agartan
Onursal Üye
- 28 Haz 2019
- 1,220
- 11,330
Le mystère Picasso (1956)
Yönetmen: Henri-Georges Clouzot *Cannes Film Festivali 1956 Jüri Özel Ödülü*
Ülke: Fransa
Tür: Belgesel
Müzik: Georges Auric
Süre: 78 dk.
Vizyon Tarihi: 18 Mayıs 1956 (Fransa)
Dil: Fransızca
IMDb Rating: 7.7
Sunum: 715 MB, Siyah-Beyaz & Renkli 720p, orijinal dilde ve Türkçe altyazısı yanındadır.
Le mystère Picasso:
Başlangıç olarak şunu söylemeliyim; bu ünlü sanat filmi Picasso'nun resim çalışması görüntülerini
cam plakalarda kameranın bakış açısıyla gösteren ilk belgesel değildir.
Belçikalı film yapımcısı ve yönetmen Paul Haesaerts tarafından yönetilen bir belgesel film,
"Bezoek aan Picasso (1949)" "Visit to Picasso (1949)" Picasso'ya Ziyaret, yedi yıl önce yapılmıştır.
YouTube'da bu filme ait kısa bir sahnenin olduğuna ilişkin bir bilgiye rastladım, ancak sitede bulamadım.
turkcealtyazi.org tanıtım yazısı:
Sanatçıların kendi yapıtlarındaki olumlu - olumsuz mekan ilişkilendirmelerini kurmaları gibi, ünlü Fransız yönetmen
Henri-Georges Clouzot da benzer bir ilişkiyi Picasso'nun Gizemi belgeseli ile sanatçının yaratması ve yoketmesi üzerine kurar.
1955'te Clouzot arkadaşı Pablo Picasso ile bir araya gelerek sanatçının farklı çalışma yöntemlerini olabildiğince kameraya almaya çalışırlar.
Picasso çalışırken kamera tam karşısında O'nu çeker, fırçasıyla yarattığı darbeleri ve akan boyaları hareket halinde yakalar.
Bunun sonucunda Clouzot'nun filmi - perdesi ve karesi, Picasso'nun tuvali haline gelir ve izleyici olarak kendimizi sanatçının
olağanüstü yaratıcı dehası; güzel yapıtları ile ani yarattığı imgeler ve yeni fikirler içinde buluruz.
Bir matadorun boğayı karşısına alması gibi, sanatçı da tuvalini alır karşısına.
Sanatçı fırçasını savurdukça, resim gözlerimiz önünde dans etmeye başlar.
Yepyeni belgesel tarzına öncülük eden bu sanat filmi, yaratma anını ve gizemini irdeler.
Filmde, sanatçı 20 siyah-beyaz ve renkli resim yaratır.
Kağıttan akan mürekkebi kullanarak Picasso'nun hızla çizdiği desenleri yönetmen Clouzot tersinden çekme imkanı bulur.
Sanatçı renkli boya kullanmaya başladığı zaman sinemacı da renkli filme geçer ve stop-motion animasyon tekniğinin sihrini kullanır.
"Picasso'nun Gizemi" büyüleyici, etkileyici ve unutulmaz bir film olarak, sanat üzerine yapılmış en iyi belgesellerden birisidir.
Film, Fransız Hükümeti tarafından 1984'te ulusal bir hazine olarak kabul edilmiştir.
Bir kaç yorum:
Sırf bir ressamın çizgi-çizgi eserini nasıl oluşturduğunu görmek adına bile izlenebilecek bir belgesel.
Hele ki, bu ressam Picasso olursa.
Kalemin ya da fırçanın tuval üzerinde ilerleyişi, ressamın elinin her dokunuşunda resmin değişmesini izlemek ve müzikler.
Her şey çok güzel. Bu tarz belgeselleri sevenlerin arşivine katması gereken bir yapım olduğunu düşünüyorum.
Bir sonraki rengi ya da çizgiyi tahmin edemeden, sadece takip ederek onunla birlikte sonuca ulaşma fikri harika,
sırf bu nedenle tavsiye ediyorum zaten ama ayrıca da film gerçekten çok dinlendirici.
Henüz başlarda sadece kağıdın ve kalemin sesini duyarak çizgilerin izini sürüyorsunuz.
Sonraları Picasso'nun resimlerindeki sanatsal duruşu bir performansa çeviriyor;
seyircinin varlığını bilerek çizdiği ve seyirciyle oyun oynadığı son ana kadar
ne çıkacağının kestirilemediği Kubrik küpü olup çıkıyor.
Bir rivayete göre yönetmenle ressam arasındaki anlaşma doğrultusunda çekim sonrasındaki bütün eserler yok edilmiş.
Ancak kimi Picasso tutkunlarının burada yapılan tabloları korkunç fiyatlara satın alıp koleksiyonlarına kattıkları da bir başka rivayettir...
Pablo Picasso'yu iş başında izlememize olanak veren;
sinema, şu an ve gelecek adına bu filmin yapılabilmiş olması büyük bir şanstır.
ülkemizde seksenli yıllarda "Picasso'nun Gizemi" adıyla gösterilen bu müthiş belgeselde
özel olarak yapılmış şeffaf tuallere çizilir herşey ve tualin diğer tarafından çekilir film, bunu izleriz biz.
Böylece adım adım şahit oluruz Picasso'nun dehasına, korkusuzluğuna, olgunluğuna.
Ve sonra 1917-2015 yılları arasında yaşayan bir ressamımız (!) gelir bazılarımızın usuna.
Belki de bu filmi izleyince heveslenip, Çin gezisinde iken gösterilen "Les femmes d'Alger" tablosu karşısında
"Ben bunun daha iyisini yaparım, netekim!" demiştir, kim bilir?
İsmail Galip Arcan (1894-1974) (Türk oyun yazarı, tiyatro ve sinema oyuncusu) tanık olmuş:
"(12 Nisan 1930) ... Gazi Mustafa Kemal misafirlerini uğurlamadan önce herkes ayakta ve
şampanya kadehi ellerde olduğu halde bizim için nutuk söyledi.
Bu nutkun her cümlesi hitabet sanatının bütün kudretini taşıyan bir şaheserdi.
Atatürk nutkunu şu sözlerle bitirdi:
"Efendiler... Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz. Hatta Reisicumhur olabilirsiniz.
Fakat bir sanatkar olamazsınız. Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim..."
Yukarıdaki cümleyi o akşam sıcağı sıcağına defterime geçirmiştim.
Sonradan benim delaletimle matbuata ve aydınlarımızın hafızasına geçmiştir. Bununla iftihar ediyorum."
Keyifli seyirler, sağlıklı ve mutlu günler dilerim.
*
Yönetmen: Henri-Georges Clouzot *Cannes Film Festivali 1956 Jüri Özel Ödülü*
Ülke: Fransa
Tür: Belgesel
Müzik: Georges Auric
Süre: 78 dk.
Vizyon Tarihi: 18 Mayıs 1956 (Fransa)
Dil: Fransızca
IMDb Rating: 7.7
Sunum: 715 MB, Siyah-Beyaz & Renkli 720p, orijinal dilde ve Türkçe altyazısı yanındadır.
Le mystère Picasso:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Başlangıç olarak şunu söylemeliyim; bu ünlü sanat filmi Picasso'nun resim çalışması görüntülerini
cam plakalarda kameranın bakış açısıyla gösteren ilk belgesel değildir.
Belçikalı film yapımcısı ve yönetmen Paul Haesaerts tarafından yönetilen bir belgesel film,
"Bezoek aan Picasso (1949)" "Visit to Picasso (1949)" Picasso'ya Ziyaret, yedi yıl önce yapılmıştır.
YouTube'da bu filme ait kısa bir sahnenin olduğuna ilişkin bir bilgiye rastladım, ancak sitede bulamadım.

