1001 Macera İki Mandrake Karşı Karşıya

12 Şub 2010
15,006
545,544
2nkhwrt.jpg






Tam macera


Kopya çizim olduğunu tahmin ediyorum.


Saygılarımla
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

ertuğrul

Admin
5 Nis 2009
24,886
140,717
Kopyada olsa bende yok:D
Hatta kimsede yok.
Onun için harika paylaşım.:D
Ankara'dan ender kitap rüzgarları esmeye devam ediyor.
Eline sağlık abi,teşekkür ederim.
 

abartman

Onursal Üye
13 Ocak 2011
2,006
12,008
Önce teşekkür edip, sonra kopya ihtimali hakkındaki bulgumu aktarayım.

Hocam 4. sayfada "Copyright Opera Mundi" yazıyor, ama o da kandırmaca olabilir diye araştırayım dedim. Serüven orijinal, çizgiler kopya imiş. Günlük strip serisinin 4. macerası olan The Clay Camel'in reprodüksiyonunu yapmış bizimkiler. :) Serüveni de alakasız bir yerden başlatmışlar.

man1.jpg

man2.jpg
 
12 Şub 2010
15,006
545,544
Önce teşekkür edip, sonra kopya ihtimali hakkındaki bulgumu aktarayım.

Hocam 4. sayfada "Copyright Opera Mundi" yazıyor, ama o da kandırmaca olabilir diye araştırayım dedim. Serüven orijinal, çizgiler kopya imiş. Günlük strip serisinin 4. macerası olan The Clay Camel'in reprodüksiyonunu yapmış bizimkiler. :) Serüveni de alakasız bir yerden başlatmışlar.

man1.jpg

man2.jpg

Kaba çizgiler, kaba balon yazıları, çizgi roman forumlarının eğitimi ile artık kopya çizimleri hemen tanıyorum diyebilirim. Yine de kesin yargıda bulunup mahcup olmamak için ihtiyat payı bırakmakta fayda var sevgili abartman.

Ben tahmin edeyim ve senin gibi uzmanlarına pas vereyim.

Nadirin nadiri olan bu çizgi romanların kopya olması ikilemde bırakıyor.

Bir bakış açısı :

Sahtekarız billa

Elin sanatkarı yazıyor çiziyor, biz ise telif ödememekle kalmıyor, ırzını payimal ediyoruz:D, hem çizgisini, hem metnini bozuyoruz

Başka bir bakış açısı :

Yoksulluğun gözü kör olsun, paramız vardı da telif hakkından mı kaçındık? Ne yani Türkler çizgi roman okumasın mı, aç mı kalsalardı?

Başkası :

İyi ki kopyala çiz, uydur yaz yapmışlar, bunların dünyada eşi benzeri yok, orijinalini nasıl olsa kolayca buluyoruz, sağolsun hazreti gugıl

Bir başkası :

Yabancı kolleksiyonerler için kült yayınlar bunlar, dünya kolleksiyoncuları bunları toplayıp götürdüler, bizim memlekette kalmadı bu kopya çizim, uyduruk balon yazısı ÇR lar
 

İskenderunlu

Onursal Üye
29 Tem 2012
5,502
13,633
iskenderun-Hatay
Macerada bir benzerinin ortaya çıkma durumu sadece Mandrake'de değil Zagor'da da var, Zagor'un benzeri Olaf Botegoski'yi herkes hatırlar, zannedersem Teks'in de Leterri çizimi bir macerasında bir benzeri ortaya çıkıyor ve her kötülüğü yapıyordu(kılık mı değiştirmişti).Sahte Blek'i hatırlamayan yoktur.Bu örnekleri çoğaltmak mümkün ama şimdi aklıma gelmiyor..
 

abartman

Onursal Üye
13 Ocak 2011
2,006
12,008
Çizgiroman yayıncılığımızın 7 ölümcül günahına tekabül edecek şekilde özetlemişsin Haluk Abi.. :)

Dönemin matbaacılık koşulları da bu günahları, en azından bir kaç tanesini işlemeyi zorunlu kılıyordu galiba..

O devirde, telifi alınan çizgiromanın basıma hazır materyalini oluşturmak epey bir zahmetliydi. Yurtdışından orijinal klişelerini getirmezseniz, burada üretmek gibi sıkıntılı bir işle başetmek gerekiyordu. Üretim de zahmetlinin zahmetlisi. 60'lara kadar ne film var, ne Zerox, ne ofset! Kurşun klişeler ve kimyasallarla işleyen bir süreç. Gazete kağıdı üzerindeki çizimi kolayca alıp temiz klişesini çıkarmak da mümkün değil tabi. Tüm detaylar kayboluyor. İşte o noktada kimi yayınevleri yeniden çizdirme yoluna gitmişler bu hikayeleri. Gazete kağıdı üzerindekine oranla daha net ve çizgi hatları daha belirgin kopyalar üreterek klişe için daha verimli materyal oluşturmaya çalışmış olmalılar. Tabi reprodüksiyon sırasında eserin doğal çizgilerinden kayıp kaçınılmaz hale geliyordu ama yine de baskı için daha tutarlı bir malzeme üretilmiş oluyordu.

En iyi sonuç baskı klişelerinin orijinal yayıncıdan alınması yöntemiydi tabi ama, taa Amerika'dan gemiyle klişe getirmek her babayiğidin harcı değil. Yolda kaybolan mı ararsın, baskı tarihine yetişmeyen mi! Yani zor günlerdi... Kısacası, herşey için değilse bile bazı aksaklıklar için geçerli mazeretleri var o dönem yayıncılarının. Ama elbette telif hakkı filan ödemeden yapılan korsan yayınlara söyleyecek bir şey yok... Onlar temelden kalitesiz baskılara mahkumlardı...

Yukardaki Mandrake'nin üretimi sırasında aynı anda birden fazla günah işlenmiş gibi görünüyor.

Geçmişi böyle çekiştiriyoruz, ama günümüzde de kolaycı ve ucuzcu bir zihniyetle iş yapanlar olduğunu hatırlamak lazım. Sektöre dijital teknoloji girmiş ama bazı yayıncı kuruluşlar üç kuruş daha ucuza mâl etmek için tarama, düzenleme, çeviri-balonlama yontemiyle çalışıyorlar. Bir bakıyorsunuz baskıda çizimlerin her bir pikseli kırık kırık hatlar oluşturacak şekilde önünüzde. Belli ki düşük çözünürlüklü bir sayısal kopya üzerinde iş görmüşler. Sonuç, çamursu... Tabi kurumsallaşmış yayınevlerimizi tenzih ediyorum. Zaten kurumsallaşmayı başarmalarında da yayınlarına gösterdikleri özen vardır büyük oranda.

Özetle kaliteyi belirleyen herşeyden önce zihniyet.
 
Son düzenleme:
12 Şub 2010
15,006
545,544
Evet sevgili dostum, bugün çok net söylemek lazım, kötünün tek sorumlusu zihniyet.

Eskinin imkansızlıkları, yoksullukları, mazur görülecek tüm imkansızlıkları bugün söz konusu bile değil.

Bu nedenle eskinin tüm yanlışlarını, eksikliklerini anlayışla karşılıyorum ve asla yargılamayacak kadar hoşgörülüyüm. Hatta takdir bile ediyorum.

Ama çağımızda artık dalavereye, üç kağıda, korsana, kalitesiz üretime mazeret, bahane olamaz.

Bu tipler, toplumun ayak bağıdır, gelişmesinin önünde yıkılıp geçilmesi gereken engellerdir.

Ulusal ve uluslararası toplumda önümüzü tıkayanlardır, çağ dışıdır.
 

Bay_X

Onursal Üye
30 Haz 2012
1,672
17,407
O yıllarda Türkiye sınırları dışında yaşayan herkese düşman gözüyle bakılıyordu herhalde.
Düşmanın malı helaldir ve ele geçirilen malına da ganimet denir şeklinde düşünülmüş olunabilir.
Gerçi günümüzde de değişen pek bir şey yok ama...

Neyse üstadım, bu konulara yabancıyım. Kitap için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
 

Gulyabani

Yönetici
15 Ara 2010
5,001
22,541
Sarıyer
Kopya çizimlerin yanında tercüme de bir felaket, olmayan bir şey yaratıp "Narda'ya evlenme teklifi yaptırmışlar". 70 lerde Mandrake'nin sevgilisi diye bildiğimiz Narda'nın "prenses"lik günlerini görmek hoş olmuş, bu arada yiğidi öldürüp hakkını yemeyelim, çakma Türk senaristler geleceği görmüş. Abdullah'da daha bir siyah ve "kölemsi" imiş eski günlerde, bu arada macera da tam bir vodvil kıvamında kaleme alınmış, ilerki yılların fantastik maceraları ile alakası yok.

Teşekkürler ağabey, çizgiroman tarihinin bu önemli yapıtaşlarından birini bizlerle paylaştığın için.
 
Üst