'Bataklık Canavarı' öyküsü: bilgisine ek

levon

Yeni Üye
18 Şub 2022
84
1,024
Sevgili ÇizgiRoman'cılar ve de Mister No'cular
Bugün Mister No'nun yayıncısı Sergio Bonelli Editore'den mail geldi.
'Bataklık Canavarı' öyküsünde Bootsie isimli bir karakter var. Onun kimi temsil ettiğini bulamadığım için bilgi verememiş ve yayınevine sormuş idim. Cevap geldi, bende yazıya ekledim. Bu vesile ile, özel işler için ara verdiğimden sebep sizden özür diliyorum. ÇizgiRomansız kalmayın.

 

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,047
75,628
hiçbiryerde :)
Harika başlık ve çalışmanız için teşekkür ederim levon üstadım,
iyi ki varsınız.
Bu vesile ile muhteşem Tim Burton sayesinde tanımış olduğum
müthiş Ed Wood'u da yad etmeme vesile oldunuz. Bu isim de
bana illa ki bir Türk karşılığı var mı sorusunu sordurttu ve karşıma
Nedim Hazar'ın cevabını çıkardı: Oğuz Gözen (Çetin İnanç da belki
konuşulabilir ama sadece bir amatör olarak fazla yorum yapamam bu konuda).
İzninizle bu ilginç yazıyı alıntılamak istiyorum:
"

Acılı filmlerin bilinmeyen yönetmeni​




YORUM | M. NEDİM HAZAR
“En iyi yönetmen kimdir?” sorusuna herkesin kendi beğenisine göre değişen bir cevabı vardır ama galiba “Gelmiş geçmiş en kötü yönetmen kimdir?” sorusunun cevabı konusunda bir mutabakat var. Bu sorunun cevabı “Ed Wood”dur.

Tam ismi Edward Davis Wood Jr. olan bu sıra dışı sinemacının hayat hikayesini Tim Burton “Ed Wood” adıyla 1994 yılında filme çekmiş ve 2 Oscar almıştı.
Belki sinema tarihinin en başarısız yönetmeniydi Ed Wood ama sinema aşkı sıralamasında en üstleri zorladığı da muhakkaktı. Öyle ki, bir filminin galasında seyirci o kadar tepki gösterir ki yumurta ve domates sağanağı altında çıkar salondan Ed Wood. Ertesi sabah eşi moral bozukluğu içinde olmasını bekler, tüm gazeteler yerin dibine batırmıştır filmini zira. Ancak onlarca yazı içinden bir tek cümle bulur Ed Wood, ‘filmin dekoru da fena değildi.” Bu cümle onun film yapma arzusunu hemen tetikler ve vakit kaybetmeden yeni bir film hazırlıklarına başlar. Hayal kırıklığı diye bir şey yoktur onun için. Yeter ki film çeksin. Pornografi endüstrisine de başvurur, kilise cemaatine de.
Oğuz Gözen ismi bana hep Ed Wood’u hatırlatır.
1946 doğumlu sanatçının sinema aşkı henüz çocukken Erenköy’deki film çekilen konaklara sürekli gitmesiyle başlamıştır. Kami Nazım ve Nejat Eczacıbaşı’nın Erenköy’deki köşklerinde çekilen filmler onun okulu olmuştur adeta. Neredeyse hiç ayrılmaz buradan. O kadar ki, film ekipleri onu ev sahibinin çocuğu zannederler, ev sahipleri de film ekibinden birisi…
Türk sinemasının en çok film çeken yönetmenlerindendir Gözen.
Sayısı 200’e yaklaşan filmlerinin çoğu eleştiri alır, neredeyse hiçbir filmi beğenilmez. Ancak içindeki sinema aşkı kocamandır. Eleştirileri önemsemez, kızar ama hiçbir olumsuz kanaat onu film yapmaktan alıkoyamaz. Nev-i şahsına münhasır tarzı vardır. Bir kere filmleri bir hafta gibi inanılmaz kısa sürede çeker. Sinemaya adımını attığı yıl (1972) 7 film çekerek başlar kariyerine. Bu sebeple bir yılda 8-10 film çekebilir. Hatta öyle sene olmuştur ki Yeşilçam’ın çekilen tüm filmlerinin yarısında onun imzası olmuştur.
Senaryo ile çok uğraşmaz, dekupaj yapmaz, hatta çekeceği mekanı bile önceden görmeye ihtiyaç duymaz. Klaket kullanmadan çeker filmlerini. Allah vergisi bir görsel hafızası vardır. Başka filmlerin atılmış kareleriyle (şut) yeni bir film yaptığı olmuştur.
Ekran-goruntusu-2023-06-21-140328.png

