cagan73
Onursal Üye
- 17 Kas 2013
- 544
- 10,004
Atatürk ile ilgili son dönemde pek çok şey söylenir oldu.
İzninizle, Atatürk ile bir türlü yıldızı barışmayanları, farklı bir yönden incelemek istedim:
Bu insanların sizce çocuklukları nasıldı, hiç düşündünüz mü?
Anne ve babaları sevmedi, ilgi göstermedi.
Şefkat görmedi, hor görüldü, itildi, kakıldı.
Özellikle babaları, bırakın ilgi ve sevgi göstermeyi yüzlerine bile bakmadı.
Yaşıtları oyuncakları ile oynarken oyuncak istedi, azarlandı, çikolata, dondurma filan istedi, beş kardeş gördü.
Çocuklar her şeyi merak eder sorar, bunlar soru sorunca susturuldu, azarlandı.
Ailesinin yanında gıkını bile çıkartmadan oturtuldu.
Sudan sebeplerle sık sık dayak yedi.
Önüne bir şeyler kondu, bunları ezberleyeceksin dendi.
Yaşıtları aileleri ile birlikte çocuk kitapları okurken bunlara kitap alınmadı.
Acıkınca yemek, susayınca su verildi, bu kadar.
E haliyle zekası gelişmedi; Matematik ite kaka, Fen dersleri tık yok.
Gençliğinde yaşıtları spor yaptı, aşık oldu, birbirleri ile kanka oldu, yaşamaktan zevk aldı. Bunlar etrafına öfke dolu bakmaktan başka bir şey yapamadı.
Büyüdü, etrafına nefretle bakmaya devam etti. Sadece zekası gelişen insanlar sebep sonuç ilişkisi kurabilir, bunlar her şeyin sebebinin çocukluk travmaları olduğunu anlayamadı. Anlayamadığı için kendi çocuklarına da aynı şeyleri yaşattı.
Peki ya şimdi?
Gelişme olmadan yaşamak ister ama hiç ölmeyecekmiş gibi mal mülk peşinde koşarlar çünkü çocuklukları yoksunluk içinde geçmiştir bu yüzden yaşamayı sevmez, pul biriktirir gibi para biriktirme peşinde koşar.
Yeni şeyler okuyup öğrenmek, hayatı, dünyayı, evreni keşfetmek yerine ömrünü güç peşinde koşarak geçirir çünkü çocukluğu herhangi bir şeye sahip olamadan geçmiştir.
Öyle bir otorite ile büyütülmüştür ki içten bir şekilde canım babam, canım annem diyemez. Ölmeden miras hesapları yapar.
Yaşayamadığı her şey için özellikle gençleri, kadınları hedef alır. Kendi geçmişi gibi kafese sokmaya çalışır.
Bilgi ile büyütülmediği için bilgiyi küçümser, bileni aşağılar.
Bilim bir türlü içine sinmez, mesela tüm fosil kanıtlarını göster kuşların bir zamanlar dinazor olduğuna inanmaz. Körü körüne inandığından başkasını kabul etmez. Değişmeden yaşayacak şekilde büyütülmüştür çünkü.
Sabit fikirlidir, kendisi gibi düşünmeyen herkes mutlaka hatalıdır. Fikre fikirle karşılık veremeyeceğini bildiği için, kendi gibi düşünmeyene bağırır, hakaret eder, küfreder.
İyi bir eğitim almaktan yoksun bırakıldığı için eğitim, liyakat, tecrübe gibi kavramları hiç önemsemez, yapabilir miyim diye düşünmez, anlar mıyım diye tereddüt etmez.
Peki bunca hikayenin Atatürk ile ne ilgisi var?
Böyle büyüyen birinin; fen bilimlerine, matematiğe, araştırmaya, her konuda inceleme ve sorgulama yapılabilmesine, özgür ve bağımsız olmaya, ilerlemeye, parasal zenginlik değil insan olma zenginliğine, aklın ilerlemesine, zekanın gelişimine, toplumsal refaha, sadece küçük yaşta verilebilecek çok yönlü eğitime, insana değer vermeye… Tüm bunlara saygı gösterebileceğine inanabilir misiniz?
İşte Atatürk tüm bu değerlerin en tepedeki anıtıdır. İşte bu yüzden bunların tüm öfkesini adeta paratoner gibi kendine çeker.
Mesele Atatürk değildir işin özeti, ilerlemeden, sevmeden, değer vermeden, gelişmeden, gözünü kapatarak yaşamak istediği içindir bütün her şeyin sebebi. Hayatının tüm yoksunluklarını, yaşayamadıklarını, hissedemediklerini bu değerlere saldırarak doldurabileceğini zannederler kendileri.
Hakimiyetin millette olduğu, bir kaç nesil sonra aydınlanma ile birlikte mutlaka anlaşılacaktır. Şu an 100 yıl önceki İspanyol geri kalmışlığını yaşıyoruz:
Atatürk'ü Atatürk yapan okuduğu kitaplardır hiç şüphesiz. Anlayabilmek için tek tipte 15-20 kitap okumak yeterli olmuyor malesef:
Bilim ve ilerlemeyi gerçek anlamda Atatürk'ün temsil ettiğinin en güzel kanıtıdır bu ödül. Ayrıca tarihte bir eşi daha yoktur böyle bu vefanın:
Kitaba gelirsek: (Resme tıklayınız)
İzninizle, Atatürk ile bir türlü yıldızı barışmayanları, farklı bir yönden incelemek istedim:
Bu insanların sizce çocuklukları nasıldı, hiç düşündünüz mü?
Anne ve babaları sevmedi, ilgi göstermedi.
Şefkat görmedi, hor görüldü, itildi, kakıldı.
Özellikle babaları, bırakın ilgi ve sevgi göstermeyi yüzlerine bile bakmadı.
Yaşıtları oyuncakları ile oynarken oyuncak istedi, azarlandı, çikolata, dondurma filan istedi, beş kardeş gördü.
Çocuklar her şeyi merak eder sorar, bunlar soru sorunca susturuldu, azarlandı.
Ailesinin yanında gıkını bile çıkartmadan oturtuldu.
Sudan sebeplerle sık sık dayak yedi.
Önüne bir şeyler kondu, bunları ezberleyeceksin dendi.
Yaşıtları aileleri ile birlikte çocuk kitapları okurken bunlara kitap alınmadı.
Acıkınca yemek, susayınca su verildi, bu kadar.
E haliyle zekası gelişmedi; Matematik ite kaka, Fen dersleri tık yok.
Gençliğinde yaşıtları spor yaptı, aşık oldu, birbirleri ile kanka oldu, yaşamaktan zevk aldı. Bunlar etrafına öfke dolu bakmaktan başka bir şey yapamadı.
Büyüdü, etrafına nefretle bakmaya devam etti. Sadece zekası gelişen insanlar sebep sonuç ilişkisi kurabilir, bunlar her şeyin sebebinin çocukluk travmaları olduğunu anlayamadı. Anlayamadığı için kendi çocuklarına da aynı şeyleri yaşattı.
Peki ya şimdi?
Gelişme olmadan yaşamak ister ama hiç ölmeyecekmiş gibi mal mülk peşinde koşarlar çünkü çocuklukları yoksunluk içinde geçmiştir bu yüzden yaşamayı sevmez, pul biriktirir gibi para biriktirme peşinde koşar.
Yeni şeyler okuyup öğrenmek, hayatı, dünyayı, evreni keşfetmek yerine ömrünü güç peşinde koşarak geçirir çünkü çocukluğu herhangi bir şeye sahip olamadan geçmiştir.
Öyle bir otorite ile büyütülmüştür ki içten bir şekilde canım babam, canım annem diyemez. Ölmeden miras hesapları yapar.
Yaşayamadığı her şey için özellikle gençleri, kadınları hedef alır. Kendi geçmişi gibi kafese sokmaya çalışır.
Bilgi ile büyütülmediği için bilgiyi küçümser, bileni aşağılar.
Bilim bir türlü içine sinmez, mesela tüm fosil kanıtlarını göster kuşların bir zamanlar dinazor olduğuna inanmaz. Körü körüne inandığından başkasını kabul etmez. Değişmeden yaşayacak şekilde büyütülmüştür çünkü.
Sabit fikirlidir, kendisi gibi düşünmeyen herkes mutlaka hatalıdır. Fikre fikirle karşılık veremeyeceğini bildiği için, kendi gibi düşünmeyene bağırır, hakaret eder, küfreder.
İyi bir eğitim almaktan yoksun bırakıldığı için eğitim, liyakat, tecrübe gibi kavramları hiç önemsemez, yapabilir miyim diye düşünmez, anlar mıyım diye tereddüt etmez.
Peki bunca hikayenin Atatürk ile ne ilgisi var?
Böyle büyüyen birinin; fen bilimlerine, matematiğe, araştırmaya, her konuda inceleme ve sorgulama yapılabilmesine, özgür ve bağımsız olmaya, ilerlemeye, parasal zenginlik değil insan olma zenginliğine, aklın ilerlemesine, zekanın gelişimine, toplumsal refaha, sadece küçük yaşta verilebilecek çok yönlü eğitime, insana değer vermeye… Tüm bunlara saygı gösterebileceğine inanabilir misiniz?
İşte Atatürk tüm bu değerlerin en tepedeki anıtıdır. İşte bu yüzden bunların tüm öfkesini adeta paratoner gibi kendine çeker.
Mesele Atatürk değildir işin özeti, ilerlemeden, sevmeden, değer vermeden, gelişmeden, gözünü kapatarak yaşamak istediği içindir bütün her şeyin sebebi. Hayatının tüm yoksunluklarını, yaşayamadıklarını, hissedemediklerini bu değerlere saldırarak doldurabileceğini zannederler kendileri.
Hakimiyetin millette olduğu, bir kaç nesil sonra aydınlanma ile birlikte mutlaka anlaşılacaktır. Şu an 100 yıl önceki İspanyol geri kalmışlığını yaşıyoruz:
Atatürk'ü Atatürk yapan okuduğu kitaplardır hiç şüphesiz. Anlayabilmek için tek tipte 15-20 kitap okumak yeterli olmuyor malesef:
Bilim ve ilerlemeyi gerçek anlamda Atatürk'ün temsil ettiğinin en güzel kanıtıdır bu ödül. Ayrıca tarihte bir eşi daha yoktur böyle bu vefanın:
Kitaba gelirsek: (Resme tıklayınız)
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Son düzenleme: