Sahafın Cüzdanı - Öykü

Levent 16

Aktif Üye
22 Kas 2011
357
1,942
Birkaç gündür kitaplığı topluyorum. Yığınla, cilt cilt Hayat dergisi, çuval çuval Teks, Tommiks, Kaptan Swing, yıpranmış Yedi Gün dergileri, sararmış Akbaba sayıları... Çoğu toz içinde. Para lâzım oldu, bir kısmını satayım dedim. Yıllardır al al epey birikti, raflarda yer kalmadı, çoğu karton kutularda. Ev kağıt deposuna döndü. Şu şuraya, bu buraya akşama kadar topladım durdum. Taşıyabileceğim kadarını bir kutuya yerleştirdim. Ver elini Kadıköy.

Tanıdığım bir sahaf var. Yıllarca kitaptı dergiydi o sahaftan aldıydım. Epey oldu, uzun zamandır bir şey satmış değilim. Ne bir kitap, ne bir eşya. Eskiciye bile bir şey satmış değilim. O yüzden evdeki bütün eşya eski. İkide birde tamirci görür.

Giderken acaba dükkan bugün açık mı diye düşündüm. Yıllardır ondan kitap alıyorum. Beni tanır. İyi müşteriyim. Gözünde değerim var. O sahafa gitmeyip te başkasına gidersem halim nice olur. Başkası adamı kazıklar. On vereceğine beş verir. Hiç başka sahafa gider miyim!

Baktım dükkan açık. Bizim sahaf masanın ardında oturuyor. Elimde iple bağlı kutu. Girdim. Selâmı verdim. Gözlüğünün üzerinden baktı, tanıdı:
-Hoş geldiniz, dedi.
-Hoş bulduk, dedim... Nasılsınız?
-İyilik hamdolsun.. nasıl olalım, işler iyiyse biz de iyiyiz. Hâle hamd...

Kutuyu eski, kaplamaları yer yer sökülmüş, üzeri kitap dergi yığılı masanın üzerine bıraktım. Ağır da meret.
-Bir kaç kitap var da, dedim. Kitaplığı topluyorum.. değerli şeyler, çoğu çizgi roman..
-Bir bakalım, dedi.

İpleri çözdüm, içinden Teks, Teksas, Zembla, şu bu ciltlerini çıkardım. Epey de sayılardan var.

Ciltlere sayılara baktı, elinde evirdi çevirdi. Bakarken kitapların isimlerini söyledi:
- Teks... eveeet... bu neymiş, Tay yayınları Zagor... bu ne, Tom Miks, eveeet...

Hepsine belki yarım saat baktı etti. Ben bir çay söylesin diye bakıyorum, oralı değil. Baktım olmayacak,
-İsterseniz size de çay söyleyeyim, dedim.
-Aaaa, olmaz... daldım ben de, bak şimdi... ben söylerim.. ne demek... hiç paranın lafı mı olur...

Çıktı, çaycıya seslendi,
- Oğlum baksana!.. iki çay!

Masanın başında tekrar kitaplara baktı, sayfalarını çevirdi, gözlük altından baktı, gözlük üstünden baktı, gözlerini süzerek baktı, sonunda;
- Bunlara ne istiyorsunuz?

Ezilip büzüldüm, ne desem?. Bir kitap alıp satmayalı çok oldu. Fazla söylersem ayıp olur diyorum. Tanıdık. Sesim çıkmıyor. Sonunda;
- Siz dedim, kaç lira verirsiniz?

Gözlüğünün üstünden bir bana baktı, bir kitaplara baktı,
-Sizin aklınızda bir fiyat var mı?
-Yok..
-Hani şu kadar eder... bir fiyat..
-Yok.. zaten fiyatları bilmiyorum ki, fiyatlar aldı başını gidiyor, her şeyin fiyatı artıyor.. bu zamanda..
-Siz söyleyin bir şey...
-Valla ne desem, dedim. Bakın bu Zagorların üzerinde 'idare' damgası var, kenarları mor boyalı, bu ciltler...

