Doğu Anadolu Bölgesi’nde, Hakkari İli’ne bağlı bir ilçe olan Şemdinli, kuzeydoğu ve doğuda İran, güney ve batıda Irak, kuzeybatı ve kuzeyde de Yüksekova ilçesi ile çevrilidir.
Türkiye’nin en doğusundaki Hakkari’nin güneydoğusunda yer alan ilçe topraklarını, Güneydoğu Torosların doğu bölümünü oluşturan Hakkari Dağları engebelendirmektedir. İlçedeki önemli yükseltiler, Derecik bölgesinde Katina Tepe,Ortaklar bölgesinde Karadağ, Tahtataş Tepe, Süngü Tepe ve Akpınar Dağı, Eldir Dağı, Elmira Dağı ve Geveroki Dağı’dır. Akarsu vadileri ile derin biçimde parçalanmış olan ilçe topraklarında düzlükler çok az yeri tutmaktadır. Ovaların azlığına oranla ilçede Helena, geveruk, Besteres gibi bir çok yayla bulunmaktadır. Alçak sayılabilecek başlıca düzlük, ırak sınırında yer alan Gerdi (Hacıbey) Deresi vadi tabanıdır. İlçe topraklarını Hacıbey deresi ve Şemdinli Çayı sular.
Deniz seviyesinden 1.450 m. yükseklikteki ilçenin yüzölçümü 1.452 km2 olup, toplam nüfusu 45.930’dur.
Doğu Anadolu Bölgesinde bulunmasına rağmen iklimi oldukça değişiktir. Yazları oldukça sıcak geçmesine karşın, kışları genellikle kar yağışlı ve ılımandır. İlkbahar ve Sonbahar mevsimleri yağmur, kışlar kar yağışlı olup, yaz mevsimi kurak geçer. Kar yağışı genellikle Ocak ayında gerçekleşir.
İlçe ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Ekime elverişli alanların çok az olması nedeni ile sınırlı miktarda buğday, arpa, patates, soğan, elma, ceviz, üzüm, nohut, fasulye ve pirinç yetiştirilmektedir. Kırsal kesimde yaşayan halkın çoğu hayvancılıkla uğraşmakta olup, koyun ve kıl keçisi yetiştirilir. Arıcılık da yapılmakta olup, Şemdinli balı bölge ve ülke çapında çok ünlüdür. Ayrıca son yıllarda Şemdinli’de ters lale yetiştiriciliği de yapılmaktadır.
Taş KöprüYörede bulunan ve Urartular dönemine tarihlenen bir çok yapı ve yol kalıntıları, buradaki ilk yerleşimin Urartulara ait olduğuna işaret etmektedir. Urartulardan sonra Asurluların yönetimine giren yöre, daha sonra Medlerin, Perslerin, Seleukosların , Romalıların, Bizanslıların ve Sasanilerin egemenliği altına girmiştir. Tüm bu uygarlıkların istilasına karşılık, yörede göçer aşiretlere dayalı özerk ya da yarı özerk bir yapı egemen olmuştur.
Yavuz Sultan Selim’in 1514 yılında Çaldıran Zaferinden sonra Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı topraklarına katılan yöre o dönemde Şamdinan ya da Şemdinan adı ile anılmakta idi. Bu isim, aşireti ile birlikte XV.yüzyılda yöreye yerleşen Şeyh Şemseddin’den gelmektedir. Güçlü bir yönetim oluşturan Şemseddinli aşiretinin XIX.yüzyıldaki önderlerinden Şeyh Ubeydullah, Osmanlılara karşı giriştiği ayaklanmanın bastırılmasından sonra Mekke’ye sürülmüştür.
Kayme Saray KalıntılarıXIX. yüzyıl sonlarında Van vilayetinin Hakkari sancağına bağlı bir kaza olarak yönetilen yörenin halkı Kürtler ve Nasturilerden oluşmakta idi. Nasturiler 1915’ten 1918’e kadar yöreyi işgal eden Rusların yanında yer almışlardır. Daha sonra Nasturiler aşiretleri ile Barzani aşiretleri arasında bir çok çatışma çıkmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında ayaklanan Nasturiler, daha sonra bölgeden çıkartılmıştır. Yörenin bugünkü güney sınırı 5 Haziran 1926’da Türkiye, Irak ve İngiltere arasında Ankara’da yapılan antlaşma ile belirlenmiştir. Başlangıçta Hakkari iline bağlı bir ilçe olan Şemdinli, 1932’de bucak yapılmış, 1933’te hakkari ile birlikte Van’a bağlanmıştır. 1935’te ilçe konumuna getirilen Şemdinli, 1936’da yeniden il olan hakkari’ye bağlanmıştır.
Şemdinli’de günümüze gelebilen tarihi eserler arasında, Kayme Sarayı, Kelat Sarayı, Taş Köprü, Seyit Abdullah-i Şemdinli Türbesi bulunmaktadır.
Kelat Sarayı
Hakkari Şemdinli ilçesine 17 km. uzaklıkta, eski ilçe merkezi Nehri'nin güney batısında dere kenarında Kelat Sarayı bulunmaktadır. Saray büyük ölçüde yıkılmış, günümüze yalnızca iki kemeri ile bir duvar kalıntısı gelebilmiştir.Sarayın ne zaman yapıldığını belirten bir kitabe günümüze gelememiştir. Burnunla beraber yerel kaynaklarda Seyit Ahmet Sıddık tarafından yaptırıldığı belirtilmiştir.
Seyit Ahmet Sıddık Seyit Taha-i Hakkari’nin torunlarından Seyit Ubeydullah’ın oğludur. Seyit Ahmet 1878-1903 yıllarında Hakkari’nin yönetiminde etkili olmuştur. Büyük olasılıkla da bu sarayı o zaman yaptırmıştır.
Sarayın düzgün kesme kireç taşından duvar kalıntılarına dayanılarak, kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı üç katlı ve oldukça düzgün planlı bir yapı olduğu anlaşılmaktadır. Günümüze kısmen ayakta kalmış güney duvarı gelebilmiş, diğer bölümleri tamamen yıkılmıştır. Sarayın doğu cephesinin her katında dokuzar penceresi vardır. Kuzey cephesinde ise üç katın yüksekliğine eş sivri kemerli iki açıklık, bunun dışında kalan katlarda da üçer penceresi bulunmaktadır.
Sarayın günümüzde ayakta kalabilen güney duvarındaki izlerden ortada bir kapı ile bunun yanında da pencereler olduğu anlaşılmaktadır. Cephenin ortasındaki bu kapı anıtsal bir portakal şeklinde düzenlenmiştir. İç içe kademeleşen sivri kemerli açıklığı olan kapı dıştan bir kemer ile sınırlandırılmıştır. Buradaki sivri kemer özengi seviyelerine kademeli olarak yerleştirilmiş iki kademeli çıkmalarla daha belirginleştirilmiştir. Kapının iki yanındaki yüzeylerde biraz üst kısımda yer alan pencereler, dikdörtgen çerçeveler içerisine alınmış olup, sivri kemerlerle de sonlandırılmıştır.
Kayme Sarayı
Hakkari, Nehri'deki eski yerleşim alanlarının kuzey tarafında bulunan Kayme Sarayı kitabelerinden öğrenildiğine göre 1909-1911 yıllarında yaptırılmıştır. Kitabelerde isim geçmemekle beraber Seyit Übeydullah'ın oğlu Seyit Abdullah tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır.
Kayme sarayı iki katlı bir yapı olup, 18.80x24.00 m. ölçülerinde kuzey güney doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Günümüze sarayın yalnızca kuzey ve batı duvarları iyi bir durumda, doğu ve güney duvarları ise kısmen ayakta kalabilmiştir. Sarayın üst örtüsü tamamen yıkılmıştır.
Yapının zemin ve birinci katları birbirinin eşi plan düzenindedir. Bu plan düzeninde ortada dikdörtgen iki salon ve bunun batı taraflarında da dörder oda bulunmaktadır. Kuzey ve güney cephelerine ortalarına açılmış kapılardan girilmekte olup, odalara hem salondan hem de birbirlerinin içerisinden geçilmektedir.
Yapının doğu cephesi yıkıldığından bu cephe ile ilgili bilgilerimiz bulunmamaktadır. Bununla beraber kuzey, güney ve batı cephelerinin kapı ve pencerelerle hareketlendirildiği açıkça görülmektedir. Sarayın kuzey cephesine sivri kemerli büyük bir niş içerisindeki, sivri kemerli kapı ve bunun iki yanına altlı ve üstlü dört pencere açılmıştır. Bu pencereler cephedeki niş şeklindeki girintinin içerisinde kalmıştır. Cephedeki tek bezeme unsuru, kapı kemerinin sağ ve sol üst köşelerindeki kitabelerdir.
Kitabeler mermer üzerine ikişer satır halinde sülüs yazı ile yazılmıştır.
Bunlardan sağ taraftaki i kitabe üzerinde h.1332 (1910) tarihi ve şu cümleler yazılıdır:
Deki kapılarında hamd vardır.
Oraya emniyet ve selametle giriniz.
Diğer kitabede:
"Bu ev (girenlere) esenlik verir.
Bakanlara hicri 1330 tarihini (1909) müjdele". yazılıdır.
Taş Köprü
Hakkari Şemdinli ilçe merkezine 12 km., Nehri Köyü’ne de 4 km. uzaklıkta Şemdinli Deresi üzerinde bulanan Taş Köprü’nün kitabesi günümüze gelememiştir. Bununla beraber Nehri’deki Kelat Sarayını yaptıran Seyyit Mehmet Sıddık tarafından yaptırıldığı yerel kaynaklardan öğrenilmektedir.Buna göre köprü büyük olasılıkla XIX.yüzyılın sonlarına doğru yaptırılmıştır.
Şemdinli’deki yüksek dağlar arasında, derin bir vadide bulunan köprünün her iki ayağı da kayalara oturmaktadır. Köprünün uzunluğu 21.20 m, genişliği 2.90 m, yüksekliği de 10.80 m.dir, Düzgün kesme taştan yapılmış olan köprü tek gözlüdür. Kemer açıklığı da oldukça yüksek ve yayvandır. Köprünün dolgu ve tampon duvarları moloz taşlar örülmüş, doğu cephesi kemerli açıklığın yanı sıra birer nişle daha hareketli bir görünüm elde edilmiştir.
İlk yapılışında korkuluklarla sınırlandırılmış olan köprünün üzeri yakın tarihlerde betonla kaplanmıştır. Günümüzde iki yanındaki zeminle bağlantılı dolgu duvarları kısmen yıkılmış, ağaçlarla bu bölümler takviye edilmiştir.
Ters Lale
Ters Lale, Hakkari’nin Cilo Dağları’nda yetişen dünyanın en nadide çiçeklerinin başında gelmektedir. Bu dağlarda kendiliğinden yetişen ve boyu 75 cm.yi bulan, her dalında 3-8 lalenin ters olarak geliştiği bu çiçek kaçak olarak Avrupa ülkelerine satılmakta ve buralarda kozmetik ile ilaç sanayinde kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra süs çiçeği olarak da yararlanılmaktadır.
Ters Lale, Avrupa’da Fritillasio İmperialis, Kejan Lalesi, Prestika, Karagöz Lalesi, Emperyalis Ağlayan Gelin ve en çok Şemdinli yöresinde yetiştiğinden de Şemdinli Lalesi gibi isimlerle anılmaktadır. Yöre halkı tarafından da Ağlayan Gelin, Kerbela ve Kral lalesi olarak da bilinmektedir. Bunun da nedeni çiçeğin her sabah etrafa su yaymasıdır. Ters Lale Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'nca koruma altına alınmıştır.