Silifke İlçesi

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
6,997
11,636
silifke1fk6.jpg

Akdeniz Bölgesi’nde, Mersin İline bağlı bir ilçe olan Silifke’nin doğusunda Erdemli, batısında Gülnar ve Mut ilçeleri, kuzeyinde Karaman ili, güneyinde Akdeniz ile çevrilidir. Toros dağlarının eteğinde, Göksu nehrinin iki yakasında kurulmuş bulunan Silifke; Güneydoğu Anadolu, Doğu ve Batı Akdeniz ile İç ve Batı Anadolu’yu birbirine bağlayan karayolu ağının kavşak noktasında yer almaktadır. İlçenin kuzey kesimini Bolkar Dağlarının batı uzantısı olan Yüğlük Dağı (2.474 m.), güneyini de Akçalı Dağları, orta kesimini Pusatlı Dağı (1.667 m.) engebelendirir. Dağlık alanlar göknar, sedir, kızılçam ve ardıç ormanları ile kaplıdır.

Mersin’in orta kesiminde yer alan Silifke’nin büyük bir bölümü platolar ile dağlık alanlardan oluşur. İlçenin güney kesimi Taşeli Platosunun üzerindedir. Burada Balandız, Gökbelen ve Kırobası gibi yaylalar bulunmaktadır.

Yapraklı Koyuİlçe topraklarını Lamas (Limonlu) Çayı ve Göksu Nehri sulamaktadır. Göksu Nehri Mersin’in en büyük akarsuyu olup, derin vadiler oluşturduktan sonra Silifke merkezinin tam ortasından geçer, taşıdığı alüvyonlarla Silifke ovasını oluşturduktan sonra Akdeniz’e dökülür. İlçe sınırları içerisindeki başlıca doğal göller, Göksu deltasında yer alan lagün gölleri olan Akkgöl ve Paradeniz’dir. Mersin’e 80 km. uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 2.943 km2 olup, toplam nüfusu ise 156.351’dir.

Ova ve kıyıdan itibaren kuzeye doğru yer alan dalgalı arazi kuşağındaki makiliklerde defne, zakkum, menengiç, murt, harnup gibi tipik Akdeniz bitkileri vardır. İlçenin kıyı kesiminde tipik Akdeniz iklimi hakimdir. Yazlar kurak ve sıcak, kışlar ılık ve yağışlıdır.

İlçenin ekonomisi tarım, hayvancılık ve turizme dayalıdır. Tamamı sulanan ova kesiminde hububat, yer fıstığı, susam, sebze, çilek, narenciye ve çeltik üretilmektedir.Yetiştirilen tarımsal ürünlerden bazıları ise; limon, buğday, arpa, üzüm, zeytin, elma, portakal ve muzdur. Az miktarda da badem, baklagiller ve soya yetiştirilir. Turfanda sebzeler için seralar kurulmuştur. Dağlık kesimlerde küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapılmakta olup, genellikle keçi türü yaygındır. Küçükbaş hayvan besiciliği daha çok canlı hayvan ticaretine yöneliktir. Ovalarda da büyükbaş hayvan besiciliği yapılmaktadır. Başlıca hayvansal ürünler; yoğurt, peynir, yağdır. Kümes hayvancığında da tavukçuluk ön sırada gelmektedir.

UzuncaburçTaşucu’nda iskele olarak kullanılan bir de balıkçı barınağı bulunmakta olup, balıkçılık da önemli gelir kaynakları arasındadır. Kırsal kesimlerde el tezgahlarında hayvancılığa dayalı dokumacılık yapılır. Taşucu beldesinde bulunan ve ülkenin sayılı kağıt fabrikalarından biri olan SEKA Akdeniz Müessesesi, Silifke’nin en önemli ve en büyük sanayi kuruluşudur.

Tarihi ve doğal yönden oldukça zengin olan ilçe turizmden büyük gelir sağlamaktadır. Tarihi yapıları, plajları, Narlıkuyu Mağarası ve Cennet-Cehennem Obrukları ilçenin turizm yönünden önemli değerleridir. Ayrıca Çamdüzü Orman Dinlenme Tesisleri, bazı deniz kaplumbağalarının yumurtladığı Göksu Deltası da turizme katkısı olan doğal alanlardır. İlçe topraklarında barit, demir, dolomit ve kireçtaşı cevher yatakları vardır.

Tarihçesi

Eski bir yerleşim yeri olan Silifke yöresinde Seleukeia, Olba, Holmoie ve Korosion antik kentleri bulunmaktadır. Kilikya bölgesinin batı bölümündeki bu yöre Seleukoslar döneminde Anadolu’nun önemli bir kesimi idi. Silifke yakınındaki bir höyükte MÖ.2000 yıllarına ait yerleşim izlerine rastlanmıştır. Büyük İskender’in komutanlarından ve Suriye Krallığı’nın kurucusu Selefkos Nikator, bugünkü Taşucu’nun olduğu yerde, İon göçü sırasında ‘Holmi’ adıyla kurulan koloniyi ele geçirip halkını da kıyıdaki Holmi’den 12 km. içeriye bugünkü Silifke’nin bulunduğu yere yerleştirmiş ve “Seleukos’un Şehri” anlamına gelen Seleucia kentini kurmuştur. Halkın Seleukeia’ya taşınmasından sonra bugünkü Taşucu’nun bulunduğu kent limanı Seleukeia için işlevini sürdürmüş ve Erken Bizans dönemine kadar Holmoi ismini korumuştur.

Roma İmparatoru Diokletianus’un İmparatorluk reformları sırasında Seleukeia yeni kurulan eyalet İsauria’nın merkezi (metropolisi) konumuna getirmiştir. Kenti en parlak devrini Roma imparatorluk döneminde yaşamıştır . Geç Antik dönemde ise, Toros kabilelerinin baskısı artmış, İ.S.IV.yüzyılda İsauralı baskıncılar kenti yağmalamışlardır.

Roma ve Bizans döneminde önemini koruyan bu kent XI. ve XII.yüzyıllarda Ermeniler ile Bizanslılar arasında sürekli el değiştirmiştir. III.Haçlı Seferi sırasında I.Friedrich (Barbarossa) 190 yılında Göksu’yu geçmek isterken burada boğulmuştur.

Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Orta Asya’nın Balkaş Gölü kıyılarında yaşayan Türkmen boylarından bazıları buraya yerleştirilmiştir. Selçuklu Devleti’nin yıkılmasından sonra Karamanoğulları yöreye hakim olmuş, 1471 yılında Fatih Sultan Mehmet’in komutanlarından Gedik Ahmet Paşa Silifke’yi Osmanlı topraklarına katmıştır.

XIX.yüzyılda Adana Vilayetine bağlı İçel Sancağına bağlı idi. Cumhuriyetin ilanından sonra 1933’te ilçe konumuna getirilmiştir.

İlçede bulunan tarihi eserler arasında,

Silifke Kalesi
Mezgit Kale
Tokmar Kalesi
Sinekkale
Helenistik Kule
Silifke (Göksu Köprüsü-Taş Köprü) Köprüsü
Derinçay Köprüsü
Sarı (Kızıl) Köprü
Hagia Thekla (Meryemlik) Kilisesi
Cambazlı Kilise
Meryem Ana Kilisesi
Zeus Mabedi Üzerindeki Kilise
Silifke Müzesi
Atatürk Evi Müzesi
Taşucu Amphora Müzesi
Korkusuz Kral Anıt Mezarı
Alaeddin Camisi
Reşadiye Camisi bulunmakta olup, ilçedeki doğal oluşumlar ise Cennet Mağarası (Cennet Çöküğü) ve Cehennem Mağara ve Çukuru'dur.

Silifke Kalesi

00130725yy1.jpg


Mersin Silifke ilçesinde bulunan kale yüksek bir kaya bloğunun üzerinde yapılmıştır. Yapım tarihini belirten bir kitabeye rastlanmamakla beraber, yapı üslubundan MÖ.IV.yüzyılda yapıldığı ve daha sonra Roma ve Bizans döneminde de genişletilerek kullanıldığı sanılmaktadır. Yöreye hâkim olan Ermeni kralları da bu kaleyi kullanmış ve onarmışlardır. Osmanlı döneminde Gedik Ahmet Paşa tarafından 1471’de ele geçirilmiştir.

Silifke’ye hâkim 185 m. yüksekliğindeki kalenin çevresi hendeklerle çevrilmiş, kesme taş ve moloz taştan yapılmıştır. Kalenin çevresi 4.827 m. olup, kule ve burçlarla desteklenmiştir. Kalenin girişi güney yönde olup, buraya demirden bir kapı yapılmıştır. Kalenin duvarlarının 23 burç ile takviye edildiği kaynaklardan öğrenilmektedir. Günümüze bunlardan yalnızca on tanesi yıkık bir durumda gelebilmiştir. Kalenin oval bir planı olup, içerisinde tuğla kemerli galerileri, su sarnıçları, depolar ve onun dışında özelliği anlaşılamayan temel kalıntıları bulunmaktadır. Bunlardan su sarnıçları Bizans döneminde yapılmış olup, 23.00x45.00 m. ölçüsünde, 12.00 m. derinliğindedir. Kale içerisinde Seleukos krallarına ait bir şato kalıntısı olup, bunun altına kayalara oyulmuş 5.00x5.00 ve 18.00 m. ölçüsünde günümüze iyi bir durumda gelebilen bir bodrum yapılmıştır.

Osmanlı döneminde de kullanılan bu kalenin içerisinde yerleşim olmuştur. Evliya Çelebi burada 60 evin bulunduğuna değinmiştir. Osmanlı döneminde kale içerisinde yapılan cami Yıldırım Beyazıt tarafından onarılmıştır.

Mezgit Kale

Mersin Silifke ilçesinde, Türkmenuşağı Köyü yakınında bulunan bu kale, bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Aynı zamanda burada Korkusuz Kral olarak isimlendirilen bir krala ait mezar bulunmaktadır. MS.II.-III. Yüzyıla tarihlenen bu anıt mezar 7.80x7.80 m. ölçüsünde olup, önünde khorint başlıklı bir giriş kısmı bulunmaktadır.

Kale günümüze harap bir durumda gelmiş olup, moloz taştan yapılmıştır. Kalenin planını çıkarmak mümkün olamamıştır.

Sinekkale

Mersin Silifke ilçesi, Karadedeli Köyü’nün 8 km. kuzeyinde Bizans dönemine ait bazı kalıntılarla karşılaşılmıştır. Bu kalıntıların arasında kilise ve su sarnıcına ait izler bulunmaktadır. Aynı zamanda bu yerleşim yerindeki moloz taş ve kesme taştan yapılmış olan bazı kalıntıların bir kaleye ait olduğu sanılmaktadır. Ancak yörede yeterli bir araştırma yapılmadığından planı, yapım tarihi ve kimler tarafından kurulduğu hakkında bilgi edinilememiştir.

Sarı (Kızıl) Köprü

Mersin Silifke ilçesi, Silifke-Taşucu yolu üzerinde bulunan köprünün kitabesi olmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Kesin olmamakla beraber, Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılmış köprülerdendir.

Kaba yontma kesme taştan yapılmış, sonradan betonarme ile değiştirilmiştir. Köprünün uzunluğu 37.20 m. olup, genişliği 6 m.dir. Beş gözlü olan köprünün tempan duvarları ile ayakları kaba yontma taştandır. Bu taşların ortaları dışa doğru hafif yuvarlak çıkıntılıdır. Kemer ve korkuluklarda ince yontma taş kullanılmıştır. Köprü ayaklarında üçgen şeklinde selyaranlara yer verilmiştir.

Derinçay Köprüsü

Mersin Silifke ilçesinde bulunan bu köprü, Silifke-Mut yolu üzerindedir. MS.II.-III.yüzyılda Romalılar tarafından yapılmıştır.

Kesme taştan olan köprü altı gözlüdür. Köprü gözleri yuvarlak kemerlidir.


Silifke (Göksu Köprüsü-Taşköprü) Köprüsü

00130784xi3.jpg


Mersin Silifke ilçesinde, Cami-i Kebir Mahallesi’nde Göksu Nehri üzerinde bulunan bu köprüyü MS.77-78 yıllarında Roma imparatoru Vespasianus ve oğulları Titus ile Domitianus tarafından yaptırılmıştır. Köprünün yapıldığı yıllarda da Klikya Valisiğ olarak Oktavius Memor bulunuyordu. Köprünün 1870 yılında Osmanlılar döneminde Silifke Mutasarrıfı Mehmet Ali Paşa tarafından onarılmıştır. Bu arada köprünün kuzeyindeki üç göz dışında bütün gözleri temellerine kadar yıkılıp yenilenmiştir. Bu onarım sırasında köprüye korkuluklar yerleştirilmiştir. Köprünün onarım kitabesi kaybolmuş ve günümüze gelememiştir.

Köprü muntazam köfeki taşından yapılmıştır. Uzunluğu 120 m., eni 5.40 m. olup, yedi gözden meydana gelmiştir. Gözlerin en büyük kemer açıklığı ise 17.40 m.dir. Köprü ayaklarının önündeki selyaranlar memba tarafında sivri ve üçgen şekilde, mansaptakiler ise dört köşeli kütlevi görünümdedir. Köprü korkulukları birbirlerinden farklı yüksekliktedir. Menba tarafındakiler diğerine göre kış aylarında esen şiddetli rüzgârlardan ötürü daha yüksek tutulmuştur.

Köprü Karayolları tarafından 1972 yılında yeniden onarılmış, bu onarım sırasında genişletilmiş olup, günümüzde de kullanılmaktadır.


Hagia Thekla (Meryemlik)

00132168ul7.jpg


Mersin Silifke ilçesinde ilk Hıristiyan azizlerinden Hagia Thekla’nın kaçarak sığındığı mağara üzerine bir kilise yapılmıştır. Meryemlik olarak isimlendirilen bu kiliseden başka kubbeli bir kilise, hamam ve sarnıç da bulunmaktadır.

Hz. İsa’nın havarilerinden Aziz Paulos’un vermiş olduğu vaazlardan etkilenen 17 yaşındaki Thekla Hıristiyanlığı kabul etmiş ve bu yeni dini yaymak için Konya ve Yalvaç’ta çalışırken paganların baskısı altında kalmıştır. Öldürüleceğini öğrenince de Silifke’ye kaçarak buradaki bir mağarada saklanmıştır. Sığındığı bu mağarada yöre insanlarına Hıristiyanlık inancını yayarken hastalananları da iyileştirmiştir. Paganların baskınında öldürüleceği sırada yaşadığı mağara içerisinde kaybolduğuna inanılmıştır.

Hagia Thekla’nın mağara içerisinde kayboluşundan sonra bu mağara Hıristiyanlığın kutsal yerlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Hıristiyanlığın MS.312’de serbest bırakılmasına kadar bu mağarada Hıristiyanlar gizlice ibadet etmişlerdir. IV.yüzyıldan sonra da bu mağara kiliseye dönüştürülmüştür.

Hagia Thekla Kilisesi 37.00x55.00 m. ölçüsünde, dikdörtgen planlı bir yapı idi. Günümüze yalnızca mihrap kısmı gelebilmiştir.

