Türk filmlerindeki çizgi romanlar üzerine bir deneme...

oktayyapıcı13

Onursal Üye
29 Haz 2015
1,367
15,523
Batı Medeniyeti’ni temsil eden çizgi romanlar, Batı Medeniyeti’nin ürünü olan filmlerden esinlenmeyi temsil ettiği gibi filmlerin var olabilmesini de sağlamıştır ve daha önemlisi çizgi romanlar film senaryolarında tamamlayıcı rol üstlenebilmişlerdir.





Türk filmlerinde de çizgi romanlar görünebilmiştir.

taEJ5bTg_o.jpg


Çizgi romanların Türkiye’de varlığı daha çok çocuk standartlarında olduğundan, dönemsel olarak çizgi romanlarla çocukların ilişkilerine yer verilmiştir.

zL488BVq_o.jpg


Çocukların kitapları değiş tokuş yapabilmeleri gibi farklı hikayeler filmlere yansıyabilmiş, filmler dönemsel anlatım yapabilme görevi üstlenebilmiştir.

zZkkGX6p_o.jpg


Dönemsel anlatım gibi çizgi romanların ailelerinin desteğiyle yaşayan ve kişiliği gelişmemiş erkeklerin bir eğlencesi olabileceğine dair imalı tanımlar da yapılabilmiştir.

K7i5w6II_o.jpg


Çünkü bu kitaplar aslında genç değil de çocukluk dönemine aitliğe dair kanıyı ifade etmektedirler.

w0SAid86_o.jpg


Raquel Welch’in büyük boy pozuna dokunmanın Welch’e dokunmak olması veya olmaması çizgi romanlara bakış açısından fark yaratabilmiştir.

pLbuONZQ_o.jpg

Filmdeki postere dair kaynak:

Bu fark Ottomanovski kurgularında özellikle ikinci versiyondan Mehmed ve Abdülhamid’i düşmanlarına bile yardım eden bir Mark, düşmanlarını çıkarı için kullanacak kadar etkili bir Blek veya adil bir Zagor... gibi tanıtılmasında da yararlanılan bir unsur olabilmesinde anlam taşımıştır.

botSWdYj_o.jpg


Sadece filmlerde değil dizilerde de görülen çizgi romanlar açısından bir tane filmin daha önemli olduğu düşünülebilir, Yüz Numaralı Adam.



Z9dePI1X_o.jpg

Filmde Kemal Sunal'ın canlandırdığı Şaban karakteri beceriksiz ve aklı bir karış havada olduğundan düzenli bir işe girip çalışamamaktadır, filme çıkmam zinhar günahtır diyip sulu süt satan babası ve iki erkek kardeşinin eve getirdiklerine bağlı yaşamaktadır.

Adeta bir çocuk gibidir, alıngandır, sinirlidir, duygusaldır, kimsenin başaramayacaklarını başarma arzusu vardır, hayatını boşa geçirmiyor demek için karate ile ilgilenir ama dayak yemekten vazgeçemez, fordçulardan genç kızları kurtarırken kızların fordçularla olan ilişkilerini önemsemez, kültür yapmak için çizgi roman okur, sürekli kurgu türeterek zengin ve önemli bir kişi olacağına karşısındakileri inandırmak ister, dürüsttür ve tüm dürüstlüğüyle oh be diyeceği sigara için kardeşine çirkeflik yapacak kadar züğürt bir delikanlıdır.

Uhig2Kgr_o.jpg


Şaban züğürt olduğu gibi keyfine de düşkündür. Çizgi romanlarıdan kenefte bile vazgeçemez* ve kenefte okuduğu çizgi romanları kahvaltı masasına koyacak kadar titiz, temiz bir insandır(!)**.

* Çizgi romanların değerlerine dair sembolik anlatım yapılmış da olabilir.

