
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Şanlıurfa İline bağlı bir ilçe olan Suruç, batısında ve Birecik, doğusunda Merkez ilçe, güneydoğusunda Akçakale, kuzeyinde Birecik ve Bozova, güneyinde de Suriye ile çevrilidir. Şanlıurfa’nın güneybatı kesiminde yer alan Suruç’un toprakları Şanlıurfa Platosundan Suriye’ye gidildikçe alçalan düzlüklerden meydana gelmiştir. Suruç Ovası ismi ile anılan bu düzlüğün yüksekliği 1000 m.ye yakındır. Suruç Ovası batı, kuzey ve doğudan Güvercik, Cudi ve Devres Dağları ile çevrilidir. Suruç Ovası dışında doğudan batıya doğru devam eden yükseltileri çok fazla olmayan dağınık tepeler bulunmaktadır.
İlçe topraklarının kuzeyinde yaz aylarında kuruyan cılız akarsular dışında başka, önemli bir akarsu bulunmamaktadır. Şanlıurfa’ya 45 km. uzaklıktadır. Deniz seviyesinden 537 m olan ilçenin yüzölçümü 706 km2 olup, toplam nüfusu 94.727’dir.
İlçede karasal iklim hüküm sürmekte olup, gece ile gündüz yaz ile kış ortalama sıcaklığı arasında büyük farklar vardır. Yıllık sıcaklık bazen 40 dereceyi aşar. En soğuk ay olan Şubat ayında ise sıcaklığın bazen sıfırın altına düştüğü görülmektedir.
İlçenin bitki örtüsü Step görünümündedir.Atatürk Barajı’nda su toplanmaya başlamasıyla birlikte iklimde hissedilir derecede değişiklikler olmuştur. Önceki yıllara göre yörede, yazları nem miktarı artmıştır. Yağış şekli değişmiş, yağmur yağışı yoğunluk kazanmıştır.
İlçe ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında, buğday, çiğit, arpa, pamuk, mercimek ve üzüm gelmektedir. Az miktarda da Antepfıstığı, zeytin, susam, nohut ve erik yetiştirilmektedir. Hayvancılıkta küçükbaş hayvan yetiştirilir. Büyükbaş hayvancılık sadece aileye yönelik yapılmaktadır. İlçe, kilim, halı, seccade ve çul gibi yünlü dokumaların yanı sıra kuyumculuk ve iyi cins atları ile tanınmaktadır. İlçe topraklarında tuğla-kiremit hammaddesi bulunmaktadır.
MÖ.2000’li yıllarda Şanlıurfa topraklarının büyük bölümü Hurrilerin Yurdu olarak tanımlanmaktadır. Yöre 1600 yıllarında Mitanilleri yenen Hititlerin egemenliği altına girmiştir. MÖ.XI.yüzyılda Mezopotamya’dan kuzeye doğru göç eden Aramiler burayı ele geçirmiş ve MÖ.X.yüzyılda burası Bit-adini Krallığına bağlanmıştır. Asurlular MÖ.IX.yüzyılın ortalarına doğru bu krallığı ortadan kaldırarak Suruç’un da dahil olduğu Şanlıurfa topraklarını ele geçirmişlerdir. Anadolu’nun büyük bir kısmına hakim olan Persler Urfa ile birlikte Suruç yöresine de yerleşmişlerdir. Büyük İskender’in Persleri ortadan kaldırmasından sonra yöre bir süre Makedonyalıların, İskender’in ölümünden sonra da Seleukosların egemenliğine girmiştir. MS.II.yüzyıl başlarında Roma yönetimine girmiştir. Bunu Sasani ve Bizans dönemleri izlemiştir.XI.yüzyılda Bizanslılar tekrar yöreye hakim olmuş, VII.yüzyılda yöreye Arap akınları başlamış ve Araplar bir süre buraya hakim olmuşlardır.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Türkmen boyları buraya yerleşmeye başlamış, bunu Selçuklu hakimiyeti izlemiştir. Şanlıurfa ile birlikte bir süre Urfa Haçlı Kontluğu’nun yönetimine girmiştir. Musul Atabekleri yönetiminden sonra XIII.yüzyılda yöre, yeniden Selçukluların egemenliği altına girmiştir. Moğolların Selçukluları yenmesinden sonra Şanlıurfa ile birlikte Suruç da Moğollar tarafından yağmalanmıştır. Moğolların Anadolu’dan çekilmesinden sonra Memluklular, Akkoyunlular ve Safeviler buraya hakim olmuş, 1517’de Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında da Osmanlı topraklarına katılmıştır.
XIX.yüzyıl sonlarında Halep vilayetinin Urfa sancağına bağlı bir kaza merkezi idi. I.Dünya Savaşı’ndan sonra Mondros Mütarekesi’nin imzalanması ile (30 Ekim 1918) önce İngilizler, ardından Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. Fransız işgali 13 Mayıs 1920’de sona ermiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra 1923’te ilçe yapılmış, 1924’te İl olan Urfa’ya bağlanmıştır.
İlçede günümüze gelebilen eserler arasında; Çarmelik Kervansarayı ve Eba Müslimi Horasani Türbesi bulunmaktadır.
Tepartip, Seruğ (Suruç)
Suruç, Suriye ile sınırı teşkil eden demiryolu üzerindeki Mürşitpınar Köyüne 10 km uzaklıkta olan tarihi bir şehirdir. İlkçağın Osrhone ülkesinin şehirlerinden Anthemuzia veya Batnea’nın yerine geçtiği Maft Suhunh (İpek Şehir) dur. Bu dönemlerde, oradaki ileri ziraatın eseri olarak ipekçiliğin çok geliştiği ve sanayinin kurulduğu kettir.
Kaynaklarda Seruğ diye geçen bu şehrin Hz. İbrahim ile çok yakın ilişkisi vardır: Hz. İbrahim’in babası Azerin dedesi Nahor’un babasının ismi Seruğ’dur.
M.Ö. Asya’dan göç eden Sümerler, Mezopotamya’da medeniyet kurmuşlardır. Sümerler ve Akad Türkleri, Saruğ Ovası’nda Suruç’u Batna ismi ile anmışlardır. Daha sonra İskit ve Asurlular, Sümerler ve Akadları ortadan kaldırarak Suruç’u “Tepartip” adıyla Birecik ilçesine bağlamışlardır.
Sümerler Mezopotamya’da hâkimiyetlerini sürdürürken, Mısır’a akın eden Kiksos Türkleri geçici bir zaman için buraya yerleştirmiştir. Roma İmparatoru Büyük Constantin, M.S. 35 yılında, öteki kentlerle birlikte Suruç’u da Urfa Kontluğu’na bağlamıştır. Bir süre sonra Suruç, Kudüs Krallığı’na bağlanmıştır. Tarihi eski çağlardan beri bilinen Suruç’u, Romalılardan, İyaz Bin Ganem barış yoluyla almış ve Abbasilere bağlamıştır (M.S. 639). O zaman Suruç, Urfa’dan ayrı bir ilçe olduğu için Urfa’daki Türk kavimleri Araplara karşı gelmiş ve Abbasilerin elinden Suruç’u kurtarmışlardır.
Suruç’un yakınlarında, siyah taş üzerine yapılmış 1 m eninde, 2 m uzunluğunda 2 adet aslan heykeli bulunmaktadır. Heykellerin bugün bulunduğu yer, Suruç’a 15 km mesafede olup, Suriye sınırları içindeki Rıslantaş Köyü’dür.
Çarmelik Kervansarayı
Şanlıurfa ili Suruç ilçesinde, Şanlıurfa-Gaziantep karayolu yakınında bulunan bu kervansarayın kitabesi bulunmadığından yapım tarihi bilinmemektedir. Kervansaray Abbasi döneminde yapılmış, Osmanlı döneminde de onarılarak kullanılmıştır.

Kesme taştan yapılmış olan kervansaray günümüzde harap bir durumdadır. Büyük ölçüdeki yan duvarlarından birinin avluya bakan yönünde tonozlu galeriler olduğu kalıntılarından anlaşılmaktadır. Giriş portalinden sonra 63.40x65.20 m. ölçüsünde bir avluya girilmektedir. Bu avlunun çevresinde birbirlerine kemerlerle bağlanmış revaklar ve arkasında da yazlık ve kışlık bölümlerin olduğunu gösteren kalıntılar bulunmaktadır.
Eba Müslimi Horasani Türbesi
Şanlıurfa ili Suruç ilçesinin 10 km. doğusundaki Ziyaret Köyü'nde bulunan Şeyh Eba Müslimi Horasani Türbesi, Selçuklular zamanında 1168 yılında yapılmıştır. Sultan IV.Murat tarafından türbe genişletilmiş ve yeniden yapılmıştır.
Türbe, moloz ve kesme taştan yapılmış, 25.00x35.00 m. ölçüsünde dikdörtgen planlıdır. Türbenin üzeri kubbe ile örtülüdür. Girişteki küçük bir bölüme Şeyh Eba Müslimi Horasani'ya ait olduğu sanılan bir sanduka bulunmaktadır. Sonraki yıllarda buraya eklenen karanlık bir odanın akıl hastaları için yapıldığı söylenmiş ancak, bunu belirten bir belgeye rastlanmamaktadır.
Türbenin karşısında Şeyh Müslimi'nin kölesi Şeyh Sait'e ait ikinci bir türbe bulunmaktadır. Bu türbe de kesme taştan ve kubbe ile örtülüdür.