Bu kilisenin kuzeyinde yaklaşık 150 m. uzaklıkta Bizans İmparatoru Zenon, kubbeli bir kilise ile, Aya Thekla’nın kuzey doğusuna iki de su sarnıcı yaptırmıştır. Sonraki yıllarda bunların etrafına bazı sarnıçlar, hamam, mezarlar eklenmiştir. Bunlardan günümüze sadece kalıntıları gelebilmiştir.

Cambazlı Kilise

Mersin Silifke ilçesinde Cambazlı Köyü’nün bulunduğu alan Helenistik, Roma ve Bizans döneminde önemli bir yerleşim merkezi idi. Bu yerleşim Uzuncaburç, Ura ve Kızkalesi’ne doğru uzanan antik bir yol ile bağlantılı idi. Cambazlı Köyü’ndeki kaya mezarlarının yanı sıra anıt mezarlar, lahitler, sarnıç ve bir de kilise bulunmaktadır.

Bulunduğu köyden ötürü Cambazlı Kilise ismi ile anılan bu kilise günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir. MS.IV.-V.yüzyıla ait olduğu sanılmaktadır. Kilisenin kuzey cephesi tamamen kapalı olup, iç mekân iki sıra sütunla üç nefe ayrılmıştır. İbadet mekânı 20.00x13.00 m. ölçüsündedir. Korinth başlıklı sütun ve başlıklar çevredeki antik yapılardan getirilmiştir. Bu sütunların oluşturduğu yan nefler üstlerindeki galeriyi taşımaktadır. Kilisenin apsidi ve ana mekân duvarları iri blok taşlardan yapılmış olup, iyi bir durumdadır.

Meryem Ana Kilisesi

00132165la8.jpg


Mersin Silifke ilçesinde, Narlıkuyu’nun 3 km. kuzeyinde III.Jeolojik zaman, Miosen Çağı’ndan kalma Cennet Obruğu, Romalıların dinsel baskılarından korunmak için Hıristiyanların saklandıkları yerdir.

Denizden 135 m. yükseklikteki bu çöküntü alanı içerisine Romalılardan kalma antik bir merdivenle inilmektedir. Bu obruğun içerisine Paulos isimli dindar bir Hıristiyan Meryem Ana adına bir kilise yaptırmıştır.

MÖ.V.yüzyılın sonu veya VI.yüzyılın başlarına tarihlenen bu kilise dikdörtgen planlı, kesme taştan bir yapıdır. Apsis kısmı oldukça basittir. Üst örtüsü günümüze gelememekle beraber, kilisenin çatı ile örtülü olduğu sanılmaktadır.


Zeus Mabedi Üzerine Yapılan Kilise

Mersin Silifke ilçesinde Cennet Göçüğünün güney ucunda Roma döneminde Mitolojik Tanrı Zeus’un Typon’a karşı kazandığı zaferin simgesi olarak bir anıt yapılmıştır. Bu anıtın çevresinde kutsal bir avlu bulunuyordu.

Roma mabedi kesme taştan yapılmış olup, ön yüzünde Antik çağın dor üslubunda düzenlenmiştir. Mabedin duvar uzantıları arasına iki sütun yerleştirilmiş ve üzerine de üçgen bir alınlık oturtulmuştur. Mabedin kuzey duvarına Roma döneminde görev yapmış 130 din adamının ve devrin büyüklerinin isimleri kazınmıştı.

Hıristiyanlığın il yıllarında, IV.-V.yüzyıllarda bu mabet yıkılmış ve yerine bazilika planında bir kilise yapılmıştır. Kilisenin içerisi sütunlarla üç nefe ayrılmış ve üzeri de bir çatı ile örtülmüştür.

Silifke Müzesi

Mersin Silifke ilçesindeki Silifke Müzesi 1939-1940 yıllarında Cumhuriyet İlkokulu’nun bir bölümünde depo olarak toplanmış, ardından bu depo Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünce 1958’de Memurluk haline getirilmiştir.

