Samsun

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,618
79,966
NeverLand
5-12.jpg



Genel Bilgiler

• Yüzölçümü : 9.579 kilometrekare

• Nüfusu : 1.228.959

• İl Trafik Kodu : 55

• Verimli Çarşamba ve Bafra Ovaları ile bu ovalara hayat veren Yeşilırmak ve Kızılırmak, Samsun'un belirgin coğrafi karakteristik özellikleridir. Bu ovalarda yetiştirilen tarımsal ürünler, bölgemizin ticari ve sınai varlığının da asıl etkenleridir.

• İlimizin 957.888 ha. toprak büyüklüğünün % 46.87 si tarım alanı olup, bu alanlarda başta tütün, buğday, pirinç, şekerpancarı, mısır, fındık, ayçiçeği, meyve ve sebze olmak üzere, çok çeşitli ürün yetiştirilmektedir. İlin tarımsal durumu nedeniyle, tarıma dayalı sanayinin teşviki ve geliştirilmesi gereklidir.

• Organize Sanayi Bölgesi büyük ölçüde tamamlanmış olup, Kavak ve Bafra Organize Sanayi Bölgelerinin bitirilme çalışmaları devam etmektedir.

• Her geçen yıl çeşitli bölüm ve fakültelerin eklenmesi ile gelişen Ondokuz Mayıs Üniversitesinin şu anki öğrenci sayısı 30,000’dur. Üniversitemiz Samsun’un kültür odağı ve gurur kaynağıdır.

• Coğrafi konumu itibariyle bölgenin merkezi durumunda bulunan ilimizde hemen hemen tüm kuruluşları bölge müdürlükleri yer almaktadır.

• Karadeniz Bölgesinde yer alan Samsun, doğal tarihi ve kültürel zenginlikleri, deniz, kara, hava, demiryolu ulaşım olanakları ile bölgenin turizm potansiyeli en yüksek kentlerinden biridir. Anadolu'nun savunulmasını planlamak amacı ile Atatürk'ün 19 Mayıs, 1919'da gelmesi ile Samsun, Türk İstiklal Savaşı'nın başladığı yer olma özelliği ile önemini her zaman korumuştur

• Samsun’un, Alaçam, Asarcık, Atakum, Ayvacık, Bafra, Çarşamba, Canik, Havza, Kavak, Ladik, 19Mayıs, Salıpazarı, Tekkeköy, Terme, İlkadım, Vezirköprü, Yakakent olmak üzere 17 İlçesi vardır.

TARİHÇE

Samsun M.Ö.750-760 yılları arasında İon şehir devletlerinden Miletoslular (Millet) tarafından Amisos adı ile kurulmuş küçük bir yerleşim merkezi idi. Samsun, daha sonra Pers, Makedonya, Pontus, Roma, Bizans, Danişment, Selçuklu ve Osmanlı  hakimiyetinde  kalmıştır.

Samsun Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da milli mücadeleyi başlatmak üzere ilk adımı attığı yer olarak tarihimizdeki önemli yerini almıştır.

1-21.jpg


Amisos'tan Samsun'a Samsun Adının Kaynağı

Samsun adının Yunanca "Amisos" kelimesinden gelme olduğu ileri sürülmüşse de bu kelimenin kökeninin eski Yunan öncesi döneme dayandığı daha kuvvetli bir ihtimaldir. Söz konusu kelimenin Yunanca olmayıp Palaskça olduğu bugün Yunan tarihçileri tarafından da kabul edilmektedir. Amisos adının bölgeye deniz yoluyla gelen Yunanlılar tarafından verilmeyip, Amasia gibi Anadolu menşe'li bir kelime olduğu ihtimali daha ağır basmaktadır. Roma imparatoru Pompeius M.Ö. 64 yılında Amisos'a geldiği zaman şehrin ismini Pompeiopolis'e çevirmişse de bu isim kalıcı olmamış ve Amisos adı bundan sonraki dönemlerde de geçerliliğini korumuştur.

Bugün kullandığımız "SAMSUN" adının ortaya çıkışı, Türkler'in buraya hakim olmasından sonradır. XII. ve XIII. Asırlardaki Türk kaynaklarında "Samsun" ismi kullanılırken aynı yıllardaki batı kaynaklarında ise "Sampson" adı kaydedilmektedir. Gerek "Samsun" gerekse "Sampson" kelimelerinin Amisos'tan türetildiği şüphesizdir. Osmanlı dönemi kaynaklarında ise yazılış farkları olsa bile "Samsun" kelimesinin kullanıldığı görülmektedir. Ancak bu dönemde şehrin adı "Samsun olarak anılmakla birlikte, sancak adı olarak " Canik " kullanılmıştır. Cumhuriyet döneminde idari düzenleme ile vilayet haline getirilen şehir günümüzde de "Samsun" adı ile anılmaktadır.

Türkler'den Önce Samsun

Samsun'un ilk insanlarının Gaska'lar olduğu mahalli kazılarda bulunan eşyalardan anlaşılmaktadır. Buraya daha önce gelenlerle birleşerek Mert ırmağı ağzında küçük bir kent kurmuşlardır. Gaska lar daha sonra Hitit egemenliğine girerek yok oldular. Böylece Samsun bir Hitit şehri oldu. Hitit ler de M.Ö. 1200 yıllarında Frig'ler tarafından yıkılmıştır.

Bazı eski Yunan kaynaklarında Samsun ve civarında Amazon adı verilen savaşcı kadınların yaşadığı ve kendi topraklarına asla yabancı erkek sokmadıkları yazılıdır. Amazonlar'ın bugünkü Çarşamba ve Terme ovalarında yaşadıkları iddia edilmektedir.

2-22.jpg


Friglerden sonra Doğu karadeniz kıyı şeridinde Kimmer'lerin tarih sahnesine çıktığı görülmektedir. Bu bölgeyi ele geçiren kimmerler Trabzon ve Sinop'u yağmalamışlardır. Lidya kralı "Giges" Kimmerleri yendikten sonra Ege'nin denizci kavimlerinden olan Miletliler Amisos'a gelip yerleşmişlerdir.

Anadolu hakimiyeti yüzünden Lidya kralı "Krezüs" ile pers imparatoru "Kurus" M.Ö. 546 yılında Amisos şehrinin güneyinde savaştılar. Bu savaşta Krezüs'ün yenilerek esir düşmesi üzerine hem Anadolu hem de Amisos şehri pers hakimiyetine girmiştir. Büyük bir sefer hazırlığı için Amisos'a gelen Pers imparatoru "Darius" şehrin yerini beğenmeyerek, 3 km batısındaki Toramantepe'de yeniden kurmuştur ki burası daha sonra "KARA SAMSUN" adıyla anılacaktır. Bir ara Yunan kralı "Perikles" tarafından ele geçirilen Amisos, tekrar Persler tarafından alınmış ve bu hakimiyeti M.Ö. 331 yılına kadar sürmüştür.

3-16.jpg


Büyük İskender'in Persleri yenmesi üzerine Amisos şehri Makedonyalılar'ın hakimiyetine girmiştir. İskender'in ölümünden sonra Pers Kralı "Mitridat" M.Ö. 255 yıllarında Amasya, Sinop ve Amisos'u ele geçirerek bu bölgede "PONT KRALLIĞI" adıyla bir devlet kurmuştur. Nitekim Amasya'daki Kral Mezarları da bu devletin krallarına aittir.

M.Ö. 64 yılında Amisos şehri Roma hakimiyetine girmiştir. Roma hakimiyetindeyken Amisos şehrinin ticari önemi giderek artmaya başlamıştır. Bu ticari gelişme şehrin zenginleşmesini sağlamış, ve bir süre sonra'da Amisos'da hristiyanlık yayılmıştır.

Roma imparatorluğu ikiye bölündükten sonra Amisos, Doğu Roma (Bizans) imparatorluğunun idaresine geçmiştir. Bu dönemde Amisos, psikoposluk merkezi haline getirilmiştir. Bizanslılarla müslüman araplar arasında başlayan savaşlar Amisos'uda etkilemiştir. Nitekim Malatya Emiri Ömer B. Abdullah'ı yenen Bizans ordusu burayı geri almış ve şehir türkler tarafından fethedilinceye kadar Bizans hakimiyetinde kalmıştır.

Samsun'un Türkler'in Eline Geçmesi

Selçuklular'ın Anadolu'ya girmesinden sonra Danişmentoğulları Amisos'a akınlar yaptılarsa da burayı alamadılar. Amisos şehri Anadolu Selçuklu Sultanı II.Kılıçarslan tarafından Selçuklu hakimiyetine alındı. Türkler burada "Müslüman Samsun" u kurdular. Bundan sonra arap kaynaklarında "Samsun", Batı kaynaklarında ise "Sampson" adına rastlanmaktadır. Sultan II.Kılıçarslan ülkesini onbir oğlu arasında paylaştırdığı zaman (1185) Samsun, Rükneddin Süleyman Şah'ın payına düştü. Samsun Selçuklular'ın hakimiyetinde olmasına rağmen şehrin eski yerleşim yeri olan ve bugün bile "Kara Samsun" veya "Gavur Samsun" diye bilinen kısmı daha uzun süre Bizans ve Cenevizliler'in elinde kaldı. Müslüman Samsun'un yanında hristiyanların oturduğu "Kara Samsun" un yaklaşık 230 yıl gibi uzun bir süre bağımsız yaşayabilmesi, ortak çıkarlar temeline dayanan bir ilişki ile mümkün olmuştur. Nitekim denizcilik alanında henüz gelişmemiş olan Selçuklular bu konuda Hristiyanlardan faydalanırken, onlar da güvenli bir şekilde Selçuklular'dan aldıkları ticaret eşyalarını deniz yoluyla Karadeniz'in diğer limanlarına ve Avrupa'ya naklediyorlardı. İstanbul'un 1204 Tarihinde Latinler tarafından alınması üzerine Samsun'un hristiyanları elinde kalan bu kısmı İznik Rum İmparatorluğu'na bağlı kaldı. Bir ara Trabzon Rum İmparatoru "Alexios Kommenos" tarafından kuşatıldıysa da alınamadı. Kuşatmanın başarısız kalmasında hristiyan kesime Selçuklular'ın yardım etmesinin de payı büyük oldu. Anadolu Selçuklu Devleti'nin dağılmasından sonra müslüman Samsun, ilhanlılar'ın eline geçti. Amisos ise burada eskiden beri burada kuvvetli bir tüccar zümresi bulunduran Cenovalılar'ın eline geçti. Cenevizliler Samsun'u bir asırdan fazla ellerinde tuttular. Müslüman samsun ve çevresinde ise birtakım küçük beylikler doğdu. Bu beylikler bazen Canaroğulları'na, bazen bazen Eretna Beyliği'ne (Kayseri), bazen de Osmanlılar'a dayanarak varlıklarını sürdürdüler. "Canik Beyleri" Adıyla bilinenler şunlardı; Canik, Ladik ve çevresinde "Kubadoğulları", Ordu ve Giresun tarafında "Emiroğulları", Niksar, Terme ve Çarşamba civarında "Taşanoğulları", Bafra ovasında "Bafra Beyliği". Bu beylikler daha sonra Osmanlı Hakimiyetine girmişlerdir.

Osmanlılar Devrinde Samsun

Samsun ve çevresinde Osmanlı hakimiyeti Yıldırım Bayezıd devrinde başlamıştır. Kubadoğulları'nın elinde bulunan müslüman Samsun, Yıldırım Bayezıd tarafından ele geçirildi (1398). Buranın idaresi, Bulgar Kralı "Şiman" ın müslümanlığı kabul eden oğlu Aleksandr'a (İskender Paşa) verildi.

Ankara Savaşı'nda (1402) Yıldırım Bayezıd'ın yenilmesi üzerine Timur'un ordusu bu bölgeyi de yağma ve tahrip etti. Bu tarikten sonra Samsun, bir süre Yıldırım'ın oğlu Emir Süleyman'ın, 1439'da da İsfandiyaroğulları'nın eline geçti. Kara Samsun olarak bilinen ve ve hıristiyanların bulunduğu batı kısmı, Sultan Çelebi Mehmed tarafından alındı (1419). Osmanlılar'ın şehri almasından birkaç yıl sonra buradaki hıristiyanlar, Kara Samsun'u yakarak gemilerle buradan ayrıldılar (1425). Müslüman Samsun'da yine Çelebi Mehmed tarafından isfendiyaroğulları'ndan savaşsız olarak Osmanlı hakimiyetine geçirildi. Böylece Samsun, "Canik Sancağı" adıyla Rum (Sivas) Eyaleti'ne bağlı bir sancak olarak Osmanlı idari teşkilatına dahil edildi. Samsun çevresindeki beylikler ise daha sonraki padişahlar tarafından birer birer Osmanlı idaresine alındı. Osmanlı Hakimiyetine geçtikten sonra Samsun eski ticari önemini kaybederek küçük bir iskele olarak XIX. yüzyıla kadar kaldı. Bu dönemde Samsun iskelesi, Sinop Limanı'nın gölgesinde kalarak gelişme imkanı bulamadı. XVII. yüzyılın başIarından itibaren deniz yoluyla gelen Kazaklar'ın saldırısına maruz kalan Samsun, bakımsız haldeki kalenin tamiri ve içine muhafız tayinedilmesi suretiyle emniyet altına alındı. 1645 yılında Samsun’a gelen EvIiya Çelebi bazıbilgiler vermektedir. Samsun halkının gemicilik ve kendircilikle uğraştığını söyleyen Evliya Çelebi, Samsun kalesinin deniz kıyısında taştan ya pılmış sağlam bir yapm olduğunu belirtmektedir. Samsun'un lezzetli suyu olduğuna dikkat çeken Çelebi, evlerin kiremitli, baglıbahçeli olduğunu, eğitim kurumlarının ise çok az olduğunu kaydetmektedir. Demir atılabilir nitelikte bir iskeleye sahip olan Samsun’un, yaban üzümü ve nar rengi armut turşusunun meşhur oldugunu zikretmektedir. Bunlar fıçılarla İstanbu'la gönderilmektedir. Gemi palamarları için imal edilen kendir ipinin bütün dünyaya yetecek kadar çok olduğunu da söylemektedir.

4-14.jpg


Katip çelebi Samsun hakkında şu bilgileri vermektedir; "Samsun Karadeniz kıyısında, Kefe'nin tam karşrsında ünlü bir kasabadır. Amasya suyu kasabanın doğusundan geçerek denize dökülür. Samsun’un güneyindeki dağ bir yay çizerek batıdan ye doğudan denizle birleşir. Samsun şehri, bu dağ siIsileIerinin oluşturduğu yarım çember ile Karadeniz arasında alçak bir düzlüktedir. Eski yapı olarak bir kale ve kalenin içinde camiler, hamamlar ye çarşı vardır. Birkaç ev bir araya getirilerek oluşturulan öbeklerle mahalleler oIuşturulmuştur".

1701 yılında buradan geçen Tournefort, Samsun’un adından sözetmekte "... eski Atina kolonisi Amisos’un yerinde kurulmuş bir köyü arkamızda bıraktık" demekle, Samsun’un bu tarihte henüz gelişme göstermediğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte bu yüzyılın ilerleyen tarihlerinde Samsun ile Karadeniz'in diğer limanları ve özellikle Kırım arasında kayda değer bir deniz ticareti yapılmaya başlanmıştır. 1813-1814 senelerinde Anadolu’da gezen İngiliz seyyahı J.MacdonaId Kinneir 4 mil genişiliğindeki bir koyun kenarında ağaçlıklar içinde kurulmuş olan Samsun’un şirin manzarasından bahsetmekte, şehrin etrafının Türkler tarafından inşa edilmiş olması lazım gelen harap bir sur ile çevrili bulunduğunu, minareli beş cami, bir hamamı ve tüccarlar için büyük bir hanın mevcut olduğunu söylemekte, nüfusunu ise ancak 2 bin olarak bildirmektedir.

1774 Küçük Kaynarca Andlaşması ile Kırım'ın elden çıkması sonucu Samsun'un ticari önemi de iyice gerilemiştir. Ancak XIX. yüzyıl ortalarından itibaren Samsun ve Canik Sancağı yeniden gelişmeye başlamıştır. Tütün ekiminin yaygınlaşması ve buharlı gemi işletiminin Karadenizde'de yaygınlaşmaya başlaması bu gelişmede önemli etkenler olmuşlardır. Şehrin ve sancağın ticari ekonomik poansiyeli geliştiği gibi nüfusu da o oranda artmıştır. 1869 Yangını şehrin hemen hemen tamamını kül haline getirdiyse de zengin bir ticaret şehri olan Samsun kısa zamanda kalkındı. Belediye tarafında Fransa'dan getirilen bir mimarın planına göre şehirde birbirini dik olarak kesen fakat genellikle zamanımızın ihtiyaçlarına göre dar sokak ve caddeler boyunda bir kısmı kargir olmak üzere evler ve umumi binalar yapıldı.

Birinci dünya savaşı yıllarında ticareti felce uğrayan Samsun çok sıkıntı çekti. 1915 Yılında Rus savaş gemileri şehri topa tuttu. Savaş yıllarında Samsun yakınlarında Pontus çetelerinin faaliyetleri dikkat çekmektedir. Mondros Mütarekesi'nden sonra 4000 kişilik bir ingiliz Hintli kuvveti Samsun'u işgal etti ki bu kuvvetler Milli Mücadele sırasında memleketi terketmişlerdir.

7-5.jpg


Samsun'dan başlayarak Sivas üzerinden Elcezire'ye doğru uzatılacak bir demiryolu inşası, daha XIX yüzyılın ortalarından itibaren düşünülmüş idi. Bu konuda ilk imtiyaz 1891'de Belçikalı Baron Macar'a verilmiş, Amasya yönünde yola ait tetkikler yapılmaya başlanmış fakat inşaata girişilememişti. Daha sonra bir Fransız şirketi bu işi üstüne alarak 5 km kadar ray döşemiş ve 30 km kadar da tesviye yapmış iken I.Dünya Savaşı işleri durdurmuştur. Cumhuriyet kurulduktan sonra Samsun-Sivas demiryolu inşası ilk olarak ele alınmış ve hattın ilk 50 km lik kızmı 1926'da açılmıştır. 1932 de demir yolu Sivas'a ulaştı. 1933 yılında Samsun-Çarşamba arasında 39 km lik bir demiryolu yapılmıştır. Daha sonra yapılan demiryolu ve karayolu ağlarıyla Samsun, Karadeniz illerinin Anadolu'ya çıkış noktası haline gelmiştir.

6-5.jpg


Samsun'u konum ve önemine yakışan bir limana sahip kılmak için önceden girişilen teşebbüslerden bir sonuç alınamamış, nihayet bir şirket 1953'de bu işi üzerine alarak 1960 da dalgakıran ve rıhtımların inşasını bitirmiştir. Daha sonraki yıllarda yapılan eklemelerle Samsun Limanı önemli miktarda yükleme ve boşaltmanın yapılabildiği bir liman özelliği kazanmıştır.

Coğrafya

Samsun İli genelde pek yüksek olmayan plato ve dağlardan oluşan topografik yapı göstermektedir. İlde, Canik, Çangal Akdağ, Kunduz, Bunyan, Sırçalı, Yurt Dağları ile Bafra, Çarşamba, Samsun Ovaları yer almaktadır. İlde bulunan akarsular, Kızılırmak, Yeşilırmak, Ters Akan, Mert Irmağı, Terme Çayı, Karaboğaz Deresi, Kürtün Çayı, Abdal Deresidir. Karaboğaz, Balık, Liman, Dutdibi, Uzun, Hayırlı, İnce, Çernek, Tombul, Simenlik, Ladik ve Akgöl de ilin göllerini oluşturmaktadır.

Samsun İli doğal bitki örtüsü açısından zengindir. Kızılırmak sulak alanı; eko sistemi biyolojik çeşitlilik açısından son derece zengindir. Deltada 312 kuş türü tespit edilmiştir. Kuş varlığı açısından uluslararası ornitolojik öneme sahiptir.

Samsun İli kıyı kesiminde tipik Karadeniz iklimi hakimdir. Ancak iç kesimlere gidildikçe karasal iklimin etkileri görülmeye başlanır. Samsun 'da yağış Doğu Karadeniz'e göre az, sıcaklık ise yüksektir. Kıyı kesiminde kışlar ılık, ilkbahar sisli ve serin, yaz mevsimi ise kuraktır. Yağışlar genelde yağmur şeklindedir.
 

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,618
79,966
NeverLand
Turizm Aktiviteleri

Samsun'da turizmin vazgeçilmez üçlüsü denizin, kumun, güneşin yanısıra artık birçok insanda tutku halini almış alternatif turizm aktivitelerinin gerçekleştrildiği alanları içiçe bulabilirsiniz.

Yakakent'ten Terme'ye kadar uzanan sahil bandı üzerinde çok güzel kuma sahip geniş doğal plajlar denize girmek için idealdir. Yakakent Çamgölü mevkiinde çam ormanlarıyla kaplı yemyeşil tepeler, masmavi sulara iner. Eşsiz güzellikteki sahili ile denizle içiçe bir yaşamın sürdürüldüğü şirin bir kıyı kasabası olan Yakakent'de gün batımı ise gerçekten görülmeye değer güzelliktedir. Terme ilçesi bir de tarihin ilginç ve çekici savaşçı kadınlarının yaşadığı yer olarak bilinir.

Sahil bandı üzerinde Alaçam, Bafra ve 19 Mayıs ilçelerimizin topraklarının bir bölümünü kaplayan Kızılırmak Deltası sulak alanı, flora ve faunasıyla ülkemizin eko-turizm alanında en ilginç köşelerinden biridir.

Deltada, 19 Mayıs ilçesi, yörükler mevkiinde ilkbaharda tabanı tamamen suyla kaplanan yaprakdöker ağaçlardan oluşmuş Galeriç ormanı yaban hayatı açısından oldukça ilgi çekicidir.


Samsun, termal turizm açısından da oldukça önemli merkezlere sahiptir. Havza ve Ladik kaplıcaları ikibin yıldan beri bilinen sağlık merkezleridir. Havza 25 Mayıs Termal Tesisleri turizm bakanlığınca "Termel Turizm Merkezi" olarak ilan edilmiştir. Ladik'deki Hamamayağı kaplıcası ise ülkemizdeki birinci derecede önemli ve öncelikli kaplıca merkezlerindendir. Radyoaktif özellik gösteren Ladik kaplıca suları, organizma üzerinde uyarıcı etki yapar. Bu nedenle bu suya "GENÇLİK SUYU" adı verilir. Havza ve Ladik'deki kaplıca sularının başta romatizmal hastalıklar olmak üzere, kadın hastalıkları, sinirsel hastalıklar, eklem hastalıkları ve kireçlenme gibi hastalıkların tedavisinde olumlu etki yaptıkları tıbbi olarak da kanıtlanmıştır.

Samsun'un yaylaları da diğer karadeniz yaylaları gibi; yeşili, temiz havayı ve sessizliği özleyenlere kucak açmaya hazırdır. Samsun'dan yaylalara ulaşmak oldukça kolaydır. yaylaların yolları aracınızla bile kolaylıkla gidebileceğiniz durumdadır.

Ladik-Akdağ yaylaları, Vezirköprü-Kunduz dağı yaylaları her mevsim farklı güzellikleri barındırırlar. Kunduz yaylalarının orman dokusuyla içiçe oluşları ve ormanların Altınkaya Baraj Gölüyle birleşmesi bölgeye bambaşka bir güzellik kazandırmaktadır. Burası yayla turizminin yanısıra doğa yürüyüşleri, su sporları, balık avcılığı, motor gezileri, çim kayağı, yamaç paraşütü ve kampçılık için son derece elverişli alanlara sahiptir. Bölgedeki Orman İşletme tesisi ise yaz kış gelenlerin dinlenme ve konaklama ihtiyacını karşılamaktadır. Ancak tesislerde önceden rezervasyon yaptırmak gereklidir.

1997 Yılından itibaren Ladik-Akdağ yaylalarında Yayla şenlikleri de düzenlenmeye başlanmıştır.

Samsun doğal güzelliklerinin yanısıra tarihi alanlarıyla da dikkat çekicidir. Paleolitik dönemde yerleşim yeri olarak kullanılmış, Tekkeköy mağara-kale yerleşimleri; M.Ö. 5000 yıllarından bu yana sürekli yerleşim yeri olarak kullanılagelmiş, Bafra ikiztepe ve bugün bile sularını, galerilerini, merdivenlerini, görebileceğimiz 3000 yıl öncesinden gelen Kızılırmak Vadisindeki Asarkale; Paflagonlara ait kaya mezarları, Amazonların yaptığı ileri sürülen Garpu kalesi görülmeye değerdir.

Samsun'da Anadolu ahşap mimarisinin en güzel örneklerini de görebilirsiniz. Çarşamba'daki Göğçeli Cami bunlardan en ilginç olanıdır. Yapımında hiç çivi kullanılmamış olan yapı, kesin yapım tarihi bilinmemekle birlikte yaklaşık 800 yıldır sapasağlam ayakta kalmıştır.

Tekkeköy Mağaraları

İlimiz Tekkeköy sınırları içerisinde yer almaktadır. Samsun’a 14km. , Tekkeköy merkeze 1 km. uzaklıkta olup Paleolitik ve Kalkolitik dönem yerleşim yeridir. Bölgede ilk yaşam izlerinin görüldüğü bu mağaralar doğal olarak oluşmuş küçük mağaraların genişletilerek oyulması ile ortaya çıkmıştır.

tek.jpg


1941 yılında Prof. Dr. Kılıç KÖKTEN başkanlığında Tahsin ÖZGÜÇ ve Nimet ÖZGÜÇ ‘ten oluşan bir heyet tarafından yapılan kazılar bir ay sürmüş , sonuçta Paleolitik Çağ, Mezolitik Çağ , Tunç Çağına ait buluntular ortaya çıkarılmıştır. Çınarcık ve Fındıcak vadilerinin kesiştiği yerde bulunan ve her iki vadiye de hakim olan Delikli Kaya’nın geç dönem bir Frig Kalesi olduğu bilim adamlarınca incelenmesi neticesinde tespit edilmiştir. Bu mağaralarda yaşayan Paleolitik Çağ insanı madeni tanımamış, bütün aletlerini taş, ağaç ve kemikten yapmıştır. Geçimlerini avcılık ve toplayıcılıkla sağlamışlar, taştan yontmak sureti ile yaptıkları el baltaları, mızrak uçları, kesiciler, kazıyıcılar gibi çeşitli aletleri kullanmışlardır.

Atatürk Anıtı

Samsun il merkezinde, Hükümet Konağı yanındaki şehir parkı içerisindeki Atatürk Anıtı, Atatürk’ün en gösterişli anıtlarının başında gelmektedir.

Atatürk’ün Samsun’a çıktığı 19 Mayıs 1919 gününü simgeleyen anıt, Samsun Belediyesi tarafından 1931 yılında Avusturyalı Heykeltıraş H.Krippel’e yaptırılmış ve 19 Ocak 1932’de törenle açılmıştır.

00155674.jpg


Oldukça yüksek dikdörtgen beyaz mermer bir kaide üzerinde Atatürk, şaha kalkmış bir at üzerinde, resmi üniforması ile tasvir edilmiştir. Anıtın kaidesi üzerindeki bronz levhalarda ise Kurtuluş Savaşı tasvir edilmiştir. Ayrıca kaidenin ön yüzünde Atatürk’ün Samsun’a çıkışının öyküsü kısaca yazılmıştır. Heykel kaide üzerine atın arka ayakları ve kuyruğu ile oturtulmuştur.

İlk Adım Anıtı

Samsun limanında, Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Bandırma Vapurundan inerek kıyıya çıktığı iskelenin bulunduğu yer, Samsun limanının yapımı sırasında 1959’da kayalarla doldurulmuştur. Günümüzde kıyıdan içeride kalan bu iskelenin yerinin belli olması için bu anıt dikilmiş ve 1969 yılında açılmıştır. Anıtın tasarımını Mimar Seçkin Viter yapmıştır.

00157300.jpg


Taş blok kaide üzerindeki İlk Adım Anıtı dayanışmayı simgelemektedir. Burada resmi üniforması ile Atatürk ve kumandanlar görülmektedir. Ayrıca anıtın iki ucunda da gençliği simgeleyen heykellere yer verilmiştir. Anıtın üzerinde “1919 senesi Mayıs’ının 19’uncu günü Samsun’a çıktım. Gazi M.Kemal” yazılıdır.

Samsun Saat Kulesi

Samsun il merkezinde Eski Saat Kulesi’nin yıkılmasından sonra bugünkü saat kulesini Mimar Kemal Taner’in çizdiği plana göre yapılmıştır.

SamsunSaatKulesi.jpg


Saat Kulesi modern bir çizim olup dört cephelidir. Her cephe üç bölüm halinde dikdörtgen, ince uzun camekânla kaplanmıştır. Bu bölümün üzerindeki dikdörtgen bölümlerin her birine dört ayrı saat yerleştirilmiştir. Bu saatler İsviçre’den getirilerek yerine konulmuştur. Kulenin üzeri parçalı sekiz beton blok ile örtülmüştür.

Amisos (Samsun)

Antik Amisos kenti, bugünkü şehrin kuzey batısında, Kara Samsun olarak bilinen Cedit Mahallesinin bulunduğu bölgedir. Amisos erken tarihlerden itibaren daima Orta Anadolu'nun Karadeniz'e açılan bir kapısı olmuştur. Sahra Sıhhiye Okulunun bulunduğu alan, kentin akropol bölümüdür.

00004742.png


Amisos adının bölgeye deniz yoluyla gelen Yunanlılar tarafından verilmeyip, Amasia gibi Anadolu menşeli bir kelime olduğu ihtimali daha ağır basmaktadır. Roma İmparatoru Pompeius M.Ö. 64 yılında Amisos'a geldiğinde, şehrin ismini Pompeiopolis'e çevirmişse de bu isim kalıcı olmamış ve Amisos adı geçerliliğini korumuştur.

00004743.png


Prof. Dr.Bilge Umar’a gore; Amisos, Anadolu’nun Helenleşmesi döneminde Amisena olarak kullanılmıştır. Sözcük anlamı “Amazonlar Yurdu”dur. Aynı zamanda Amisena ismi Luwi dilinde Amisos Ülkesi anlamında kullanılmıştır.

Antik Çağda Amisos adı ile anılan kent, Miletosluların MÖ.VII.yüzyılda Karadeniz kıyılarında kurdukları ticaret kolonilerinden biridir. MÖ. V.yüzyılda Atinalıların ele geçirdiği kent, bir süre Priraierus adı ile anılmıştır. Önemli bir ticaret limanı olan Amisos’u saldırılardan korumak amacı ile surlar yapılmıştır. Bizans döneminde bir piskoposluk merkezi olan Amisos’u alamayan Danişmendliler hemen yakınında yeni bir kale yaptırmışlardır. Yüzyıllarca zengin bir ticaret merkezi olan eski yerleşim Hıristiyan Samsun ya da Gavur Samsun adı ile anılmıştır. XI.yüzyılda Cenevizlilerin eline geçen Eski Amisos ve Yeni Amisos arasında ticari bir ilişki bulunmakta idi. Sonraları Simisso ve Samissun olarak isimlendirilen bu yerleşmenin adı Samsun’a dönüşmüştür. Eski Amisos’un bulunduğu yer günümüzde halk tarafından Kara Samsun olarak anılmaktadır.

00004747-1.png


Samsun’daki ilk yerleşim tarih öncesi dönemlere kadar uzanmaktadır. Tekkeköy yakınlarında ele geçen buluntular yörenin Paleolitik Çağda (MÖ.10.000-5.500) yerleşime sahne olduğunu göstermiştir. İkiztepe, Dündar Tepe, Öksürük Tepe ve diğer höyüklerde yapılan arkeolojik kazılar ve araştırmalar, yerleşmenin Kalkolitik Çağ (MÖ.5500-3500) ve sonrasında da sürdüğünü kanıtlamıştır. Ayrıca söz konusu yörenin Hititlerden önce ve Hititler döneminde Gaskalar tarafından da yerleşim yeri olarak seçildiği Hitit yazılı kaynaklarından anlaşılmaktadır.

M.Ö. 750-760 yılları arasında Anadolu’da yunan kolonilerin kurulduğu dönemde Amisos adlı küçük bir yerleşme merkezi idi. Şehrin İon şehir devletlerinden Miletos (millet) tarafından kurulduğu sanılmaktadır. MÖ.V.yüzyılda Atinalılar, MÖ.IV.yüzyılda önce Persler daha sonrada Makedonyalılar yörede egemenlik kurmuşlardır.

00004744.png


M.Ö.331 yılında Büyük İskender Amisos ’u bağımsız şehir olarak ilan etmiştir. Daha sonra Seleukosların hakimiyetine giren yöre, MÖ.III.yüzyıl başlarında kurulan Pontus Devleti’nin egemenliği altına girmiştir. Bu dönemde burada Mossynoikialılar yaşıyordu. Pontus kralı Mithridates VI. Zamanında (M.Ö.120.-M.Ö.63) yöre en parlak dönemini yaşamıştır. MÖ.I.yüzyıl ortalarında Romalıların hakimiyetine giren Samsun yöresi Pontus Polemoniacus bölgesi sınırları içerisinde idi. 395’de Roma İmparatorluğu’nun Batı Doğu olmak üzere ikiye ayrılmasın ile Doğu Roma (Bizans)toprakları içinde kalmıştır. Bizanslılar zamanında önemli bir piskoposluk merkezi olmuş, Armeniakon Theması’na bağlanmıştır.

Amisos’da ilk kazı Samsun Müzesi Müdürlüğünce 1991 yılında Baruthane deresi mevkiindeki yamaç tarlalarda yapılmıştır. İkinci kazı ise Müze Müdürlüğü ve Trakya Üniversitesi Arkeoloji Bölümünün ortaklaşa yaptığı Sahra Sıhhiye Okulu içinde yer alan mozaik kurtarma kazısıdır.

Ayrıca 1995 yılı Kasım ayı içinde Ebussuud Caddesi sonunda İlkadım Belediyesinin yol genişletme çalışmaları sırasında Konklemera tipi kaya kilitlesinin oyulması ile yapılmış, tavan-taban ve duvarları horasınla sıvanmış 5x5 m. ebadında 2.30 m. yüksekliğinde mezar odası içerisine yerleştirilmiş (5) adet mezardan üçünün kullanıldığı, ikisinin boş olduğu görülmüş ve böylece burasının bir aile mezarı olduğu tespit edilmiştir.

Kullanılan üç mezardaki iskeletlerin ve som altından ölü hediyelerinin oluşturduğu buluntular, ziynet eşyaları, çanak çömlek, cam ve mermerlerden yapılmış arkeolojik eserleri ilk inceleme ve değerlendirmelerinde mezarlardan birinin pontus krallığının en üst düzeydeki yöneticilerinden birine ait olduğu, diğer mezarların ise bu kişinin eşine ve kızına ait olabileceği düşünülmektedir.

Amisos mezar odasında bulunan eserler M.Ö.IV. yüzyıl sonu ile M.Ö.III. yüzyıl başlarına tarihlendirilmektedir.

Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi

Samsun il merkezi Fuar Alanında bulunan Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi 19 Mayıs 1981’de ziyarete açılmıştır. Samsun yöresinde Türk Tarih Kurumu’nun yapmış olduğu kazılardan çıkan eserler ilde müze olmayışından ötürü Kastamonu Müzesi’ne gönderilmiştir.

00155672.jpg


Samsun’un ulusal tarihimizdeki yerinden ötürü “Atatürk ve 19 Mayıs Müzesi” ismi altında bir müze kurulması 1956 yılında vali Turgut Başkaya tarafından Bakanlığa teklif edilmiştir. Bu arada bir inşaat temelinden çıkan eserler ile çevreden toplanan eserler Samsun Erkek Sanat Enstitüsü’nde toplanarak koruma altına alınmıştır. Başlangıçta depo niteliğindeki müzede 1 Mart 1960’da çalışmalar başlamıştır. Bunun ardından Vali Enver Saatçigil Samsun’da Atatürk Müzesi fikrini yeniden ele almış, 1967 yılında Fuar Alanı içerisindeki 19 Mayıs Galerisi “Atatürk Müzesi” olarak kullanılması için Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilmiştir. Bunun ardından Fuar Alanı içerisinde Atatürk Müzesi’nin yanı başında Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nin yapımına 1976 yılında başlanmış ve müze altı yıl sonra ziyarete açılmıştır.

Müzede Samsun ve çevresinden toplanan arkeoloji ve etnoğrafik eserler sergilenmektedir.

Arkeoloji bölümünde İlk Tunç Çağı, Hitit, Helenistik ve Roma dönemlerine tarihlenen bronz, pişmiş toprak, kemik eserler sergilenmektedir. Bunlar arasında bronz atlet heykeli, Eski Tunç Çağına ait ameliyat edilmiş kafatasları, antik Amisos kenti buluntuları, Roma imparatoru Alexander Severus zamanında yapılmış olan Amisos Mozaiği, Aminos mezar odasından çıkan hazineler, Helenistik Çağa ait takılar bulunmaktadır.

00155673.jpg


Müzenin en önemli bölümünü oluşturan Amisos mezar odasında bulunan eserler M.IV-III. yüzyıllara tarihlendirilmektedir Bu bölümde altın taç, küpe, bilezik gibi eserler dikkati çekecek güzelliktedir. Ayrıca Klasik, Helenistik, Roma ve Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemi sikkelerde bulunmaktadır. Bunların yanı sıra Cumhuriyet döneminde basılmış paralar da onları tamamlamaktadır.

Müzenin etnografya bölümünde Samsun yöresine ait bindal, peşkir, cepken, saat keseleri, el yazmaları, Kuran’lar da bulunmaktadır. Yöresel kesici ve ateşli silahlar da ayrı bir vitrin içerisinde düzenlenmiştir.

Atatürk Müzesi

Samsun il merkezi Fuar Alanında bulunan Atatürk Müzesi’nin kurulması Vali Turgut Başkaya tarafından 1956 yılında bakanlığa teklif edilmiştir. Sonraki yıllarda Vali Enver Saatçigil konuyu yeniden ele almış ve 1967 yılında Fuar sahası içerisinde yapılmış olan 19 Mayıs Galerisini “Atatürk Müzesi” olarak kullanılmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı’na devrettirmiştir. Müzenin taş ve renkli mermer binasının ön cephesine Kurtuluş Savaşı’nı temsil eden kabartma bir firiz yerleştirilmiştir.

00155659.jpg


Kültür ve Turizm Bakanlığı yönetimindeki Atatürk Müzesi’nde Ankara Anıtkabir Müzesi’nden getirilen Atatürk’e ait 105 parça eserin teşhir ve tanzimi yapıldıktan sonra 1 Temmuz 1968’de fuar ile birlikte ziyarete açılmıştır.

Müzede Atatürk’e ait giysiler, silahlar, bastonlar ve yemek takımı gibi eşyalar sergilenmektedir.

Gazi Müzesi

Samsun Gazi Mahallesi Mecidiye Caddesi’nde Atatürk’ün 20-24Eylül 1924 tarihinde Samsun’a ikinci gelişinde kaldığı konak, 1998 tarihinde müze olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı yönetiminde ziyarete açılmıştır.

00155655.jpg


Konak iki katlı bir yapı olup dış cephesi yığma tuğladan iç bölümleri de bağdadi olarak yapılmıştır. Giriş cephesi oldukça bezemeli ve gösterişli olan yapının ikinci katında bir de balkonu bulunmaktadır. Müzeye doğu ve kuzey yönündeki iki kapıdan girilmektedir.

Müzede Atatürk ile ilgili fotoğraflar sergilenmiştir. Ayrıca eski bir Samsun evi olarak düzenlenmiştir.

Bandırma Vapuru

Atatürk’ün 18 arkadaşı ile birlikte Samsun’a geldiği ve Milli Mücadele’nin başlamasına neden olan Bandırma Vapuru’nun birebir ölçülerdeki kopyası Samsun’da Doğu Park Sahiline yapılmış ve müze olarak ziyarete açılmıştır.

Gemi, Taşkınlar Gemi Sanayi Tic.A.Ş. tarafından yapılıp, 15.04.2001 tarihinde teslim edilmiştir.

00157295.jpg


Samsun İl Özel İdaresi’nin 200–2001 yatırım programına alınan Bandırma Vapuru’nun Gemi Müze yapılmak üzere ihaleye çıkarılmıştır. İl Özel İdaresi’ne 29 yıllığına tahsis edilen gemi, dolgu sahası içerisindeki koyda 2000 m2’lik bölümü karada, 1000 m2’lik bölümü de denizde olmak üzere yapılmıştır. Bu arada kıyıda çevre düzenlemeleri de yapılmış, geniş bir tören alanı, aslanlı yol ve Milli Mücadele’yi tanımlayan rölyeflerin bulunduğu 70 m. Uzunluğunda bir duvar, yedi figürlü bir anıt ile çeşitli etkinliklerin yapılacağı mekânlar bulunmaktadır.

Müze olarak ziyarete açılan gemide, Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen’in atölyesinde Atatürk ve 18 arkadaşının özgün boyutlarda balmumu heykelleri yapılmış ve bunlar kaptan köşkü başta olmak üzere çeşitli yerlere konulmuştur. Vapurun karşısında da yedi figürlü bir anıt yapılmıştır.

Bandırma Vapuru, 1878 yılında İskoçya’nın Paisley bölgesindeki Mac Intyre şirketi tarafından Huston and Cardett tezgâhlarında 279 grostonluk yolcu ve yük vapuru olarak inşa edilmiştir. Geminin ilk sahibi Dussey and Robinson şirketi olup, o zamanki ismi Torocaderto idi.

1883 yılında Yunanlı armatör Psicha geminin kaydını Pire Limanı’na alarak ismini Kymi olarak değiştirmiştir. Daha sonra bu gemi Yunanlı bir armatöre satılmıştır. Yunanlı armatör Andreadis gemiyi bir başka Yunanlı armatörün Rama Derasimo İstanbul şirketine satmıştır. Bundan sonra geminin ismi Panderma olarak değiştirilerek kaydı İdare-i Mahsusa’ya devredilmiştir.

Osmanlı Denizcilik İşletmesi olan İdare-i Mahsusa 1910 yılında Panderma ismini Bandırma olarak değiştirmiş ve Posta Vapuru olarak çalıştırmıştır. 19 Mayıs 1919’da Atatürk ve silah arkadaşlarını Samsun’a getiren gemi daha sonra posta hizmetlerine devam etmiştir. 1925 yılında gemi İlhami Söke isimli şahsa satılarak, aynı şahıs tarafından 4 ay içinde Haliç'te sökülmüştür.

İsa Baba Türbesi

Samsun il merkezinde bulunan İsa Baba Camisi XV. yüzyılda yapılmıştır. Caminin kitabesi bulunmamaktadır. Caminin yanında, kare planlı İsa Baba’nın türbesi bulunmakta olup, türbenin buraya ne zaman eklendiği kesinlik kazanamamıştır.

Türbe kesme taştan yapılmış, cami ile birlikte 1895 yılında onarılmış, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 1975–1976 yılı onarımından sonra da bugünkü görünümünü almıştır. Camiye bitişik olan kare planlı türbenin üzeri basık bir kubbe ile örtülüdür. Duvarları sağır olup iki cephesinde yuvarlak kemerli birer penceresi bulunmaktadır.

İTALYAN KATOLİK KİLİSESİ

kilise-1.jpg


Ulugazi Mahallesinde yer almaktadır. 1846 yılında yapılmıştır. Bina kargir olarak iki katlı inşa edilmiştir. Kilisenin ön yüzü kolonlarla üç bölüm halinde düzenlenmiştir. En üstte de üçgen alınlık yer almaktadır. Kilisenin üzeri beşik çatı ile örtülüdür. İçte örtü sistemi olarak tonoz kullanılmıştır. Tonozların üzeri çeşitli panolarla süslenmiştir.

Büyük Cami

Samsun il merkezinde Fuar alanının karşısında bulunan cami, ilin en büyük camisidir. Batumlu Hacı Ali Efendi tarafından 1884’de yaptırılmıştır. Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Valde Sultan tarafından onarılmış, bu yüzden de halk arasında Valde Camisi olarak tanınmıştır.

samsun07_bc_PICT0052-1.jpg


Cami sarıya yakın renkte kesme taştan yapılmıştır. Kare planlı caminin üzeri tromplu merkezi bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbe sekizgen bir kasnak üzerine oturmuş ve dıştan basık görünümdedir. Merkezi kubbe dört köşedeki kulelerle desteklenmiştir. Dikdörtgen çerçeve içerisinde yuvarlak kemerli giriş kapısının önünde altı sütunun taşıdığı beş bölümlü beşik tonozlu bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yerinin sütun araları yakın tarihlerde camekânla kapatılmıştır. Son cemaat yeri ile ibadet mekânı arasında kalan dikdörtgen bölümün üzeri üç kubbe ile örtülmüştür. Böylece caminin girişi daha da görkemli bir görünüm kazanmıştır.

Yuvarlak bir niş şeklindeki mihrabı mermerdendir. Ağaç işçiliğinin güzel örneklerinde birisini yansıtan minber üzerinde madalyonlar, yıldız ve madalyon motifleri bulunmaktadır. Kubbe içerisi ve duvarlar bitkisel ve geometrik kalem işleriyle bezenmiştir. Caminin giriş cephesinin her iki tarafında son cemaat yeri ile caminin ana duvarlarının birleştiği duvarların üzerine iki minare yerleştirilmiştir. Minareler yuvarlak gövdeli ve birer şerefelidir.

Şeyh Seyyid Kudbettin Camisi

Samsun il merkezinde bulunan caminin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber yapı üslubundan Osmanlı döneminde, XVI. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Vakıf kayıtlarında da bu cami ile ilgili yeterli bir bilgiye rastlanmamıştır. Yanındaki türbe Şeyh Kudbettin’e aittir. Bu yapının dergâhtan camiye dönüştürüldüğü sanılırsa da bununla ilgili yeterli bir kaynak ile karşılaşılmamıştır.

sakudbettincami.jpg


Cami kesme ve moloz taştan dikdörtgen planlı olup, üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Önünde L şeklinde, çatılı bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Giriş kapısı eksenindeki mihrap yuvarlak bir niş şeklindedir. Minaresi kare kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir.

Caminin yanında Şeyh Kudbetttin’in türbesi bulunmaktadır. Türbe kesme taştan kare planlı olarak yapılmıştır. Üzeri beşik tonozla örtülmüştür. Değişik dönemlerde yapılan onarımlarla özelliğinden kısmen de olsa uzaklaşmıştır.

Pazar Camisi

Samsun il merkezinde, Pazar Mahallesi’nde bulunan caminin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. İlhanlı dönemi eserlerinden olup, XV.yüzyılda yapılmıştır. Cami 1819 yılında ve Cumhuriyet döneminde de Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından bir kez daha onarılmıştır.

Cami dikdörtgen planlı olup, üzeri çatı ile örtülmüştür. Son onarımlar sırasında yapı, orijinal mimari üslubundan kısmen uzaklaşmıştır. Mihrap yuvarlak bir niş şeklinde olup bezeme olarak ozgün motiflere rastlanmamaktadır. Yanında taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli tek şerefeli minaresi bulunmaktadır.

İsa Baba Camisi

Samsun il merkezinde bulunan İsa Baba Camisi’nin kitabesi günümüze gelememiştir. Bu bakımdan ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı kesinlik kazanamamıştır. Ayrıca İsa Baba konusunda da bilgiler yetersizdir. Cami değişik zamanlarda ve 1895 yılında yapılan onarımlarla özgünlüğünden kısmen uzaklaşmıştır. Bununla beraber XV. Yüzyılda, Osmanlılar döneminde yapıldığı sanılmaktadır.

00156482.jpg


Cami kesme taştan kare planlı olarak yapılmıştır. Üzeri basık bir kubbe ile örtülmüştür. İbadet mekânı altlı üstlü yuvarlak kemerli ve uzun pencereler ile aydınlatılmıştır. Mihrap ve minberi geç dönemde yapılış ve özelliğini yitirmiştir. Minaresi kare kaide üzerinde yuvarlak yivli gövdeli ve tek şerefelidir. Yanında İsa Baba’nın türbesi bulunmaktadır.

Kale Camisi

Samsun il merkezinde Kuyumcular Çarşısında bulunan Kale Camisi, İlhanlı Valisi Emir Timurtaş Paşa’nın adına 1314 yılında yaptırılmıştır. Cami değişik zamanlarda onarılmış ve kısmen özelliğini yitirmiştir.

Cami kesme taştan kare planlı olarak yapılmıştır. İbadet mekânının üzeri kubbe ile örtülüdür. İbadet mekânında orijinal bezemesi günümüze gelememiştir. Yanındaki minaresi, taş kaide üzerinde yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir.

Hacı Hatun Camisi

Samsun Saathane Meydanı yakınında bulunan bu cami, Hatice Hatun’un oğlu İbrahim Bey tarafından 1694 yılında yaptırılmıştır. Değişik zamanlarda yapılan onarımlarla özgünlüğünü büyük ölçüde yitirmiştir.

Cami kare planlı olup duvarları taş ve tuğla karışımı bir işçilikle örülmüştür. İbadet mekânının üzeri sekizgen kasnak üzerine tuğladan basık bir kubbe ile örtülmüştür. Mihrap nişi yuvarlak ve alçıdan yapılmıştır. Ahşap minberinin güzel bir ağaç işçiliği vardır. Minaresi kalın taş bir kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Minare gövdesinin oldukça kalın oluşu da dikkati çekmektedir.

Yalı Camisi

Samsun il merkezinde Buğday Pazarında, Saathane Meydanı’nda bulunan bu camiyi Sadık Bin Abdullah 1894 yılında yaptırmıştır. Cami aynı zamanda Hoca Hayrettin Camisi ismi ile de tanınmıştır.

Cami kesme taş ve tuğladan örülmüştür. Kare planlı caminin üzerini sekizgen kasnaklı tuğladan bir kubbe örtmektedir. İbadet mekânı duvarlarından kubbeye geçiş, köşe tromplarının yardımıyla yapılmıştır. Kuzey yönüne geç dönemlerde son cemaat yeri eklenmiştir.

İbadet mekânı altlı üstlü iki sıra halında altta dikdörtgen, üstte de yuvarlak kemerli alçı pencereler ile aydınlatılmıştır. Mihrap ve minber özellik göstermemektedir. Mihrap alçıdan minber ise ağaçtan yapılmıştır. Ceminin ana duvarına bitişik olan minaresi kalın ve uzun bir kaide üzerine yuvarlak gövdeli tek şerefelidir.

Selâhiye Camisi

Samsun il merkezinde bulunan Selâhiye Camisi’nin kitabesi günümüze gelemediğinden banisi ve yapım tarihi kesinlik kazanmamıştır. Yapı üslubundan XIX. yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı sanılmaktadır.

Cami moloz taş ve tuğladan dikdörtgen planlı olup, üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Geniş bir bahçe içerisindeki caminin önünde son cemaat yeri bulunmamaktadır. Dikdörtgen bir kapıdan girilen ibadet mekânı altlı üstlü iki sıra halinde pencereler ile aydınlatılmıştır. Mihrap ve minberi bir özellik göstermemektedir. Caminin yanında kesme taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli tek şerefeli bir minaresi bulunmaktadır.

BELEDİYE SARAYI

sabelediyesarayieski.jpg


Pazar Mahallesinde yer alan bina Gebilizade Necip Bey tarafından 1913-1915 yılları arasında yaptırılmıştır. Dış yüzü Ünye taşı ile kaplanmış olan bu yapı taş yontma ve süsleme sanatının en güzel örneklerinden birisidir. Üç katlı binanın üçüncü katında bir çıkma mevcut olup, birinci kat işyeri olarak kullanılmaktadır. Üçüncü kat balkonunun kenarında mermer kitabe mevcuttur. Bu kitabede “1329-1331 Sultan Beşinci Muhammed Reşat Han Hazretlerinin Saltanatı zamanında Gebilizade Necip Efendinin Riyaseti yıllarında inşa edilmiştir.” ibaresi yazılıdır.

RUH VE SİNİR HASTALIKLARI HASTANESİ (Millet Hastanesi, Devlet Hastanesi, Guraba Hastanesi)

Pazar Mahallesinde yer alan bina Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi olarak hizmet vermektedir. 1900 yılında yapılmıştır. İki katlı olan yapı kargir olarak inşa edilmiştir. İkinci kattaki çıkma iki sütunla taşınmaktadır. Çıkmanın ön cephesinde üç sivri kemerli pencere bulunmaktadır. Geniş ahşap varaklı Marsilya kiremitli kırma çatılı yapının köşelerinde kesme taş kolonlar yer almaktadır. Yapıyı arkadan çeşitli yapılar tamamlamaktadır.

ESKİ ASKERİ HASTANE (İlk Adım Kültür Sanat ve Eğitim Merkezi)

Ulugazi Mahallesinde Gazi caddesi üzerindedir. Dört katlı olan yapının cadde üzerine bakan eser süsü zengin bir görünüme sahiptir. Birinci katı giriş olarak kullanılmakta olup dikdörtgen pencerelerle bölümlenmiştir. İkinci katın ortasında genişçe bir balkon bulunmaktadır. Yine bu katta altı adet yuvarlak kemerli geniş açıklıklar sıralanmaktadır. Üçüncü katta da aynı düzenleme görülmektedir. Ancak bu kattaki açıklıkların üzeri basık kemerlidir. Dördüncü katta ise yine altı adet ikili pencere sistemi görülmektedir. Yapının öbür yüzlerinde değişik pencere düzenleri kullanılmıştır. Söz konusu binanın İlkadım Kültür Sanat ve Eğitim Merkezi olarak tadilat ve restorasyonu devam etmektedir.

SÜLEYMAN PAŞA MEDRESESİ

Saathane yakınındadır. Binanın vakıf tarihi 1813’dür. At nalı şeklinde bir plana sahip, yığma tuğladan inşa edilmiş iki katlı bir yapıdır. Yapının girişi camiye bakan yüzdedir. Bu kısım üç tarafı kapalı bir avlu şeklindedir. Avlunun iki kenarı revaklıdır. Revak içleri dükkandır. Haznedar Zade Süleyman Paşa Vakfiyesidir.

TAŞHAN

vakiishani.jpg


Ali Paşa Vakfına ait bu yapı Pazar Mahallesinde Buğday Pazarı İskele caddesi üzerindedir. 17.yy.ın sonlarına doğru inşa edilen yapı iki katlı, dikdörtgen planlıdır. Yapının dış duvarları tuğla hatıllı moloz taştır. Caddeye bakan yüzde kemerli girişli bir sıra hücre (dükkan) bulunmaktadır. Orta avlunun dört tarafı tonozlu hücrelerle çevrilidir. İkinci katta revaklar ve revak içlerinde hücreler vardır. Revak sütunları dört köşe olup kemerlidir.

Bu günkü belediye sarayının bulunduğu yerde Sulu Han’ın , Demirciler yokuşunda da hanların bulunduğu yaşlı kişilerce söylenmektedir. Günümüzde hiçbiri mevcut değildir.

BEDESTEN

Geç Osmanlı dönemine ait yapı, Kale Mahallesinde yer almaktadır. Bedestene giriş Ziya Gökalp Sokağı ile Namık Kemal Caddesine bakan iki ayır kemerli kapıdan olmaktadır. Ziya Gökalp Sokağındaki kapı bir tonozla örtülü olup yuvarlak, basık kemerlidir. Kapının iki yanında duvara gömülü iki yarım, dikdörtgen sütun yer almaktadır. Namık Kemal Caddesine bakan yüzdeki kapı yuvarlak kemerlidir. Kemer içte kesme taş olup, dış yüzeyde tuğla üstüne taş kaplıdır.

ŞİFA HAMAMI

Pazar Mahallesi Necipbey caddesi üzerindedir. Geç Osmanlı dönemi yapısıdır. Soyunma yeri ahşap olup üzerinde büyük ışıklık vardır. Sıcaklık kısmına yuvarlak kemerli bir kapı ile geçilmekte olup büyük bir kubbesi bulunmaktadır. Kubbenin yanlarında üç tane beşik tonozlu bölüm mevcuttur. Külhan kısmı, soyunma yerine gelmeden sağda olup kesme taştan yapılmıştır.

İSMAİL EFENDİ ÇEŞMESİ

Cedit Mahallesi Ilıca sokaktadır. Çeşmenin üzerindeki kitabeden anlaşıldığına göre 1854 yılında Esseyid -El Hac İsmail Efendiye ait hayratlardan olduğu anlaşılmaktadır. İki olukludur.

STAD ÇEŞMESİ

stadcesme.jpg


Eski Stadyum yanındadır. Yapım tarihi H.1309 dur. Kare planlı kesme taştan yapılmış çeşmenin her yüzünde, köşelerde ve ortada sütunceler bulunmaktadır. Yuvarlak kemerlerin üzeri bir friz halinde triglif sırasıyla çevrelenmiştir. Frizin üstünde kesme taştan kitabe ön yüzde ve dikdörtgen mermer üstüne tuğra, tuğranın iki yanında da bitkisel motifler bulunmaktadır. Çeşmenin üstü yuvarlak kubbeli olup dilimli motiflerle belirlenmiştir. Daha önce asfalt yolun öbür yakasındayken bu günkü yerine taşınmıştır.

KADI ÇEŞMESİ

Pazar Mahallesi, Fazıl Kadı İlk Okulunun Yeni Hamam Sokağı üzerindeki duvarının dış yüzündeki çeşme, taş işçiliği ile dikkat çekmektedir. Çeşmenin kurna kısmı yola gitmiştir. Muslukları yoktur. Okulun deposunda bulunan ve çeşmeye ait olduğu söylenen kitabede 1319 tarihi okunmaktadır.

HOCASUYU ( GÖZSUYU ) ÇEŞMESİ

İlk Adım Belediyesinin arkasındadır. Çeşme yol yapımı nedeniyle şimdiki yerine taşınmıştır. Göz hastalıklarına iyi geldiği söylenmektedir.

HANÇERLİ CAMİİ

Hançerli Mahallesinde bulunmaktadır. Depremden tamamen yıkılmış, sonradan yeniden yaptırılmıştır. Üzerinde kitabe bulunan minaresi Samsun’un en eski ve ilgi çekici minaresidir.

KILIÇDEDE TÜRBESİ

Kılıçdede Mahallesinde 19 Mayıs İlkokulu yanında sonradan yapılan Kılıçdede Camisinin mihrap tarafındaki bahçede ağaçlar arasında, üstü açık etrafı beton ve mozaikle çevrilmiş büyük bir mezardır. Baş tarafta “Fatiha Kılıç dede Burada medfundur” yazılıdır. Önemli bir ziyaret ve murat yeridir.

ACEM TEKKESİ

Selahiye Mahallesinde 100. Yıl Bulvarı üzerindedir. Bodrum üzerine tek katlı, tuğladan yapılmış, kareye yakın planlı bir yapıdır. Dar saçaklı ve piramit çatılıdır.
 

tafamus

Süper Üye
11 Şub 2010
1,866
14,384
bakunin üstat eğer samsuna gelirsem ilk işim seni bulmak ve senin rehberliğinde gezmek isterim
 

savok

Admin
30 Eki 2009
20,029
86,694
Kasımpaşa
Samsun burnumda tüttü,
google earth'e girince
OMÜ'ye doğru pelitköy'e gel,
fotoğrafları tıkla bizim siteyi göreceksin,
birde saathane fotoğrafına bakınca çocukluğum geldi aklıma,
biz dörtyolda oturuyorduk,
kiliseye gelmeden,
7-8 yaşlarındaydım,
saathane o eski fotoğraftakinden pek farklı değildi,
kaybolmuştum,
ağlayarak dolaşırken oradan bir esnaf tuttu kolumu,
sen kimin oğlusun dedi,
bende cemal öğretmenin dedim,
1 saate babamı getirdiler,
yıl 1970'ti galiba
Her fotoğrafta muhakkak anım var..
 
Üst