içinden çıkmış çok büyük bir ustadan okuyun.
Bu bir çizgi roman değil tarihi bir eser.
Fakat celladına aşık olmak deyimini doğrularcasına günümüz Japon toplumunun Amerikan hayranlığına da bir türlü anlam verememişimdir...
 

All4all

Kıdemli Üye
23 Haz 2016
189
577
Manaus
Fakat celladına aşık olmak deyimini doğrularcasına günümüz Japon toplumunun Amerikan hayranlığına da bir türlü anlam verememişimdir...
Haklısınız, ancak kitapta da yer yer anlatıldığı gibi Japonlar yenileşme hareketinde Amerika ya karşı savaşa kadar çok büyük bir hayranlık ve saygı duyuyorlar. Hatta savaşı son dakikaya kadar başlatmamaya çalışıyorlar, taki Amerika ünlü ağır ambargo mektubunu Washington Japon büyük elçisine verene kadar. Büyükelçi mektubu görünce bunun savaş ilanıyla aynı şey olduğunu söylüyor ve odadan çıkıyor.
Tabi bu ağır ambargo mektubunun zamanın hazine müsteşarı Harry Dexter White tarafından Japonyayı savaşa sokmak için hazırlatıldığı bilinıyor. Nedenimi? Japonya nın doğudan Sovyetlere karşı 2.cı cephe açmasını önlemek. Harry Dexter White ın 90 yıllarda ancak çözülebilen venono sovyet şifreli yazışmaları sayesinde önemli bir Sovyet ajanı olduğu öğreniliyor. Konunun özüne dönersek, traji komik bir şekilde Japonya-Amerika savaşının Sovyetler tarafından çıkarıldığını idda edebiliriz. Bunca dayanılmaz acıya rağmen Japonların halen Amerikaya olan hayranlığı yinede çok şaşırtıcı.
 

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,158
6,847
Haklısınız, ancak kitapta da yer yer anlatıldığı gibi Japonlar yenileşme hareketinde Amerika ya karşı savaşa kadar çok büyük bir hayranlık ve saygı duyuyorlar. Hatta savaşı son dakikaya kadar başlatmamaya çalışıyorlar, taki Amerika ünlü ağır ambargo mektubunu Washington Japon büyük elçisine verene kadar. Büyükelçi mektubu görünce bunun savaş ilanıyla aynı şey olduğunu söylüyor ve odadan çıkıyor.
Tabi bu ağır ambargo mektubunun zamanın hazine müsteşarı Harry Dexter White tarafından Japonyayı savaşa sokmak için hazırlatıldığı bilinıyor. Nedenimi? Japonya nın doğudan Sovyetlere karşı 2.cı cephe açmasını önlemek. Harry Dexter White ın 90 yıllarda ancak çözülebilen venono sovyet şifreli yazışmaları sayesinde önemli bir Sovyet ajanı olduğu öğreniliyor. Konunun özüne dönersek, traji komik bir şekilde Japonya-Amerika savaşının Sovyetler tarafından çıkarıldığını idda edebiliriz. Bunca dayanılmaz acıya rağmen Japonların halen Amerikaya olan hayranlığı yinede çok şaşırtıcı.
Geçenlerde Putin "Japonlar, atom bombasını Rusların attığını sanıyorlar." mealinde kinayeli bir söz söylemişti, Japonya'nın Rusya'ya karşı hasmane tutumundan dolayı. Gerçekten de Japonya'da okullarda okutulan tarih kitaplarında bombanın "müttefiklerce" atılmış olduğu yazıyormuş diye duymuştum. Savaşta ABD ve SSCB'nin müttefik olduğu dikkate alınırsa, bu perdelemenin amacının faili gözden kaçırmak olduğu anlaşılabilir.
 

balkan

Onursal Üye
27 Şub 2016
2,839
28,011
ABD, Japonları o kadar değiştirmiş ki (isterseniz batı kültürüne taşımış deyin, isterseniz kimliklerini silerek kişiliksizleştirmiş deyin, isterseniz lümpenleştirmiş deyin) kopya çekiminde, üç kuruş karşılığında ödevlerini ABD'li öğrencilere yaptırarak sınıf geçmede, kurdukları gruplar (internet üzerinden) sayesinde binlerce değişik konuda yazılmış tez ve ödeve ulaşarak, terlemeden A+ alma hususunda özel bir yetenek edinmelerini sağlamış.

Bu hususları tüm ABD'li profösörler bildiği halde hepsi üç maymunu oynayıp, Japonlar başta olmak üzere tüm Asyalılara A+ başta olmak üzere sınıf geçirmede, akademik ünvan vermede inanılmaz bir çaba içindeler. (Yabancı uyruklu öğrencilere daha töleranslı-olumlu-yardımcı olmam hususu sohbet esnasında fısıldanmıştır)

Japonya bizler için model ülke veya zengin ülke iken, Japon öğrenciler (kız erkek farketmiyor), bir ABD'li ile evlenip, ABD'nde kalma peşinde. Üstelik hepsi ama istisnasız hepsi, ırk ayırımından, ABD'ndeki irkçı yaklaşımlardan, beyazların kendilerini aşağılamasından şikayet eder ve buna rağmen ABD'nde kalmak için olmadık şeyler yaparlar.

Bu arada Asyalı öğrencilerin neredeyse hepsi kendi adlarını (telafuzu zor olduğu gerekçesine sığınarak) yazılı veya ödev kağıdında bile kullanmayıp, ABD'li isim kullanıyorlar...

Japon Anayasası İşgal Kuvetleri Komutanı ABD'li General Douglas MacArthur tarafından yazılmış olup, hala bu anayasa ile yönetilir.

Ve hala Japonyada 60,000 ABD askeri bulunmaktadır.

Japonya'da neredeyse ABD sinema salonlarıyla aynı anda ABD filmlerinin seyirciye sunulmasına karşın, "En İyi Film'' ödülü dahil 7 Oscar ödülü kazanan "Oppenheimer" filmi NEDENSE? hala Japonya'da gösterime girmemiştir.
 
Son düzenleme:

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
235
1,499
ABD, Japonları o kadar değiştirmiş ki (isterseniz batı kültürüne taşımış deyin, isterseniz kimliklerini silerek kişiliksizleştirmiş deyin, isterseniz lümpenleştirmiş deyin) kopja çekiminde, üç kuruş karşılığında ödevlerini ABD'li öğrencilere yaptırarak sınıf geçmede, kurdukları gruplar (internet üzerinden) sayesinde binlerce değişik konuda yazışmış tez ve ödeve ulaşarak, terlemeden A+ alma hususunda özel bir yetenek edinmelerini sağlamış.

Bu hususları tüm ABD'li profösörler bildiği halde hepsi üç maymunu oynayıp, Japonlar başta olmak üzere tüm Asyalılara A+ başta olmak üzere sınıf geçirme, akademik ünvan vermede inanılmaz bir çaba içindeler. (Yabancı uyruklu öğrencilere daha töleranslı-olumlu-yardımcı olmam hususu sohbet esnasında fısıldanmıştır)

Japonya bizler için model ülke veya zengin ülke iken, Japon öğrenciler (kız erkek farketmiyor), bir ABD'li ile evlenip, ABD'nde kalma peşinde. Üstelik hepsi ama istisnasız hepsi, ırk ayırımından, ABD'ndeki irkçı yaklaşımlardan, beyazların kendilerini aşağılamasından şikayet eder ve buna rağmen ABD'nde kalmak için olmadık şeyler yaparlar.

Bu arada Asyalı öğrencilerin neredeyse hepsi kendi adlarını (telafuzu zor olduğu gerekçesine sığınarak) yazılı veya ödev kağıdında bile kullanmayıp, ABD'li isim kullanıyorlar...

Japon Anayasası İşgal Kuvetleri Komutanı ABD'li General Douglas MacArthur tarafından yazılmış olup, hala bu anayasa ile yönetilir.

Ve hala Japonyada 60,000 ABD askeri bulunmaktadır.

Japonya'da neredeyse ABD sinema salonlarıyla aynı anda ABD filmlerinin seyirciye sunulmasına karşın, "En İyi Film'' ödülü dahil 7 Oscar ödülü kazanan "Oppenheimer" filmi NEDENSE? hala Japonya'da gösterime girmemiştir.
Almanya gibi Japonya da ABD işgalinde hala. Sansür kurulu da çok aktif. Beyni yıkanmış gençlerin, bozuk algılarıyla Amerikan hayranı olması , dünyayı Amerika çıkarları gözlüğüyle algılaması bu işgale bağlanabilir. Ama Amerika'nın Kuzey Akım Boru Hattı'nı bombalamasına bile laf edemeyen AB ülkelerinin de ulusal çıkar yerine ABD çıkarını gözetenlerce yönetildiğinin resmi. Bizde de bop işbirlikçileri her yerde ama halkımızın ABD'ye hayranlığının, yavaş yavaş Mahzuni'nin muhteşem eserindeki noktaya evrilmesi kayda değer.
 

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
235
1,499
Sn. @balkan ’ ın harika sunumu ve paylaşımı sonrası , konuya katkınızı beğeniyle okudum Sn. @İnanna Salome .
Mesajınızla bizlere sunduğunuz , sanat ve sanatçıya büyük ilgi barındıran, bu tip katkılar ; hem konuyla ilgili dostlar , hem diyarımızın bilgi belleği açısından önem taşıdığını önceki mesajlarımda olduğu gibi , yine belirtmiş olayım.

Mesajınızda değindiğiniz gibi , Mizuki’nin özel yaşamı tabii ki ilgimi çekti. Sanatıyla Showa dönemine bu kadar detaylı ve biraz da gizliden gizliye hiciv barındıran şekilde ‘’ dokunan ‘’ sanatçının birikiminin nereden oluştuğunu merak ettiğim ve de ‘’ başka hangi eserleri var acaba? ‘’ düşüncesine sahip olduğum için sanırım. Nitekim , yaşamını çok güzel özetlemişsiniz .Bu özelliklere , sanatının gelişme aşamalarını da ekleyebiliriz.
( Sanatçının ilk dönem çalışmalarının Yokai sanatıyla ilgili olması nedeniyle , bu sanata özel ilgimin de, Mizuki merakıma katkısı var.)

Los Angeles Times gazetesinden Ian Scheffler , Mizuki’nin İmparator Showa ya da Hirohito dönemi saltanatını konu edinen bu çalışmasını , Art Spiegelman’ın ünlü Maus’una benzetmiş. Açıkçası , çok beğendim bu benzetmeyi. Dönem ya da değinilen konular farklı olmakla beraber , Mizuki’nin bir döneme ilişkin gözlemlerini ‘’Nezumi Otoko ‘’ karakteri üzerinden anlatması nedeniyle Scheffler’e hak verdim. Ama , bence en önemlisi; Japonya’nın savaş suçlarını gözler önüne serecek şekildeki '' objektif '' anlatım tarzıyla , sanatçının göstermiş olduğu cesareti.

Diğer eserlerini henüz okuma fırsatı bulamadım. Kitaro eserinin konusuna değinmişsiniz, tahminim doğru çıkmasa da, kişisel düşüncem , bir sanatsever için konusu ne olursa olsun, bu eserlere ilgisiz kalmak mümkün değil gibi gözüküyor.

Örnek verdiğiniz , Kurtcebe başta olmak üzere , sanatçılarımızın çeşitli çalışmalarının her biri nitelikli çalışmalar. Özellikle Kurtcebe’nin ‘’ Kuvayı Milliye Destanı ‘’nı , Gökçe Akgül’ün ‘’ Nutuk ‘’ çalışmasını , ‘’ Ustura Kemal ‘’ leri bence ayrı yere koymak gerekiyor. Ama , Sn. @Calligrapher dostumun ‘’ Keşke bizde de yakın tarihimizi nesnel olarak anlatan böylesine yüksek nitelikli çizgi romanlar yapılabilse.. ‘’ düşüncesi çok doğru. Ben de bu alandaki çizgi roman çalışmalarının yeterli olmadığını düşünüyorum.

Belki okumuşsunuzdur , bundan aylar önce yazdığım, 15 Ekim 2023 tarihli , ‘’ Lilith ‘’ çizgi romanıyla ilgili yorumumda , tıpkı Sn. @Calligrapher gibi, ben de tarihimizin çizgi romanlarımızda yer alması konusu detayları için ‘’ keşke ‘’ kelimesini kullanmışım! Örneğin , Kurtuluş savaşımızda , tüm cephelerimizde olduğu gibi , hepimizce bilinen bir 57. Alayımız var ki , bence gerçek bir ‘’ fantazya ‘’ !! Çizgi romanı yapılmasına yapıldı , üstelik manga tarzında. Ama , kimbilir daha ne detaylar anlatılabilirdi. Örneğin, ‘’ Nazi U-Boat Maceraları’’nı heyecanla okuyoruz belki ama , kimbilir ‘’ Çanakkale Denizaltı Savaşları ‘’ nın çizgi romanları , Mizuki’nin değindiği tarzda ayrıntılı yapılsa ne kadar büyük zevkle okurduk. ( X ) Özetle, Dündar Kardeşlerin çalışmaları gibi , yakın tarihimize değinen , özellikle gençlere bilgi vermeye yönelik çizgi romanları yararlı, ama bir Mizuki örneğindeki gibi olmadığını belirtmeliyim.

Çeşitli kaynaklarda, Mizuki’nin ilk dönem çalışmalarının Yokai tarzına sahip olduğu belirtiliyor. Bilindiği gibi , Japon geleneklerinde önemli yeri olan doğaüstü korkunç varlıklar. Edo dönemindeki bilgilenme ile , daha rahatça sanata aktarıldılar ve Yokai sanatının müthiş örnekleri ortaya çıktı. Nitekim , Mizuki’nin de sanat yaşamında Yokai Sanatı önemli yer almış.

Mesajımın sonunda Yokai sanatına değinmişken , dönem ya da sanatçının bağlı olduğu toplum açısından olmasa bile, çizim tarzı açısından çok benzettiğim , Topkapı Sarayı’mızda keşfedilen , yaşamı hakkında önemli bilgiye sahip olamadığımız ( nerede yaşadığı , hangi yıl doğduğu , hatta adı gibi bilgilere bile kesin olarak sahip değiliz ) , büyük sanatçı Mehmet Siyah Kalem’i analım , derim.

Konuya güzel katkı sağlayan mesajınız için teşekkür ederim Sn. @İnanna Salome

Not ( X ) : Yazım tam da Çanakkale Savaşları'nın yıldönümüne rastladı. Bugün , günlerden Çanakkale !!! Ne mutlu bizlere ki , Atamız gibi bir lidere sahibiz. Çanakkale Savaşları'nın yıldönümünde , tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle , saygıyla , minnetle anıyorum.
Örneğin, ‘’ Nazi U-Boat Maceraları’’nı heyecanla okuyoruz belki ama , kimbilir ‘’ Çanakkale Denizaltı Savaşları ‘’ nın çizgi romanları , Mizuki’nin değindiği tarzda ayrıntılı yapılsa ne kadar büyük zevkle okurduk.
Çanakkale Denizaltı Savaşları deyince Türk dostu Otto Hersing ve U-21 Denizaltısı ile yaptığı harikalıklara (Triumph ve Majestik zırhlılarını batırma) da selam yollayalım. Daha önceden U-21'i göndermeyen Alman komuta kademesini de unutmayalım.
"Atılgan, gözü pek denizci; U21’in komutanı, genç Yüzbaşı Otto Hersing, 1885 yılında doğdu. 1903 yılında Alman Donanma Okulu’na kayıt oldu. 1914 yılında U21’e atandı. Aynı yıl, Alman donanmasının ilk batıracağı düşman gemisi olan Patchfinder’i vurarak tarihe geçti. 1920 yılında Alman Reich Donanması’nda görev aldı. 1922’de Kıdemli Yüzbaşı oldu. 1924 yılında, otuz dokuz yaşındayken donanmadan ayrılarak çiftçilikle uğraşmaya başladı. Anılarını ise 1932’de yayımladı."


Mesajımın sonunda Yokai sanatına değinmişken , dönem ya da sanatçının bağlı olduğu toplum açısından olmasa bile, çizim tarzı açısından çok benzettiğim , Topkapı Sarayı’mızda keşfedilen , yaşamı hakkında önemli bilgiye sahip olamadığımız ( nerede yaşadığı , hangi yıl doğduğu , hatta adı gibi bilgilere bile kesin olarak sahip değiliz ) , büyük sanatçı Mehmet Siyah Kalem’i analım , derim.
Mehmet Siyah Kalem fevkaladenin fevkinde, çok yahşi bir sanatçı. Resmen çarpıldım. Çok teşekkürler böylesi muhteşem ayrıksı güzelliği keşfetmemi sağladığınız için. 2004'de Kazım Taşkent'te sergisi olmuş. Nasıl kaçırmışım.