Ekran-goruntusu-2023-06-21-140346.png
Günceli ve sosyal sıkıntıları yakından takip ettiği için koltuğunun altında her daim popüler bir projesi vardır. Diyelim ki bir yerde uçan daire mi göründü, hemen bir yerli uçan daire filmi projesi hazırlar ve yapımcıların kapısına dayanır. Arabesk film furyasında da yer alır, çok çirkefliğine bulaşmadan erotik filmlere de bir şekilde kıyısından karışır. Ne ülkenin girdiği siyasi karanlık onu etkiler, ne de askeri darbe. Her dönem bir şekilde film çekmeyi başarır Oğuz Gözen. Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses çok popülerken, onlarla film çekemez belki ama Ali Gencebay ve Yılmaz Tatlıses diye iki kişi bulur ve “Gencebay ve Tatlıses bu filmde buluştu” mottosuyla film çeker! Uğurböcekleri meşhurken Hamamböcekleri diye bir ikili bulur ve seri filmlerini çeker. Kibariye popüler olduğunda ise yine alternatifi hazırdır: Ümmiye! Recep İvedik piyasayı sarsarken ise onun Recep İbibik’i hemen sahne alır!
Ekran-goruntusu-2023-06-21-140402.png
Salon sıkıntısı olunca video filmi çeker, negatif bulamayınca dijital ile.
Onun için esas olan film çekmektir. Daha sonra yönetmenlik hatıralarını anlatan bir kitap yazar. Biriktirdiği senaryo öykülerini içeren bir de hikaye kitabı. “Senaryo nasıl yazılır?” isimli çalışması ise kuramsal bir senaryo kitabından daha çok ‘Ben nasıl yazdım?’ı anlatan bir anı ve birikim kitabıdır aslında.
Yeşilçam’ın deneyimli bu sıra dışı yönetmeninin son filmi “Yağmurlu Gecede: Gülperi” tek salonda da olsa gösterime girmişti.
Yönetmenin diğer filmlerinden hiç farkı olmadığını internette yayınlanan fragmanını izlediğinizde zaten anlıyoruz.
Ekran-goruntusu-2023-06-21-141713.png

Ancak aslolan hala film çekiyor olmasıdır Oğuz Gözen’in. Yeşilçam’ın pek bilinmeyen Ed Wood’u ‘ben hala buradayım’ demektedir esasen.
Bu esrarengiz Türk sinema adamı 2015 yılında İstanbul’da kalp krizi geçirerek öldü ve Bülbüldere Mezarlığı’na defnedildi. Cenazesine birkaç sinema emekçisi dışında kimse katılmadı. Ölümünün ardından Sinema Oyuncuları Derneği, yüzden fazla filmi yönettiği için Gözen’i 2018 yılında bir plaket ile onurlandırdı.
 

Kinggpin73

Yeni Üye
26 Tem 2022
24
40
Sevgili ÇizgiRoman'cılar ve de Mister No'cular
Bugün Mister No'nun yayıncısı Sergio Bonelli Editore'den mail geldi.
'Bataklık Canavarı' öyküsünde Bootsie isimli bir karakter var. Onun kimi temsil ettiğini bulamadığım için bilgi verememiş ve yayınevine sormuş idim. Cevap geldi, bende yazıya ekledim. Bu vesile ile, özel işler için ara verdiğimden sebep sizden özür diliyorum. ÇizgiRomansız kalmayın.

Cok teşekkürler. 'da yeni Mister No hikayeleri analizlerini merakla bekliyoruz.
 
Üst