Akbaba Dergisi 1952 Sayı 040

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,876
5,138
Sayın ritvan ;

AKBABA okuma günlüğü : AKBABA OKU(YORUM) :



3 pdf sayfasında : Orhan Seyfi Orhon'un "Yaşayan Dil" başmakalesi var...
Dedo11 Yorumu : Ne kadar sakınırsan sakın bazen bela gelir seni bulur. Dil tartışmasına fazla girmek istemiyorum ama gelip karşıma böyle saçma sapan şekilde savlarla karşıma çıkıyor. Yanlış anlaşılmasın savlarımı savunmaktan aciz ve karşı savlara söz söylemekten kaçındım için değil , bıktığım için böyle
psikolojik durum içindeyim.
1 - Orhan Seyfi Orhon Türk Dil Kurumuna ve Türkçede özleşmeye karşı kişilerden biridir.
2 - "Yaşayan Dil" konusunu eleştiriyor. Benim gençliğimde Tercüman Gazetesi başta Nazlı Ilıcak olmak üzere , MHP li arkadaşlar da "Öztürkçe" akımını ne diye eleştiriyorlarip neyi savunuyorlardı bilir misiniz? "Yaşayan Dil" , "Yaşayan Türkçe" yi savunuyoruz diye Türk Dil Kurumunu ve Dilde arılaşmayı
eleştiriyorlardı. Yani biz yaşayan Türkçeyi savunuyoruz , siz ise uydurukça dili , demeye getiriyorlardı. Yani 1952 de suçlama için "Yaşayan Dil" terimini kullanan OSO 1975'lerde aslında kendi taraftarlarının eski dili savunurken kullandıkları "Yaşayan Türkçe" kalıbını kullandıklarını görse şaşar kalırdı.

3 - OSO diyor ki : "Bu Dil Kurumu, kendini ne sanıyor kuzum? Dilimizin kahyası mı? Akademi desek değil! Bir ilim heyeti desek, o da değil! Bir hayır cemiyeti desek, hayrından vazgeçtik, zararı dokunmasın, razıyız!
Sözün doğrusu, orası Cumhuriyet vakfından bir imarettir; onlar da bu vakfın mütevellileri!
Vakfıyeden çimleniyorlar, o kadar..."
Orhan Seyfi Orhon Türk Dil Kurumunu sanki bilmiyormuş gibi davranıyor. Orayı Mustafa Kemal Atatürk'ün oluşturduğu. Türkçe Dil Kurultayları sonucu oluştuğunu sanki bilmiyor. Atatürk'ün orayı kendi mirasından pay ayırarak "ÖZERK" ve "ÖZGÜR" bir kurum olarak kurmasının amacını sanki bilmiyor muş gibi davranıyor. 12 Eylül Darbesini yapan Amerikanın oğlanları ( Kenan Evren ve arkadaşları ) zaten bu bağımsız ve özgür kurumu hemen devletleştirmişlerdir. Aslında bu bir bireyin , ki o kişi Atatürk üstelik mirasına ihanet ederek MİRAS HUKUKUNU ihlal ederek Türk Tarih Kurumunu ve Türk Dil Kurumunu devletleştirip etkisizleştirdiler.
Gelelim suçlamasına "Vakfiyeden çimleniyorlar" diye aşağılık bir şekildi suçluyor. Bilen bilir 12 Eyül askeri darbesinin hemen ertesinde Türk Dil Kurumuna el konulmuş ( Ne kadar ilginç değil mi? Askeri Darbeyi yapan Amerikan oğlanları ilk hedef TDK deyip onu kapatıyorlar. Bu bile Türkçeyi savunanların ne kadar haklı olduğunu göster miyor mu? Eski Türkçe diye karman çorman dili savunanların neden emperyalistler , askeri darbeciler tarafından, gericiler tarafından savunulduğunu görmüyor musunuz? ) TDK nin bütün kayıtları , muhasebe vb. kayıtları aylarca incelenmiş ve Kenar Evren şunları kızarak söylemiştir "Neden hiçbir açıklarını bulamıyorsunuz!!!!!" diye paylar her seferinde tekrar incelemeleri için müfettişleri tekrar gönderir. Sonuç yine yine Kenan Evrenin sözleri ile şöyle "Yahu hiç insan bir kuruş dahi yolsuzluk yapmaz mı? Bunlar neden bu kadar dürüst insanlar... Ben hiç böyle insanlara denk gelmedim bu güne dek." Evet 12 Eylül Darbecileri tek bir kuruş yolsuzluk bulamamıştır. Orhan Seyfi Orhon ise "çimlenme" suçlaması yapıyor. Kendisi öyle diye herkesi öyle sanıyor...
Neden , 12 Eylül askeri darbesi emri ile öztürkçe olan kelimeler yasaklandı hatta listeler yapılıp TRT de uygulandı..?
"Bu Dil Kurumu, kendini ne sanıyor kuzum? Dilimizin kahyası mı?" diye de suçluyor. Hayır kahyası falan değil elbette. Dil kurallarını bilen insanlar tarafından gerek duyulan sözcükler türetilir , sunulur, halk benimserse yaşar yoksa kullanımdan kalkar. Buna örnek çoktur. Yani TDK ille de bu sözcüğü kullanacaksınız , demez , diyecek bir makam da değildir? Atatürk onun için Türk Dil Kurumu diye özerk bir kurum kurmuştu. İsteseydi resmi bir kurum olarak da oluşturabilirdi.
Yine Orhan Seyfi Orhan'ın yazısından bir iki örnek vereyim ve bitireyim :
-->> Biz "Özgür" diyoruz , onlar "Hür" diyor...
-->> Biz "egemenlik" diyoruz , onlar "hakimiyet" diyor...
-->> Biz "Yasama yetkisi" diyoruz , onlar "Kanun yapmak salahiyeti" diyor...
-->> Biz "Yürütme erki" diyoruz , onlar "icra kuvveti" diyor...
-->> Biz "yargı" diyoruz , onlar "muhakeme" diyor...
-->> Biz "inancı kötüye kullanma" diyoruz , onlar "emniyeti suistimal" diyor...
-->> Biz "Yabancı devlet uyruğu" diyoruz , onlar "yabancı devlet tebaası" diyor...
-->> Biz "Kamu hizmetlerinden yasaklı" diyoruz , onlar "amme hizmetlerinden memnu" diyor...
Bu sözcükler Orhan Seyfi Orhon'un yazısında geçen sözcükler...
İsteyen istediğini kullanabilir tabi. Ama yaşam kiminin düşüncelerinin ölüme mahkum olduğunu tarih gösteriyor...




Yine saplanıp kaldım bu bitmez tartışmaya... Oysa bu sayıda Hüseyin Rahmi Gürpınar'a değinmek gerekti. Daha ne konular var dergide ... Onlara değinemediğim için üzgünüm...


Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...



***Not : Değerli dost . Senden önceki arkadaşımız 39. sayıyı sonmuştu ama linki kırık. Sen sunabilir misin ?
 
Son düzenleme:
Üst