bortecinefb
Süper Üye
Bir ceza davasının ara kararında, yani o günkü duruşmanın sonunda yargıcın son cümlesi çok önemlidir ve hayatidir:
“Tahliye talebinin reddine ve tutukluluk halinin devamına...”
Ya da:
“Tahliye talebinin kabulüne ve tutukluluk halinin kaldırılmasına...”
Aylardan beri Silivri’de, Ergenekon, Balyoz davalarında tartışılan hep ‘tutukluluk hali’dir. Sanıklar tutukluluk halinin cezanın infazı haline geldiğini söylemektedirler.”
* * *
Bu “tutukluluk hali” çok önemlidir, Cumhuriyet tarihinin ilk önemli davasında da tartışılmıştır.
Dava suikast davasıdır, İzmir’de, Atatürk’e suikasta hazırlanırken yakalanmışlardır.(1926)
İstiklal Mahkemesi derhal İzmir’e gönderilir, “Kel Ali” lakaplı Ali Çetinkaya başkanlığındaki mahkeme Atatürk’ün gençlik ve silah arkadaşı Kâzım Karabekir Paşa ile Ali Fuat Paşa’nın da tutuklanmasına karar verir. İkisi de bir süre önce kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Partisi’nin kurucularından, başkan ve genel sekreterdir. Bir tarihçinin deyimiyle “İhtilal evlatlarını yemeye başlamıştır.”
* * *
Başbakan İsmet Paşa’dır. İnönü, en yakın arkadaşı Karabekir’in tutuklanmasına müdahale eder, serbest bıraktırır.
İçişleri Bakanı Recep Peker, şifreli telgrafla İzmir’de bulunan Atatürk’e ihbar eder.
Atatürk ihbar üzerine Başbakan İsmet Paşa’ya durumu anlatan şifreli bir telgraf çeker; Atatürk eski arkadaşlarının suikasta karıştıklarını düşünmekte ve İsmet Paşa’ya durumu anlatmaktadır.
İsmet Paşa tutuklanmalara karşıdır:
“Açık yargılamalar ile herkesin yüreklerine kadar işleyecek mahkûmiyetler kesinleşmeden Karabekir Paşa’nın, Ali Fuat Paşa’nın ve benzerlerinin tutuklanmaları herkesin yüreğinde sırası ile şaşkınlık, acı ve direnme duyguları doğurur.”
Atatürk cevap verir:
“Benim sevgili İsmet’im,
Kendini üzme, durumun gereği çok ivedi duraksamadan hareket etmelisin. Bana güvendiğinize bütün kalbimle inanarak gözlerinizden öperim.”
İsmet Paşa, en yakın arkadaşı Karabekir’in tutuklanmasını kabul etmemektedir, şu karşılığı verir:
“Sevgili Paşam,
Özel sözlerinize candan teşekkür ederim. Ne kadar acı çektiğimi tasavvur edemezsiniz. Bu hareket tarzını aklım almıyor, kalbim parçalanıyor.
Siz, bana nasıl bir hareket tarzı tavsiye edersiniz?”
* * *
Atatürk, mahkeme başkanıyla konuşmuş ve “Başvekil hazretlerini İzmir’e davet etmeyi” uygun görmüştür:
“Yüz yüze görüşmeden başka bir çare bulamadık, hemen İzmir’e hareket buyurmanız uygun olacaktır.”
* * *
İsmet Paşa İzmir’e hareket ederken, İstiklal Mahkemesi’nin Karabekir’i bıraktıran müdahalesi için İsmet Paşa’yı da tutuklamak istediği söylenir.
* * *
İsmet Paşa, daha ileride bunu yalanlayacaktır.
İzmir’e gelir, mahkeme başkanı ve üyeleriyle toplantı yapar, sorguya çekilen bazı sanıkları dinler.
Ertesi gün de Karabekir Paşa, Ankara Etlik’teki çiftlik evinden alınır, İzmir’e yola çıkarılır, bu ikinci tutuklanışıdır, birincisi İsmet Paşa’nın müdahalesiyle durmuştur.
* * *
Sonuç; sanıklardan idam edilenler vardır, beraat edenler de... Karabekir Paşa ve arkadaşları beraat etmişlerdir.
Atatürk, sekiz ay sonra Çankaya’daki sofrada ağırladığı Ali Fuat Paşa’ya şöyle der:
“Paşaları senin yüzünden affettirdim!”