turkcealtyazi.org tanıtım yazısı:
Sanatçıların kendi yapıtlarındaki olumlu - olumsuz mekan ilişkilendirmelerini kurmaları gibi, ünlü Fransız yönetmen
Henri-Georges Clouzot da benzer bir ilişkiyi Picasso'nun Gizemi belgeseli ile sanatçının yaratması ve yoketmesi üzerine kurar.
1955'te Clouzot arkadaşı Pablo Picasso ile bir araya gelerek sanatçının farklı çalışma yöntemlerini olabildiğince kameraya almaya çalışırlar.
Picasso çalışırken kamera tam karşısında O'nu çeker, fırçasıyla yarattığı darbeleri ve akan boyaları hareket halinde yakalar.
Bunun sonucunda Clouzot'nun filmi - perdesi ve karesi, Picasso'nun tuvali haline gelir ve izleyici olarak kendimizi sanatçının
olağanüstü yaratıcı dehası; güzel yapıtları ile ani yarattığı imgeler ve yeni fikirler içinde buluruz.
Bir matadorun boğayı karşısına alması gibi, sanatçı da tuvalini alır karşısına.
Sanatçı fırçasını savurdukça, resim gözlerimiz önünde dans etmeye başlar.
Yepyeni belgesel tarzına öncülük eden bu sanat filmi, yaratma anını ve gizemini irdeler.
Filmde, sanatçı 20 siyah-beyaz ve renkli resim yaratır.
Kağıttan akan mürekkebi kullanarak Picasso'nun hızla çizdiği desenleri yönetmen Clouzot tersinden çekme imkanı bulur.
Sanatçı renkli boya kullanmaya başladığı zaman sinemacı da renkli filme geçer ve stop-motion animasyon tekniğinin sihrini kullanır.
"Picasso'nun Gizemi" büyüleyici, etkileyici ve unutulmaz bir film olarak, sanat üzerine yapılmış en iyi belgesellerden birisidir.
Film, Fransız Hükümeti tarafından 1984'te ulusal bir hazine olarak kabul edilmiştir.