"Ressam ve eserleri hakkında çok önemli referans kaynak olan ”Bozkır Rüzgârı Siyah Kalem” kitabında Mazhar Ş. İpşiroğlu ”Tüm bu belirsizlikler, resimleri gibi Siyah Kalem’in kimliği ve hayatını da grotesk bir temaya dönüştürüp onun yeryüzünden geçmiş bir “büyücü” niteliği kazanmasını sağlar.” demiş ya gerçekten hem İslamiyet öncesi Türklerin mitleri hem de Jung'un analiz edeceği arketipler olarak büyüledi beni.
Tam da bugün Dede Korkut'un Dresden nüshasını aslından okuyan Yunus Zeyrek'in Dede Korkut Kitabı'nı almıştım. Tepegözlerle Mehmet Siyah Kalem'in demonlarına, Asya mitlerindeki benzerliklere kanatlanayım. Enfes bir serüven olacak. Sayın @eankara sonsuz teşekkürler...

 

Levent 16

Aktif Üye
22 Kas 2011
311
1,615
wi:500
 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,001
5,925
Çanakkale Denizaltı Savaşları ya da Dede Korkut hikayeleri konuları , ayrı bir dünya tabii, bir o kadar da uzun konu. Merak eden dostlar varsa, gireriz o konuya da.

Ama öncesinde ; Türk Kültür Dünyası'nın özellikle edebiyat alanına meraklı olan siz ve sizin gibi dostlara iki kitap daha önermek isterim .

İlki , resimli Nasreddin Hoca Taş Baskıları :


İkincisi ise , özellikle halk hikayelerine meraklı olanlar için yine derlemelerle toplanmış bir eser , Tıfli Hikayeleri ( önemli bir meddah kolu )


Yukarıya, kitaplarla ilgili bilgiler için rastgele edindiğim linkleri bıraktım.

Türk dünyasının görsel açıdan günümüze kalmış , en değerli sanat eserleri olarak ''Balbal ''ları es geçmemek gerekir tabii.
Bu konuda Ahmet Taşağıl hocanın çalışmaları önemli. Ama , konunun geneli için :


Bu tür erken Türk Sanatı açısından önemli taşlar , özellikle Orta Asya haricinde , ülkemizde Hakkari bölgesinde göze çarpmakta.


Ve Erken Dönem Türk Dünyası denilince akla gelen Türk Mitolojisi için Bartu Bölükbaşı'nın illustrasyon çalışmalarıyla oluşturduğu '' Türk Mitoloji Atlası '' müthiş ;


Sayın Bölükbaşı'nın konuyla ilgili röportajını youtube'dan ve de şuradan bulabilirsiniz .


Umarım , siz ve de sizin gibi diyarımızda konuya meraklı olan dostlara katkım olmuştur.

Manga konusu ile başlayan yazışmalarla bambaşka bir konuya geldik. Bu durum için size Sn. @İnanna Salome ve , her zamanki harika paylaşımlarıyla bu konuların açılmasına neden olan Sn. @balkan 'a, yorum ve görselleriyle katkıda bulunan diyardaş dostlara teşekkür borçluyum.
 
Son düzenleme:

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
235
1,499
Uğur Dündar'ın yazısı:

Uğur Dündar her zamanki gibi bazı şeyleri perdeleyerek BOP'tan bahsetmiş. Nedense Stratejik Göç Mühendisliğinden, Hedef Ülke Türkiye'den bahsetmemiş bir de üstüne tüm bunlara yol veren hükümeti de "sözde serin kanlı tutumu" için desteklemiş. Zaten İsrail ile çok yoğun ticari ilişkileri olduğunu herkes biliyor.
Uğur Mumcu'nun 10 yıllar öncesinden yazdıkları, Necip Hablemitoğlu'nun yazdıkları, Emin Değer'in Oltadaki Balık Türkiye kitabı ve Ümit Özdağ'ın Stratejik Göç Mühendisliği üstüne yazdıkları ve tüm tespitleri ülkemize kurulan tuzağı anlamak için çok değerli. Attila İlhan'ın çok doğru tespiti ile "Batı'nın manevi ajanı "aydınlar", "Türkiye'deki Türk olmayan basın" bir çok şeyi perdelese de gerçek aydınlar doğruları halka anlatmaya devam ediyor.


Sayın @Levent 16, Kitab-ı Siyah Kalem kitabı paylaşımı için çok teşekkürler. Ben iki kitap bulmuştum direk Mehmet Siyah Kalem'i konu alan. Sayenizde bilmediğim bir güzellik daha keşfettim, çok sağolun.
 

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
235
1,499
Çanakkale Denizaltı Savaşları ya da Dede Korkut hikayeleri konuları , ayrı bir dünya tabii, bir o kadar da uzun konu. Merak eden dostlar varsa, gireriz o konuya da.

Ama öncesinde ; Türk Kültür Dünyası'nın özellikle edebiyat alanına meraklı olan siz ve sizin gibi dostlara iki kitap daha önermek isterim .

İlki , resimli Nasreddin Hoca Taş Baskıları :


İkincisi ise , özellikle halk hikayelerine meraklı olanlar için yine derlemelerle toplanmış bir eser , Tıfli Hikayeleri ( önemli bir meddah kolu )


Yukarıya, kitaplarla ilgili bilgiler için rastgele edindiğim linkleri bıraktım.

Türk dünyasının görsel açıdan günümüze kalmış , en değerli sanat eserleri olarak ''Balbal ''ları es geçmemek gerekir tabii.
Bu konuda Ahmet Taşağıl hocanın çalışmaları önemli. Ama , konunun geneli için :


Bu tür erken Türk Sanatı açısından önemli taşlar , özellikle Orta Asya haricinde , ülkemizde Hakkari bölgesinde göze çarpmakta.


Ve Erken Dönem Türk Dünyası denilince akla gelen Türk Mitolojisi için Bartu Bölükbaşı'nın illustrasyon çalışmalarıyla oluşturduğu '' Türk Mitoloji Atlası '' müthiş ;


Sayın Bölükbaşı'nın konuyla ilgili röportajını youtube'dan ve de şuradan bulabilirsiniz .