** İkinci el çizgi romanlardan uzak durulmasına dair önemli bir nedendir.​

1cLrM4xv_o.jpg


Çizgi roman okumanın kişiyi kahramanlaştıramayacağının dürüstlükle karikatürize edildiği filmde, züğürt ve aklı bir karış havada şöhret olup zengin olmaya çalışan karakterin kahramanlığı dürüstlükle ifade edilmiştir. Yani sen Fatih’in İstanbul’da doğduğu yaştasın kurgusu, Mehmed'in tahta çıkana kadar yaşadıklarını, mücadelesini, fetih sürecinde dünyanın ve Bizans’ın koşullarını, fetih sürecinde Osmanlı’daki devlet kademesindeki birçok kişinin düşüncelerini önemsizleştirirken ışık altına itilen Mehmed figürü önemli hale getirilince, bu Mehmed gibi Osmanlı devletine karşı bir önemsizleştirme kadar anlam taşır ve önemsizleştirmeyi kurgulara sığdırıp, kurgu tarihçiliğiyle yapılan kahramanlık sen Fatih’in İstanbul’da doğduğu yaştasın'ın değerini artırırken Batı Medeniyeti’ne ait çizgi romanları okuyorsunu önemsizleştirir. Aynı romantik ve karizmatik bir erkeğin kollarında rüya gibi bir aşk hikayesi yaşamaya çalışırken kız kurusu olacağına dair korkularını unutmaya çalışan genç kızlar gibi.

49TPNxwi_o.jpg


Kahramanlık, kurgusal Osmanlıcılık(Ottomanovski)...ile bir idealize yapılmaktadır. Fakir fakirliğini unutacaktır, aptal zeki olacaktır, evler pastaya dönecektir...

Mandrake büyük bir sihirbazdır, ama aynı zamanda bir illüzyonisttir. İsketleri domuza dönüştürebilir, tüfek yılan olabilir, tabanca çiçek...Mandrake bunları Tibet’te çok gizli bir yerde öğrenmiştir yani marifetini temellendirmeye çalışmıştır; ancak bu çizgi romanı okumak büyülü dünyada yer alabilme marifeti değil, bunun gerçek olacağına dair hayaldir.

dAHrl5Dx_o.jpg


sAebqWgj_o.jpg

Kapak ressamı çizerlerin de tahtaları
yılanlara dönüştürme yetenekleri vardır​

Hayal ile değil gerçek hayat içinde yaşadığımızdan filmin kökenlerine bakabiliriz.

Türkiye’de sadece çizgi romanlar değil filmler ve film afişlerinde İtalya’nın baskın bir etkisi bulunmaktaydı.



İtalya’da Alain Delon, Ornella Muti, Adriano Celentano ve John Travolta gibi farklı yüzler çizgi roman kahramanına dönüştürülmekteydi. Türkiye’de kahramanlaştırılan ise Kemal Sunal ve komedi olmuştur.

İtalyan komedi filmleri gibi İtalya’da mizah içerikli çizgi roman kapaklarında görülen, İlyas Salman’nın komedi film afişlerindeki gibi, büyütülmüş kafa Türkiye’deki Kemal Sunal’ın özellikle, '' Şaban ''(Turkish Charlot) filmlerinin afişlerinde kullanılmıştır.

gjHlV6UC_o.jpg


Sadece Kemal Sunal’ın değil diğer bazı film afişlerinde yine İtalyan etkisi görülebilmekteydi.

tmgLDRRu_o.jpg


Bu etkinin Amerika kökenli olduğu düşünülebilir.

BSIFewOB_o.jpg


b9Owg6YY_o.jpg


İtalyan filmleri arasında Yüz Numaralı Adam isimli filmin kökeni olabilecek bir film bulunmaktadır.

n145EaJA_o.jpg


Şaban gibi filmin ilk sahnelerinde kadın karakterin bir çizgi roman okuduğu görülmektedir. Çizgi roman Diabolik’ten esinlenilerek hazırlanmış Demoniak’ın Yılan Kulübü isimli macerasıdır.

ZxiPOrXw_o.jpg


Yüz Numaralı Adam filminde karakter dürüst kahraman imajını pekiştirmek için Teks, Blek ve Zagor okumaktaydı, bu filmde de Adriana kötü kız imajını pekiştirmek için bu çizgi romanı okumaktadır.

Filmde Stefania Sandrelli tarafından canlandırılan Adriana karakteri ahlaki erdemleri olmayan, erkekler için kolay bir kızdır. O da kendi çapında bir kahramandır, insanlarla eğlenmek varken diğer kızlar gibi evlenmek ve çocuk sahibi olmak ona uygun değildir. O kendisini taciz eden erkeklere fırsat verirken kadın olma karakterinden farklı bir karaktere bürünmektedir. Bu yüzden taşrada onun işi olamaz, o Roma’da olmalıdır.

Adriana da Şaban gibi belli bir işi olmayan, sık iş değiştiren bir karakterdir, çünkü Şaban gibi o da yalnızca kurgusal güç istemektedir. Aynı zamanda bu kadar sık iş değiştirme ona farklı fırsatlar da sağlamaktadır, bir bakıma İffet filmindeki İffet’in kariyer basamakları için yatılı olarak erkeklerin yataklarında yatması gibi.

Adriana sadece yatakta değil başka amaçlarla da kullanılmaktadır:

Sorun şu ki o her şeyden hoşlanır. Her zaman mutludur. Hiçbir arzusu yoktur, kimseyi kıskanmaz, hiçbir şeyi merak etmez. Onu şaşırtmak mümkün değildir. Her gün küçük düşürülse de bunun farkına bile varmaz. Suya dayanıklı bir madde gibi sırtından aşağı kayıp gider. Sıfır hırs. Ahlaki kurallardan eser yok. Bir fahişenin para sevgisi desen o da yok. Dün ya da yarın onun için yok hükmündedir. Günü yaşamak bile çok fazla planlama demektir. Bu yüzden ânı yaşar o. Güneşlenmek, plak dinlemek ve dans etmek onun tek meşgalesidir. Günün geri kalanında ise değişken ve kaprisli, kendisiyle olmaktan korkan, daima başkalarıyla kısa süreli ilişkiler kuran biridir.​

Adriana Şaban’ın aksine kendisini görebilecek bir karakterdir:

Ben Milena'yım, değil mi? Ben öyle miyim? Biraz da budala.​

Gerçek hayatın içinde kurgulara bağımlı yaşayan Ottomanovski'nin yazarottisi ise şöyle cevap verir:

Tam aksine. Sen herkesten daha akıllısın belki de.​

Zagor macera olmadan var olmayacağı gibi Adriana da gerçek hayattaki boşluğun kurgusallaştırılmasını sevmektedir. Adriana da Teks gibi tutkuyla hareket ediyor gibi görünse de düşmanlık bile gösteremeyecek bir yoksun başarı arayışındadır.

Bunun önemini yine kapaklardan anlayabiliriz.

Örneğin kapaklar konusunda en sorunlu durum, kadın modeller ve aktristlerin tüketilebilirliğidir. Çünkü dönemsel olarak aynı poz çokça kullanılmıştır ve eğer çizer yüz hatlarını çok iyi şekilde çizmemişse veya poz özgün nitelikte değilse veya ünlü bir filmden bir sahne değilse, bu pozlar oldukça dönemsel kalmış ve unutulmuştur.











1qrbOsyR_o.jpg

Kadınlar güzellerdir, güzel bir bahçe gibidirler; ancak kadınların sahip oldukları güzellik aslında bir kelebeğin ömrü kadardır. Yetenekli olsalar bile yetenekleri gerçeklerin dünyasında ömür olarak daha kısadır.

tMIinvmn_o.jpg

Adriana’nın da arzuları vardı, istekleri vardı aynı ünlü olmak isteyen ve ünü için kendisini ucuzlatacak diğer kadınlar gibi.

Güzelliğin kurgulaştırılamayan devinimsel göreceliğinin ağırlığına dayanacak gücün olmadığını da fark edemiyordu.



Playboy gibi bir dergide görünmek önemlidir, ama bu oldukça kısa ömürlü bir ündür ve Playboy’un ünü için araçsallaşmada özenilen lüks ve hayat içinde güçlenmek gösterinin yıldızı olma değildir, gösterinin belirleyicisi olmadır.



mforvVup_o.jpg

Adriana’nın hayatı aslında Italo’nun hayatında anlamlıdır, ama onun için Italo’nun hayatı bayağıdır ve dürüstlük kurgulanmış hayatında bu bir leke kadar anlamlı olabilir veya Italo onu bir Bardot yapacak imkanlara sahip midir?

Şaban da her ne kadar dürüst olsa da dürüstlüğü ona apartman alacak, beraber olmak istediği kadınla bir hayat yaşayacak imkanları yaratamamaktadır. O sadece ona verilecek olan ile güçlü olabilirdi.
 
Son düzenleme:

murats

Onursal Üye
5 Şub 2011
1,216
5,042
Ne kadar güzel bir çalışma bu.
Evden çıkmak üzere olduğum için tamamını okuyamadım, ama beğenimi şimdiden yazmak istedim.
Tebrik ederim.
 

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,158
6,847
Harikulade bir çalışma! Çok enteresan bağlantılar tespit etmişsiniz değerli oktayyapici13. Keyifle okudum. Çok teşekkürler.
 

abolardis

Onursal Üye
12 Şub 2011
6,630
24,407
Mükemmel bir çalışma referans niteliğinde.
Bu arada Cüneyt ARKIN " Gırgır Ali " filmini de değerlendirmeye alabilir misiniz bilmiyorum.
Gırgır ve Çarşaf dergileri gırla geçer filmde.
Çok teşekkür ederiz.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

KHANN

Kıdemli Üye
19 Ara 2012
126
277
Merhaba değerli ''oktayyapıcı13''

Yazınızı keyifle okudum , çizgiroman - kültür - kadınlar ve dönemsel etkileri üzerine adeta geçmişime yolculuk yaptım . Şu an 50 yaşındayım ve hatırlayabildiklerim 10 yaşımda ranzamın üstünde Zagor okurken onunla maceradan maceraya koşup , ona hiçbir zarar gelmemesi için dua edip , heyecan ile babamın elinden tutup Mecidiyeköy'de ki altta kalan yolun orda olan bayii'den yeni sayıyı almaya gitmemizdi . Ayrıca kadınlar üzerine olan ilk gizli etkileşimlerimi değerli sanatçı rahmetli Turhan Selçuk'un gizemli ve gerçeküstü Abdülcanbaz hikayelerindeki karakterler ile yaşamıştım . ( O yılların görsel imkanları malumunuzdur ) . Yanılmıyorsam ilk gördüklerim Milliyet gazetesi içindeki bant çizgilerdi , onlara erişim sağlamak büyük bir hazine elde etmek gibi idi . Kızılmaske ve Mandrake ile birlikte hayal dünyamın en önemli figürleri idi . İyi ki o yıllarda çocukmuşum diyor radyo'dan maç dinlemiş bir nesile selam ediyorum . Sevgiler , saygılar .
 

Little Guitars

Yeni Üye
21 Ağu 2019
76
173
Gerçi yerli film değil ama Emir Kusturica'nın Kara Kedi, Ak Kedi filmindeki karakterlerden biri film boyunca Alan Ford okur. Alan Ford merakım bu film sayesinde başlamıştı. Zaten filmde kullanılan tekerlekli araçlar vs. de bu çizgi romandan esinlenerek yapılmış.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst