Nizip

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,628
82,202
NeverLand
memet27_nizip.jpg

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Gaziantep İli’ne bağlı bir ilçe olan Nizip’in doğusunda Şanlıurfa (Birecik), güneyinde Karkamış, kuzeyinde Yavuzeli, batısında Gaziantep ve Oğuzeli yer almaktadır. Gaziantep’in en büyük ilçesi olan Nizip, Fırat Irmağı havzasında, Gaziantep platosunun güney bölümünde yer almaktadır. İlçe toprakları doğuya doğru açılan bir plato, güneyde ise ova özelliğine sahiptir.İlçe topraklarını sulayan Nizip Çayı daha sonra Fırat Nehri’ne katılır. Denizden 400-500 m. yükseklikte olan ilçenin yüzölçümü 1.031 km2, toplam nüfusu ise 109.285’tir.

Akdeniz ve karasal iklim özellikleri arasında geçiş bölgesinde yer alan Nizip’te Yaz mevsimi tamamen kuraktır. Türkiye’de yaz kuraklığının en fazla olduğu yerlerden biridir. Sıcak ve kurak geçen yazlara karşılık kış mevsimi soğuk ve yağışlıdır.

KAZIM_HASIRCI_DSCN2463Kabalti.jpg

İlçenin ekonomisi tarım, hayvancılık ve ticarete dayalıdır. Özellikle tarıma dayalı sanayi ve ticaret bölgesidir. Yetiştirilen başlıca ürünler, Antep fıstığı, zeytin, mercimek, buğday, zeytin ve arpadır. Az miktarda da nohut ve pamuk yetiştirilmektedir. Bağcılık da ilçe ekonomisinde büyük yer tutmaktadır. Canlı hayvan ticareti yapılmakta olup, koyun ve kıl keçisi besiciliği yapılmaktadır. İlçede sanayii tesisi olarak zeytinyağı ve sabun fabrikaları vardır.

İlçenin tarihi M.Ö.2000’lere dayanmakta olup, Anadolu’dan, Mezopotamya’ya ve Mısır’a uzanan yolların önemli bir kavşak noktasında yer almaktadır. M.Ö. 1650’li yıllarda, Hitit Kralı Hattuşili I, yöreyi ve çevresindeki kentleri alarak, kuzey Suriye yolunun güvenliğini sağlamıştır. Daha sonra, Mitanniler’in egemenliği altına giren yöre, Şuppiluliuma I. döneminde yeniden Hititlere bağlanmıştır. Asur Kralı Asurpanipal II’nin Suriye Seferi (M.Ö. 876-866) sırasında, haraca bağlanan bölge, M.Ö. 717’de Asur Kralı Sargon II. tarafından yakılıp yıkılarak, Asur topraklarına katılmıştır. Asur egemenliğinden sonra yörede, Medler, Persler, Romalılar, Bizanslılar hakim olmuştur.

orhan_ak5_IMG_6857.jpg

Nizip yöresindeki en önemli yerleşim barajlar bölgesindeki Zeugma’dır. Nizip’in 10 km. doğusunda, Birecik Baraj gölünün kıyısında, yeni Belkıs Köyü’nün yakınında yedi tepe üzerine kurulan Zeugma, Fırat Nehri’nin en kolay geçilen noktasında yer almıştır. Tarihin en eski çağlarından bu yana çok önemli bir geçit yeri olmuş ve tarih boyunca ticaret açısından olduğu kadar, askeri bakımından da her zaman önemini korumuştur. Büyük İskender’in generallerinden Selevkos Nikator I, M.Ö. 300’de, İskender’in Fırat’ı geçtiği bu yerde, kendi adıyla Fırat’ın adını birleştirerek Selevkeia Euphrates ismiyle bir kent kurmuştur. Bu kentin karşısına da eşi Apameia’nın adıyla ikinci bir kent kurarak, bu ikiz kenti bir köprüyle birbirine bağlamıştır. Roma döneminde kent en zengin dönemini yaşamıştır. M.S. 256 yılında Sasani kralı Şapur I, Zeugma’yı ele geçirerek yakıp yıkmış, daha sonra bir depremle de yerle bir olmuştur. Bu tarihten sonra Zeugma bir daha eski konumuna ulaşamamıştır. Zeugma V. ve VI. yüzyıllarda Bizans egemenliği altına girmiştir. VII. yüzyılda ise Arap akınları sonucunda terk edilmiştir. Daha sonraları IX.- XII.yüzyıllar arasında İslami yerleşimi olarak varlığını sürdürmüş. XVII. yüzyılda ise yanı başına Belkıs köyü kurulmuştur.

00440651.jpg

Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Gaziantep’e yerleşen Türkmen boylarından bazıları da bu yöreye de yerleşmişlerdir. Selçuklu yönetiminden sonra Abbasiler, İlhanlılar, Dulkadiroğulları, Memlükler yöreye hakim olmuş, Yavuz Sultan Selim tarafından 1516’da Gaziantep’le birlikte burası da Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Osmanlı döneminde burada yaşanan en önemli olay Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Anadolu’nun güneyini, kısa bir süre içinde ele geçirmesinden sonra burada yapılan Nizip Savaşı’dır (14 Haziran 1839). Osmanlıların Kütahya Antlaşması (1833) ile, Adana ve Suriye valiliklerini Mehmet Ali Paşa’ya vermişti. Ancak, her iki taraf arasındaki çekişmeler sona ermemişti. Suriye’yi geri almaya yönelik Osmanlı girişimleri üzerine Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa komutasındaki Mısır orduları Anadolu’ya doğru hareket etmiş, Nizip’te Osmanlı ordusunu yenmiştir. Bunun ardından İskenderiye’deki Osmanlı donanması da Mehmet Ali Paşa’ya teslim olmuştur. Avrupa devletleri Osmanlıları bu zor durumdan kurtarmak için Mehmet Ali Paşa’yı Suriye’den çekilmeye zorlamışlardır (1840). Buna karşılık da Sultan Abdülmecit, Mısır Valiliğinin Mehmet Ali Paşa’nın soyunda kalmasını sağlayan bir ferman çıkarmıştır (3 Şubat 1841).

Nizip yöresi, XIX.yüzyıl sonunda Halep vilayetinin merkez sancağının Ayıntap kazasına bağlı bir nahiye olarak yönetilmiştir. I.Dünya Savaşı’nda yöreyi işgal eden Fransızlara karşı koymuş, Kurtuluş Savaşı’nda da Milli Mücadeleye katılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra 1926 yılında ilçe konumuna getirilmiştir.

İlçenin 10 km. kuzey doğusunda Zeugma antik kenti kalıntıları ve Fevkani Kilisesi bulunmaktadır. Nizip'de Güneydoğu Anadolu sivil mimarisinin örnekleri günümüze kadar iyi durumda ulaşmıştır. Taş mimarinin uygulandığı bu evler, dışa kapalı avlulu plân tipindedir.

Zeugma (Belkıs)

Zeugma, Gaziantep İli, Nizip ilçesinin 10 km. doğusunda, Birecik Baraj gölünün kıyısında, yeni Belkıs köyünün yakınında yedi tepe üzerine kurulmuştur.

“Köprü Başı” anlamına gelen Zeugma, Fırat nehrinin kolay geçilen bir noktasında yer aldığından, tarihin en eski çağlarından bu yana çok önemli bir geçit yeri olmuş ve tarih boyunca ticaret açısından olduğu kadar, askeri bakımından da her zaman önemini korumuştur.

00440649.jpg

Zeugma’dan Strabon, Plinius ve bir çok antik yazar bahsetmiştir. Büyük İskender’in generallerinden Selevkos Nikator I, M.Ö. 300’de, İskender’in Fırat’ı geçtiği bu yerde, kendi adıyla Fırat’ın adını birleştirerek Selevkeia Euphrates ismiyle bir kent kurmuştur. Bu kentin karşısına da eşi Apameia’nın adıyla ikinci bir kent kurarak, bu ikiz kenti bir köprüyle birbirine bağlamıştır.

Kommagane kralı Mitridates I. Kallinikos’un, Selevkos kralının kızı Leodike ile evlenmesiyle kent, çeyiz olarak Kommagane krallığına verilmiş. Leodike’nin oğlu Antiokos I, bu kentin geliriyle Nemrut dağındaki heykelleri yaptırmıştır. Yaklaşık 40 yıl Kommagene’nin dört büyük şehrinden biri olan kent, M.Ö. 64’de Roma İmparatorluğu’nun topraklarına katılarak, ismi geçit ve köprü anlamına gelen Zeugma olarak değiştirilmiştir.

00440672.jpg

Roma döneminde kent en zengin dönemini yaşamıştır. M.S. 256 yılında Sasani kralı Şapur I, Zeugma’yı ele geçirerek yakıp yıkmış, daha sonra bir depremle de yerle bir olmuştur. Bu tarihten sonra Zeugma bir daha eski konumuna ulaşamamıştır. Zeugma 5. ve 6. yüzyıllarda Bizans egemenliği altına girmiştir. 7. yüzyılda ise Arap akınları neticesinde terk edilmiştir. Daha sonraları 9-12. yüzyıllar arasında İslami yerleşimi olarak varlığını sürdürmüş. 17. yüzyılda ise yanı başına Belkıs köyü kurulmuştur.

Antakya’dan Çin’e uzanan İpek Yolu Zeugma’dan geçmekteydi. Uzak doğudan getirilen ipek, baharat ve değerli taşlar Zeugma gümrüğünden geçerek Zeugma agorasında tüccarlara pazarlanmıştır. Zeugma arşiv odasında ele geçen ve 100.000’in üzerindeki mühür baskıları Zeugma kentinin haberleşme ve ticaretteki önemini kanıtlamaktadır.Zeugma’da ele geçen mektuplar, noter belgeleri, para torbaları ve gümrük balyaları bu mühürlerle mühürlenmiştir. Buradan da Zeugma’nın önemli bir ticaret merkezi olduğu anlaşılmaktadır.

00440659.jpg

Ayrıca Zeugma Roma’nın doğu sınırındaki en son kentlerden biri olması nedeniyle, özel bir stratejik konumdaydı.Bu nedenle burada önce Anadolulu askerlerden oluşan ve “Sikitia (İskit) Lejyonu” adı verilen askeri birlik, sonraları ise 6 bin askerden oluşan “IV. Lejyon” konuşlandırılmıştır. Ticaretin yoğunluğu, askeri lejyonun ekonomiye katkısı dolayısıyla Zeugma kenti oldukça zenginleşmiştir. Bu zenginlikle birlikte Fırat manzaralı teraslara çok sayıda villa inşa edilmiştir.

00448417.jpg

Zeugma’da, Fırat kıyısından küçük yükseltiler ve yamaçlarla 300m. yüksekliğe ulaşan akropol tepesinde tüccarların, komutanların villaları ve kentin koruyucusu Tykhe tapınağı bulunmaktadır. Çevresindeki ovalara hakim olan akropol ve buradaki yapılar, Zeugma’nın büyüklüğünü ve görkemini yansıtmaktadır. Bu tapınak Zeugma’nın kendi bastırdığı sikkeler üzerinde görülmektedir. Kentin kuzeyinde toprak altında; agora, odeon ve hamam gibi resmi binalar, batısında; tiyatro, askeri kamp, kuzey batısında; atölyeler, doğusunda ise villaların yer aldığı teraslar dikkati çekmektedir. Nekropol alanı kenti, güney ve batıdan, Fırat nehrine kadar uzanan alana yayılmıştır.

Zeugma’nın suyu, kentin 10 km. batısındaki dağlardan 1.30m. yüksekliğinde 0.50m. genişliğinde su kanallarıyla getirilmiş, künkler ve benzeri su yollarıyla kente dağılımı yapılmıştır. Kazılar sonucunda evlerin içerisinde ikişer sarnıç olduğu da görülmüştür. Ayrıca su tahliye kanalları galeri biçimindeki atık su kanallarına bağlanmıştır.

Tunay_Hasan_nizipErenky.jpg

Zeugma’da ortaya çıkarılan evlerin ortasındaki sütunlu avluların etrafında odalar sıralanmıştır.Bu odaların aydınlatılması demir korkuluklu ve camlı geniş pencereler yardımıyla avludan sağlanmıştır. Evlerin tabanı mozaik, duvarlar fresklerle bezenmiş olup, odalar mobilya, heykel ve heykelciklerle donatılmıştır.

Zeugma’lı mozaik ustaları Fırat nehrinden topladıkları nehir taşlarını 8-10 mm. ebadında kübik biçiminde keserek (tessera) bu mozaikleri yapmışlardır. Açık mavi, açık ve koyu yeşil, turuncu gibi renkte taşları doğa da bulamazlar ise bu renkleri cam tesseralarla elde etmişlerdir. Zeugma’ya Samsat gibi diğer şehirlerden de mozaik ustası gelerek çalıştığı saptanmıştır.

Nitekim Samsatlı Zosimos ustanın Venüs’ün doğuşu ve Ziyafet sofrası adlı iki mozaiği bunu kanıtlamaktadır. Buradaki mozaiklerde mitolojik ve günlük yaşamdan seçilen konular işlenmiştir. Bu mozaikler Roma İmparatorluğunun en zengin olduğu, mozaik sanatının doruğu ulaştığı 2. ve 3. yüzyıllara tarihlendirilmektedir. Duvar resimlerinde ise tanrıça, insan, hayvan ve geometrik resimler kullanılmıştır.

Bunun yanı sıra yontu sanatı da oldukça gelişmiştir. Böylece Zeugma’nın kendine özgü bir heykeltıraşlık ekolünü oluşturduğu anlaşılmaktadır. Burada bronz, kireç taşı ve mermerden heykeller; sert kalkerden de lahitler yapılmıştır. Erkekler için kartal, kadınlar için ise yün sepeti kabartmalı mezar stelleri yontulmuştur.

Yüzük taşı oymacılığında da (gem, kameo) Zeugma’lı ustaların, çok başarılı oldukları günümüze gelen örneklerden anlaşılmaktadır. Antik dönemde varlıklı her kişinin bir yüzük mühürü bulunmaktaydı. Mühüründe sevdiği tanrının, tanrıçanın, hayvanın veya kişinin resmi bulunurdu. Bu figürler yaklaşık 3-7 mm. Ebadındadır.

Zeugma’da ilk kazı, güney nekropolünde Gaziantep Müze Müdürlüğü tarafından 1987 yılında gerçekleştirilmiştir. Burada oda biçimli aile kaya mezarının ön terasına dizilmiş halde mezar sahiplerine ait heykeller bulunmuştur.

Diğer kazı 1992 yılında yapılmış ve şarap tanrısı Dionysos ve eşi Ariadne’nin düğününün resimlendiği bir taban mozaiği ve villa, gün ışığına çıkarılmıştır. Bu alan seyir yeri yapılarak küçük bir müze olarak düzenlenmiştir. 1998 yılında, bu mozaiğin büyük kısmı çalınmıştır.

1999 ve 2000 yıllarında Poseidon ve Euphrates villaları gün ışığına çıkarılmıştır. Mozaikler bu villaların havuz, çeşme ve odalarının döşemelerinde yer almıştır. Bu mozaiklerde Akhileus, Venus’un doğuşu, Dionysos-Telete, Müsalar, Fırat tanrıları, Galatya, Dionysos-Ariadne, Satyros Antiope gibi mitolojik konulara ve geometrik desenlere yer verilmiştir.

Fresk ve stüko tekniğinde yapılmış figürlü, bitkisel, geometrik duvar resimleri gün ışığına çıkarılmıştır. Çok sayıda sikkenin yanı sıra bronz ve pişmiş toprak heykelcik, kandil ve çömlekler bulunmuştur.

Ünlü bronz Mars heykeli de bu buluntulardan bir tanesidir. Yapılan bu kurtarma kazılarında ele geçen mozaikler, freskler, mimari parçalar ve tüm buluntuların çizimleri yapılıp belgelendikten sonra Gaziantep Müzesine taşınmıştır.Kurtarma kazıları sonucunda ele geçen kalıntı ve buluntular Zeugma’nın önemli bir sanat ve kültür merkezi olduğunu ortaya koymuştur.

Zeugma’nın su altında kalmayan büyük bölümünde de villalar, tiyatro, sütunlu caddeler, hamam, agora ve tapınak 3-4 m. toprağın altında olduğu sanılmaktadır.

Fevkani Kilisesi

Gaziantep Nizip ilçesi, Şıhlar Mahallesi’nde bulunan bu kilisenin yapım tarihi bilinmemektedir. Bu konuda kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanmadığı gibi kitabesi de yoktur. Yapı tarzından XI.-XII.yüzyıllarda Bizans döneminde yapıldığı sanılmaktadır.

00055899.jpg

Moloz taştan, dikdörtgen planlı olan kilisenin apsidi yarım yuvarlak olarak dışa çıkıntılıdır. İçerisindeki bezeme ve Aziz tasvirleri günümüze gelememiştir.

Kilise işlevini yitirdikten sonra bir süre han olarak kullanılan yapı günümüzde depo olarak kullanılmaktadır.
 
Üst