Umarım , siz ve de sizin gibi diyarımızda konuya meraklı olan dostlara katkım olmuştur.

Manga konusu ile başlayan yazışmalarla bambaşka bir konuya geldik. Bu durum için size Sn. @İnanna Salome ve , her zamanki harika paylaşımlarıyla bu konuların açılmasına neden olan Sn. @balkan 'a, yorum ve görselleriyle katkıda bulunan diyardaş dostlara teşekkür borçluyum.

“Bütün Türk edebiyatını terazinin bir kefesine, Dede Korkut'u ise terazinin diğer kefesine koysanız, yine de Dede Korkut ağır basar. “ Fuat Köprülü

"Dede Korkut anlatılarda hayatının iki dönemi ile Genç Korkut ve Dede Korkut olarak belirir. Kopuzun mucidi Genç Korkut, anlattığı öyküler ve sanatsal becerileri ile kısa sürede kanaat önderi olur. Bazı öykülerde Korkut Ata, Türk klanlarının lideri ve başçısı gibi görünür. Bir Başkurt anlatısında Korkut Ata, batıya göç eden Başkurtlar'ın lideridir ve göç yollarını belirler.
Yaşlandıkça şamanik güçlere kavuşan Korkut Ata, körmöslerle iletişim kurmanın ötesine geçerek gelecekten haber vermeye başlar. Çaresi bulunmaz hastalıkları tedavi eder. Kral Süleyman misali orta diyardaki her bir canlı ve cansız varlığa ad vermeye başlar. Yiğitlere, yeni doğmuşlara isim verir. Bu şekilde ihtiyarlayarak Dede Korkut'a dönüşür. Artık içinde yaşadığı Türk toplumunun hafızasıdır. Çocuklara büyüyünce dönüşecekleri rol model sunar, kadın ve erkek alplere ilham vererek masallar anlatır. Bahadır ahlakının timsali karakterleriyle toplumun sahip olduğu bozkırlı dünya görüşünü estetize ederek korur, nesilden nesile aktarılmasını sağlar." Bartu Bölükbaşı - Türk Mitolijisi Atlası

Dedem Korkut'un kopuz sevdası, şamanik güçlere sahip bilgeliği, İslamiyet öncesi Türk toplumunda kadının erkek ile eş konumunu anlatışı ve nicesi Türklerin nasıl "ileri" olduklarının kanıtı. Bize unutturulan tarihimizi öğrenmek ve ilham almak için muhteşem bir hazine.

Sayın @eankara paylaştığınız kaynakların hepsi muhteşem. Ahmet Taşağıl hocayı twitter'dan da takip ediyorum. Balballar söz konusu oldu mu Servet Somuncuoğlu'nun hayatı boyunca yaptığı çalışmalar çok değerlidir. Milattan önce Anadolu'da Türk izleri Mustafa Aksoy ve Servet Somuncu arşivinden, tam da sizin paylaştığınız gibi Hakkari, Mardin, Tunceli'de bulunmakta.



Bartu Bölükbaşı'nın Türk Mitolojisi Atlası hem Türk Mitolijisi'ne bütüncül bakış hem çok hoş çizimleri hem de kaynakçası ile başvuru ve ilham kaynağı bir eser. Misal Sergen Çirkin'in Güney Sibirya Arkeolojisi ve Şamanizm kitabının varlığını buradan öğrenip, heyecanla almıştım. Kaynakçasındaki bir çok kitap çok değerli. Ayrıca Türk Mitolijisi'nin ne kadar zengin olduğunu gözlere önüne seren Bartu Bölükbaşı'nın diğer eseri Eski Türk Portreleri de enfes. Orta Asya'dan yola çıkan Yörük Türkmenlerini Mersin yöresi topraklarına yerleştiren kumandan ve lider Gülnar Hatun favorilerimden.
Şu aralar yazıp çizmekte olduğu Dede Korkut kitabına dair yaptığı Tepegöz paylaşımı da pek hoş.

Türk Mitolijisi'ndeki şamanik törenler, şaman giysileri ve müzik aletleri hayranlığımın arşa ulaştığı muhteşemlikler.
Yıllar önce Cengiz Han'ın Hazinesi sergisinde de altın heykel ve takıların olduğu bölüm ile Asya müzik aletlerinin olduğu bölüme hayran olmuştum.
Kopuz, Asatayak, Taytuyak , Çopoçor müzik aletleri isimleri gibi onlarla icra edilen eserler de muhteşem.


Otantik müzik aletlerine ilgimle yaptığım araştırmayla anca ağız kopuzuna ulaşabildim. Birgün Transsibirya ile hepsini yerinde keşfetmek en büyük dileğimiz.
Türk kültüründeki 3K'ya meftunum; Kut (yaşam enerjisi) , Kam (Türk,Altay,Moğol kültüründe Şaman) ve Kopuz (kıl ve ağız kopuzu) .
Bilge köklerimiz şiir gibi:
"Kamlara göre Kıl kopuzun burgularından biri Güneş'i, diğeri Ay'ı temsil eder. Köprünün alt kısmı Yer, üst kısmı Gök'tür. Ses ikisi arasından çıkar.
İki tel, zıtlıklar alemini gösterir. Şekil olarak kuğuya benzer. Kuğu,Türk kültüründe eski ve önemli bir yaratılış sembolüdür. Yaratılış ve Türeyiş Destanı'nda Kayra Han kuğu şeklinde sembolize edilir."


Ağız Kopuz'u, AVUZ KOBUZ - Olena Uutai


The HU - Wolf Totem

 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,001
5,925
Çok doğru Sn. @İnanna Salome .
Mesajınızın başından başlayacak olursam, Uğur Dündar konusunda yorum yapmayı gereksiz bulmakla birlikte , '' perdeleme '' yorumunuzu çok yerinde buluyorum. Bir zamanlar saygı duyduğum bu yazarımıza, hatta biraz daha '' keskin '' yorum yapmak isterdim, ama sanat konusunu siyaset konusundan çok daha fazla tercih etmekteyim.

Dede Korkut ve Erken Dönem Türk Sanatı ile ilgili belirttiğim kaynakları, izlediğinizi mesajınızdan öğrendim. Zaten konuya ilginiz ve heyecanınız yazınızdan belli oluyor. Evet , konu hakkında ne söylenirse söylensin yetersiz kalıyor ! Ancak , ara ara düzenlenen sempozyum bildirileri '' avunma kaynağı '' olmakta.

2019 yılındaki, Dede Korkut hikayelerinin kayıp 13. destanın Kazakistan'da bulunması haberiyle ben de çok heyecanlanmıştım. Dresden ve Vatikan nüshalarındaki 12 adet hikayeye gelen yeni ek, çok büyük bir keşifti. Bir başka deyişle Dresden nüshası ( Alman kütüphaneci Fleischer tarafından 1815'te bulunan ) ve Vatikan nüshasına ( İtalyan Türkolog E. Rossi tarafından 1952'de bulunan ) ilave olarak Türkistan nüshası gelmişti. Yani 13. Boy !! ( Salur Kazan'ın Yedi Başlı Ejderha'yı Öldürmesi )
Bu nüsha, Eski Anadolu Türkçesi ile yazılmış, her sayfasında 14 satır bulunan 61 sayfalık metin halinde. Keşfin özellikleri de bulunuyordu , okumuşsunuzdur. Beni en çok şaşırtan , bu destanda '' ejderha''nın yer almasıydı. Bir Türk destanında ilk kez ejderha'ya rastlanıyordu. ( Çin etkisi uzun süre tartışıldı. )

Her zamanki gibi , bilgi dolu mesajınızı keyifle okudum, teşekkür ederim. Edebiyatımızın '' fantastik '' özelliklerine meraklıysanız, diyarımızda bir çizgi roman hakkında ( Ars Magna ) yorumumu yazarken, '' Simurg '' kuşuna değinmiş, çok sevdiğim Gönül Tekin Alpay hocadan bahsetmiştim.

İlginizi çekerse linki ;
https://www.cizgidiyari.com/forum/k/ars-magna-02-donusumler.175304/#post-777416

Saygılarımla,

( Bu arada , '' fantazya '' konusuna değinmişken , Evliya Çelebi'yi rahmetle anıyorum. Aslında , Evliya'nın yazdıklarına ''fantastik '' değil de '' gerçekliğin fantastik anlatım tarzı '' demek daha doğru olur, diye düşünüyorum. )
 
Son düzenleme:

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,001
5,925
Bu arada , Mizuki konulu , diyarımızdaki eserleri fırsat buldukça okurken , sanatçının 100. yılına ait yazılara rastlayınca , kişisel yorumlarımı forum alanımıza yazmak yerine , rastladığım açıklamaları aktarmayı daha doğru buldum. Ama dayanamayıp , parantez içlerine yine birkaç cümle yazdım !!

Yazar Peggy Burns ; Mizuki’nin özellikle savaş karşıtı, hiciv dolu çizgi romanlarını ‘’ şiirin gerçeklikle buluşması gibi ‘’ tanımını yapmış. Yayın organı Publishers Weekly ‘de ise; "Mizuki askerleri "çizgi film benzeri" bir tarzda resmediyor, ancak arka planları ve manzara panelleri için ayrıntılı, gerçekçi bir stil kullanıyor ve uzaktaki konumun güzelliğini ve ıssızlığını yakalıyor." tanımı okunuyor. ( Yukarıda yorum yapmayayım diye yazdım ama, bir noktayı belirtmek isterim. Mizuki'nin iki farklı tarzda çizim yaptığına her okur gibi ben de tanık oldum. Çok figürlü ya da manzara resimleri için '' fotorealistik '' çizimlerini yaparken , özellikle '' hiciv '' dolu mesajlarını iletirken diyalogların bulunduğu kareler için yaptığı '' karikatüristik '' çizimler, konunun okurun beynine adeta '' kazınması ''nı sağlamış. Özellikle, Showa dönemi tarihi ve Hitler çalışmalarının senaryolarının dikkat çekici olduğunu söylemekle yetineyim. Diyaloglar acı acı güldürüyor. Aklıma bir ara Charlie Chaplin'in efsanevi '' Şarlo '' tiplemesi geldi !! Usta aktörün '' Büyük Diktatör filmindeki '' Hinkel '' tiplemesini unutmak mümkün değil. )

Sanatçının kitaplarını yayınlayan Drawn and Quarterly ise şu açıklamaları yapmış:

‘’ Mizuki küçük yaşlardan itibaren bilgiyi sünger gibi emdi, Goethe gibi filozofların ve Dürer gibi sanatçıların eserlerini özümsedi. Akıl hocası Nononba ( sanatçının üzerinde küçük yaşlardan itibaren çok etkisi bulunan , huysuz , yaşlı büyükannesi ), hayal gücünü görünmez dünyalar ve Yokai hikayeleriyle doldurdu. Ancak tüm bu ezoterik durum fiziksel yaşananlara da dayanıyordu; Yoksulluk, zorlu bir çocukluk ve savaş .
Mizuki Shigeru asla tek bir şey değildir. O aynı zamanda, Japonya'da bir folklorcu, bir filozof, iyi bir sanatçı ve bir antropologdur. Ülkenin sunduğu en kötü şeylerden biri olarak savaştan sağ kurtulan Mizuki, bu konuda kendi ulusunu sorumlu tutmada acımasızdı. İster üstü kapalı bir şekilde "rahat kadınlar" olarak bilinen askeri seks köleleri üzerine eserler üretsin, isterse de silahlı çatışmanın gerçekliğini detaylandıran otobiyografik çizgi romanlarda kendi hayatını kullanmış olsun, Mizuki, tarihi daha hoş bir şey olarak yeniden aktarmaya çalışanlara karşı sesini yükseltmekten asla geri durmamıştır. ‘' ( Gerçekten de kitapları okurken, çok sert eleştiriler hemen okurun algı dünyasına yerleşiyor.)

Sanatçının Yokai tarzındaki ilk dönem çalışmaları için ( özellikle Kitaro ) büyükannesinin çok iyi bir işe neden olduğunu gördüm ! Geleneksel Japon sanatının korku dolu dünyası film , tiyatro gibi farklı sanat alanlarıyla da dünyayı etkilemekte. Özetle Mizuki sanatını , manga sevmeyen dostlara da önerilebilir görmekteyim.

Eser paylaşımları için, her zamanki gibi Sn. @balkan 'a ve de değerli katkılarda bulunan dostlara teşekkür ederim.
Tüm bu yorumlarımı ve açıklamaları , Sn. @balkan 'ın harika sunumuna ve Sn. @İnanna Salome 'nin yazdıklarına katkıda bulunmak amacıyla yazdım.
 

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
235
1,499
Çok doğru Sn. @İnanna Salome .
Mesajınızın başından başlayacak olursam, Uğur Dündar konusunda yorum yapmayı gereksiz bulmakla birlikte , '' perdeleme '' yorumunuzu çok yerinde buluyorum. Bir zamanlar saygı duyduğum bu yazarımıza, hatta biraz daha '' keskin '' yorum yapmak isterdim, ama sanat konusunu siyaset konusundan çok daha fazla tercih etmekteyim.

Dede Korkut ve Erken Dönem Türk Sanatı ile ilgili belirttiğim kaynakları, izlediğinizi mesajınızdan öğrendim. Zaten konuya ilginiz ve heyecanınız yazınızdan belli oluyor. Evet , konu hakkında ne söylenirse söylensin yetersiz kalıyor ! Ancak , ara ara düzenlenen sempozyum bildirileri '' avunma kaynağı '' olmakta.

2019 yılındaki, Dede Korkut hikayelerinin kayıp 13. destanın Kazakistan'da bulunması haberiyle ben de çok heyecanlanmıştım. Dresden ve Vatikan nüshalarındaki 12 adet hikayeye gelen yeni ek, çok büyük bir keşifti. Bir başka deyişle Dresden nüshası ( Alman kütüphaneci Fleischer tarafından 1815'te bulunan ) ve Vatikan nüshasına ( İtalyan Türkolog E. Rossi tarafından 1952'de bulunan ) ilave olarak Türkistan nüshası gelmişti. Yani 13. Boy !! ( Salur Kazan'ın Yedi Başlı Ejderha'yı Öldürmesi )
Bu nüsha, Eski Anadolu Türkçesi ile yazılmış, her sayfasında 14 satır bulunan 61 sayfalık metin halinde. Keşfin özellikleri de bulunuyordu , okumuşsunuzdur. Beni en çok şaşırtan , bu destanda '' ejderha''nın yer almasıydı. Bir Türk destanında ilk kez ejderha'ya rastlanıyordu. ( Çin etkisi uzun süre tartışıldı. )

Her zamanki gibi , bilgi dolu mesajınızı keyifle okudum, teşekkür ederim. Edebiyatımızın '' fantastik '' özelliklerine meraklıysanız, diyarımızda bir çizgi roman hakkında ( Ars Magna ) yorumumu yazarken, '' Simurg '' kuşuna değinmiş, çok sevdiğim Gönül Tekin Alpay hocadan bahsetmiştim.

İlginizi çekerse linki ;
https://www.cizgidiyari.com/forum/k/ars-magna-02-donusumler.175304/#post-777416

Saygılarımla,

( Bu arada , '' fantazya '' konusuna değinmişken , Evliya Çelebi'yi rahmetle anıyorum. Aslında , Evliya'nın yazdıklarına ''fantastik '' değil de '' gerçekliğin fantastik anlatım tarzı '' demek daha doğru olur, diye düşünüyorum. )
Harikasınız Sayın @eankara . Hem çocukluktan beri sürüngenlere (ilkokulda beslenme çantamı yuvası yaptığım kertenkelem bile vardı) olan aşkımla ejderhalara hayranlığımı heyecanla araştırma serüvenine dönüştürdüğünüz hem de muhteşem Gönül Tekin Hoca'nın harika bir eserini keşfetmemi sağladığınız için sonsuz teşekkürler.
Gönül Hoca'yı yıllar önceki harika TV programında tanımıştım. Sayenizde eksik kaldığım kitaplarını da hayranlıkla okuyacağım. Simurg ve efsanevi hikayesini ise çocukken TV'de çok özel bir belgeselle tanımıştım. Cahit Arf ve Füreya Koral'ı tanımam da bu müthiş belgeselle olmuştu.
Enis Batur, Emre Kongar, Onat Kutlar'ın (iki yıl terör örgütününsonra bombalı saldırısında Yasemin Cebenoyan ile beraber öldürüldü) danışmanlık yaptığı,Kültür Bakanlığı&YKY işbirliğiyle Samih Fırat'ın yönettiği 1993 yapımı

Simurg: Gerçeğin Peşinde Otuz Yolcu​



Belgesel Simurg hikayesi ile başlıyordu, çok etkilendiğimi hatırlıyorum.
"...Bu otuz kuş Simurg’un yuvasına vardıklarında kendilerinden başka hiçbir şey bulamamışlar. Yalnızca yuvanın duvarları adeta ayna gibi onları yansıtıyormuş. İşte o zaman Simurg’un kim olduğunun farkına varmışlar. Simurg aslında kendileriymiş."
Youtube'de belgeseli buldum, hepsini tekrar izleyeceğim. Cahit Arf'ın olduğu bölüm:

Simurg'un izini Türk mitolojisinde de süreceğim, Gönül Tekin Hoca'nın rehberliğinde.