Hasan Pulur - Milliyet
“Tahliye talebinin reddine ve tutukluluk halinin devamına...”
Ya da:
“Tahliye talebinin kabulüne ve tutukluluk halinin kaldırılmasına...”
Aylardan beri Silivri’de, Ergenekon, Balyoz davalarında tartışılan hep ‘tutukluluk hali’dir. Sanıklar tutukluluk halinin cezanın infazı haline geldiğini söylemektedirler.”
* * *
Bu “tutukluluk hali” çok önemlidir, Cumhuriyet tarihinin ilk önemli davasında da tartışılmıştır.
Dava suikast davasıdır, İzmir’de, Atatürk’e suikasta hazırlanırken yakalanmışlardır.(1926)
İstiklal Mahkemesi derhal İzmir’e gönderilir, “Kel Ali” lakaplı Ali Çetinkaya başkanlığındaki mahkeme Atatürk’ün gençlik ve silah arkadaşı Kâzım Karabekir Paşa ile Ali Fuat Paşa’nın da tutuklanmasına karar verir. İkisi de bir süre önce kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Partisi’nin kurucularından, başkan ve genel sekreterdir. Bir tarihçinin deyimiyle “İhtilal evlatlarını yemeye başlamıştır.”
* * *
Başbakan İsmet Paşa’dır. İnönü, en yakın arkadaşı Karabekir’in tutuklanmasına müdahale eder, serbest bıraktırır.
İçişleri Bakanı Recep Peker, şifreli telgrafla İzmir’de bulunan Atatürk’e ihbar eder.
Atatürk ihbar üzerine Başbakan İsmet Paşa’ya durumu anlatan şifreli bir telgraf çeker; Atatürk eski arkadaşlarının suikasta karıştıklarını düşünmekte ve İsmet Paşa’ya durumu anlatmaktadır.
İsmet Paşa tutuklanmalara karşıdır:
“Açık yargılamalar ile herkesin yüreklerine kadar işleyecek mahkûmiyetler kesinleşmeden Karabekir Paşa’nın, Ali Fuat Paşa’nın ve benzerlerinin tutuklanmaları herkesin yüreğinde sırası ile şaşkınlık, acı ve direnme duyguları doğurur.”
Atatürk cevap verir:
“Benim sevgili İsmet’im,
Kendini üzme, durumun gereği çok ivedi duraksamadan hareket etmelisin. Bana güvendiğinize bütün kalbimle inanarak gözlerinizden öperim.”
İsmet Paşa, en yakın arkadaşı Karabekir’in tutuklanmasını kabul etmemektedir, şu karşılığı verir:
“Sevgili Paşam,
Özel sözlerinize candan teşekkür ederim. Ne kadar acı çektiğimi tasavvur edemezsiniz. Bu hareket tarzını aklım almıyor, kalbim parçalanıyor.
Siz, bana nasıl bir hareket tarzı tavsiye edersiniz?”
* * *
Atatürk, mahkeme başkanıyla konuşmuş ve “Başvekil hazretlerini İzmir’e davet etmeyi” uygun görmüştür:
“Yüz yüze görüşmeden başka bir çare bulamadık, hemen İzmir’e hareket buyurmanız uygun olacaktır.”
* * *
İsmet Paşa İzmir’e hareket ederken, İstiklal Mahkemesi’nin Karabekir’i bıraktıran müdahalesi için İsmet Paşa’yı da tutuklamak istediği söylenir.
* * *
İsmet Paşa, daha ileride bunu yalanlayacaktır.
İzmir’e gelir, mahkeme başkanı ve üyeleriyle toplantı yapar, sorguya çekilen bazı sanıkları dinler.
Ertesi gün de Karabekir Paşa, Ankara Etlik’teki çiftlik evinden alınır, İzmir’e yola çıkarılır, bu ikinci tutuklanışıdır, birincisi İsmet Paşa’nın müdahalesiyle durmuştur.
* * *
Sonuç; sanıklardan idam edilenler vardır, beraat edenler de... Karabekir Paşa ve arkadaşları beraat etmişlerdir.
Atatürk, sekiz ay sonra Çankaya’daki sofrada ağırladığı Ali Fuat Paşa’ya şöyle der:
“Paşaları senin yüzünden affettirdim!”
Hasan Pulur - Milliyet