Türkiye İller Ansiklopedisi - Fasikül 049 (Tekirdağ ve Tokat)

funghu

Kıdemli Üye
13 Şub 2021
581
7,499
İstanbul
mfk7k8m.png


 

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,958
5,620

sayın funghu ;

Aşağıdaki satırlarımı yadırgayacaksınız ama samimi duygum bu ne yapayım ...
Hiç il adı TOKAT olur mu , yahu ? Adın nereden geldiği anlatılıyor ama bana hiç te inandırıcı gelmedi....

Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim....

 

funghu

Kıdemli Üye
13 Şub 2021
581
7,499
İstanbul
Adıyla ilgili çeşitli görüşler varmış:

"Tokat" adının kaynağı hakkında değişik rivayetler vardır. Bunlar; Togayıt Türkleri tarafından kurulmuş ve ismin de buradan geldiği, bir diğeri de surlu kent manasına gelen Toh-kat'tan geldiğidir. Evliya Çelebi ise Tokat Kalesinin Amalika Kavminden efsanevi bir kahraman olan "Dok-Ad"ın inşa ettiğini ve ''Tokat'' isminin buradan geldiğini yazmaktadır.

Kaynak:
 

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,958
5,620
Sayın funghu ;

"...... Adın nereden geldiği anlatılıyor ama bana hiç te inandırıcı gelmedi...." demiştim.

Size mantıklı geldi mi ?

Bence TOKAT adının başka anlamı olmalı veya başka ad kaynağı olamlı ... Senin aktardığın ikinci ad kaynağı bence daha mantıklı [
surlu kent manasına gelen Toh-kat'tan geldiğidir. Evliya Çelebi ise Tokat Kalesinin Amalika Kavminden efsanevi bir kahraman olan "Dok-Ad"ın inşa ettiğini ve ''Tokat'' isminin buradan geldiğini yazmaktadır. ]

Yoksa Osmanlı Tokatı reklamı ile açıklanamaz...

En azından ben böyle düşünüyorum....

Elbette şehirlerin adlarının kökenini açıklayan bilgilerin çoğunun bilimden uzak , dedikodu seviyesinde , söylence olduğunu bilenlerdenim.

Doğum ve ilk gençlik dönemimin geçtiği (Ceylanpınar) Urfa adının kökenini yazsam gülersin...


Sevgi ile kalın , sağlıkla kalın ...

 

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,587
84,995
hiçbiryerde :)
Tokat adının Dazimon → Dokat → Tokat dönüşümü, Anadolu’nun dil katmanlarını üst üste gösteren çok ilginç bir evrimdir. Bunu tek çizgi hâlinde değil, aşama aşama, her dönemin dil mantığını açarak anlatmak daha anlamlı olur.


Aşağıdaki anlatım, hem Bizans kronikleri hem de yer adları konusunda çalışan filologların yorumlarını dikkate alır.




🟦 1) Başlangıç: DAZIMON (Δαζιμών)


Antik–Bizans kaynaklarında Tokat’ın adı Dazimon olarak geçer.


Bu ad:


  • Yunanca kökenli değildir,
  • Anadolu’nun yerli dillerinden (Frigce / Luvice / Kapadokya yerli halkları) Bizans yazıcılığına aktarılmış bir yer adıdır.

Kökteki da / ta / za varyasyonları, eski Anadolu dillerinde genellikle:


  • yer, toprak,
  • yükselti,
  • kale–yerleşim
    gibi anlamlara işaret eder.

Yani Dazimon → “kale tepesi / yerleşim sırtı” gibi topografik bir anlam taşır.




🟦 2) Bizans dönemi ses değişimi: DAZIMON → DOKAS / DOKAT


Bizans Rumcası, z sesini bazı birleşik yer adlarında k-/g- ünsüzüne yaklaştırarak sertleştirir.
Benzer örnekler:


  • Azizos → Akisos
  • Zela → Gela (Amasya yakınları)

Dazimon için bu değişim şöyle işler:


  1. Dazi- → Daki- / Dagi-
  2. Sonra yerel telaffuzda Doka / Doka-ta biçimine kayar.

Bu nedenle Bizans dönemindeki kale kayıtlarında Dokat Hısarı (Dokeia / Dokas) adı belirir.


Bu aşama, bugünkü “Tokat” adının doğrudan ön basamağıdır.




🟦 3) Türk–İslâm dönemine geçiş: DOKAT → TOKAT


Türkçede kelime başındaki d → t sertleşmesi çok yaygındır.
Bu, hem telaffuz kolaylığı hem de Türkçenin fonetik yapısı yüzünden gerçekleşir.


Örnekler:


  • Debre → Tebre
  • Dandara → Tandara
  • Duluk → Tülük

Aynı süreç Dokat için de işledi:


DOKAT → TOKAT


Bu değişim 11–13. yüzyıl arasında tamamen yerleşti.


Selçuklu vakayinamelerinde şehir artık Tokat olarak geçmeye başlar.
Osmanlı döneminde de ad tamamen sabitlenir.




🟦 4) Neden Tokat bu kadar kalıcı oldu?


Çünkü ad:


  • tek heceli güçlü bir başlangıç (To-),
  • Türkçeye çok uygun bir son ek (-kat),
  • topografik ve tarihi çağrışımı güçlü bir kök
    taşır.

Bir adın yaşaması, yalnızca ses değişimi değil, dile “yabancı gelmemesiyle” ilgilidir.
Dokat → Tokat dönüşümü tam olarak bu uyumluluk sayesinde kalıcı oldu.




🟦 Kısa özet


DönemAdAçıklama
Antik–BizansDazimonEn eski adı; yerli Anadolu dillerinden aktarılmış
BizansDokeia / DokatFonetik sertleşme; kale merkezini ifade eder
Selçuklu–OsmanlıTokatTürkçe fonetiğine uyumlu hâle gelmiş biçim


Bu arada ansiklopedi tarihi 1983 diye tahmin ediyorum, chatgpt öyle diyor, okuduğum
fasiküllerdeki son istatistik tarihi de 1982 yılına ait.

Bugün bu vesile ile bu ansiklopediyi biraz incelediğimde bana da tıbbi bilgiler ilginç geldi.
Mesela

Tekirdağ nüfusu 359 bin, doktor sayısı 177
Diyarbakır nüfusu, 778 bin, doktor sayısı 170

Çankırı nüfusu 258 bin, doktor sayısı 47
Siirt-----nüfus 450 bin, doktor sayısı 41

Denizli nüfusu 603 bin, doktor sayısı 1200 (tahmini, verilen rakam: 10.000 kişiye 2.2)
Tunceli nüfus 157 bin. doktor sayısı, 28
Hakkari nüfusu 154 bin, doktor sayısı 13
Adana nüfusu 1.485. bin, doktor sayısı 631
İzmir, nüfusu 1.900 bin, doktor sayısı 1090
İstanbul nüfus 4.700. bin, doktor sy. 3444

Bu rakamlar tek başına yeterli değil ama insanların sağlığa
ulaşma imkanını göstermek için bir miktar bilgi veriyor.
 

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,587
84,995
hiçbiryerde :)
Sayın funghu ;

"...... Adın nereden geldiği anlatılıyor ama bana hiç te inandırıcı gelmedi...." demiştim.

Size mantıklı geldi mi ?

Bence TOKAT adının başka anlamı olmalı veya başka ad kaynağı olamlı ... Senin aktardığın ikinci ad kaynağı bence daha mantıklı [
surlu kent manasına gelen Toh-kat'tan geldiğidir. Evliya Çelebi ise Tokat Kalesinin Amalika Kavminden efsanevi bir kahraman olan "Dok-Ad"ın inşa ettiğini ve ''Tokat'' isminin buradan geldiğini yazmaktadır. ]

Yoksa Osmanlı Tokatı reklamı ile açıklanamaz...

En azından ben böyle düşünüyorum....

Elbette şehirlerin adlarının kökenini açıklayan bilgilerin çoğunun bilimden uzak , dedikodu seviyesinde , söylence olduğunu bilenlerdenim.

Doğum ve ilk gençlik dönemimin geçtiği (Ceylanpınar) Urfa adının kökenini yazsam gülersin...


Sevgi ile kalın , sağlıkla kalın ...
Peki komik olan Ceylanpınar ve Urfa adının kökeni nedir?

