Lami Tiryaki
Onursal Üye
- 21 Nis 2009
- 517
- 3,809
Dikkat! Aşağıdaki yazı, Mister No’nun aylık 128-135. sayıları arasında yayınlanan “Atomik Alarm” isimli macerayla ilgili sürprizbozanlar içermektedir. Ona göre ya okumaya devam edin ya da önce macerayı okuyup yazıya sonra geçin.
************************
Luigi Mignacco’nun aylık Mister No serisinin 128. sayısında(orijinal 334. sayı, Allarme Atomico)) başlayıp 135. sayıda(orijinal 341. sayı) sona eren 8 sayılık iddialı Mister No macerası Atomik Alarm, değişik tatlar içeriyor.
Mignacco, Akbabalar’dan bu yana süregelen biteviye Mister No macera sürecini bozmadan dönemin soğuk savaş arka fonunu ortaya sererek kahramanlarımızı ve dost düşman yeni ve olağanüstü karakterleri bu ilginç dönemin çeşitli noktalarına ustalıkla yerleştirmiş. Ancak sadece bir kişiyi nereye koyacağını bilememiş; o da bizim Jerry Drake! Bir “mini destan”a dönüşebilecek bu ilginç hikaye, maalesef Jerry’yi oturtacak sağlam bir altmetin yaratılamadığı için sığ bir soğuk savaş entrikasına dönüşmüş.
Macera, Çin Denizi’nde seyreden bir Amerikan uçak gemisine nükleer başlıklı bir füzeyi taşıyan jetin, Tayland dağlarında düşmesiyle başlıyor. Patlama mekanizması çalışmadığı için sağlam bir şekilde korunan füze, Sovyet ve Amerikan haberalma örgütleriyle ve uzak doğu yer altı dünyası arasında karmaşık ve eğlenceli bir “ganimeti kapma” yarışına dönüşür. Bu sırada olayın geçtiği bataklığa çok yakın bir köyde arkadaş ziyareti yapan Jerry, SS ve Van de Veer, bir anda kendilerini bu soğuk savaş entrikasının tam ortasında bulurlar ve macera başlar!
Gösterişli giriş kısmının çok şey vaat ettiği macera, bir süre sonra sığlaşmaya başlıyor. Mignacco, hikayeye iyi asılmış. Ancak kendini tutamadığından herhalde, işin içine o kadar çok karakter ve detay eklemiş, ki hikayenin ilerleyen bölümlerinde daha çok dağıttığı detayları toparlamakla uğraştığı çok bariz görülüyor. İkinci dört kitapta belirginleşen ve acımasız karı-koca casuslarla yükselen gerilimi çok sık kullanması, hikayedeki kalite çıtasının her an düşebileceği endişesini yaşadığını belli ediyor. Ancak bu kaygılı yaklaşım, bizim Korkusuz Pilot’umuzun arka plana düşmesine neden olmuş. Mister No, hikayede figüran gibi arada bir ortaya çıkıp üzerine düşen vazifeyi yerine getiriyor, sonrada sahneyi Van veya SS’e bırakıyor. Kuşku yok ki macera kendisini keyifle okutuyor. Karmaşık entrika ve bitmeyen gerilim bize Mister No’lu enfes saatler geçirtiyor. Olağanüstü kötü ve iyi karakterler, aksiyon dolu sahneler var. Egzotik uzak doğudan müthiş manzaralar çok keyif veriyor. Ancak macera bittiğinde çok ta büyük hatıralar bırakmıyor.
Bu hikaye Mister No’nun neden bir türlü çıtayı yükseltemeyip bittiğine de güzel bir örnek aslında. Jerry’nin yaşadığı dönemin en büyük avantajları olan soğuk savaşın ilk yılları, Kore Savaşı vb bir dolu arkaplan hiç bir dönemde çok fazla işlenmemiş. Sergio Bonelli’nin müthiş hikaye anlatımı ve zaman zaman araya sıkıştırdığı bilim kurgu ve fantastik hikayelerle sürekli kendini güncel tutan ve efsaneleşen Mister No, Bonelli sonrası senaristlerin elinde tipik bir klasik Amerikan maceracısına dönüşmüş. Oysa bildiğimiz üzere Jerry’nin sürekli kaçmaya çalıştığı da, buydu. O, aslını unutmak isteyen bir maceracıydı. Ama Bonelli sonrası senaristler bunu inatla reddediyor gibiler sanki. Eh, bizim gibi Mister No fanlarına bu gömlek uymamış, ki seri son ermiş. Yıllık Speciale, Maxi vs serilerinde güncelin ötesinde enfes hikayeler yok değil.(Bir Zamanlar New York’ta’yı, Cehennem Melekleri’ni veya İsimsiz Asker’i unutmak mümkün mü?). Ancak asıl ana gövdede, aylık seride, Gringo dostumuzu çok hırpalamışlar. Bir de Diso’nun o kötü ötesi kapakları yok mu? Hiçbir şey bitiremediyse, seriyi o kötü kapaklar bitirmiştir herhalde. Atomik Alarm için çizdiği 8 kapağın hiç birinin hikayenin ana gövdesiyle alakası olmadığı gibi bu kadar çarpıcı bir fikri desteklemediği de apaçık ortada.
Korkusuz Pilot’a kötü kıymışlar. Resmen, gözden çıkarmışlar adamı. Yok böyle bir şey yahu. İnsan nasıl kıyar bu sevimli maceracıya. Bonelli sağlığında kurtarmak içinhiç uğraşmadı mı acaba?…
Selamlar
Lami Tiryaki
************************
Luigi Mignacco’nun aylık Mister No serisinin 128. sayısında(orijinal 334. sayı, Allarme Atomico)) başlayıp 135. sayıda(orijinal 341. sayı) sona eren 8 sayılık iddialı Mister No macerası Atomik Alarm, değişik tatlar içeriyor.
Mignacco, Akbabalar’dan bu yana süregelen biteviye Mister No macera sürecini bozmadan dönemin soğuk savaş arka fonunu ortaya sererek kahramanlarımızı ve dost düşman yeni ve olağanüstü karakterleri bu ilginç dönemin çeşitli noktalarına ustalıkla yerleştirmiş. Ancak sadece bir kişiyi nereye koyacağını bilememiş; o da bizim Jerry Drake! Bir “mini destan”a dönüşebilecek bu ilginç hikaye, maalesef Jerry’yi oturtacak sağlam bir altmetin yaratılamadığı için sığ bir soğuk savaş entrikasına dönüşmüş.
Macera, Çin Denizi’nde seyreden bir Amerikan uçak gemisine nükleer başlıklı bir füzeyi taşıyan jetin, Tayland dağlarında düşmesiyle başlıyor. Patlama mekanizması çalışmadığı için sağlam bir şekilde korunan füze, Sovyet ve Amerikan haberalma örgütleriyle ve uzak doğu yer altı dünyası arasında karmaşık ve eğlenceli bir “ganimeti kapma” yarışına dönüşür. Bu sırada olayın geçtiği bataklığa çok yakın bir köyde arkadaş ziyareti yapan Jerry, SS ve Van de Veer, bir anda kendilerini bu soğuk savaş entrikasının tam ortasında bulurlar ve macera başlar!
Gösterişli giriş kısmının çok şey vaat ettiği macera, bir süre sonra sığlaşmaya başlıyor. Mignacco, hikayeye iyi asılmış. Ancak kendini tutamadığından herhalde, işin içine o kadar çok karakter ve detay eklemiş, ki hikayenin ilerleyen bölümlerinde daha çok dağıttığı detayları toparlamakla uğraştığı çok bariz görülüyor. İkinci dört kitapta belirginleşen ve acımasız karı-koca casuslarla yükselen gerilimi çok sık kullanması, hikayedeki kalite çıtasının her an düşebileceği endişesini yaşadığını belli ediyor. Ancak bu kaygılı yaklaşım, bizim Korkusuz Pilot’umuzun arka plana düşmesine neden olmuş. Mister No, hikayede figüran gibi arada bir ortaya çıkıp üzerine düşen vazifeyi yerine getiriyor, sonrada sahneyi Van veya SS’e bırakıyor. Kuşku yok ki macera kendisini keyifle okutuyor. Karmaşık entrika ve bitmeyen gerilim bize Mister No’lu enfes saatler geçirtiyor. Olağanüstü kötü ve iyi karakterler, aksiyon dolu sahneler var. Egzotik uzak doğudan müthiş manzaralar çok keyif veriyor. Ancak macera bittiğinde çok ta büyük hatıralar bırakmıyor.
Bu hikaye Mister No’nun neden bir türlü çıtayı yükseltemeyip bittiğine de güzel bir örnek aslında. Jerry’nin yaşadığı dönemin en büyük avantajları olan soğuk savaşın ilk yılları, Kore Savaşı vb bir dolu arkaplan hiç bir dönemde çok fazla işlenmemiş. Sergio Bonelli’nin müthiş hikaye anlatımı ve zaman zaman araya sıkıştırdığı bilim kurgu ve fantastik hikayelerle sürekli kendini güncel tutan ve efsaneleşen Mister No, Bonelli sonrası senaristlerin elinde tipik bir klasik Amerikan maceracısına dönüşmüş. Oysa bildiğimiz üzere Jerry’nin sürekli kaçmaya çalıştığı da, buydu. O, aslını unutmak isteyen bir maceracıydı. Ama Bonelli sonrası senaristler bunu inatla reddediyor gibiler sanki. Eh, bizim gibi Mister No fanlarına bu gömlek uymamış, ki seri son ermiş. Yıllık Speciale, Maxi vs serilerinde güncelin ötesinde enfes hikayeler yok değil.(Bir Zamanlar New York’ta’yı, Cehennem Melekleri’ni veya İsimsiz Asker’i unutmak mümkün mü?). Ancak asıl ana gövdede, aylık seride, Gringo dostumuzu çok hırpalamışlar. Bir de Diso’nun o kötü ötesi kapakları yok mu? Hiçbir şey bitiremediyse, seriyi o kötü kapaklar bitirmiştir herhalde. Atomik Alarm için çizdiği 8 kapağın hiç birinin hikayenin ana gövdesiyle alakası olmadığı gibi bu kadar çarpıcı bir fikri desteklemediği de apaçık ortada.
Korkusuz Pilot’a kötü kıymışlar. Resmen, gözden çıkarmışlar adamı. Yok böyle bir şey yahu. İnsan nasıl kıyar bu sevimli maceracıya. Bonelli sağlığında kurtarmak içinhiç uğraşmadı mı acaba?…
Selamlar
Lami Tiryaki
Son düzenleme: