NASA her şeyi söylemiyor mu?

tabure

Guest
14 Eki 2011
621
2,015
Bastiani Kalesi
mars.jpg


Bugün gazetede bu haberi gördüm. Sizce NASA dünya kamuoyuna her şeyi söylemiyor mu, uzay macerasında aslında sanılandan daha mı ilerideyiz, yoksa bize yardım eden uzaylılar mı var, sizler ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Haber hakkında benim şahsi görüşüm, kadın ya polemik yaratmak için radyoyu aradı, ya da Nasa ekranlarına bakarken bir ekranda da bilimkurgu filmi oynuyordu, kadın onu gördü :Ğ
Tabii soğuk savaş döneminde aya gittik yalanını bile söyleyebilmiş bir ulustan ve bunun uzay kurumundan (bu konuyu hatırlarsanız forumda derinlemesine tartışmıştık) her türlü şey beklenebilir diye de düşünmeden edemiyor insan...
 

denizkara

Yeni Üye
28 Mar 2010
97
166
denizci
Şeytan boynuzlu bilinir ve Şeytan ı hep elinde tırmık gibi bir şeyle boynuzlu falan çizerler, sebebi; bunu adamın biri vakti zamanında böyle çizer ve artık herkes öyle çizmeye başlar, uçan daireyi de adamın biri çıkarır; sonra herkes alır bu mevzuyu ileri götürür, tıpkı bizim Ölümsüz Ruh Kızılmaske gibi; Ölümsüz Ruh tamamen uydurmadır ama bize böyle öğrettiler ve böyle biliyoruz artık, Şeytanı ilk çizen elinde palayla çizseydi; şu an tüm resimlerde Şeytan ın elinde pala olurdu, ilk uçan dairenin mucidi de; en başta buna uçan piramit deseydi, şu an adı uçan daire değil; uçan piramitti, ayrıca sadece ABD yok, işin içinde Rusya da var ve ne kadar saklarsan sakla; bunca yıl bu kadar ciddi bir konu gizli kalamaz, senelerdir ne söylendi ne yazıldıysa tamamı uydurma bana göre dostum, bu arada; ben bu tip saçmalıkları sakladıklarını değil, tam tersi bu tip söylentileri ilgili kurumların hasır altı körüklediğini aşırı ciddi düşünürüm, hatta olağanüstü yüksek maliyetlerde kaynaklar harcayarak. Geçenlerde bir fotoğraf gördüm, Hindistan da sel; çoluk çocuk dizlerine kadar pis mi pis suyun içinde koltuklara oturmuşlar, evde hâlâ TV izliyorlar, istenen insan tipi bu, boş şeylere inanarak onlarla zaman harcamak ve hiç düşünmemek, istenen tam anlamıyla bu zaten, açalım satılmış tüm gazeteleri; istisnasız her gün ne diyorlar, başlıklar şunlar gibi hep; Tüm Türkiye bunu konuşuyor, Tüm dünya şaşkınlık içinde, bu cümleler tamamen beyin yıkama, kimsenin değil düşündüğü; taktığı bile yok, yalnızca bize verdiklerini düşünmemizi ve sadece bunları konuşmamızı istiyorlar, bunları düşün, bunları konuş diye idare ediyorlar bizi, başka şeyleri düşünme sadece bunları düşün diyorlar, ama yemez, mesela ben; fena halde hırsız bakanların soruşturmasına yargının sansür koymasını düşünüyorum, yargıya güvenmiyor ve bağımsız olduğuna hiç mi hiç inanmıyorum, tabii bunları söyleyince; batıyor adamlara ve sen fezaya, vb... falan bak kardeşim diyorlar, haramiler yeryüzünde malı götürmek için; kafamızı yukarı kaldırıp uzaya bakmamızı istiyor, sadece evren değil, daha ne başka başka yarattıkları uydurma mevzular var sürekli önümüze koydukları, bu uzaylı muzaylı da aynı muhabbet, sadece yerel değil, global bağlamı oluyor bu da, çünkü tek çanak var dünyada, değil inanmak; bu tip haberleri ciddiye bile almıyorum, benim için uzaylı demek; çizgi roman demek sadece sevgili dostum :)
 

tabure

Guest
14 Eki 2011
621
2,015
Bastiani Kalesi
Güzel yazmışsın. Manipülasyon zaten dünyadaki hakim güçlerin uzun süredir kullandığı bir taktik. Toplumun daha az uyanık ve alt kültürdeki kesimlerini teolojik unsurlarla, diğerlerini de bazen maddiyat, bazen de insandaki merak duygusunu istismar ederek uyutuyorlar.
 
Son düzenleme:

mfyrat

Yeni Üye
21 Ağu 2010
37
69
Dikkat ediyor musunuz bilmem, nedense bütün uzaylılar ölü olarak gösteriliyor. Dünyaya gelirken kaza geçirmişler,araçları düşmüş v.s. Şimdi biraz mantıklı düşünelim. En yakın gezegenden bize ışık hızına sahip bir canlı ancak binlerce yılda ulaşabilir. Böyle teknolojiye sahip canlılar dünyaya kadar gelecek te inişte kaza yapıp ölecekler veya bizimkiler tarafından dayak yiyip ölecekler. İnsan biraz aklını çalıştırır, bu teknolojiye sahip insanlar nasıl inmeyi beceremezler diye. Bir başka konu, buraya kadar gelmeyi başaranlar bir türlü iletişime geçmeyi beceremeyip ölürler. yahu adamın derdi tanışmak, iletişim ise bahsettiğimiz teknoloji ile tüm dünyanın tv, internet, medya ortamları ile bağlantı kurup iletişimi sağlarlar. Tüm buna rağmen anlatılanlara inanmak, mantıklı gerekçelere değil inanmak isteğinden kaynaklanıyor.
 

tabure

Guest
14 Eki 2011
621
2,015
Bastiani Kalesi
Dikkat ediyor musunuz bilmem, nedense bütün uzaylılar ölü olarak gösteriliyor. Dünyaya gelirken kaza geçirmişler,araçları düşmüş v.s. Şimdi biraz mantıklı düşünelim. En yakın gezegenden bize ışık hızına sahip bir canlı ancak binlerce yılda ulaşabilir. Böyle teknolojiye sahip canlılar dünyaya kadar gelecek te inişte kaza yapıp ölecekler veya bizimkiler tarafından dayak yiyip ölecekler. İnsan biraz aklını çalıştırır, bu teknolojiye sahip insanlar nasıl inmeyi beceremezler diye. Bir başka konu, buraya kadar gelmeyi başaranlar bir türlü iletişime geçmeyi beceremeyip ölürler. yahu adamın derdi tanışmak, iletişim ise bahsettiğimiz teknoloji ile tüm dünyanın tv, internet, medya ortamları ile bağlantı kurup iletişimi sağlarlar. Tüm buna rağmen anlatılanlara inanmak, mantıklı gerekçelere değil inanmak isteğinden kaynaklanıyor.

Evet mesela, Sirius Uzay bilimleri merkezi diye bir kuruluş var, toplantılar düzenliyor, tvlerde sık sık çıkıp konuşuyor, Haktan Akdoğan'dı galiba başkanı. Tamam biz de biliyoruz, milyonlarca yıldız sisteminde sadece dünyada hayat ve canlılar olması düşük bir ihtimal. Ancak bu kuruluş yetkilileri öyle bir yaklaşıyorlar ki olaylara, uzaylılar ve ufolarla ilgili sanki her şey doğruymuş, tüm vakalar gerçekmiş gibi konuşuyorlar, bir noktadan sonra ortada inanılırlık filan kalmıyor.

Yıllar önce bir dernek-tarikat benzeri bir şey vardı, başkanları da Bülent diye yaşlıca bir hanımdı, bir tanıdık onların toplantılarına katılıyordu. kamuoyunda Ufocular diye biliniyorlardı. Toplantılarda o Bülent hanım uzaylılardan aldığını söylediği tebliğleri sunarmış, katılanlar da can kulağıyla dinleyip, o tebliğleri el yazısıyla defterlere geçirirlermiş. Merak edip o tanıdıktan rica etmiş, defterlerini alıp okumuştum. Ben ki bilimkurgu edebiyatını hatmetmiş birisiyim, uzay ve bilim konusunda bilgiye açık bir dimağa sahibim, uzak galaksilerdeki sistemleri, ilişkileri vs anlatan o defterlerden hiçbir şey anlamamıştım, deli saçması ve bilimsellikten uzak gelmişti. Bende sadece kafa bulandırmak için yazılmış oldukları ve amaçlarının da aslında anlaşılmamak olduğu intibahı uyanmıştı. Çoğu teolojik metinlerde de öyle değil midir? Bu metinde aslında şu denilmek istenmiş vs diye aracılar çıkar, sen düz okumayla anlamazsın veya tercümesi aynı etkiyi vermez derler.
Neyse gene Ufoculara dönersek, uzaydan, uzaylılardan bahseden Bülent Hanım, bir süre sonra Mevlana'nın reenkarnasyonu olduğunu söylemiş, ben de o tanıdığa bir an önce kurtar kendini, iş artık komediye dönmüş demiştim.
 

Tarantula

Onursal Üye
9 Ağu 2010
662
2,962


Tabii soğuk savaş döneminde aya gittik yalanını bile söyleyebilmiş bir ulustan ve bunun uzay kurumundan (bu konuyu hatırlarsanız forumda derinlemesine tartışmıştık) her türlü şey beklenebilir diye de düşünmeden edemiyor insan...

Gerçekliği neredeyse ihtimal dışı bir durumdan kesinmiş gibi konuşulmamasını rica ediyorum. Bu konuda geçenlerde interstellar filminde bahsedildi. Nolan filminde bir cevap vermiş zaten.



Türkçe altyazı için aşağıdaki dikdörtgen kutucuğa tıklamanız yeterli.

Bunu niye yazma gereği duydum bunu da ekleyeyim. Amacım kimseyle polemiğe girmek değil. Ama zaten bilimin önünde yeteri kadar sorun varken, insanlık uzay çalışmalarından uzaklaşmış, kamu içinde konuşulan bir konu olmaktan çıkmışken, uzay çalışmaları ülkelerin birbirini gözleme, casusluk vs. hırslarına yenik düşmüşken ve bu bir avuç insanın yalvar yakar para dilenerek yürüttüğü çalışmalara dönmüşken bu insanların emeklerine saygı ve minnet duyduğum için yazıyorum. ilk medeniyetlerin yıldızları gözlemlemesinden bugüne değin bu konuda emek vermiş, çalışma yapmış herkesin, ve de NASA'nın günlük hayatımıza kattığı bir çok işlevsel ürün için kendimi bu konuya müdahil gördüm. En azından düşüncelerinizi olaya bu şekilde bakan insanlar da var diye belirtirseniz daha şık olur kanaatindeyim.

Saygılarımla...
 

tabure

Guest
14 Eki 2011
621
2,015
Bastiani Kalesi


Gerçekliği neredeyse ihtimal dışı bir durumdan kesinmiş gibi konuşulmamasını rica ediyorum. Bu konuda geçenlerde interstellar filminde bahsedildi. Nolan filminde bir cevap vermiş zaten.
...........

Bunu niye yazma gereği duydum bunu da ekleyeyim. Amacım kimseyle polemiğe girmek değil. Ama zaten bilimin önünde yeteri kadar sorun varken, insanlık uzay çalışmalarından uzaklaşmış, kamu içinde konuşulan bir konu olmaktan çıkmışken, uzay çalışmaları ülkelerin birbirini gözleme, casusluk vs. hırslarına yenik düşmüşken ve bu bir avuç insanın yalvar yakar para dilenerek yürüttüğü çalışmalara dönmüşken bu insanların emeklerine saygı ve minnet duyduğum için yazıyorum. .

İnsanların bir konuda bilgi alışverişine girmesi normal bir şey, polemik yaratmak istemediğini biliyorum, herkes her konuda aynı fikirde olmak zorunda değil zaten. Bilimsel konularda, bilimsel kanıtlara, mantığa uygunluğa ve konunun geçtiği dönemin dinamiklerine ve olaylarına göre bir analiz yapılıp buna göre karar verilir. Bize her anlatılan doğrudur aman bilimsel araştırmalara halel gelmesin mantığından yola çıkarsak hiçbir yere varamayız.
Bilim adamları mutlaka insanlık için en hayırlı işi yapıyorlar ama bazen de maalesef hükümetlerin oyuncağı olup birçok şeyi de saklamak ve tahrif etmek zorunda kalabiliyorlar. Christopher Nolan bir bilim adamı olmadığı için, söylediklerini dinlerim, ama kâale almam bu konuda.

Daha önce ay konusunu zaten ekteki başlıkta enine boyuna tartışmıştık

http://www.cizgidiyari.com/forum/ya...y-yercekimi-filmi-bazinda-uzay-yalanlari.html

Aynı şeyleri yeniden burada uzun uzun anlatmaya gerek yok ama özetle, ben 1960'ların teknolojisi ile insanoğlunun aya gidip geldiğine inanmıyorum. Gidip dönme işini yapmış olsalar bile astronotlar dönüşte en geç 1 sene içinde radyasyondan ölmüş olurlardı, ancak hepsi de turp gibi yaşayıp dede oldular. Yani bu varsayımı oradan buradan kulaktan dolma duyduğumuz şeylere dayanarak söylemiyorum, bilimsel veriler bunları söylüyor.

Ortaçağ'da elektrik olmadığı gibi, 60'larda da aya inecek ve astronotları bu seyahat sırasında radyasyondan koruyacak teknoloji yoktu, şu anda bile olmadığı ortada. Peki astronotlar neden konuşmadı diye sorarsan, ya gerçeği bilmeden çölde bir hollywood senaryosunun içinde buldular kendilerini, ya da gönüllü olarak bu işe katıldılar ve hükümetçe her şekilde bağlandılar, zaten büyük bir itibara, şöhrete sahipken sen olsan beş parasız ve itibarsız kalacağını ya da kendini bir denizin dibinde ayağında betonla bulacağını bilsen konuşur muydun? Sonuçta CIA'den bahsediyoruz, yaptıkları yapacaklarının teminatı olmuştur her zaman.

Ben gelecekte aklı selim bir ABD başkanının bu gerçeği açıklayacağını ve Irak'ta 1 milyon kişinin ölümüne sebep olduktan sonra yaptıkları gibi "Pardon hata yapmışız" diye özür dileyeceklerini temenni ediyorum açıkçası.
 

Tarantula

Onursal Üye
9 Ağu 2010
662
2,962

Yani bu varsayımı oradan buradan kulaktan dolma duyduğumuz şeylere dayanarak söylemiyorum, bilimsel veriler bunları söylüyor.

Yine aynı söylem devam ediyor. Bir önceki mesajı boşuna mı yazdım yoksa başka bir güçlük mü var bilmiyorum. Şehir efsanelerinden kim ölmüş di mi ? Bilimsel veriler bunları söylüyormuş :) ben o bilimsel !!! verilerin tümüne baktım, karşı cevapları da okudum. Başarısız olan aya gidiş projelerini de biliyorum. CIA bahsi de komik olmuş, ben bile okurken korkudan titredim. Umarım yaşadığımız dönemde mars'a insanlı uçuş gerçekleştirilir de şu başlık altında yazdıklarınızı silmezsiniz.

Komplo teorileriyle yatıp kalkmak sadece vakit kaybettirir bize. Bu da son sözüm olsun.
 

tabure

Guest
14 Eki 2011
621
2,015
Bastiani Kalesi
İncelediğin bilimsel??? veriler, bir insanın dayanabileceği radyasyon miktarının üst sınırı 449 mSv iken Van Allen kuşağında uzun süre kalan ve Ay'a inip geri dönen aracın incecik alüminyum kaplaması astronotları nasıl oldu da korudu, buna da doyurucu bir cevap veriyorlar mı acaba? Hayır o astronotlar Hulkgiller familyasından mıydılar acaba merak ediyor insan. Bugün hâlâ uzay yolculuklarında astronotlar radyasyondan etkilenmesin diye titanyum-altın alaşımlarından yüksek teknoloji kalkanlar yapılmaya çalışılıyor, kalınlıkları tartışılıyor, siz diyorsunuz ki 60'lı yıllarda Amerikalılara bir anda vahiy gelmiş ve bu işi bizim mutfakta kullandığımız alüminyum folyo ile çözmüşler demek :)
 