Urfa adının kökeni, Anadolu’nun en eski yerleşim isimleri arasında olduğu için tek bir katmandan gelmez; üç ayrı tarihsel dil katmanı üst üste biner. Bu nedenle “Urfa nereden geliyor?” sorusunun cevabı çok katmanlıdır, ama asıl çekirdek Urhoy/Orhāy adında bulunur.


Aşağıdaki açıklama, bölgenin Sami dilleri (Aramice, Süryanice, Akadça), Grekçe-Bizans kaynakları ve İslam dönemi aktarımlarını bir araya getiren bir çözümlemedir.




🟦 1) En eski köken: Urhoy / Orhāy (ܐܘܪܗܝ)


Bu ad Süryanice–Aramice kökenlidir ve Urfa’nın bilinen en eski yerli adıdır.
Yazılı kaynaklarda Urfa’ya Urhoy, Orhāy, Urgoy, Orhai gibi fonetik varyantlarla rastlanır.


Bu ad doğrudan şöyle çözülür:


Ur / ūr = şehir, yerleşim


Aynı kök Mezopotamya’da da görülür:


  • Ur (Sümer şehri)
  • Uruk
    Bu ur kökü Sami dillerde de “şehir / yer” anlamıyla yaşamaya devam eder.

hoy / ḥāy = yaşayan, canlı / kaynak / akış


Aramice ḥay kökü “yaşam, canlılık, akış” gibi anlamlar taşır.


Dolayısıyla “Urhoy” kabaca:


“Yaşayan şehir / canlı şehir / su kaynağı şehri” anlamlarına yaklaşır.​


Bu anlam, Urfa’nın antik çağdaki su kaynakları, havzalar ve geçiş yolları üzerindeki konumuyla uyumludur.




🟦 2) Grek ve Roma aktarımı: Edessa (Ἔδεσσα)


İskender sonrası Helenleşme döneminde bölgenin yerli adı Yunanca telaffuza uydurularak Edessa yapılır.


Bu adın gerekçesi iki yorumdadır:


  1. Yunanca hedy-desa (zengin sular)
  2. Makedonya’daki Edessa şehriyle benzetme

Yani Edessa adı yerli adın karşılığı değil, Helenistik yeniden adlandırmadır.




🟦 3) İslam–Arap döneminde: Urfa / Orfa / Rüha


Arapça kaynaklarda iki paralel adı görürüz:


1) Rūhā (رُهَا)


Bu, Urhoy → Orhāy → Rūhā dönüşümünün doğal Arap telaffuzudur.
“H” sesi Arapçada yumuşatılarak Rūhā olur.


2) Urfa / Orfa


Bu da yine Urhoy’dan türeyen ikinci fonetik yol:


  • Urhoy → Urfa
    Türkiye Türkçesine geçen biçim budur.

Bu nedenle bugünkü Urfa, aslında çok eski “Urhoy” adının Türkçeye evrilmiş şeklidir.


Bu evrim:
Urhoy → Orhāy → Urfa / Orfa / Rüha




🟩 SONUÇ: Tek cümlede öz köken​


Urfa adı, Süryanice “Urhoy / Orhāy”dan gelir; anlamı “yaşayan şehir / su şehri / canlı yerleşim”dir.


Helenistik dönemde Edessa, Arap döneminde Rüha, Türk döneminde nihai olarak Urfa biçimi yerleşmiştir.

CEYLANPINAR

Bu ad, bölgedeki eski Aramî/Hurri adlarından tamamen farklı, modern bir Türkçe addır.
Cumhuriyet döneminde bölgedeki su kaynakları ve vahşi ceylan popülasyonu nedeniyle verilmiştir.


Ancak eski adı bilinmez mi? Bilinir:


📌 Eski adı: Serêkaniyê / Resülayn (رأس العين)


Arapça Resü’l-Ayn → “Su gözünün başı, pınar başı”.


Aynı adın Kürtçe biçimi:


  • Serêkaniyê → “Kaynağın başı”

Coğrafya adıyla bire bir örtüşür: bölge, güçlü doğal su kaynaklarıyla bilinir.


Dolayısıyla Ceylanpınar → Resülayn / Serêkaniyê adının Türkçe yeniden adlandırmasıdır.
 
Üst