Le Grand Bleu 1988

agartan

Onursal Üye
28 Haz 2019
1,220
11,330
Le Grand Bleu 1988

Yönetmen: Luc Besson *César*
Senaryo: Luc Besson, Robert Garland, Marilyn Goldin
Müzik: Eric Serra *César*
Ülke: Fransa, ABD, İtalya
Tür: Macera, Dram, Spor
Vizyon Tarihi: 01 Ağustos 1989 Türkiye (Derinlik Sarhoşluğu)
Dil: İngilizce, Fransızca, İtalyanca
Çekim Yeri: Amorgos, Small Cyclades, Yunanistan
Nam-ı Diğer: The Big Blue
IMDb Rating: 7.6
3 César Ödülü

Sunulan versiyon: 1,46 GB, 720p, orijinal dilde ve Türkçe altyazısı yanında.

"dosya.tc" bulut sitesine tek part olarak yüklenemediği için "rar" iki part dosyadadır.

İndirmek için:

part1:

part2:


***

ba679506f4e0a8f6951e6c8d8d621fe0.jpg


Luc Besson öyküyü yazarken 100 metre sınırını ilk geçen apneacı, Jacques Mayhol adında bir sporcudan ve onun hayatından yola çıkmıştır.
Jacques Mayhol 2002 yılının başında intihar etmiştir.

*Apnea aslında tıp kökenli bir kelimedir. Uyku sırasında yaşanılan nefessiz kalma olayına denir.

Spor dünyasında ise, nefes tutularak derine inme amacı taşıyan bir spordur.
Çok karizmatik bir spordur ama çok da tehlikeli olup, deliliğe veya ölüme sebebiyet verebilir. Yalnız olarak yapılmaz.

*

Filmin iki farklı sonu olmakla beraber aslında dört versiyonu vardır:
Fransız versiyon 132 dk.,
Avrupa versiyonu 118 dk.,
ABD versiyonu 119 dk.,
ve uzun versiyon (nam-ı diğer director's cut) 168 dk. uzunluğundadır.
ABD versiyonunda mutlu son dışında başka radikal değişiklikler de sözkonusudur:
ağırlıklı olarak diyalogsuz sahneler "bize fazla soyut kaçar" denilerek kırpılmış;
*César* ödülü alan Eric Serra'nın müziği yerine Bill Conti'ye yaptırılan müzik kullanılmış.

Ama endişe etmeyin; Çizgi Diyarı uzun versiyona layıktır.


big_6900-le-grand-bleu-1988.jpg



**

Bu filmi dağarcığımızdaki sözcükleri kullanarak açıklamak, film hakkında kesin bir yargı belirtmek çok zordur.
Filme bir aşk filmi diyebilirsiniz, sizin için bir macera filmi, bir komedi veya drama filmi olabilir ruh halinize göre.
Filmin insanın üzerinde iz bırakan, kendisini tekrar tekrar izleten yanı; tuttuğunuz yerden elinize yapışıp ruhunuza girmesidir.

Film şu küçükken okuduğumuz interaktif macera kitaplarına benzer;
hani bir sayfayı okursunuz, arkasından size sayfa altında seçenekler sunar.
"kapıyı açmak istiyorsanız 25. sayfaya, kapıyı açmayacaksanız 38. sayfaya gidiniz" şeklinde kitaplar olur ya, işte ondan.
Her an, her saniye filmin içinde karakterlerle birlikte hareket edersiniz.

Johana ile birlikte Peru'nun dondurucu soğuğunda Jacques'a kahve götürür,
Enzo ile birlikte batan bir geminin altında sıkışmış birini kurtarır,
Jacques ile birlikte 120 metreye dalarsınız.

Karakterler o kadar başarılı canlandırılmış, hikayeye o kadar başarılı oturtulmuştur ki,
her an ve defalarca kendinizi kaybedip filmin 10 dakikasını kaçırmanız bile mümkündür.

Baştan itibaren Johana'nın şirinlikleri, Enzo ile Jacques'ın eğlenceli muhabbetleri insanı güldürür,
hatta bazen bu kadar çok mutlu insan görmekten içiniz kıyılır.
Ancak bu Gırgıriye gümbürtüsünün altında hafif hafif döşenmiş, zar zor algılayabildiğiniz bir hüzün esintisi eksik olmaz.

Ortaya sanki bir aşk üçgeni ilişkisi çıkacak gibi olur, aslında bir aşk üçgeni vardır demek yanlış olmaz.
Ancak bu aşk sadece iki adamın bir kadına duyduğu değil;
adamların birbirine karşı duyduğu tutku bağıyla, bu tutkuyu besleyen deniz ve derinlik manyaklığı,
ek olarak Jacques'ın dünyayı unutmasını sağlayan yunus sevgisidir bu aşk üçgenini oluşturan.

Rosanna Arquette hiç bu filmdeki kadar güzel olmamıştır; belki de hiç bir kadın karakter de Johana kadar güzel olamamıştır.
Jean Marc Barr'ın canlandırdığı Jacques karakteri belki de bugüne kadar çevrilmiş karakterlerin en romantiğidir, en kendini bilmezidir, en şaşkınıdır.
Jean Reno, belki de hiç bu filmdeki Enzo kadar gerçek olamamıştır, olamayacaktır.

Tamı tamına 168 dakika süren bu filmin başından 1 dakika bile kalkmak mümkün değildir.
Siz koltuğunuzda yığılmış kendinizi kaybetmişken,
filmin sonu sizi uyandırır, duvardan duvara çarpar, sallar, irkiltir, gerçeklerle yüzleştirir,
ve sonra da posanızı çıkartıp bir kenara bırakır.

Defalarca geri sarıp izlersiniz, sigara yakarsınız, bir çay, bir kahve veya bir içki koyarsınız.
Diyar'da ne kitap sunulmuş, agartan hangi filmi yüklemiş diye son konulara bakarsınız,
sonra tekrar izlersiniz.

Jacques-Johana aşkı, Johana'nın Enzo'ya tutkusu, Jacques'ın Enzo'ya hayranlığı,
Johana'nın "go and see my love" repliğiyle birlikte size arka arkaya tokat etkileri yaratır.

Keyifli seyirler, sağlıklı ve mutlu günler dilerim.
 

Mustafa3

Kıdemli Üye
6 Mar 2020
87
86
harikasınız bende 2.00.4 Türkçe dublaj versiyonu vardı ama bu mükemmel oldu çok teşekkürler ellerinize sağlık
 
Üst