Son düzenleme:

tabure

Guest
14 Eki 2011
621
2,015
Bastiani Kalesi
Nasa, Mars yolculuğu için ilk deneme olarak Orion uzay aracını fırlatmış. Araca kaplanan ve NASA tarafından gerçekleştirilen bir yarışmayı kazanan Hampton Governors Bilim ve Teknoloji Okulu öğrencilerince tasarlanan radyasyon kalkanı test edilecek. 2ci insansız deneme 2018 yılında, insanlı deneme de Ay yörüngesi için 2020'de yapılacakmış.

Ya Nasa'cım 2020'yi ne bekliyorsunuz, sar alüminyum folyoyu gönderin astronotları aya, 60'larda yaptığınız gibi. İllaki gene komplo teorisi kurduracaksınız adama!!!

Bu arada geçende bir tanıdık Nasa'nın sergisine gitmiş. Orada astronotların aya inerken!! giydikleri elbiseler filan da varmış. Valla baktım inceledim dedi. O kadar eften püften ki, görünce o giysileri, gitmediklerine inandım kesin dedi. Böyle bağlantı yerlerinde macun gibi bir şey varmış. Ben dedim Mesir macunudur o, radyasyona karşı birebir...

Hampton Bilim okulu öğrencilerine de bir çift lâfım olacak. Aşkolsun yani, siz kim oluyorsunuz da radyasyon kalkanı filan icat ediyorsunuz. Zorunlu ders olarak Osmanlıca alsaydınız, daha ciddi işlerle ilgilenirdiniz ya neyse...
 
Son düzenleme:

md35

Kıdemli Üye
28 Haz 2013
202
708
Sayın Tabure kardeşim çok haklısın,

Bu aya gidiş hikayesi bizim çocukluğumuza denk gelir. 1969 da on yaşındayım. Yazlık sinema günleri. Annem arada babama bizi sinemaya götür, der. Babam da ne işimiz var sinemada der, geçiştirirdi. Annemin ikna ettiği zamanlarda yazlık sinemaya gideriz, babam sinemada film seyretmez, uyuklardı.

Aya gidildiğine ait kısa spotlar filmden önce sinemalarda gösterilmeye başlandı. Bir gün sinemaya gitmeyen babam sadece beni aldı, önemli bir işe gidiyormuşuz gibi yazlık sinemaya götürdü. Sinemanın önü kuyruk. Ana baba günü. Çoğunluğu babam gibi sinema ile ilgisi olamayan adamlarla dolu. Hatta sakallı dedeler kuyrukta. 10 dakikalık aya iniş filminin kısa hikayesini seyredecekler.

O yıl ve sonraki iki üç yıl İzmir fuarında her ülke arabalarını, elektrik motorlarını, kendi ülkelerinde ürettikleri teknolojik yenilikleri sergilerken Amerikan pavyonu sadece astronot elbiseleri, aydan getirdiklerini öne sürdükleri taşları ve bazı küçük cihazları sergiliyordu.

70'li yılların başında bu aya gitme hikayesi kesildi. Ben hep ne zaman bu adamlar tekrar aya gidecekler diye merak etmiş durmuşumdur. Aradan 45 yıl geçti. Hiç bir teşebbüs yok' Teknoloji 1000 kat gelişti. Bilgisayar 10.000 kat gelişti. Her şey daha ucuz ve kolay. Hadi kardeşim bi gidin gelin. Uçak gemilerinizle dünyanın yedi denizinde, istediğiniz ülkenin altını üstüne getiriyorsunuz. Aya bununla indik dedikleri, örümcek ismini verdikleri araç bizim eski köy ciplerine benzeyan bir araç. Bu araçla ay yüzeyine nasıl inildi. Bu araç ay yüzeyinden nasıl havalandı. Uzay boşluğundaki modülle nasıl birleşti. Alien kuşağını nasıl geçti. Yanma nasıl önlendi. Eski teknoloji ile atmosfere giriş hızı nasıl ayarlandı.

