Colinmccay
Yönetici
- 27 Haz 2009
- 6,995
- 11,989
Akdeniz Bölgesi'nde Hatay iline bağlı bir ilçe olan Samandağı, kuzey ve doğuda Merkez ilçe, güneyde yayladağ ilçesi ve Akdeniz, batıda yine Akdeniz, kuzeybatıda da İskenderun ilçesi ile çevrilidir. İlçe topraklarının kuzeyi engebeli ve dağlık bir arazi yapısına sahiptir. Amanos Dağları'nın güney uzantısı olan Musa Dağı burada 1.281 m.ye ulaşmaktadır.
İlçe ekonomisi genellikle tarıma dayalı olup, yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler; buğday, yulaf, yerfıstığı, zeytin ve mandalinadır. Az miktarda sebze ve meyve de yetiştirilmektedir. İlçedeki ipekböcekçiliği eski önemini yitirmiştir. Kıyı kesimlerinde balıkçılık yapılmaktadır.
Amanos'ların güneye inen kolları arasındaki kara parçası üzerinde kurulan Samandağ, Yunan ve Roma koloni dönemi zamanında doğal bir körfez niteliğini taşıyordu. Günümüzde ise Âsi Nehri'nin kıyı şeridini doldurmasından ötürü büyük gemilerin sahile yanaşması olanaksızlaşmıştır.
Tarihçesi
Samandağ'da tarih öncesi yerleşmelerle ilgili araştırmalar yapan Prof.Muzaffer Şenyürek ve Prof.Enver Bostancı Musa Dağı'nın eteklerinde, Samandağ'ın 4,5 km. kuzeybatısında Mağaracık beldesi yakınlarında mağaralarda yaptığı araştırmalarda eski çağlarda burada yerleşimin olduğunu ortaya koymuşlardır. Burada bulunan kemikten yapılmış aletler, fosil hayvan kemikleri MÖ.40.000-10.000 tarihleri arasında yerleşime işaret etmektedirler. Ayrıca Çevlik Mağarası'nda, İncili Mağarada ilk yerleşimi belgeleyen buluntularla karşılaşılmıştır. Hititler ve MS.1200'de başlayan Dor göçleri sırasında da Samandağ yöresindeki yerleşim devam etmiştir. Koloni Çağı denilen bu dönemde Antakya'nın en eski limanı Al-mina Âsi Nehri'nin ağzında burada bulunuyordu. Bu limandan nehir yoluyla gemiler Antakya'ya kadar ulaşabiliyordu. Zamanla nehrin getirdiği alüvyonlarla dolmasından ötürü bu liman önemini yitirmiştir.
Samandağ çevresinde yapılan araştırmalar, MÖ.800-400 yılları arasında yaşayan insanlara ait bazı kalıntıların günümüze ulaştıklarını kanıtlamıştır. Buradaki yapılar birbirlerine çok benzemektedirler. taş temeller üzerine oturan duvarlar tuğladandır. Ancak bu yapıların ticari amaçlı olduğu da unutulmamalıdır. Romalılar bu limana büyük önem vermişler, Samandağ'ındaki Titus Tüneli limanın korunması için önem kazanmıştır. Titus Tüneli'nin çevresinde limana sellerin getirdiği kum ve çakılların önlenmesi için Roma döneminde 1300 m.lik kısmı dağın altından geçen 1380 m uzunluğunda 6x7 m. genişliğinde bu kanal inşa edilmiştir.
Samandağ'ının kuzeyinde, ona 5 km., Antakya'ya da 30 km. uzaklıkta olan Çevlik'te Seleukoslar zamanında MÖ.303'te kurulan bir yerleşim bulunmaktadır. Günümüze bazı duvar kalıntıları ve kente ait kalıntılar gelebilmiştir. Çevlik'te Titus tüneli yakınında Bizans dönemine ait olan 12 kaya mezarının bulunduğu 30x15 m. genişliğinde bir avluyu andıran mağara ile karşılaşılmıştır. Kayalarla çevrili olan bu mağara-mezar içerisindeki mezarlar bizans dönemine aittir. Ayrıca dağın üzerinde Zeus adına yapıldığı söylenen bir mabete ait kalıntılarla karşılaşılmıştır. Burada sütun parçaları, sütun başlıkları ve mermer zemin döşemesi Roma dönemine ait olduğunu göstermektedir.
Günümüzde Samandağ, Hz.Hızır'ın Musa ile karşılaştığı yer olarak dini yönden ve ayrıca turistik yönden de Antakya'nın önemli bir bölgesidir. Ayrıca İlçede günümüze gelebilen eserler arasında;
Hz.Hızır'ın Türbesi (Makamı)
Kızma-Dimyan Türbesi
Muhammed El Tavil Türbesi
St.Simon Manastırı
Kaya mezarları ve Beşikli Mağara
Titus Tüneli bulunmaktadır.
Hz.Hıdır’ın Türbesi (Makamı)
Halk arasında “Hz.Hıdır’ın (Hızır) Makamı”, Hz. Hıdır’ın Hz.Musa ile buluştukları yer olarak inanılmıştır. Burası Müslüman ve Hıristiyanlar’ın kutsal kabul ettikleri yerlerden birisidir. Yine halk arasındaki inanışa göre, her Cuma günü Akdeniz’in sularının taşarak bu türbenin çevresini yıkadığı söylenmektedir.
Türbe, yakın tarihlerde yapılmış olup, mimari yönden bir özellik taşımamaktadır. İnce, uzun ve yarım yuvarlak bir plan düzeninde, oldukça büyük bir kubbe ile örtülüdür. İçerisinde Hz.Hıdır’ın makamı bulunmaktadır.
Hatay Kaya Mezarları ve Beşikli Mağara
Hatay Samandağı ilçesinde Vespasianus-Titus Tüneli yakınında bulunan Beşikli Mağara Roma dönemine ait bir mezarlıktır. Bu mezarlık kayalık yamaçlardaki kalker tabakaları içerisinde oyulmuş on iki mezar bulunmaktadır.
Bu mezarların kral mezarı olduğu ileri sürülmüşse de gerçekte bunlardan on ikisinin Romalı yönetici ve Seleucia Pieria kentinin ileri gelenlerine ait olduğu sanılmaktadır. Bu mağara mezarlarının dışında kalan alanlarda da geniş bir nekropol (mezarlık) bulunmaktadır. Nekropol alanının yukarısında bulunan yapı kalıntılarının bu mezarlarla ilgili kişilerin yaşadıkları ve görev yaptıkları yerler olduğu sanılmaktadır. Günümüzde bu alanda yeterince araştırma ve kazı çalışmaları yapılmamıştır.
Beşikli Mağara bu kaya mezarlarının en geniş ve en ünlülerinden olup, içerisinde bölümler halinde on iki mezar vardır. Mezarlar birbirlerinden duvarlar ile ayrılmıştır. Bu taş mezarlar, taş sütunlar ve kemerlerin birbirine bağladığı bölümler halinde olup, yukarıdan aşağıya yine taş merdivenlerle inilmektedir. Kayaların oyulması ile meydana getirilen, yer yer kapıların açıldığı bölümlerdeki sütunlar, sütun başlıkları, kademeler ve üst örtüyü kısmen süsleyen motifler orijinallerine uygun biçimde yapılmıştır.
Kızma-Dimyan Türbesi
Samandağ Mızraklı Köyü’nde bulunan Kızma-Dimyan Türbesi, Müslüman ve Hıristiyanlarca ziyaret edilerek adak yapılan bir yerdir. Antik Çağlara kadar inen bu yerleşim alanında insanlara şifa dağıtan iki kardeşin öldürüldükleri yere bu türbe yapılmıştır. Bu nedenle de halk arasında mezarlarının bulunduğu türbede yine şifa dağıtıldığına inanılmıştır. Türbenin mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır.
Muhammed El Tavil Türbesi
Samandağ Gözene Köyü’nde bulunan Şeyh Muhammed El Tavil Türbesi, yörenin halk tarafından en çok ziyaret edilen türbelerinden birisidir.Ne zaman kurulduğu konusunda bir bilgi bulunmamaktadır.
Hatay Titus Tüneli
Hatay Samandağı’nın 5 km. kuzeyinde denize hakim bir yamaçta MÖ.300 yıllarında Seleukos Nikator tarafından bir şehir kurulmuş ve bu şehre Onun ismi verilmiştir. Bu şehrin sonunda da dağdan gelen dere ağzında bir iç liman bulunuyordu. Bu liman aynı zamanda Antakya bölgesinin ticari yönden önemli bir merkezi konumunda idi. Ancak, dağlardan gelen sellerin limanı doldurmaya başlaması üzerine İmparator Vespasianus zamanında dağın bir bölümü delinerek bir tünel açılması ve böylece limanın sellerin getireceği alüvyonlardan kurtarılması düşünülmüştür.
Bunun üzerine çalışmalara İmparator Vespasianus (MS.69-79) zamanında başlanmış, oğlu İmparator Titus (MS.79-81) zamanında da tamamlanmıştır. Bununla beraber bir belgede İmparator Antonius Pius (138-161) zamanında tamamlandığı da yazılıdır. Bu durumda tünelin ne zaman tamamlandığı kesinlik kazanamamıştır. Burada yapılan çalışmalarda derenin önü bir duvarla kapatılmış ve sel suları yüksekliği 7.00 m., genişliği de 6.00 m. olan bir tünel ile limandan uzakta denize akıtılmıştır. Bu çalışma sonucunda da limanın dolması önlenmiştir.
Titus Tüneli 130 m. uzunluğundadır. Bu kanalın uzunluğu girişten Çevlik’e kadar 1.380 m.dir. Tünelin deniz tarafındaki girişi yakınında da kaya mezarları bulunmaktadır.
Günümüzde tünelin üzerinde blok taşlardan yapılmış, bugün de kullanılabilir durumda olan tek kemerli bir Roma köprüsü bulunmaktadır.
Aziz Symeon Stylites Manastırı
Antakya’daki Hıristiyan azizlerinden Symeon Stylites Manastırı kentin 18 km. batısında, Nahırlı Köyü yakınında, Âsi Nehri’nin yatağına bakan bir tepe üzerindedir.
Samandağı’nın en yüksek tepesinde MS.V.yüzyılda yaşayan Terk-i Dünya tarikatının öncülerinden Aziz genç Symeon Stylites (MS.389-459) manastırının günümüze ulaşan kalıntılarının ortasındaki sütun üzerinde, biraz soluk alabilmek için bütün dünya nimetlerinden elini ayağını çekip, otuz yıl Tanrıya dua ederek geçirmiştir.
Suriye ile Kilikya’nın birleştiği yerde dünyaya gelen Genç Symeon Antakya’da yaşamış, sonra kendisini bir hücreye kapatmıştır. Üç yıl sonra hücresinden çıkmış, yakınındaki dağa kendisinin çizdiği bir daire içerisine zincirlemiştir. Aziz Symeon Stylites’in sabrı, dayanıklılığı ve inancı çevrede duyulmuş, Hıristiyan dünyasının her tarafından gelen hastalar, dertliler Ona başvurmuşlardır. İnsanlardan kaçma umudunu yitirdiğinden yükseklere çıkmayı yeğlemiştir. Söylentiye göre de papaz unvanını sütunun üzerinde yaşarken almıştır.
Başlangıçta üç büyük taştan oluşan sütun yavaş yavaş yükseltilmiş ve sonunda 20 m.ye ulaşmıştır. Söylentiye göre de Aziz zaman zaman buradan kuş gibi uçmuştur. Aziz Symeon Stylites 7 yaşından 20 yaşına kadar “John’un Manastırı” olarak isimlendirilen bu yerde Stylite eğitimi almıştır. Ölümünden sonra İmparator I.Leon (457-474) buraya onun adına bir manastır yaptırmıştır.
Araştırmacılar Antakya’nın 45 km. doğusunda, bugün Suriye’nin sınırları içerisinde, genç Symeon Stylites’den yaklaşık 100 yıl önce yaşamış, aynı ismi taşıyan bir azizden söz etmişlerdir. Bu arada Daniel Stylites (409-493) isimli İstanbul’da yaşayan bir diğer aziz Suriye’deki Symeon Stylites’i ziyaret ederek dönüşünde Anaplous’de (Kuruçeşme) Boğaziçine karşı bir sütunun üzerinde 30 yıldan fazla yaşamıştır. Ayrıca Kapadokya’da aynı ismi taşıyan bir azizin de sütun üzerinde yaşadığı söylenmiştir.
Eski kaynaklarda “Cebel-Mar Sem’an” veya “Dar Sem’an” denilen Genç Symeon Stylites’in Manastırı başlangıçta ona inananlar tarafından yapılmıştır. Kaynaklarda yapının mimarının ismine rastlanmamıştır. Ancak Aziz manevi gücünden şifâ arayanlar ile onların yakınları buraya gelerek yapım çalışmalarına yardımcı olmuşlardır. Bu arada manastır plânının bir melek tarafından çizildiğine de inanılmıştır.
Manastırın doğu-batı yönünde 160 m., kuzey-güney yönünde 130 m.lik bir plânı vardır.Üç ayrı girişi olan manastırın ortasında Azizin yaşadığı taş bulunuyordu. Manastırın ilk bölümü 551 yılında tamamlanmıştır. Günümüze son derece iyi bir konumda gelen yapının duvarları içerisine kayalara oyulmuş oturma yerleri dikkati çekmektedir. Mozaik döşemeli zemin kaçak kazılar sonucu yok edilmiştir. Manastırın tapınak kalıntıları, sarnıçlar, aziz odaları, mahzenleri ve onlara ait mimari parçalar çevreye dağılmış durumdadır. Aziz Symeon Stylites’in de üzerinde yaşadığı sütunun 13 m. Uzunluğunda 2 m2 genişliğindeki bölümü günümüze ulaşabilmiştir.
Alıntıdır. bakunin tarafından düzenlenmiştir.