Bir kaç yorum:
Sırf bir ressamın çizgi-çizgi eserini nasıl oluşturduğunu görmek adına bile izlenebilecek bir belgesel.
Hele ki, bu ressam Picasso olursa.
Kalemin ya da fırçanın tuval üzerinde ilerleyişi, ressamın elinin her dokunuşunda resmin değişmesini izlemek ve müzikler.
Her şey çok güzel. Bu tarz belgeselleri sevenlerin arşivine katması gereken bir yapım olduğunu düşünüyorum.

Bir sonraki rengi ya da çizgiyi tahmin edemeden, sadece takip ederek onunla birlikte sonuca ulaşma fikri harika,
sırf bu nedenle tavsiye ediyorum zaten ama ayrıca da film gerçekten çok dinlendirici.
Henüz başlarda sadece kağıdın ve kalemin sesini duyarak çizgilerin izini sürüyorsunuz.
Sonraları Picasso'nun resimlerindeki sanatsal duruşu bir performansa çeviriyor;
seyircinin varlığını bilerek çizdiği ve seyirciyle oyun oynadığı son ana kadar
ne çıkacağının kestirilemediği Kubrik küpü olup çıkıyor.

Bir rivayete göre yönetmenle ressam arasındaki anlaşma doğrultusunda çekim sonrasındaki bütün eserler yok edilmiş.
Ancak kimi Picasso tutkunlarının burada yapılan tabloları korkunç fiyatlara satın alıp koleksiyonlarına kattıkları da bir başka rivayettir...
Pablo Picasso'yu iş başında izlememize olanak veren;
sinema, şu an ve gelecek adına bu filmin yapılabilmiş olması büyük bir şanstır.
ülkemizde seksenli yıllarda "Picasso'nun Gizemi" adıyla gösterilen bu müthiş belgeselde
özel olarak yapılmış şeffaf tuallere çizilir herşey ve tualin diğer tarafından çekilir film, bunu izleriz biz.
Böylece adım adım şahit oluruz Picasso'nun dehasına, korkusuzluğuna, olgunluğuna.
Ve sonra 1917-2015 yılları arasında yaşayan bir ressamımız (!) gelir bazılarımızın usuna.
Belki de bu filmi izleyince heveslenip, Çin gezisinde iken gösterilen "Les femmes d'Alger" tablosu karşısında
"Ben bunun daha iyisini yaparım, netekim!" demiştir, kim bilir?

İsmail Galip Arcan (1894-1974) (Türk oyun yazarı, tiyatro ve sinema oyuncusu) tanık olmuş:
"(12 Nisan 1930) ... Gazi Mustafa Kemal misafirlerini uğurlamadan önce herkes ayakta ve
şampanya kadehi ellerde olduğu halde bizim için nutuk söyledi.
Bu nutkun her cümlesi hitabet sanatının bütün kudretini taşıyan bir şaheserdi.
Atatürk nutkunu şu sözlerle bitirdi:
"Efendiler... Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz. Hatta Reisicumhur olabilirsiniz.
Fakat bir sanatkar olamazsınız. Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim..."
Yukarıdaki cümleyi o akşam sıcağı sıcağına defterime geçirmiştim.
Sonradan benim delaletimle matbuata ve aydınlarımızın hafızasına geçmiştir. Bununla iftihar ediyorum."
Keyifli seyirler, sağlıklı ve mutlu günler dilerim.
*
Son düzenleme: