Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Sevgili İskenderunlu Güneş renkli KARAOĞLAN Cengizin Gazabı adlı macerayı tarıyorum,paylaştığımda KEN PARKER'in 19.sırada olan''Kahraman Çavuş''adlı macerasını yine yerli(aslan şükür) ve yabancı kapaklarıyla paylaşacağım.
Pırıl pırıl tarama ve düzenleme.Nerden nereye .Bir zamanlar bir yaprak bile olsa bulunca sevindiğimiz günlerden ,şimdi kalite gözetir olduk...Çok emek var bu eserlerde çok.Bir ara kampanya başlatmış ve karamuratların basılmasını istemiştim bir platforumda.Olmadı ama sağolsun 'vefalı' bey çığlıklarımızı duymuş olmalı ki kalite mükemmel diyerek bu paylaşımlara başladı.Sağolun dost yürekli helal edin hakkınızı.
sevgi & saygıyla
Not:Bu arada karamuratların basılmasının hala taraftarıyım...
Ne kadar şanslıyız vesselam!
Yıllarca kısa kısa dergileri okumaktan, hikayelerine çok
vakıf olamadığım Kara Murat maceraları "tam"
olarak bir bir geliyor önüme.
Hazırlayan,getiren vefalı üstada çok teşekkürler...
kara muratın en güzel maceralarından biri olan pekin celladı macerası tekrar da kanlı aşk olarak yayınlanmıştı.kara muratın çinde geçen macerasında kahramanımız yine boş durmuyor ve sırasıyla anthai-orkide-sarıçiçekle birlikte oluyor.şimdiki dizilerde ki gibi....neyse kardeş emeklerin için çok teşekkur ederim.
BU güzel çalışmalarınız ve verdiğiniz emekler için çok teşekkürler.
Ellerinize sağlık.
Kolay gelsin kardeşim.
Selam, sevgi ve saygılarımla.
Ahmet ERDEN
İlkokul beşe geçtiğim yıl, babamın işi nedeniyle İstanbul'dan Anadolu'nun bir köyüne gitmek zorunda kalmıştık. Köy ilçeye 20 km. uzaklıktaydı. Bakkalı, manavı, gazete bayiini geçtim elektriği bile yoktu. Geceleri gaz lambasıyla oturur, saat dokuza geldiğinde de tavuklarla birlikte yatardık. Yokluk, yoksulluk diz boyu idi. Köyün çocukları "kara lastik" giyerlerdi ve benim ayakkabılarıma uzaydan gelmiş gibi bakarlardı!
Ben ayakkabılarımdan utanırdım...
Öğretmen 2-3 ayda bir sınıftaki bütün çocukların saçlarını, elleriyle tek tek kontrol eder, bit taraması yapardı. Yalnız bende bit bulunmayacağını bildiği için ayırır, kontrol etmezdi.
Başımda bit olmadığı için değil, yapılan o ayrıcalıktan utanırdım...
O günden beri ne zaman bir reklam metni duysam; "falan markayı giymek, filan bankayla çalışmak, feşmekan GSM hattına geçmek.... AYRICALIKTIR" diye....
Böyle bir köyde on yaşındaki bir çocuk nasıl vakit geçirir? Ben bol bol kitap okudum...Dünya klasikleri, Tarkan, Kara Murat, Tolga...
Kara Murat çarşamba günleri yayınlanırdı ama ben onu ancak cumartesi günü okuyabilirdim.
Her cumartesi ilçenin pazarı kurulurdu ve köylüler kamyon kasalarında ilçe merkezine giderek ihtiyaçlarını alır, öğle namazını kıldıktan sonra, aynı kamyonlarla saat ikiye doğru köye dönerlerdi... Babam her cumartesi ilçeye indiğinde bana diğer kitaplarla birlikte Kara Murat da getirirdi. O yıl Kara Murat'ın "Pekin Celladı" yayınlanıyordu ve hep en heyecanlı yerinde bittiği için bir sonraki Cumartesi gelmek bilmezdi...Cumartesi günleri öğle ezanı okunduktan sonra gözlerimi köyün ufkundaki yola diker, kamyonu beklerdim...
Kamyon, benim için Kara Murat demekti!
Bazı haftalar, koşa koşa kamyonun yanına gittiğimde babam şöyle derdi:
- Oğlum, Kara Murat kalmamış!
O an ki ruh halimi anlatmıyorum, çünkü Dostoyevski'nin bile anlatabileceğini zannetmiyorum...
O çocuk, Bakunin, Bigmaster, Erdal, Ertuğrul, Neptunn, Tiltmahmut, Vefalı ( adını unutuklarımdan çok çok özür diliyorum) gibi tarayan, yayınlayan, derleyenler olmasaydı, "kalmayan Kara Muratları" nasıl okuyabilir, aradaki boşlukları nasıl doldurabilirdi?
Buralara ne yazsa sevincini ifade etmiş olurdu?
O çocuğun etmek isteği teşekkürleri karşılayabilecek kelime hazinesine sahip, dünyada her hangi bir dil var mıdır? Varsa da ben bilmiyorum!..
O halde en sade haliyle....O çocuk;
Hepinize çok teşekkür eder!
Kara Murat üç Çinli silahşörle karşı karşıyadır...
Hatırladığım kadarıyla şöyle bir diyalog geçer:
Orkide (Sarıçiçek de olabilir) isimli Çinli bayan: Dikkat et Kara Murat, bunların hepsi karate bilir...
Kara Murat: Ben karate marate bilmem ama belimde sallanan kılıcı iyi kullanırım.