Manevi Mimarlarıyla Ankara ( E-Book )

ozaki

Süper Üye
4 Kas 2010
1,577
1,371
adszsib.jpg


MANEVİ MİMARLARIYLA ANKARA

ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI YAYINI: 2007

Yayın Danışmanları:
Prof. Dr. Seyfettin Erşahin, Yrd. Doç. Dr. Süleyman Solmaz, Dr. Nazif Öztürk

Yazarlar:
Abdülkerim Erdoğan


Tanıtım Yazısından

Manevi Mimarlarıyla Ankara

Türk milletinin gönül aleminde müstesna bir yeri olan manevi şahsiyetlerin Ankara ve çevresinde ki faaliyetleri İslam’ın ilk yayılış dönemlerine kadar uzanır. Hz. Ömer (r.a)’in zamanında başlayan “Rum diyarı” akınlarıyla Güneydoğu Anadolu toprakları İslam ordularının hücumuna uğrar. Mücahid ve gazilerin belirli aralıklarla devam eden bu akınları karşısında Bizans’ın şehir ve kaleleri tahrip olur. Bu mücadelelerde İslam ordu birlikleride Anadolu’da şehitler verir. Sayısız sahabe yapılan akınlarda şehit düşer.

Emeviler döneminde Bizansın elinde bulunan Anadolu içlerine ve İstanbul’a yapılan akınlarda şehid olan İslam askerleri arasında Türk olanlarda vardır.

Şehrimizde kabri bilinen ve Emeviler zamanında yapılan akınlarda komutan olan ilk İslam şehidi Seyyid Hüseyin Gazi’dir.

Özellikle Abbasîler devrinde, Türkistan ve Horasan'dan Anadolu'ya getirilerek Bizans'a karşı gazalarda bulunan gönüllü gaziler arasında, çok sayıda Müslüman Türkler bulunmaktadır. Bu dönemde Ankara ve civarı İslam ordularının hedefi olmuş ve Bizans’ın savunmaya elverişli kalelerinden biri olan Ankara kalesi defalarca muhasara edilmiş ve kale surları tahrip edilmiştir. Bu akınlarda da sayısız ve günümüzde mezarı bilinmeyen İslam şehidi Ankara topraklarına defnedilmiştir.

Abbasi halifesi Mütevekkil zamanında, hilafet ordusunun çoğunluğunu Türklerin oluşturması ve Vasıf et-Türkî, Karinoğlu Fazl, Ferec et-Türkî, Amaçur et-Türkî, Bilgeçur, Ferganah Halef, Toganoğlu Ahmet, Ehû Sabit et-Türkî, Yazman, Busr Afşinî, Kayıoğlu Ahmet, Burduoğlu Rüstem, Munis gibi Türk komutanlar Anadolu’da bulunan Bizans şehir ve kalelere büyük tahribat yapmışlar, pek çok ganimet ve tutsaklar almıştır.

İslam ordularının akınları karşısında Anadolu’da bulunan hristiyan nüfus Balkanlara doğru göç etmiş, Bizans şehir ve kasabaları terkedilmiş bir “ören yeri” durumuna gelir. 300 yıla yakın süren bu akınlarda Anadolu’da, küffar Bizans'a karşı girişilen bu gaza hareketleri sayesinde de sağlam kaleleri geniş çapta harap olmuş ve Bizans savunması ağır darbeler almıştır. Günümüzde Ankara Kalesi sur duvarlarında bulunan Roma dönemine ait yapıların malzemeleri bu dönemde Bizans tarafından yapılan onarımları göstermektedir.

Malazgirt Savaşı’ndan yıllarca önce gönüllü Müslüman Türk gazilerinin mücadelesi sonucu Bizans’ın Anadolu’da bulunan askeri ve stratejik noktaları imha edilmiştir. Bu gazalar esnasında da Ankara ve civarında sayısız İslam şehidinin mevcudiyeti muhakkaktır.

Şamani Türklerin “kam”larının ve Oğuz Türkmenlerinin “Yabgu”larının yerini, İslam dini kabul etmeleriyle “Seyyid”, “Baba”, “Veli”, “Ata”, “Şeyh”, “Dede”, “Derviş”, “Ahi”, “Evliya”, “Horasan Eri”, “Eren”, “Ermiş”, “Abdal”, “Bacı” ve “Alperen”ler alıyor.

Malazgirt Savaşı ile Oguz Türkmenlerinin Anadolu içlerinde yaptıkları yurt edinme mücadelelerinde ve fetihlerinde bu manevi önderlerlerin rolü oldukça fazladır.

Ankara ve civarına gelen Oğuz boyları aşiret ve cemaat liderlerininin işareti ile verimli, savunmaya elverişli boş yerlere; ören ve viran yerlerine; yol güzergahı üzerinde bulunan nokta yerlere; güvenlik için stratejik önem taşıyan yerlere yerleşmişler ve “zaviye” diye anlandırdığımız çok amaçlı yapılar inşa etmişlerdir. Göçer ve yerleşik düzene yabancı Oğuz Türkmenleri bu zaviyelerin etrafında yeni yerleşik hayatın gereklerini öğrenerek tatbikata geçilmiştir.

Zaviyelerin kuruluş amaçları tamamen sürekli iskanı temin, dini tebliğ, güvenlik ve haberleşme, eğitim, ticari ve sosyal hayatın düzenlenmesi ve inkişafına yöneliktir.

Özellikle Müslüman Türklerin Hz. Peygamber’e, ailesine ve O’nun soyundan gelenlere, yani “ehl-i beyt” sevgisi bir ülkü olmuş, kendi aralarında onlardan birisinin varlığı dünyevi en büyük şeref olarak kabul edilmiş, Hz. Ebubekir(r.a), Hz. Ömer (r.a) soyundan gelenlerde ehl-i beyt sevgisinden sonra yerini almış, “Ömeri” ve “Bekri” olarak anılmışlardır. “Seyyid”, “şerif” ve “alevi” ünvanları ile anılan ”ehl-i beyt” mensuplarına zaviyeler kurularak, onların manevi nüfuzları korunmuş olur.

İlk Müslüman Türk devleti olan Karahanlıların Maveraünnehir’de kurdukları medreselerde eğitim görerek yetişen din bilginleri ve Horasan melametiğini benimseyen “sufi”lerce İslamı öğrenen Orta Asya Türk topluluklarında “evliya kültü” eğemen olmuş, Anadolu fetihlerinde de bu bilgin ve erenler önemli rol oynamışlardır. Zaman içerisinde gelişen ve çeşitlenen tasavvufi akımların öncü şahsiyetleri Ankara’da yetişir ve eğitim yerleri olan zikirhaneleri inşa edilir. Özellikle Ahilik, Kübrevilik, Kalenderilik, Yesevilik, Haydarilik, Kadirilik, Mevlevilik, Bektaşilik, Halvetilik, Rufailik, Bayramilik gibi tasavvufi ekoller faaliyet gösterir. Özellikle Ahilerin Ankara’da faaliyetleri ayrı bir konu olacak niteliktedir.

Ankara ve civarında bulunan zaviye vakıflarından bazıları:

Seyyid Hüseyin Gazi, Ahi Hüsam, Ahi Mesud, Şeyh Mehdi, Şeyh Cemaleddin, Sofi Emir Şah, Şeyh Mahmud, Ebu İshak, Gül Perhun, Hüseyin Nakşibendi, Doğan Bey, Hacı Maksud, Fatıma Bacı, Şeyh Muzafferuddin, Yakup Abdal, Baba Yakub, Ahi Maksud, Ahi Şerafeddin, Dede Görmez, Yağmur Baba, Hatib Ahmed, Şeyh Ali İsfahani, Baba Samud, Ahi Elvan, Fahreddin Hankahı, Şeyh İzzeddin, Şeyh Cüneyt, Hoca Nizam Ahmediye, Hacı Tuğrul, Ahi Halil Halife, Bayezid Fakih, Şeyh Baklacı, Sungur Dede, Şeyh Nefis, Yılçak Sultan, Zeynel Dede, Hacı Ulus, Kalender Han, Gelincik, Şeyh Muslihiddin, Şeyh Salih, Şeyh Oruç, Osman Dede, Ahi Süleyman, Sultan Sofi, Seyfullah, Emir Sultan, Veli Dede, Zive Dede, İncik Dede, Kutlu Bey, Ahmed Necmeddin Koçhisari, Paşacık, Şeyh Carullah, Ahi Ozan, Ahi Evren, Kara Davut Dede, Feslek Dede, Bula Hatun, Gül Baba, Şeyh Ayan, Şeyh Mahmud, Baba Sinan, Şeyh Yakup, Lebib Dede, Aydın Dede, Heybesalan, Seydi Yusup, Seyyid Vakkas, Hacı Enbiya Dede, Koyun Baba, Şeyh Davut, Ahi Yakub, Hacı Hasbey, Şeyh Yusuf, Şeyh Mazlum, Hıdır Şeyh, Karpuzlu Hasan Dede, Şey Ali Semerkandi, Şeyh Elsiz Dede, Tabdık Emir(Tabduk Emre), Hızır İlyas, Baba Kıbel, Hacı Baba, Turasan Bey.

Hz. Mevlana’ya muhip ve mürid olan Ankara ahileri, Yunus Emre’yi diyar diyar dolaştırıp Anadolu insanına tasavvuf muhabbetini tattıran Tabduk Emre, Osmanlı’nın fetret döneminde manevi bir diriliş sağlayan Hacı Bayram-ı Veli ve onun halifeleri, Ahmet Yesevi’nin aşk kütüğünü taşıyan Horasan melametiliği öncüleri olan “eren”ler ve nice isimsiz “şehid” alperenler.

Ankara Müslüman Türke vatan olduğu tarihten bugüne kadar manevi mimarların yetiştiği bir şehir olmuş, “kuruluş”larda ve “kurtuluş”larda bu mimarların manevi destekleri tarihi bir vakıa olarak kayıtlara geçmiştir.

Bu eserde halk arasında bilinen, kaynaklarda ve belgelerde ismi zikredilen önder şahsiyetler anlatılmıştır.



Format PDF
193 Sayfa
13,6 MB


 
Üst