Game of Thrones'daki ejderhalara bile hayran bünyem tabii ki hemen Salur Kazanlı iki Dede Korkut hikayesini taradı ve tam da sizin paylaştığınız 2019 yılındaki Türkistan keşfini destekler ejderha izleri buldu:
Dresden nüshasından sadeleştirilen Yunus Zeyrek Dede Korkut Kitabı'ndan:
İlki;
II. Salur Kazan'ın Evinin Yağmalandığı Boyu Beyan Eder
"Kara Dere ağzında düşmana korku veren, kara boğa örtüsünden beşiğinin örtüsü olan, öfkesi tutunca kara taşı kül eğliyen,bıyığına ensesinde yedi yerde düğüm atan, YİĞİTLER EJDERHASI Kazan Bey'in kardaşı Kara Göne, dört nala yetişti, "Çal kılıcını kardaş Kazan, yetiştim!" dedi. (s-68)

İkincisi;
XI. Salur Kazan Tutsak Olup Oğlu Oruz'un Çıkardığı Boyu Beyan Eder
"Kılavuzsuz yol başaran Kazan er idim
YEDİ BAŞLI EJDERHAYA yetişip vardım
Heybetinden sol gözüm yaşardı
Hey gözüm namert gözüm muhannet gözüm
Bir yılandan ne var ki korktun dedim" (s-212)

Ve Sayın @eankara'nın harika paylaşımı ile 2019 keşfi Ejderhalı 13. Dede Korkut Hikayesi :


Söz konusu canım ejderhalar olunca Dünya mitolojileri ve Türk Mitolojisi'ne genel bakış:

Tabii hemen 12 Hayvanlı Türk Takvimi'ne göre Ejderha yılında doğmuş muyum diye baktım :)


Malesef At yılında doğmuşum ama Evren (Türk Mitolojisi'nde Ejderha'ya Evren de denirmiş ) bir güzellik yapmış, 2024 yılı Ejderha yılıymış :)

Ejderha İslamiyet öncesi Türklerde aynı Hristiyanlık öncesi batıda olduğu gibi "iyi" özelliklere sahipken sonra "kötülük" simgesi oluyor. Batıda kötülük, doğuda güç, cesaret, talih simgesi.
"Ejderha, Çin kültüründe saygı gören, güç, cesaret, bilgelik ve talihin sembolü olan mitolojik bir yaratıktır. Ejderha yılı, yaratıcılık ve cesaretin ön plana çıktığı, insanlara hedeflerine ulaşmak için içsel güçlerini keşfetme fırsatı sunan bir yıldır."
Böyle bakınca 2024 yılı Ejderha yılı olarak oldukça KUTlu.
Çin ile etkileşime Çin'den etkilenmeden ziyade Çin'i etkileme olarak bakınca, bizim için de ejderhanın "saygı gören, güç, cesaret, talih" simgesi olması gerekiyor. (Selçuklular'da da ejderha süslemesi varmış.)
"Yin, Yang; Türkçe. TAO yazarı Lao Tzu Türk kökenli."
"Çu Hanedanı Çin’e İ.Ö. 1000 yıllarında Batı’dan gelen Türk kökenli bir hanedan. Gelirken kendi ‘Gök Tengri/Gök Tanrı’ kültünü de beraber getiriyor. O antik dönemde Türk&Çin kültürleri iç içe geçiyor."
"Taoizm, Antik Türk Felsefesi"



Ejderha Yılımız Kutlu Olsun :)
 

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
235
1,499
( Bu arada , '' fantazya '' konusuna değinmişken , Evliya Çelebi'yi rahmetle anıyorum. Aslında , Evliya'nın yazdıklarına ''fantastik '' değil de '' gerçekliğin fantastik anlatım tarzı '' demek daha doğru olur, diye düşünüyorum. )
Evliya Çelebi'yi ilk , çocukluğumda çok sevdiğim " Az Gittik Uz Gittik" ile tanımıştım. Şimdi bulabilsem tüm bölümlerini izlerim. Malesef TRT Arşiv tüm bölümleri paylaşmamış. Aşağıdaki Çorum, Anita'ya Evliya Çelebi'den sevgilerle :)

Harika ifade etmişsiniz; "gerçekliğin fantastik anlatımı" Evliya Çelebi Seyahatnamesi.

Harikalar Diyarı'nda bu fantastikliğe dair çok güzel bir paylaşım yapılmış:

Yukarıda bahsi geçen ve "Evliya Çelebi"nin "Nil Seyahatnamesi"nden alınmış "timsahla cima" hikâyesinin geniş şekli aşağıda. Bilkent Üniversitesi'nde ünlü seyyah üzerine yazılmış bir doktora tezinden alındı. Tezin başlığı: "Evliya Çelebi'nin Acayip ve Garip Dünyası". 280 sayfalık tezin tamamını da ayrıca pdf dosyası olarak alıntının altına ekledim.
https://www.cizgidiyari.com/forum/k/testus-bilginizi-test-edin-101.100847/post-465400

Çok güzel üç tane çizgi roman da paylaşılmış.

https://www.cizgidiyari.com/forum/k/evliya-celebinin-izinde-istanbul.82801/

https://www.cizgidiyari.com/forum/k/evliya-celebi-1-azakin-denizaltilari-kultur-bakanligi-6.111214/

https://www.cizgidiyari.com/forum/k...ebi-ve-umudun-kanatlari-fehmi-demirbag.81223/

Evliya Çelebi seyyahlığı ruha girince kanatlanmak isteyenler için de 39 bölümlük Evliya Çelebi izinde Modern Seyyahlık var. Harbiden çok özlemişiz "Seyahat Ya Resulallah"ı .
Sayın @eankara , İyi ki andınız ve seyyahlığa ilham oldunuz.


 
Üst