Colinmccay
Yönetici
- 27 Haz 2009
- 6,997
- 11,636

Akdeniz Bölgesi’nde, Isparta İli’nin bir ilçesi olan Yalvaç, doğuda Konya ilinin Akşehir, batıda Senirkent ve Afyon ilinin Çay ilçesi, kuzeyde Sultandağı, güneyde ise Şarkikaraağaç ve Gelendost ilçeleri ile çevrilidir. Isparta’nın kuzey köşesinde yer alan Yalvaç, dağlık alanlarla kaplıdır. İlçenin güney, batı ve kuzeydoğusunda Karakuş Dağları, güneydoğu ve kuzeybatısında da Sultan Dağları bulunmaktadır. Her iki dağ sırası ilçenin kuzeyinde kesişmektedir. Sultan Dağlarının en yüksek noktası Topraktepe (2.519 m.), Karakuş Tepesi de (1.992 m.) ilçe sınırları içerisindedir. Ayrıca ilçe topraklarının güneyini Anamas Dağının (Güllüce) kuzey uzantıları, güneybatı kesimini de Kirişli Dağı engebelendirir. İç kesimlerde de Hoyran ve Gelendost Ovalarının uzantıları olan ovalar yer almaktadır. İlçe topraklarını Hoyran ve Doğanoğlu (Yalvaç) dereleri sulamaktadır. Ayrıca Doğanoğlu deresinin kollarından Sücüllü deresi üzerine de sulama amaçlı Yalvaç Barajının küçük yapay gölü yapılmıştır. Denizden ortalama yüksekliği 1.100 m.dir. İl merkezine uzaklığı 105 km. olan ilçenin yüzölçümü 1.415 km2 olup, toplam nüfusu 88.819’dur.
İklimi; Akdeniz iklimi ile kara iklimi arasında geçiş özelliği taşır. Yazları sıcak ve kurak, kış ayları ise soğuk ve yağışlıdır.
İlçenin ekonomisi, tarım, hayvancılık, su ürünleri, turizm ve el sanatlarına dayalıdır. Yetiştirilen başlıca ürünler, buğday, arpa, şeker pancarı, patates, soğan, baklagiller, haşhaş, elma, armut, üzüm ve kirazdır. Son yıllarda yapılan örtü altı sebzecilikte ise marul, taze soğan, ıspanak, maydanoz, domates, biber, patlıcan ve salatalık yetiştirilmektedir. Hayvancılıkta sığır, koyun yetiştirilmektedir. Ayrıca Ankara keçisi de yetiştirilmektedir. Sanayi çok fazla gelişmemekle birlikte, kiremit, metal eşya üreten, orman ürünleri işleyen ve dericilik üzerine kuruluşlar bulunmaktadır. Halıcılık da ekonomide önemli bir yer tutmaktadır. İlçe topraklarında zengin sayılmayan linyit yatakları bulunmaktadır.
Tarihçesi
Antik Çağda Pisidia Bölgesinin önemli kentlerinden olan Yalvaç’ın (Antiocheia) oldukça eskiye dayanan bir geçmişi bulunmaktadır. Yörede bulunan Teknepınar Höyük’de (Teknepınar) Geç Neolitik; (MÖ 5500-4500); Kuyucak Höyük (Kuyucak) ve Yarıkkaya Höyük’de (Yarıkkaya) Erken Kalkolitik döneme (MÖ 3000-1200); Kırkuyusu Höyük (Dedeçam), Çamlıca Höyük (Kozluçay), Dörtyol Höyük (Bağkonak), Yağcılar Höyük (Yağcılar), Tokmacık Höyük (Tokmacık), Altınoluk Höyük (Tokmacık), Akçaşar Höyük (Akçaşar), Kurusarı Höyük (Kurusarı), Sücüllü Höyük (Sücüllü), Çamharman Höyük (Çamharman), Ayvalı Höyük (Ayvalı), Terziler Höyük (Terziler), Mısırlı Höyük (Mısırlı), Ağıl Höyük’de (Kumdanlı) Tunç Çağına (MÖ 3000-1200) ait buluntularla karşılaşılmıştır.
Hitit tabletlerinde (MÖ l800-l200) bugünkü Yalvaç’ın da içinde bulunduğu bölgenin adı Pitaşşa olarak geçmektedir. Hitit (MÖ l800-1200), Frig (MÖ 750-690), Lidya (MÖ 690-547) ve Pers (MÖ 547-334) , Makedonya, Seleukoslar, Pergamon Krallığı, Roma ve Bizanslılar yöreye hakim olmuşlardır. Romalılar yöreyi MÖ.102-49 yılları arasında Kilikia Eyaletine, daha sonra da Asia Eyaletine bağlamıştır. Galat Kralı Amyntas, Pisidia ve otoriteyi kurması için M.Ö. 39 yılında bölgeye kral olarak atanmış ve M.Ö. 25 yılında öldürülünceye kadar bu görevini sürdürmüştür. Amyntas’ın ölümünden sonra krallığın toprakları Roma İmparatoru Augustus (M.Ö. 27-M.S. 14) tarafından Galatia Eyaleti haline getirilmiştir. Bu eyaletin sınırları zaman içinde değişmiş olsa da Pisidia bölgesi içinde kalmıştır. Pisidia bölgesinde özellikle İmparator Augustus döneminde Roma egemenliğinin simgesi olan koloni kentleri kurulmuştur. Bunlardan en önemlisi Yalvaç ilçesi içindeki Pisidia Antiokheia kentidir.
Sultan Dağları’nın güneyinde, bugünkü Yalvaç’ın yaklaşık 1 km. kuzeyinde kurulmuş olan Antiokheia, bir Seleukos kolonisidir. Kentin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Kentin Seleukos I (MÖ 312-280) veya oğlu Antiokhos I (MÖ 280-261) tarafından kurulduğu sanılmaktadır. Apameia Barışı sırasında (MÖ 190-188) kent Magnesia ad Meandr’dan (Ortaklar) getirilen kolonistler tarafından kurulmuş ve kente Romalılar tarafından bağımsızlık verilmiştir. Kent bu durumunu MÖ 39 yılında Amyntas yönetimine girinceye kadar korumuştur. MÖ 39 yılından Galat Kralı Amyntas’ın öldürüldüğü MÖ 25 tarihine kadar kralın egemenliği altında kalan kent daha sonra Galatia Eyaleti içine alınmıştır. MÖ 25 yılında İmparator Augustus zamanında Colonia Caesarea adıyla Roma kolonisine dönüştürülen kent bu statüsünü yaklaşık iki yüz yıl korumuştur. Kentin ekonomik durumu MS.III. yüzyılda en üst düzeye çıkmıştır. Bugün kent üzerinde sütunlu cadde, Augustus Tapınağı, Tiberius Alanı, Propylon (Anıtsal Giriş), Roma Hamamı, Nimfeum (Çeşme), Bouleuterion (Toplantı Binası), Tiyatro ve kilise kalıntıları bulunmaktadır. Roma egemenliği M.S. 395’e kadar sürmüş, bu tarihten sonra bölge Bizans topraklarına katılmıştır. Antiocheia MS.III. yüzyılın sonunda kurulan, Pisidia eyaletinin metropolisi olmuştur. Kilise kayıtlarından anlaşıldığına göre kent Bizans döneminde de önemine korumuştur. Bizans egemenliği sırasında 714 yılında Emeviler, 771 yılında Abbasiler tarafından istilaya uğrayan Isparta ve civarı, kısa sürede Bizanslılar tarafından geri alınmıştır.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Oğuz boyları bölgeye yayılmaya başlamıştır.Ancak Bizanslılar ile Anadolu Selçukluları sürekli çatışmış, Isparta yöresi de her ikisi arasında sürekli el değiştirmiştir.Yalvaç ve çevresinde devam eden Türk Bizans mücadelesi Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan ve Bizans İmparatoru Manuel Komnenos’un orduları arasında yapılan Miryokefalon Savaşını (1176) Selçuklular kazanmıştır. 1300 yıllarında Hamitoğulları Beyliği hakimiyetine giren Yalvaç, beyliğin ikiye ayrılmasından sonra Dündar Bey’in tarafında kalmıştır. İlyas Bey zamanında Yalvaç, Karamanoğulları tarafından ele geçirilmiştir. İlyas Beyin oğlu Kemaleddin Hüseyin Bey de 1380 yılında Osmanlı Padişahı I. Murad ile yaptığı anlaşma sonucunda 80.000 altın karşılığında Yalvaç ve Karaağaç bölgesini, Osmanlı egemenliğine bırakmıştır. Ankara Savaşı’ndan (1402) sonra Osmanlı Devletinin içerisinde bulunduğu zor durumdan faydalanarak Hamidoğulları eski topraklarını ele geçirmişledir. Çelebi Mehmet’in l4l4 yılında Karamanoğulları’ndan bölgeyi tekrar geri almıştır. Bundan sonra Yalvaç ve çevresi merkezi Kütahya olan Anadolu eyaletinin bir sancağı olmuştur. Ancak Osmanlılarla Karamanoğulları arasındaki çekişme sürmüş, yöre her ikisi arasında el değiştirmiştir. Sultan II.Murat döneminde (1421-1451) Yalvaç’ın da içerisinde bulunduğu Hamideli sancağı kesin olarak Osmanlı topraklarına katılmıştır.
XIX.yüzyıl sonlarında Yalvaç, Konya vilayetinin Hamid sancağına bağlı bir kaza olarak yönetilmiştir. I.Dünya Savaşı’ndan sonra Konya’daki delibaş İsyanından Yalvaç da etkilenmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra Isparta’ya bağlanmış ve ilçe konumunu sürdürmüştür.
İlçede günümüze gelebilen tarihi eserler arasında, Psidia Antiokheia antik kenti kalıntıları ile;
Devlethan Camisi
Ulu Cami
Leblebiciler Camisi
Roma Hamamı
Eski Hamam
Yeni Hamam
Yalvaç Müzesi
Antiokheia Su Kemerleri
St.Paul Kilisesi
Küçük Kilise
Ayıini Mağarası ve
Doğal Güzellikleri bulunmaktadır.
Devlethan Camisi

Isparta Devlethan Camisi’nin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı ve mimarının kim olduğu kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber, Anadolu Selçuklu Sultanı I. Mesud’un oğlu Devlethan adına veya Selçuklu hükümdarlarından birinin kız kardeşi olan Devlet Hatun tarafından yaptırıldığı ileri sürülmüşse de bu iddialar da kesinlik kazanamamıştır.
Devlethan Camisi ilçe merkezindedir. Devşirme malzeme ile yapılan camide Beylikler dönemi dış cephe özellikleri görülmektedir. İbadet mekanı enine üç sütun dizisi ile dört sahına ayrılmış üzeri kırma çatı ile örtülmüştür. Caminin tek minaresi yapının kuzeydoğu köşesinde yer almaktadır. Mihrabı ve minberi sade ve bezemesizdir.
Cami çeşitli zamanlarda onarım geçirdiğinden ötürü orijinalliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır.
Yeni Cami
Isparta ilçe merkezinde, Devlethan Camisi’nin hemen önünde bulunan Yeni Cami XIX. yüzyılda yapılmıştır. Banisi ve mimarı bilinmemektedir.
Duvarları dıştan moloz taş, içten horasan harcı ile yapılan cami kare planlıdır. İbadet mekanı dört sütun üzerine oturan bir kubbe ile örtülmüştür. Bunun da üzeri kırma çatılıdır. Minare kuzeybatı köşede bulunmaktadır. Mihrabı ve minberi oldukça sadedir. Kubbe ve iç mekandaki bezemeler XX.yüzyılın sonlarına aittir.
Leblebiciler Camii
Isparta Yalvaç ilçesinde bulunan bu caminin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Kitabesi de bulunmamaktadır.
Cami devşirme malzeme ile yaptırılmıştır. Oldukça sade bir dış cephesi ve ibadet mekanı bulunmaktadır. Kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Girişin sağında, tuğla malzeme ile tek şerefeli olarak yapılmış bir minaresi vardır.
Roma Hamamı

Isparta Yalvaç ilçesinde bulunan Roma dönemine ait olan hamam arazi konumuna uygun biçimde yapılmış, bu nedenle de dikdörtgen planı düzgün bir şekil göstermemektedir.
MS.I.-II.yüzyılda, Roma döneminde yapılmış olan hamamın biri palaestra, diğeri de hamam olmak üzere iki ayrı bölümü bulunmaktadır. Bunlardan palaestra hamamın önünde olup, üç taraftan bir avlu etrafında revaklarla çevrilmiştir. Palaestranın avlusu 20.00x20.00 m. ölçüsünde olup, revaklarla birlikte toplam ölçüsü 37.00x29.00 m.dir. Palaestranın taban döşemesi ile ilgili olarak kazı çalışmaları devam ettiğinden bu konuda tam bir bilgi bulunmamaktadır. Bununla beraber zeminin taş ve mozaik döşeli olduğu sanılmaktadır.
Roma hamamı palaestra ile bir bütünlük oluşturmaktadır. Roma hamamlarında olduğu gibi bu hamam da Frigidarium (soğukluk), Tepidarium (ılıklık), Caldarium (sıcaklık) bölümlerinden meydana gelmiştir. Bunun dışında soyunma yerleri (Apoditerium), su tesisleri, külhan ve depolar da onları tamamlamaktadır. Hamamın yapımında blok halinde kesme taşlar kullanılmıştır.
Eski Hamam
Isparta Yalvaç ilçesi Kaç Mahallesi’nde bulunan hamamın kitabesi bulunmadığı gibi kaynaklarda da ismine rastlanamamıştır. Bu bakımdan hamamın hangi tarihte ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Bununla birlikte yapı üslubundan XVII.yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı sanılmaktadır.
Moloz taş ve tuğladan yapılmış olan hamam soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık kısımlarından meydana gelmiştir. Ayrıca su depoları ile külhan bölümleri de onları tamamlamaktadır. Hamamın üst örtüsü basık kubbedir.
Yeni Hamam
Isparta Yalvaç ilçesinde bulunan Yeni Hamamın ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Mimari yapısından XIX.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Ancak çeşitli dönemlerde yapılan onarımlarla mimari özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir.
Moloz taştan yapılan bu hamam soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Üzeri basık kubbe ile örtülmüştür.
Yalvaç Müzesi (Yalvaç)
Yalvaç Müzesi kurulmadan önce 1947 yılında yöreden toplanan arkeolojik ve etnoğrafik eserler bir depoda bir araya getirilmiştir. Yalvaç Müzesinin yapımına 1963 yılında başlanmış ve müze yeni binasında 1966 yılında ziyarete açılmıştır.

Müzenin Prehistorik eserler bölümünde, Yalvaç yöresinden toplanan ve ilçeye 19 km. uzaklıkta bulunan Çam Harman (Köstük) Höyükten elde edilen Eski Tunç Çağı’na ait pişmiş topraktan rhytonlar, vazolar, testiler, kulplu kaseler ve çeşitli kaplar bulunmaktadır. Ayrıca Göller Bölgesine özgü çanak çömlekler, pişmiş topraktan insan ve hayvan figürleri, mermer idoller, taş el baltaları, kemik aletler ile farklı dönemlere ait mühürler sergilenmektedir. Tokmacık’ta yapılan bir araştırma kazısı sırasında meydana çıkarılan ve dokuz, on milyon yıl öncesine tarihlendirilen çeşitli hayvan fosilleri de müzenin koleksiyonları arasındadır.
Bu eserlerin yanı sıra, Klasik Çağdan Bizans Çağına kadar olan değişik devreleri içeren vazolar, içki kapları, mezar buluntuları, Antiocheia ve Men Kutsal Alanı’nda bulunmuş, Roma Çağına ait pişmiş toprak, mermer ve bronz tanrı ve tanrıça heykelcikleri, hayvan figürleri, adak kitabeleri, yağ kandilleri, cam koku şişeleri, bilezikler, değerli taşlardan yapılmış yüzük kaşları, madeni yüzükler Bizans Çağı’na ait takılar da müzenin önemli eserleridir. Yalvaç Müzesinde değişik dönemlere ait altın, gümüş ve bronz gibi sikke koleksiyonları da bulunmaktadır.

Müzenin etnoğrafik eserler bölümünde ise; altın, gümüş ve sedef kakmalı tabancalar, tüfekler, kılıç, kama, ok, yay gibi silahlar zırh ve miğferler, el örgüsü yün çoraplar, renkli peşkir, uçkur ve havlular, cepken, ceket, üç etek, kadife ve sim sırma işlemeli bindallılar, altın gümüş gibi çeşitli takılar bulunmaktadır.
Müze bahçesinde, Klasik Çağ’dan itibaren Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait mezar stelleri, lahitler, ostotekler, sunaklar, yazıtlar, heykeller ve mil taşları sergilenmektedir.
St. Paul Kilisesi

Isparta Yalvaç ilçesi Psidia Antiokheia antik kentinde bulunan St.Paul Kilisesi Hıristiyanlığın başlangıcında yapılmıştır. Kentin ilk ve en büyük kilisesi olup, şehir surlarına bitişik Roma dönemi hamamının güneyinde, ona yaklaşık 200 m. uzaklıktadır.
Kilise bazilika planında, 70.00x26.00 m. ölçüsünde dikdörtgen planlıdır. Doğu yönündeki apsidi yarım daire şeklinde olup, dışarıya taşkındır. İç mekan on üç sütunla üç nefe ayrılmıştır. Bunlardan orta nef daha geniş, iki yandaki nefler de daha küçüktür. Orta nef 43.10x11.90 m. ölçüsünde; yan nefler ise 43.00x4.93 m. ölçüsündedir. Kilisenin batısında enine dikdörtgen biçimde uzanan ve önünde altı sütunun bulunduğu bir narteks yer almaktadır. Bu narteksin uzunluğu 8.90, eni ise 21.00x76.00 m. dir.
Kilisenin içerisi çok renkli ve değişik desenli taban mozaikleri ile kaplanmıştır. Burada kullanılan beş rengin yanı sıra çeşitli desenler, geometrik ve bitkisel motifler kullanılmıştır. Mozaikli ana mekanın bulunduğu yerde dört adet Grekçe kitabe bulunmaktadır. Bu kitabelerde kiliseyi yaptıranın, görevli papazların ve buraya adak yapanların isimleri yazılıdır. Bu kitabelerin birinde ismi geçen Optimus, Ortodoks liderlerinden biri olup; MS.375-381 yılları arasında Antiokheia'da piskoposluk yapmıştır.
MS.46 yılında St. Paul bu kilisenin altında bulunan sinagogda Barnabas ile birlikte Hıristiyanlığı yaymak üzere ilk vaazını vermiştir. Bundan ötürü de kilise St.Paul’e adanmıştır. Bu kilisenin en büyük özelliği de Anadolu’da sinagog üzerine yapılmış ilk kilise olması ve ayrıca Aziz Paul’un Hıristiyan dinini yaymak amacı ile vaaz verdiği ilk yer oluşudur.
Küçük Kilise
Isparta Yalvaç ilçesi Psidia Antiokheia antik kentinin merkezinde, sütunlu caddenin 35 m. batısında bulunan Küçük Kilise Latin haçı şeklinde bir plana sahiptir. Bu kilisenin ismi ve ne zaman yapıldığı konusunda kesin bir bilgiye rastlanmamakla beraber, burada yapılan kazılarda ele geçen bir mühürde Neon, Nikon ve Heliodoros isimli üç Martyri’nin isminin yazılı olduğu görülmüştür. Ayrıca Antiokheia (Yalvaç)’da görev yapan ilk papazın Basus olduğu da mühürün diğer yüzünde yazılıdır.
Mimari yönden ve plan olarak bu kilisenin V.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.
Kilise doğu-batı uzantısında olup, ortasında geniş bir nef, iki yanında da birer nef ile dar bir narteksten meydana gelmiştir. Kilise dıştan 43.00x25.50 m. ölçüsünde olup, ibadet mekanının oldukça geniş tutulduğunu göstermektedir. Orta nefin doğu ucunda apsid yer almaktadır. Narteks yan duvarlarının iki tarafa uzatılması sonucu meydana getirilmiş 6.50x23.50 m. ölçüsünde, ince uzun dikdörtgen plandadır.
Kilisenin yarım yuvarlak olan apsidinin iki yanında temel kalıntıları ile karşılaşılmıştır. Bu kalıntılardan apsidin iki yanında Pasthophorion odaları olduğu anlaşılmaktadır.
Ayıini Mağarası
Isparta Yalvaç ilçesinin 15 k. Kuzeydoğusunda, Sultan Dağları’nın güney yamacında, Nazillidere Mevkiinde bulunan Ayıini Mağarası 407 m. uzunluğunda yatay ve kuru bir mağaradır. Soğuk ve yarı nemli bir havaya sahip olan mağara içerisinde sarkıt ve dikitler ile sarnıçlar bulunmaktadır. Mağara iki kattan oluşmuş, çatlaklı bir yapısı olan fosil niteliklidir.
Mağarada belirgin bir hayvan topluluğuna rastlanmamış, yalnızca bazı bölümlerinde yarasa türleri yaşamaktadır. Mağaranın en başta gelen özelliği de diğer mağaralarda rastlanmayan sarnıçların bulunmasıdır.
Bizans döneminde bu mağara değişik amaçlarla kullanılmıştır.

Alıntıdır. bakunin tarafından düzenlenmiştir.