Zagor Tenay

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,618
79,959
NeverLand
1988 yılında Tay Yayınları sahibi M. Sezen Yalçıner bir Zagor albümünün kapağında şöyle yazar: "Türkiye'de en çok okunan ve en çok satan dergi Zagor'dur." Sonuçta bir reklam spotu olduğu için abartılı gelebilir ama Zagor'un Türkiye'de çokça sattığı ve ilgiyle karşılandığı doğrudur. Uzun yıllar -tam çeyrek asır- Tay Yayınları tarafından yayımlanmış, sonraki yıllarda Doğan ve Aksoy yayıncılık tarafından sürdürülmüştür de. Dizinin bu denli uzun ömürlü olması popülerliğinin bir kanıtı olsa gerek.

Zagor, Darkwood ormanında sadık dostu Çiko ile birlikte yaşayan, kırmızı gömlekli, strech pantolonlu ve elinde baltası olan, "doğrusu" bir garip adamdır. Kostüme süper kahramanları, usta okçu Sherwoodlu Robin Hood'u, Hollywood westernlerini, Cinecitta'nın "camp" filmlerini çağrıştırmaktadır. Tarzan gibi ağaçtan ağaca uçmakta, güçlü bedeni ve adeleleriyle bir tür orman hukukunu kendi bölgesinde uygulamaktadır. Bölge sakinlerinin - özellikle kızılderililerin efsanevi bir tonda, korku ve hayranlıkla andıkları bir de lakabı vardır Baltalı İlah! Normal bir ruh halinin dışına çıktığında attığı Tarzanvari "çığlıklar" da cabasıdır: Ahyaak! Çizgi roman kahramanlarını tanımlayan, onlarla özdeşleşen sıfatlar kullanılır, okuyucuları arasında. Kişisel beğenilerin katkısı tartışılmazdır bu seçimlerde ama çoğunlukla herkes tarafından kabul edilir hale gelmez de değildir hani. Tommiks, saflık ve "ergenlik", Teks, "zehir gibi bir bela"; Ken Parker, "mürekkep yalamışlıkla" nitelendirilir genellikle. Zagorun payına düşen ise sanıyorum aşın özgüven ve narsizmdir. Taşıdığı üstün fiziksel özelliklerin ve sezgilerin kendisini başkalarından ayırdığına öylesine inanır ki kimi zaman bir başkasından (bir üst-ben'den) bahseder gibi "Zagor böyle istiyor" diye kestirip atar. Sınır tanımazlık, ben-severlik, kibir vardır bunun içinde. Kızılderililer ve askerler arasında oluşturduğu otorite (ve karizması) bu halini pekiştirir. Bu özgüvenin ve yaratılan auranın okuyucu nezdindeki karşılığı kelimenin tam anlamıyla rahatlamaktır.

Zagor, gizemli bir coğrafyada yaşar, klasik western öğesi olan çöl ve kayalık dağların yerini sık ormanlar almıştır ve üstelik Zagor'un karşılaştığı düşmanlar zaman zaman gerçek üstü marifetleri olan kişilerdir. Örneğin Teks'te görece daha az rastladığımız büyücüler, çılgın bilim adamları Zagor'un olmazsa olmaz çeşnileridir. Dizinin senaristi Sergio Bonelli bununla da kalmaz, baba Bonelli ile karıştırılmamak için kullandığı Guida Nolitta takma adıyla yazdığı senaryolarda, klasik korku öğelerine de sık sık başvurur. Türün adı konmasa bile karşılaştığımız şey western çağında geçen ve değişik temalara sahip fantastik öykülerdir. Bu öykülerde vampirlerden kurt adamlara, buzlar arasında kalmış (ve sonradan canlanan) fosillerden dev robotlara kadar şaşırtıcı temalar okuyucunun karşısına çıkar. Üstelik kahramanın kostümü ve silahları da bu çılgınca öyküler için özellikle seçilmiş gibidir, alıştığımız tabancalı kahramanların aksine Zagor, genellikle baltasını kullanır ve ancak zor durumda kaldığında tabancasına başvurur. Baba Bonelli, Nolitta'ya zaman zaman destek verir, bazı senaryoları o yazar. Bu akla yatkın bir durumdur çünkü 1948'den beri Teks yazan Baba Bonelli'nin oğluna yol göstermesi normaldir, ama Bonelli'ler ve diğer yardımcı senaristler arasında adı konmamış bir metot da yavaş yavaş oluşmaya başlamıştır. Zagor'a özgü bir öykü kurgusu çıkar ortaya.

Zagor, giderek Darkwood dışına Amerika'nın değişik yerlerine yolculuk etmeye başlar. Yaşadığı hayali bölgeden batıya doğru yol alır, kimi zaman Meksika'ya uzanır. Dehşetengiz gemi yolculuklan yapar Çiko ile birlikte, pasifikteki adaları bile ziyaret ederler. Tüm bu yolculuklan esnasında değişik maceralar yaşadıklarını söylemek gereksiz olur, kimi zaman okuyucu öyle şaşırtıcı durumlarla karşılaşır ki, aslı western öyküsü olan olaylar dizisi içine bu öğelerin nasıl başarıyla monte edildiğini görmek gerçekten zevkli olur. Zagor'un bir macerasını özetlemek bu şaşırtıcı olaylar dizisi ve Zagor şablonunun temaların ana öyküye nasıl başarıyla monte edildiğini gösterme açısından çok yararlı olacaktır.

Jason'un Altın Postu adlı macera alışıldık Zagor kalıplarıyla başlar. Çiko ile birlikte ziyaret etlikleri bir kalenin komutanı Zagorla görüşmek ister. Kale komutanı Zagor'a doğudan gelmiş bir kafilenin kızılderili topraklarında yolculuk edeceğini, durumun nazik olduğunu ve yeni bir çatışmanın var olan kızılderili-beyaz barışına zarar verebileceğini söyler. Zagor bunun üzerine kaleden çıkmış kafileyi izlemeye başlar ve bir çatışmanın tam ortasında yaşananlara müdahele eder. Kızılderilileri çatışmada etkisiz hale getirip, onlan beyazlara dokunmamaya ikna ettikten sonra kafileye katılır ve onlara eşlik etmeye başlar. Kafile başkanı bir bilim adamıdır. Antik Yunan devrinde Amerika kıyılarına sürüklenmiş bir geminin taşıdığı çok kıymetli olan ve altın ipliklerle dokunmuş altın bir postun peşindedirler. Altın post hem arkeolojik hem de malzeme olarak o kadar kıymetlidir ki, bunu bulmak için bazı Zagor maceralarında karşımıza çıkan define avcısı Kazmakürek Bill dahi kafilenin içindedir. Kafile yola koyulur, sarp ve kayalık bir arazide sisli dağlara doğru yola çıkarlar. Sisli dağların henüz bilinmedik bir coğrafya olduğunu söylemeye gerek yok tabii. Yolculuk, henüz keşfedilmeyen topraklara gitmeye meraklı kahramanlarımızın "alışkanlıkları" (Çiko'nun alıştığımız şikayetleri ve Zagor'un kafiledeki kiralık muhafızlardan kötü olanlarıyla yaptığı mutad kavgalar) eşliğinde sürer. Ve sisli dağların yakınlarında meraklı gözlerden uzak yaşayan bilinmedik bir kızılderili kabilesiyle karşılaşırlar. Kabiledekiler genç bir delikanlıyı kurban etmek üzeredirler. Kahramanlarımız delikanlıyı kurtardıktan sonra niçin kurban edilmek istendiğini sorarlar. Yanıtını tam alacakken üstlerinde kimi gölgeler belirir ve başlarını kaldırırlar. Havada süzülen kadın savaşçıları görür kahramanlarımız şaşkınlıkla, giydikleri kıyafetlerin üstüne ince tahtadan çitalarla tutturulmuş kanatlarla havada süzülen Amazonlar kahramanlarımıza zor anlar yaşatırlar. Fırlattıkları mızraklardan güçlükle kurtulan Zagor ve arkadaşları alışılmamış bir çatışma içinde bulurlar kendilerini. Zor da olsa Amazonları yenilgiye uğratırlar ve genç delikanlı ile kabilenin kampına giderler. Kabile şefi, Amazonların zaman zaman kendilerinden üremek için genç savaşçılar istediğini ve bu kurban niteliğindeki delikanlıları onlara verme mecburiyetinde olduklarını söyler. Kahramanlarımız bir süre kamp yerinde kaldıktan sonra genç delikanlının rehberliğinde yollarına devam ederler ve dağın yamaçlarına vardıklarında yine alışılmamış bir durumla karşılaşırlar. Bu alışılmamış durumu kafiledeki bilim adamı açıklamaya yardımcı olur. Karşılaştıkları şey, yüzyıllar önce Bering boğazını geçmiş olan ve Sisli dağlara yerleşmiş olan bir Moğol kabilesidir. Tutsak edilen kahramanlarımız Moğol kabilesinin köyüne giderken altında derin bir uçurum olan bir köprüden geçerler, allın post bu köprünün karşı yakasındadır. Altın postu ele geçirmek isteyen bu köprüden geçmek zorundadır ama köprünün ortasında kulaktan etkileyen ve insanı çıldırtıp uçurumdan atlamayı telkin edecek ses ötesi dalgalar mevcuttur. Öykü böyle sürüp gider, Zagor'un gizli kalmış Moğol kabilesinde bir tür Rodeo-Bozkaşi karışımı olan vahşi bir oyuna katılması, Amazon'ların Moğol köyüne baskını, çatışmalar ve öykünün sonuna doğru başlayan şiddetli bir depremin ortalığı toz dumana boğması anlatılır. Elbette ki, Altın Post onu ele geçiren kafiledeki aç gözlü bir adamın kucağında uçurumun derinliklerine yuvarlanır. Kahramanlarımız canını zor kurtarmıştır, Kızılderili kampına geri dönerler.

Yukarıda özetlediğim öykü, özellikle seçilmiş değildir. Zagor, serüven romanlarına -tefrika geleneğinin tüm triklerine sahip olmak isteyen- odaklanmaktan ziyade türler arasında alışverişlerden nasiplenmeyi tercih eden bir anlatıdır. Efsaneler, fantastik temalar, korku öğeleri, sözde- bilimsel açıklamalar, korsanlar, kılıçlı kavgalar, bilinmeyen topraklar, canavarlar çoğunlukla bir arada kullanılır. Zagor'un öfkesi ve özgüveni, Çiko'nun mizahı; Kandrax, Hellingen, Super Mike, gibi başarılı kötü adamları; iktidar arzusu, haset ve dostluk gibi duyguların çatışması, bu eklektik öykü şablonunun sürükleyici unsurlarıdır.

Guida Nolitta bütün yoğunluğunu yine ressam Ferri ile yaratacakları Mister No'ya verdiğinde Zagor senaryoları yazmayı bırakır. Ama kendinden sonraki senaristlere şaşmaz bir yol bırakmıştır. Western arka planında neredeyse her şey serbesttir. Kişisel olarak, Zagor öykülerinde kırılma noktası olarak gördüğüm bir çalışmaya kadar hemen her şeyin bu şablon içerisinde tekrarlandığını düşünüyorum. Tiziano Scvlavi'nin yazdığı Kabus adlı öykü belki de Zagor öyküleri içinde en değişik olanıdır. Çeşitli hilelerle Kızılderilileri kandıran ve onları beyazlarla barış içinde yaşamaya zorlayan Zagor bu macerada kendisiyle hesaplaşır. Hiç alışık olmadığımız şeyler görürüz, Zagor bir düelloda yenilir, Kızılderililerle birlikle beyazların kalesine saldırır, can dostu Çiko ile karşı karşıya gelir, ağlar ve sonunda kendini öldürür. Dylan Dog'un yaratıcısı Sclavi'nin bu Zagor öyküsü o kadar ayrıksı bir öykü olur ki ltalya'daki Zagor Top-tenleri dışında Zagor'u en iyi anlatan tek ve biricik öykü olarak yerini alır.

Zagor'un anlatı içerisindeki konumunu, karakter özelliklerini sorgulayan hikâye, dizinin tüm kalıplarını alaşağı etmektedir. Zagor'un kahramanlığını, misyonunu ve bütünüyle "hayatını" anlamsızlaştıracak çelişkilerle karşılaşırız. Popüler kültür ürünleri içerik olarak çelişkilidir ve anlatılar hiçbir zaman doğrusal bir biçimde gelişmemektedır. Bir başka deyişle Zagor'un bu ayrıksı öyküsü nedeniyle bütünüyle "kulvar" değiştirdiğini söylemek mümkün değildir. Aksine, dizi kendi evrenine, fantastik-western kalıplarına kolaylıkla dönecek, alışıldık anlatım biçimleri tekrarlanarak sürecektir. Arada istisnai anlatılar, ayrıksı çıkışlar kaçınılmaz olarak yine olacaktır, o ayrı konu. Ancak yine de, Zagor'un bu öykü sonrasında, Kızılderili-Beyaz dengesini, "yerlilerden yana kullanır, beyazların dünyasının ne denli kirli olduğunu vurgular" biçimde değiştiğini düşünüyorum. Çizgi romanların hayattan kopuk olduğunu düşünmek bu nedenle de yanlıştır. Kendi yapay evrenlerinde sadece "kaçış" öyküleri anlattıklarını söylemek hatalı olacaktır, değişen zaman ve sosyo-kültürel iklimin etkisiyle Zagor, beyaz adamın yaptıklarından daha çok utanır olmuştur sanki. Vahşi Darkwood ormanının ne yapacağı belli olmayan sakinleri olan Kızılderilileri türlü gösterilerle "aldatarak" ehlileşliren Zagor'un günah çıkartması sayılabilir mi bilemiyorum ama bunca yıllık Zagor öykülerinin değiştiği yönü işaretlemesi açısından anlamlıdır. Sonuçta "kırk yaşına" gelmiş bir kahramanın özeleştiri yapması da hoştur. Nice yıllara Zagor!

ORHAN BERENT
 

mnyyf1453

Süper Üye
9 Tem 2009
500
139
eyvallah kardeşim çok güzel bi çalısma.


İnan.!...............ama yalnızca bildiğin gerçeklere

Güven.!...........ama yalnızca içinde bağlandıklarına.

Sev.!................ama yalnızca hak edenleri.

paylaş.!...........ama yalnızca değerini bilenlerle.
 

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,767
37,708
İstanbul
th65536zagorkartonkapak.jpg
th65319zagorkartonkapak.jpg
th65410zagorkartonkapak.jpg
th30253zagorkartonkapak.jpg


Çocukluğumun idolü.. "Zagor Tenay", nam-ı diğer Baltalı İlah..Cesur, akıllı, çevik, dürüst, barışsever ve iyilik adına ne isterseniz bünyesinde barındıran gerçek bir kahraman.. O ve en yakın arkadaşı "Çiko" ile geçirdikleri maceralarını unutmak imkansızdır benim için.. Bu güzel paylaşım için teşekkürler..

th65417zagorkartonkapak.jpg
th65523zagorkartonkapak.jpg
th65655zagorkartonkapak.jpg
th66092zagorkartonkapak.jpg
 

kersel

Yeni Üye
24 Eki 2009
89
41
çocukluğumdan beri severek çizgi roman okurum
en sevdiğim kahramandır zagor
yaşım otuza geldiği halde hala büyük bir zevkle okumaya devam ediyorum...
çevremdekiler pek anlamasada çizgi roman okumanın yaşı yoktur bence
sonuçta çocuklar için yapılmış bir şey değil....
bu sitede benim gibi çizgi roman severler olduğunu görmek beni çok mutlu etti....
 

avci69

Yeni Üye
8 Haz 2010
53
11
bir zagor uzmanından çok değerli bir paylaşım.keşke mister no içinde hazırlansa
 
Üst