Meyssan, Raphaël - 2017 - Les damnés de la Commune T01 - T03 (Frankofon, Fransızca)

balkan

Onursal Üye
27 Şub 2016
2,839
28,011











Meyssan, Raphaël - 2017 - Les damnés de la Commune T01 À la Recherche de Lavalette


Komünün Lanetleri T01: Lavalette Kağıt Kapak İzinde – Illustrated, 8 Kasım 2017

Yazan: Raphaël Meyssan (Çizimler, Inker'in katkılarıyla)

5 yıldız üzerinden 4,8

SİYASİ GÖRÜŞLERİN DIŞINDA GRAVÜR ÇİZİMLERİ NEDENİYLE ÇOK FARKLI BİR ÇİZGİ ROMAN OLUP, GÖZ ATILMASI UYGUN OLABİLİR.

Komünün Lanetlileri

Bize bir Parislinin Komünard komşusunun hikayesini ortaya çıkarma arayışını anlatan, Komün döneminden kalma gravürlerden özel olarak yapılmış bu inanılmaz çizgi romanı keşfedin.

Lavalette'i aramaya çıkan anlatıcı, arayışında ona eşlik eden etkileyici tanıklığıyla Victorine ile tanışır. Şehri yavaş yavaş tarihle dolaşırken, 1871 devrimine yol açan işkence yıllarını keşfeder.

19. yüzyıl gravürlerinden oluşan bu çizgi roman, Paris Komünü'ne olağanüstü bir tanıklık yaparak dönemin kendisini nasıl gördüğünü ortaya koyuyor.


Raphaël Meyssan

Raphaël Meyssan 3 Ekim 1976'da doğdu. Orléans'ta büyüdü, ardından Saint-Denis'teki Vincennes Üniversitesi'nde siyaset bilimi okudu. On beş yıldan fazla bir süredir grafik tasarımcı olarak bağımsız olmayı ve ticari olmayan alanda çalışmayı seçti. Müşterileri, söyleyecek ve satmayacak şeyleri olan insanlardır: sanatçılar, araştırmacılar, psikanalistler, arşivciler...

Komünard komşusunun arşivlerine yönelik bir soruşturma yapılması fikri, ikincisi ile temas yoluyla doğdu. İlk kitabı olan Komünün Lanetlileri'nde şekilleniyor. Bu araştırmayı yürütmek ve eserde kullanılan ikonografiyi toplamak için altı yıl harcadı.

Çalışmaları Joe Sacco ve Étienne Davodeau'nun belgesel çizgi romanlarının açtığı yolu takip ediyor ve Édmond Baudoin'inkiler gibi daha kişisel çizgi romanlardan ilham alıyor. Etkileri çizgi roman dışındaki evrenlerden de geliyor. Nefes kesici yazıları bazı araştırmacı TV dizilerinden ilham alıyor: belgesel dizileri (Jean-Xavier de Lestrade veya The Jinx gibi) veya kurgu dizileri (The Killing veya Broadchurch gibi). Bu modern formda 19. yüzyılın seri romanlarının bir yankısını buluyor.


GEREK TARİH KİTAPLARINDA, GEREKSE SİNEMA, EDEBİYAT GİBİ SANAT DALLARINDA ÖZELLİKLE UNUTTURULAN TARİHSEL OLAY:

Paris Komünü

Bundan 153 yıl önce Paris Komüncüleri şöyle haykırıyorlardı: Yaşasın toplumsal devrim! 18 Mart 1871’de işçiler ayaklanarak Paris’te siyasal iktidarı ele geçirdiler ve tarihin sayfalarına unutulmayacak bir iz bıraktılar. Sadece 72 gün yaşayabilen Paris Komünü, işçi sınıfının iktidar biçiminin ilk somutlanışıydı.

Şubat 1848 Devrimi ve Haziran 1848 barikatlarında olduğu gibi Paris’te patlak veren devrim ve devrimci kalkışmalarda büyük bedeller ödeyen işçi sınıfı, her seferinde devrim sahnesine kendi talepleriyle çıkmıştı. İşçi sınıfı kendi çıkarları ve kendi istemleriyle ayrı bir sınıf olarak burjuvazinin karşısına çıkma cüretinde bulunduğunda, burjuvazi çılgına döndü ve sınır tanımaz bir yırtıcılıkla öç almaya girişti. Burjuvazinin korkunç kudurganlığına rağmen işçi sınıfı 1871’de yeniden ve bu kez daha güçlü bir şekilde burjuvazinin karşısına dikilmekten geri durmayacaktı.

18 Martta sabaha karşı 10 bin asker, Paris’in tepelerine konuşlandırılmış mitralyözleri ve topları ele geçirmek üzere harekete geçti. Ancak beklenmedik bir direnişle karşılaştılar. Başlangıçta birkaç kadın ve muhafızın direnişi, dalga dalga Paris’e yayıldı ve hemen her yerde barikatlar yükseldi. Saat 11’e doğru burjuva ordusunun başındaki General Lecomte kurşuna diziliyor ve askerler işçilerin safına geçiyordu. Akşama doğru tüm kışlalar, devlet binaları ve Belediye Sarayı ele geçirilecekti. Fakat burjuva hükümet, kesin sonucu beklemeden, öğleden sonra telâşla Paris’ten kaçmıştı bile. Böylece Paris’i fiilen elinde tutan işçi sınıfı onu resmen ele geçirmiş oluyordu: İşçi sınıfı artık iktidardaydı.

Tarihsel açıdan bir işçi devletinin ilk deneyimini oluşturan Paris Komünü neydi? İçeriği bakımından, burjuva demokratik cumhuriyetteki parlamentarizmden farklı olan, üstün olan yönü neydi? Marx’tan okuyalım:

“Komün, şehrin çeşitli semtlerinden genel oyla seçilmiş, sorumlu ve her an görevden geri alınabilir belediye meclisi üyelerinden oluşuyordu. Komün üyelerinin çoğu doğal olarak işçilerden ya da işçi sınıfının ünlü temsilcilerinden oluşuyordu. Komün parlamenter bir organ değil, ama aynı zamanda hem yürütmeci hem de yasamacı, hareketli bir organ olacaktı.”

Bu biçimiyle Komün, bürokrasisi, ordusu ve polisi olmayan, tüm görevlilerinin seçimle gelip derhal geri çağrılabildiği bir yarı-devletti. Böylece Komün, sadece siyasal iktidarı fetheden işçi sınıfının neler yapması ve yapmaması gerektiğini değil, aynı zamanda geçiş döneminin işçi devletinin nasıl olması gerektiğini de ortaya koydu.

Komün yalnızca işçi devletinin en temel ilkelerinin neler olması gerektiği hususunda değil, bugünün başlıca sorunlarından biri olan savaş karşısında tutum konusunda da proleter bir perspektif sunmaktadır bizlere. Bu perspektifle Komün, Paris’i işgal etmeye gelen Almanya’ya karşı Fransız burjuvazisinin peşinden gitmedi; tersine, Alman işgaline karşı mücadeleyi kapitalizme karşı mücadeleyle birleştirdi. 145 yıl önce hayata geçirilen bu proleter perspektif, Ortadoğu’yu cehenneme çeviren ve giderek yayılan emperyalist savaşa karşı nasıl bir tutum alınması gerektiğini de ortaya koymaktadır.

Komün, varlığıyla ve hayata geçirdiği kararlarla burjuva demokrasisinden binlerce kat daha demokratikti. Komünde eksik olan şey, meşruiyet ve demokrasi değil, kitlelere önderlik edecek devrimci parti ve hedefe kilitlenmiş devrimci önderlerdi. 1917’nin Rusya’sında güçlü bir merkezi önderlik, her alanda örgütlü, ne yapacağını bilen Bolşevik Parti olduğu için işçi sınıfı muzaffer oldu. 1871’in Paris’inde ise, böyle bir önderlik olmadığı için ve önderlerinin sayısız hatalarından ötürü işçi sınıfı ağır bir yenilgiye uğradı.

Komün barikatlarındaki son kadın direnişçi kurşuna dizilirken, burjuvaziye meydan okurcasına gülüyordu. Çünkü ne kadar zalim olursa olsun burjuvazinin gücünün dünya işçi sınıfını yolundan döndürmeye yetmeyeceğini biliyordu. Ölüme giderken gülümseyen direnişçi kadın, yepyeni bir dünya uğruna öldüğünü de biliyordu. Komün yepyeni bir çağın habercisi, açlık ve sefaletin olmadığı, sınıfların ve sömürünün son bulduğu özgürlük dolu bir dünyanın başlangıcıydı.

Dünya komünist hareketinin ideolojik ve politik şekillenmesinde önemli bir yeri olan, mirasıyla 1917 Ekim Devrimine esin veren Paris Komünü, işçi sınıfına bugün de yol göstermeye devam ediyor. Bu unutulmaz eser için Marx şöyle yazacaktı: “İşçi Paris, Komün ile birlikte, yeni bir toplumun şanlı öncüsü olarak ebediyen yücelecektir. Şehitlerinin anısı, işçi sınıfının soylu yüreğinde yaşayacaktır. Cellâtlarınıysa tarih, daha şimdiden sonsuz bir teşhir direğine çiviledi ve rahiplerinin tüm duaları, onların günahlarını bağışlamaya yetmeyecektir.”
TÜRKÇE

Komünün Lanetlileri (Ciltli): Paris Komünü 150 Yaşında! Ciltli Kapak – 12 Ekim 2021​

 
Son düzenleme:

balkan

Onursal Üye
27 Şub 2016
2,839
28,011
Harika çizimleri var. Türkçesini ilk çıktığında almıştım. @balkan üstadım eline sağlık dijital olarak da indirdim.
Alfa harika bir baskı yapmış ve hem karton kapaklı hem de kağıt kapaklı iki sürüm halinde çıkarmıştı.
Amazon da şu an en uygun fiyata bulunabiliyor.

Teşekkürler Sayın @thorgal , Türkçesini eklemeyi atlamışım, düzelttim.
 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
998
5,913
Yine çok önemli bir paylaşımda bulundunuz bana göre , değerli @balkan . Bu eserin özellikle grafik yapısının estetik kalitesi bir hayli yukarıda. Bu arada, bu çok ciltli eser Alfa Yayınları tarafından tek cilt halinde , 2021 yılında basılmış. ( Fiyatı 300 TL. ile 700 TL. arasında değişiyor. ) Umarım , bu eserin dilimize çevrilmiş halini diyarımızdan okuma imkanına kavuşuruz. Ayrıca , harika sunumlarınız da arşivlenmeyi hak ediyor.

Bu önemli konuyu ( Paris Komünü ) daha önce bazı sanatçıların çizimleriyle okudum. En son, Tardi'yi hatırlıyorum.

Meyssan'ın çizimlerinin her biri adeta birer gravür ! ( Bir an Dore geçti gözlerimin önünden ! Zaten , sanatçı bu çalışmalarını yaparken , dönem gravürlerinden çokça yararlandığını söylemiş. Dile kolay, yaklaşık 8 yıl süren bir çalışma !! İlgili gravürlerin tamamına yakınını satın alması ise , kendisinin ne derece sanat aşığı olduğunu gösteren bir başka özellik. Örneğin , 1. cilt 25. sayfaya bakacak olursak , Meyssan'ın yaptığı çizim, Emile Antoine Bayard'ın Sefiller kitabı için yaptığı '' Cosette '' gravüründen alınma , çok dikkat çekici !! Yani, Meyssan , harika çalışmasıyla ünlü sanatçı Bayard'a saygı duruşunda bulunmuş. Bunun gibi pek çok örnek var. ) Panellere bakınca, hem konu hem de konunun görsel tarafıyla ilgili, müthiş araştırma emeği olduğu, hemen görülüyor. Keşke, her biri destan niteliğinde olan Cumhuriyet tarihimizin güç dönemleri için benzeri çalışmalar bizde de yapılmış olsa. Bizim de sayıları çok olmasa bile , değerli sanatçılarımız var. Bu tür değerli sanatçılarımızdan yeterince yararlanamadığımızı düşünüyorum, tabii imkan sağlama meselesi akla geliyor !!

Tüm ciltleri dilimize çevrilmiş olarak gözden geçirebilirsem , sonrasında eser hakkında diyarımıza düşüncelerimi yazmak isterim.
Sn. @thorgal dosttan da , olayın Türkiye'deki yayın bilgilerini öğrenmiş oldum, kendisine de teşekkür ederim.

Çok teşekkürler Sn. @balkan . Paylaşımınızı ve paylaşım şeklinizi, yani sunumunuzu çok beğendim.
 
Son düzenleme:

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,158
6,840
Muhteşem bir eser! Olağanüstü güzellikteki gravürleri, konusu ve titiz bir araştırma sonucu derlenmiş bilgilendirici içeriğiyle dört dörtlük bir tarihsel BD. Değerli @balkan üstada açıklayıcı bilgileri ve bu muazzam paylaşımı için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
998
5,913
‘’ Paris boğuldu boğulacak. Kente giriş çıkış yapan tren yok. Orleans Garında balon yapıyorlar . Balonlar, posta güvercinleriyle birlikte kentin dış dünyayla tek iletişim aracı. ‘’

‘’ O zamanlar henüz içecek sütümüz vardı, gerçi sulandırılmıştı ama olsun. Bir de korkunç bir ezme satıyorlardı bize. Dana beyninden yapıldığını söylüyorlardı, ama ortada dana yokken beyni nasıl olabilirdi. Bir gün küçüğüm sinirlenip içtiği sütü tükürdü. Bardağın dibinde beyaz bir kalıntı gördüm. İçtiği şey nişasta ve alçıdan ibaretti, bir damla süt bile yoktu. O ana kadar neşesi yerindeydi. Sonra yüzü asıldı, öyle üzgün görünüyordu ki … Bazen merak ediyordum; acaba ne düşünüyordu? Biraz da öksürüyordu . ‘’

Buraya taşıdığım bu iki alıntım , Sn. @balkan 'ın paylaştığı '' Les Damnes de la Commune '' eserinden.

1870’lerin Paris’i. Fransızlar bir taraftan Prusya ile kanlı savaştalar, bir taraftan korkunç bir ekonomik buhran yaşıyorlar. Sefil yaşam içindeki halk, bir şeyler yapmayı düşlüyor.

Paris komünü hareketi, aslında diyarımızda değerli @balkan ‘ın harikulade detaylı anlatımı ile çok güzel özetlenmiş. Sn. @balkan ’ın güzel sunumuyla bizlere sunduğu üç ciltlik eserdeki çizimleri görünce , çok etkilendiğimi belirtmiş ve de bu konuda bir şeyler yazmak isteğimi daha önce anlatmıştım.

Kitap elime geçince, gerçekten eserin çok etkileyici olduğunu, ilk izlenimlerim sonrası okuyunca daha iyi anlamış oldum. İnternet dünyasında, yayınlanan eserlere farklı kurum ya da eleştirmenlerce farklı değerlendirmeler yapılmakta. Bugüne kadar , bu tür net alemindeki çeşitli kuruluş odakları ne derlerse desinler, her sanatsever gibi kendi görüşlerime ön planda yer vermiş biri olarak , önce eserin dilimize çevrilmiş halinin elime geçmesini beklemiştim.

Sanat alanında resim , fotoğraf , film gibi pek çok dalların yanında gravürleri de çok sevdiğim için , belki de diyarımızda bu üç cilde ilişkin sayfalara bakıp, yabancı dil versiyonunu indirdiğimde etkilenmem daha da arttı.

Zaten , eseri oluşturan Raphael Meyssan bu eseri beyninde oluşturmaya başladıktan sonra , 10 yıla yakın süre boyunca konuyla ilgili binlerce gravür topladığını belirtiyor. Gravürlerin büyük kısmını aynen kullanmış, sadece kare görüntülerini yaklaştırmalar veya gökyüzüne bulutları kuşları(kırlangıçlar, kargalar) eklemeler , çatışmalar sırasındaki patlamalar benzeri hareketli unsurların efektlerini eklemeler gibi müdahalelerde bulunmuş. Zaten , bu müdahaleler sınırlı sayıdaki karelerde görülebiliyor. Ancak, sanatçının bu tür müdahaleleri, çizgi romana daha bir ‘’ süreklilik ‘’hissi kazandırmış. Sayfalar birbiri ardından akıp giderken, kronolojik doğrultuda gelişen olaylar zinciri , senaryo temalarına dayalı bölümler halinde işlenmiş. Her bölüm, ortasında bir gravürün bulunduğu kırmızı bir sayfa ile başlıyor. Bölüm başlıkları , okunacak sayfalardaki konunun ipucu niteliğindeler. Çizgi romanı okurken , ‘’ acaba bu tarzda eser oluşturmak, sanatçının aklına nasıl geldi ? ‘’ diye kendi kendime sordum. Raphael Meyssan , bu merak edilen soruya verdiği cevapta, o yıllara ait Sefiller gibi gravür baskılı kitaplardan etkilenmesini belirtiyor.

Senaryo özelliklerine değinecek olursam; yukarıda da yazdığım gibi değerli @balkan ’ın konu hakkındaki açıklamaları , dönem atmosferinin tarih sahnesindeki tüm özelliklerini gözler önüne seriyor. Meyssan, Paris Komünü gibi sadece 72 gün süren ama , çok önemli bir olayı anlatmak için ilginç bir yol seçmiş. Victorine Brocher’in tanıklığıyla ( bu kadın gerçekten yaşamış , Paris Komünü’ne katılan bir komün üyesi ) önemli bir komün üyesi Gilbert Lavalette’in geçmişteki yaşamını belgeler üzerinden araştırması ve bu araştırma sırasında gözlemlediği olaylar dizisi anlatılıyor. ( Spoiler vermek istemediğim için, ayrıntısı kitapta diyerek yetinmiş olayım !! )

Dilimize çevrilen kitabın, sert plastik kapaklı olması, kaliteli kağıt ve baskıya sahip olması, okuma keyfini artırıyor. Daha önce de yazdığım gibi , bu siparişime neden olan, daha doğrusu bu okuma keyfini bana kazandıran @balkan ve @thorgal dostlarıma teşekkür ederim.

500 sayfaya yakın kitap , ‘’ bir çırpıda ‘’ okunacak nitelikte. Kitabı okuyunca, tarihimize ilişkin güzel gravürler geçti aklımdan. Melling , Allom, Bartlett ve daha bir çok usta sanatçının gravürlerinden hareketle ‘’ tarihimiz için de, böylesi bir eser oluşturulamaz mı ? ‘’ sorusunu düşünmeden edemedim.
 
Son düzenleme:

Gabby

Onursal Üye
18 Haz 2012
265
1,450
Meyssan'ın çizimlerinin her biri adeta birer gravür ! ... Örneğin , 1. cilt 25. sayfaya bakacak olursak , Meyssan'ın yaptığı çizim, Emile Antoine Bayard'ın Sefiller kitabı için yaptığı '' Cosette '' gravüründen alınma , çok dikkat çekici !! Yani, Meyssan , harika çalışmasıyla ünlü sanatçı Bayard'a saygı duruşunda bulunmuş. Bunun gibi pek çok örnek var. ) ...
 

Gabby

Onursal Üye
18 Haz 2012
265
1,450
Kafa karışıklığı yaratmasın, Yayıncı Alfa'nın kapakta kullandığı İngiliz ressam Sir James D.Linton'un, bir adım bile geri atmayan cesaretleriyle erkek komünarların bile önüne geçen kadınları resmettiği "Parisli Kadınlar" litografisi, Fransa-Prusya savaşında bina içinde mahsur kalan cephanesi tükenmiş askerlerin resmedildiği Alphonse de Neuville tablosu "Son Kurşunlar" tablosu ve Victor Hugo'nun "Sefiller" romanıyla özdeşleşen Emil Bayard çizimi öksüz kız "Cosette" de dahil kitap içinde kullanılan görsellerin hiç biri Meyssan'ın işi değil...

Kitabı çıkar çıkmaz alıp okumuştum. Raphaël Meyssan aslında çizer değil bir grafik tasarımcı. 6 yıl sürecek çılgın bir süreç sonucu Paris Komünü'nün geçemişini yansıtan çeşitli koleksiyonlara küçük bir servet ödeyerek evinin tavan arasında istifler nihayetinde 15 binin üzerinde görüntüyü dijital ortama aktarmayı başarır. Söz konusu dönemi yine orijinal dönem gravürleriyle anlatmak için çizgi roman sanatının altyapısını kullanarak özgün ve yenilikçi bir yol icat eder. Bazı panelleri puzzle gibi parçalara ayırır, yine yine insan yüzlerinden bazılarını zumlayarak Andy Warhol pop artları gibi yan yana çoğaltıp kolajlayıp ilave diyaloglarla işlevsellik kazandırır.

Meyssan 291-293 arası sayfalarda usta çizgi romancı Jacques Tardi'ye saygı gösterisiyle selam çakıyor. Tardi'nin aynı konuyu işleyen "Halkın Çığlığı" adıyla Versus kitap tarafından iki cilt olarak yayınlanmıştı...
 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
998
5,913
Açıklayıcı yazınız için çok teşekkür ediyorum Sn. @Gabby .
Sn. @balkan 'ın yaptığı bu nefis paylaşımlarını gördükten sonra , bu paylaşımlar hakkında yukarıda görüleceği gibi , iki tane mesaj yayınladım. Bu mesajlarımdan ilki , sizin alıntı yaptığınız mesajımdı. Evet , aynen alıntıladığınız cümleyi yazmış, ancak kitabı henüz edinemediğim için, digital görüntülerden hareketle gravür benzeri olarak açıklamıştım.

Ancak, daha sonra söz konusu kitabı edindim. Sanatçının tüm bu çalışmaları gravür kolleksiyonundan hareketle oluşturduğunu öğrendim ve sanatçıya saygım daha da arttı. Ondan sonra yazdığım mesajım, sanırım gözünüzden kaçmış. Kitabı alıp, daha sonra da sanatçısını inceledikten sonra yazdığım, bu ikinci mesajıma bakacak olursanız, şöyle yazmışım, aşağıya alıntılıyorum.

'' Raphael Meyssan bu eseri beyninde oluşturmaya başladıktan sonra , 10 yıla yakın süre boyunca konuyla ilgili binlerce gravür topladığını belirtiyor. Gravürlerin büyük kısmını aynen kullanmış, sadece kare görüntülerini yaklaştırmalar veya gökyüzüne bulutları kuşları(kırlangıçlar, kargalar) eklemeler , çatışmalar sırasındaki patlamalar benzeri hareketli unsurların efektlerini eklemeler gibi müdahalelerde bulunmuş. Zaten , bu müdahaleler sınırlı sayıdaki karelerde görülebiliyor. ''

Çok sevdiğim eserle ilgili ufuk açıcı açıklamalarınızı ilgiyle okudum. Bu açıklamamdan sonra bir , '' kafa karışıklığı '' oluşacağını tahmin etmiyorum. Bu konu hakkında bir başka yayın alanı için yapacağım uzun yazı hazırlıkları içinde iken , tesadüfen mesajınızı gördüm.

Mesajıma ve konuya ilgileriniz için teşekkür ederim Sn. @Gabby
 
Üst