Ne diyeceğimi anlamış gibi;
-Yok, o kadar değerli değil bunlar... kim bakar damgaya mühre...
-Sizden almıştım.. kaça aldıydım unuttum..
-Ben satmışımdır herhalde.. şimdi piyasası yok.. aklınızda bir fiyat varsa söyleyin, at değil deve değil...

Ne demek at değil deve değil! Fıstık gibi ciltler!
-Bakın bu Zembla sayıları az bulunur, nadirdir.. siz de bilirsiniz, sizden almıştım... ne kadar oldu? Epey önce...
-Satmışımdır herhalde.. şu aralar müşteri yok.. sabahtan beri içeri iki kişi girdi girmedi...
-Bu Tom Miksler ilk baskı.. sizden almıştım.. hatta fiyatı bana pahalı geldi de, son ne olur diye sormuştum. Siz de 'son fiyat... gitti gider, bir daha bulunmaz' deyip indirim yapmamıştınız.
-Vallahi hatırlamıyorum.. demişimdir herhalde.. Şimdiiii... bu Tekslerin piyasası yok. Hani var da müşterisi yok... Zembla desen hiç satmıyor... Tom Miksler belki... Hele Zagor yıllardır duruyor...
-Satar! Bunlar satar...
-Öyle diyorsunuz ama piyasa meselesi.. arz talep meselesi. Bundan yıllar önce ben burada ilk sahaflardan iken Teksasın şu cildi on kuruştu. O zaman altının gramı yirmi beş lira. Şimdi hesab edin... vurun altına... ne çıkıyor?..
-Ne çıkıyor?

Züğürt bezirgan eski defterleri yoklar atasözünce başladı;
- Onu diyeceğim... Gel zaman git zaman sahaflık kâr bırakmadı, aksine cepten yedi... O zaman kitap yerine altın alsaydım... mesela babam rahmetli bir keresinde dediydi, oğlum...

Artık dinle. Adam sahaf değil sarraf. Anlatıyor da anlatıyor. Sonunda;
- Neyse, dedi. Biz işimize bakalım... Haaa, bakın bu ciltten çıkmış sayıları almayayım...

Fiyatı düşürmeye çalışıyor ama kararlıyım:
-Müşterisi çıkar, merak etmeyin.. hem sizden almıştım...bakın temiz sayılar... Piyasada bulunmaz bunlar...
-Ben satmışımdır herhalde... evet, temiz sayılar...

Düşündü düşündü;
-Hepsine bin beşyüz lira vereyim, demez mi!
-Bin beşyüz mü!? En az beş katı eder! Şu ciltler su içinde yüz lira... Şunlar da...
-Siz öyle diyorsunuz da, size göre öyle..
-Beş bin lira diyelim de...
-Nerdeee... şimdi alıcısı gelsin, vallahi ikibin liraya veririm... yeminle... Durum malum.. millet ekmek parasını zor buluyor... Hadi binyediyüzelli diyelim..
-Hiç olacak şey mi! Şunu dört bin yapalım da herkes memnun olsun..

Kurbanlık koyuna pazarlık eder gibi iş uzadı. Sonunda ikibinikiyüzelli lirada ben yoruldum.

Sahaf cüzdanından para çıkarırken;
-Bir doktora görünmek lazım bugünlerde, dedi.
-Neden?
-Nedense ellerim titriyor da!



Levent Suberk
 
Son düzenleme:

batterton

Aktif Üye
23 Kas 2014
291
1,431
90'ların başında sahaftan kitap alıyorum, fiyatı hatırlamıyorum ama 1 kitabın fiyatının okulda yiyeceğim 3-5 günlük tost+ayran parasına denk geldiğini hatırlıyorum. Aldığımız harçlık zaten kısıtlı o dönemde. Sahaf, evdekilerden getir, yenilerini vereyim dedi. İki torba ( hiç yoksa 50-60 kitap ) çizgi romanı bisikletin kollarına asıp sahafa götürdüm. İçinde Zagor, Tom Braks büyük albümler, büyük boy Swing gibi kitaplar var. Hepsine burun kıvırıp 2-3 tane ince Ten Ten, 1-2 tane Red Kit, 1-2 tane tek maceralı Swing verip gönderdi. Ben de çocuk aklımla para vermeden yeni macera okuyacağım diye aldım eve gittim. Şimdi düşünüyorum da verdiği kitapları da hep yırtıklardan seçip vermişti. Abim görüp kızmıştı, ben de bir daha takas işine girmedim, o dükkana da uğramadım.

Sayıya vursak 60 kitap verdim, 6 tane aldım 1/10
Sayfaya vursak 10,000 sayfa verdim, 360 sayfa aldım
:D
 

thorkill

Yeni Üye
26 Mar 2013
148
280
sevgili dostum;
Anı gibi güzel akıcı anlatmışsın,devamını bekleriz..NE yapalım burası Amerka değil ve dünya yeniden kurulsada bu insanlarda fazla degişmez,orada bir süpermen özel sayısına bir sonmodel spor araba takas edilebiliyor.EĞİTİM hiç bitmeyen yolculuktur ancak bizim insanımız için değilo_O
 

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,286
81,065
hiçbiryerde :)
Bunu normal görüyorum, çünkü değerinin 1/3, 1/4'ünü verirse o kitaplardan kar elde edecek ve geçimini sağlayacak
(gerçekten nadirattan olan bir kitaba değerinin onda, yirmide birini vermesinden bahsetmiyorum, o işin suistimaline girer).

Ben de bir süredir artık evde yer kalmadığı, üstelik daha küçük bir eve taşındığım için arşivimi satıyordum: en son bu
sonbaharda çizgi roman dışı kitaplarımı bir sahafa toplu olarak satmak istedim. İnternette bir numara buldum, eve
geldi sahaf arkadaş, düşündüğüm fiyat, iktapların ikinci el fiyatının yarısıydı. Yani bir kitabın yeni satış fiyatı örneğin
100 lira ise ikinci eli 60 lira olsa, ben de 30 lira isterim diye düşünmüştüm. Yaklaşık 1000 kadar kitap, tabii kimisi
20 liraya, kimisi 300 liraya bulunabilen farklı kitaplar... Neyse, bu rakam olmaz dedi, depo maliyeti, bekleme maliyeti vb
gayet haklı nedenleri söyledi ve boş dönmemek için 100 kitap seçip alayım en azından diye teklif etti tamam dedim.
Daha kıymetli ve kolay satabileceği 100 kitap seçti ve uzatmayayım, pazarlıkla 42 lira verdi tanesine. Hala pişmanım
evet dediğime ama kitapları da artık bitirmem gerektiği için normaldir diyorum, karışık duygularla :)...

Bizler için internetten, facebook, İnstagram ya da dolap gibi uygulamalarla ikinci el satışlarımızı yapmak daha
uygun olacaktır tabii ki.
Ya da belki ihtiyaç halinde açık arttırma düzenlemek; ilgi alanı olan gruplar, dernekler vasıtasıyla belki direkt alıcısına
ulaştırabilmek de çözüm olabilir...

Hem heyecan hem de üzüntüyle okudum yazınızı... Yaygın ve zengin bir kütüphane kültürümüz olsa, istediğimiz kitapları
yakınlarımızdaki bir kütüphanede bulabilsek, herkesin arşiv, koleksiyon yapmasına gerek kalmazdı. Ücretsiz istediğimiz
kitabı okuma imkanı bulabilirdik. Fakat ülkemizde bu yönde ciddi bir çalışma görmedim. Bir çok ilçede belediyelerin,
üniversitelerin kütüphaneleri var ama ne yazık ki rastgele toplanmış kitaplardan oluşuyor gibi genellikle...
 
Üst