Aya inildi, inilmedi. Bu tartışma uzar gider. Aya gidiş geliş hikayesindeki asıl hedefleri dünya insanlığını hipnoza sokmaktı. Amaçları karşılıksız dolar basmak, dünyada petrol üretimini kontrol altında tutmak ve sadece dolar ile alınan bir meta haline getirmekti. Bu oldu. Şimdi dolar haricinde bir para ile petrol almak imkansızdır. Daha ileri gidelim savaş sebebidir.

Amerika aya gidiş hipnozundan sonra, 1971 yılında 1944 yılında imzalanan Bretton Woods Antlaşmasından çekildiğini açıkladı. Bu anlaşmaya göre her ülke elindeki altın karşılığı para basabilirdi. Amerika bundan sonra karşılıksız para basacaktı. (dalgalı kur sistemi bundan sonra doğmuştur) Tabii ki diğer ülkeler de. Bunun Amerika için bir önemi yoktu. Çünkü petrol dolar ile alınıp satılıyordu.

Buna Venezuela, Suudi Arabistan ülkelerinin de üye olduğu OPEC (Petrol Üreten Ülkeler Teşkilatı) itiraz etti. Karşılıksız basımı sebebi ile değeri devamlı düşen dolara karşısında gelirlerinin azalması sebebi ile petrol üretimini düşürdüler. 1973' te küresel çapta petrol (ekonomik) krizi meydana geldi. Londra-Newyork hattında dünya insanlığının başına çöreklenmiş küresel finans çetesi, OPEC üyesi ülkeleri zaman içinde tek tek hizaya getirdi.

Şimdi gelelim bu uzaya gitme hikayesine... Arkadaşlar şimdilik (yakın yüzyıllarda- belkide çok uzak geleceklerde) uzaya gitme şansımız hemen hemen hiç yok. Yola çıktığımızı farzedelim. Uzay gemimizdeki korozyonu nasıl önleyeceğiz. Bir müddet sonra kullandığımız gemi yüksek enerji kullanımından sonra aşınacak. Nasıl düzelteceğiz. Hangi gezegende tamirci bulacağız! Bu yolculuğun önemli bir meselesi enerji. Hangi enerjiyi, nereye depolayıp nereye gideceğiz. Enerjimiz bittiğinde ne yapacağız, nasıl temin edeceğiz. Şimdi daha büyük bir sorunu - yada soruyu - soralım. Hangi mesafeye gideceğiz ve hızımız ne olacak. Mesela bize en yakın yıldız olan ve dünyaya mesafesi 4,5 ışık yılı olan Alfa Centauri'ye gitmek isteyelim. Saatte 1000 km. hız yapan uçaklarla bu yolculuk milyonlarca sene sürer.! Hızımızı biraz artıralım. Dünyanın 1 saatteki hızı ile yani saatte 105.000 km. hız ile gidelim. Alfa Centauri yıldızına bu hızla 40.000 yılda ulaşıyoruz. Bize yakın yıldızlardan 8,5 ışık yılı uzaklıktaki Sirius takım yıldızına yine saatte 105.000 km. hızla 80.000 yılda ulaşabiliyoruz. Bunlar en yakın yıldızlar. Samanyolu galaksisinin uzunluğunun 100.000 ışık yılı olduğunu hatırlatalım. Bize en yakın galaksi olan Andromeda galaksisi 2,5 milyon ışık yılı uzaklıktadır! Işık yılından bahsetmişken ışık hızından da bahsedelim. Işık hızına kütlesi olan hiç bir varlığın ulaşması mümkün değildir. Einstein'ın meşhur formülü olan E=mc2 bunu açıkça ortaya koyar. Bu formüle göre ışık hızına ulaşmak için kütlenin yanması ve ışık fotonuna dönüşmesi gerekir. Nasa bunları açıklamaz. Çünkü Nasa'nın esas gayesi Küresel-Finans çetesinin (kendilerini Yeni Roma sayarlar) dünya üzerindeki hegemonyasının devam etmesidir.

Her şeye rağmen Gordon'u okumak, yıldızlar arasındaki seyahati hayal etmek çok güzel. Tüm dostlara selam ve sevgiler.
 
Son düzenleme:
Üst