Silifke’de yeni bir müze yapılmasından sonra 1974 yılında Müdürlük olarak ziyarete açılmıştır. Müzede arkeolojik ve etnoğrafik eserler iki ayrı bölüm halindedir. Silifke dışında Anamur, Gülnar ve Mut’ta yapılan araştırma ve kazılarda ortaya çıkarılan eserler müze koleksiyonlarını zenginleştirmiştir. Müzede Neolitik, Demir, Arkaik, Grek, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait çeşitli eserler sergilenmektedir. Gülnar, Meydancık Kale, Mut, Aydıncık, Gilidire kazılarında ortaya çıkarılan çeşitli buluntular da müzenin belli başlı eserleri arasındadır.


Silifke Atatürk Evi Müzesi

Atatürk’ün Silifke’yi 27 Ocak 1927’de ziyareti sırasında Belediye Başkanı Hacı Hulusi Efendi’nin evinde misafir edilmiştir. Bu yapı Atatürk’ün doğumunun 100.Yıl dönümü kutlamaları içerisinde, 1982 yılında kamulaştırılmış, Kültür Bakanlığı tarafından restore edilmiş, teşhir ve tanzim çalışmalarından sonra da 2 Ocak 1987’de Atatürk Evi Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.

Bu ev iki katlı olup, alt katı kütüphane, üst katı da etnoğrafik eserlerle düzenlenmiştir. Kâgir evin alt katında ortada bir salon ve bu salona açılan oturma odası, misafir odası, mutfak ve kilerler bulunmaktadır. Müze Cumhuriyetin ilk yıllarına ait yöresel özellikleri yansıtacak biçimde düzenlenmiş ve sergileme yapılmıştır. Silifke yöresine özgü etnoğrafik malzemeler teşhir edilmiştir. Burada sergilenen eserlerden bazıları; Silifke Müzesi’nin etnoğrafya bölümünden buraya getirilmiştir. Ayrıca müzede Sadık Taşucu’nun bakanlığa hibe ettiği yatak odası ve takımları, Atatürk’ün Sadık Taşucu’na hediye ettiği, üzerinde “Gazi M.Kemal” ibaresi yazılı küçük bir tabanca ile Atatürk döneminde kurulmuş çiftlik ve kooperatiflerle ilgili belge ve fotoğraflar bulunmaktadır.

Korkusuz Kral Anıt Mezarı

Mersin Silifke ilçesi Susanoğlu yakınında Türkmenuşağı Köyü’nde bulunmaktadır. Burada Roma dönemine ait ev temelleri, sarnıç ve mezarlar bulunmaktadır. Köyün 2 km. doğusunda bir tepe üzerinde Korkusuz Kral Anıt Mezarı vardır.

MS.II.-III.yüzyıllarda yapılmış olan ve Mezgit Kale olarak isimlendirilen anıt mezar 7.80x7.80 m. ölçüsündedir. Cephe görünümünde korinth başlıklı sütunların taşıdığı konsollar ve alınlık iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir.

Alâeddin Camisi

00132205bc9.jpg


Mersin Silifke ilçesinde, Roma döneminde yapılmış olan köprünün karşısında bulunan bu cami, Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat tarafından yaptırılmıştır. Kitabesi bulunmamakla beraber XII. Yüzyıl eseridir. İlçe merkezinde oluşundan ötürü de Merkez Camisi ismi ile tanınmaktadır.

Cami kesme taştan dikdörtgen planlı olarak yapılmış, üzeri kubbe ile örtülmüştür. Caminin önünde altı bölümlü taş payelerin birbirlerine yuvarlak kemerlerle bağlandığı bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yeri sonraki dönemlerde onarım geçirmiş ve üzeri çatı ile örtülmüştür. Caminin içerisinde mihrap yuvarlak bir niş şeklinde olup bezeme yönünden bir özellik taşımamaktadır. İbadet mekânını örten kubbe pandantiflidir.

Yanındaki kesme taştan kaide üzerine oturtulmuş yuvarlak gövdeli minaresi tek şerefelidir.


Reşadiye Camisi

Mersin Silifke ilçesinde bulunan bu camiyi Sultan Mehmet Reşat döneminde, Nüzhet Paşa 1912 yılında yaptırmıştır.

Caminin önündeki son cemaat yeri sundurma şeklinde olup ahşap çatısını destekleyen sütunlar ve korinth üslubundaki sütunları çevredeki antik yapılardan derlenmiştir.

Cennet Mağarası (Cennet Çöküğü)

cennetbn6.jpg


Mersin Silifke ilçesine 23 km. uzaklıkta bulunan Cennet Mağarası ve Çukuru Narlıkuyu Köyü’ne 2 km. uzaklıktadır. Jeolojik nedenle meydana gelmiş olan bu çukur, III.Jeolojik Zamanın Miyosen Çağı’nda yer altı sularının kalker tabakaları içerisinde yapmış olduğu erozyon sonucunda üst tavanın çökmesi ile oluşmuştur. Bu çöküntü 135 m. derinlikte olup, içerisinde 275.00x125.00 m. ölçüsünde, elips şeklinde bir mağara bulunmaktadır. Bu mağaraya Roma döneminden kalma bir patika yol ile inilmektedir. Çöküntü alanına 452 basamaklı merdivenle inilmektedir. Kiliseden de 152 basamak ile mağaranın içerisine girilmektedir. Bu mağaranın bitiminde bir de akarsu bulunmaktadır. Mağara içerisinde bu yeraltı suyuna ait sesler duyulmaktadır. Antik Çağlarda bu mağaradan Cennet’e gidileceğine inanılmış ve ölenler buraya bırakılmıştır. Bu nedenle de mağaraya Cennet Mağarası ismi verilmiştir.

Deniz seviyesinden 150 m. yükseklikte olan bu mağaranın en derin noktası 15 m. yüksekliğe kadar inmektedir.

İlk Hıristiyanlık döneminde Hıristiyanların gizlendiği bu mağaranın önüne, dört satırlık kitabesinden öğrenildiğine göre V.yüzyılda Paulus isimli bir kişi tarafından Meryem Ana’nın anısına bir kilise yapılmıştır.


Cehennem Mağara ve Çukuru (Silifke)

cehennemfy4.jpg


Mersin Silifke ilçesine 23 km. uzaklıkta bulunan Cennet Mağarası ve Çukuru Narlıkuyu Köyü’ne 2 km. uzaklıkta, Cennet Mağarası’nın da 75 m. kuzeyindedir. Jeolojik nedenle meydana gelmiş olan bu çukur, III.Jeolojik Zamanın Miyosen Çağı’nda yer altı sularının kalker tabakaları içerisinde yapmış olduğu erozyon sonucunda üst tavanın çökmesi ile oluşmuştur.

Yunan Mitolojisine göre Tanrı Zeus 100 başlı canavar Typhon’u burada yenmiş, onu bir süre burada hapsetmiştir. Antik çağlarda günah işleyenlerin içerisine atıldığı bir yer olmasından ötürü de Cehennem Mağarası ve Çukuru olarak isimlendirilmiştir.

Cehennem Mağarası ve Çukuru’nın ağzı 50x75 m. ölçüsünde olup, derinliği 128 m.dir. Mağaranın kenarları içbükey şekilde olduğundan içerisine inmek çok güçtür. Dr.Jeolog Temuçin Aygen 22 Mayıs 1964’te bu mağara içerisine inmiştir. Mağaranın batı ucu 80, doğu ucu da 110 m. derinliğindedir.


Alıntıdır. bakunin tarafından düzenlenmiştir.
 
Son düzenleme:
Üst