
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Mardin İli’ne bağlı bir ilçe olan Nusaybin, kuzeyinde Midyat, kuzeydoğu ve doğusunda İdil, batısında Merkez ilçe, kuzeybatısında Ömerli, güneyinde de Suriye ile çevrilidir. Nusaybin, Mardin-Midyat Eşiğinin Suriye’deki düzlüklere doğru alçalan güney kesiminde yer almaktadır. İlçe topraklarının başlıca yükseltisi doğudaki Dibek Dağı’dır (1.231 m.). İlçe topraklarından çıkan sular Suriye’de Fırat Nehri’ne katılan Habur Çayı’nın başlangıç kolları olan, Çağçağ (Çağçağa) Çayı ile onu besleyen küçük derelerdir. İl merkezine 57 km. uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 1.177 km2 olup, 2000 Yılı Nüfus Sayım sonuçlarına göre toplam nüfusu 81.899’dur.
İlçede karasal iklim hüküm sürmekte olup, yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçer.
İlçe ekonomisi tarım, hayvancılık ve sanayie dayalıdır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler, buğday, arpa, pamuk, mercimek ve üzümdür. Az miktarda nohut, incir, susam, zeytin yetiştirilir. Hayvancılıkta koyun ve Ankara keçisi besiciliği yapılmaktadır. Üretimden çok canlı hayvan ticareti yapılır. İlçede çırçır, iplik, pamuklu dokuma ve halı fabrikaları bulunmaktadır. Nusaybin’in bir diğer dikkate değer özelliği de yer altı zenginliğidir. Petrol çıkarılan bölgelerdeki gelişmişlik dikkati çekmektedir. Suriye ile sınır ilçesi olması itibariyle zengin bir sınır ticareti potansiyeline sahiptir. İlçe topraklarında çimento hammaddesi yatakları vardır.

Nusaybin eski bir yerleşme merkezi olup, bilinen en eski ismi Nisibis’tir. MÖ.3000’lerde Hurrilerin yurdu olan bu yöre MÖ.XIV.yüzyılda Mitanni krallığının egemenliği altına girmiştir. Nitekim Nusaybin’in kuzeyindeki Gırnavaz Tepesi’nin güney eteklerindeki kalıntılar bu yerleşimin Mittani krallığının merkezi olduğunu göstermektedir. Yöreye daha sonra Aramiler yerleşmiş, MÖ.XIII.yüzyılda Asurlular buraya hakim olmuştur. Medlerin, Babillerin ve Perslerin egemenliğinden sonra da MÖ.331’de de Makedonyalılar Anadolu’nun büyük bir bölümü ile birlikte burasını da kendi topraklarına katmışlardır. İskender’in ölümünden sonra yöre bir süre Seleukosların egemenliğine girmiş, daha sonra da Tigranes buraya egemen olmuştur.

Nusaybin Roma döneminde birkaç kez Sasanilerin eline geçmiş, daha sonra Bizanslılar ile Sasaniler çoğu kez burada çatışmışlardır. MS.V.yüzyılda Nusaybin Nasturilerin önemli bir dini merkezi olmuştur. Araplar zaman zaman buraya akınlar düzenlemiş ve yöreye hakim olmuşlardır. Bu dönemde de Bizanslılar ile Araplar sürekli savaşmışlardır. Yöre Hamdani ve Mervani yönetimlerinden sonra Selçuklu, Artuklu ve Eyyubi egemenliği altına girmiştir. XIII.yüzyıldan sonra Moğollar, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safaviler yöreye hakim olmuşlardır. Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında (1517) Osmanlı topraklarına katılmıştır. XVI.yüzyılda buraya Nisibi denilmiş, daha sonra bu isim Nusaybin’e dönüşmüştür. O yıllarda halkının büyük bir bölümü Ermeni, Süryani ve Yakubi olan Nusaybin XIX.yüzyılda Diyar-ı Bekr Vilayetinin Mardin sancağına bağlı bir kaza olarak yönetilmiştir.

I.Dünya Savaşı’ndan sonra Ali Batı isimli bir aşiret reisinin isyan etmesinden sonra bir süre İngiliz ve Fransızların denetimine girmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra Mardin’e bağlı ilçe konumuna getirilmiştir.
İlçede günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Aznavur Kalesi, Merdis (Marin) Kalesi, Rahabdium (Hafemtay) Kalesi, Haytam (Turabdin-Dimitriyus) Kalesi, Yeni Kale (Saçlı Ali), Sirvan Kalesi, Mor Yakup Manastırı, Mor Aho Kilisesi, Mor Babi Kilisesi, Mor Şemun Kilisesi, Mor Yuhanna Kilisesi, Mor Evgin Manastırı, Mor Abraham Manastırı, Mor Sumuni Kilisesi, Zeynel Abidin Camisi ve Kışla Camisi bulunmaktadır.
Aznavur Kalesi
Mardin Nusaybin ilçesinin 14 km. kuzeydoğusunda, geniş bir vadi üzerindeki bu kale Hamdan Bin A1 Hasan Hasır Al-davla Bin Abdullah Bin Hamdan tarafından 970 yılında yaptırılmıştır.
Kale yöresel kesme taş ve moloz taştan yapılmış olup, doğudan batıya 400 m. uzunluğundadır. Genişliği ise 30-60 m. arasında değişmektedir. Üzerinde kurulduğu düzlük alan doğuda 800 m., batıda da 300 m. yüksekliğindedir. Kalenin güneydeki kapısı dışında başka bir girişi bulunmamaktadır. Kalenin 14 burcu ile 2 gözetleme kulesi bulunmaktadır. Bunlardan Suriye Ovası’na hâkim olan kule iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir.
Rahabdium (Hafemtay) Kalesi
Mardin Nusaybin ilçesinin 20 km. kuzeydoğusunda, bugünkü Suriye sınırına yakın bir tepe üzerinde bulunan kale, MS.II.yüzyılda Romalılar tarafından yaptırılmıştır. Doğusundaki Nusaybin-Midyat kervan yolunu kontrol altında tutmak amacıyla yapılmıştır. Ayrıca Suriye’den gelecek Arap akınlarına karşı karakol görevini de üstlenmiştir. Tarihi kaynaklardan öğrenildiğine göre Araplar ile Romalılar arasında sürekli savaşlar bu kale için yapılmıştır.
Kale yöresel kesme taş ve moloz taştan yapılmış olup, güneyden kuzeye kadar uzanan sur duvarları 14 burç ve 2 gözetleme kulesi ile desteklenmiştir. Uzunluğu 1.500 m.yi bulan surların yüksekliği 10 m., burç ile gözetleme kulelerinin yüksekliği de 20 m. yi bulmaktadır. Kalenin güney yönünden tek bir girişi vardır. Kale içerisinde su sarnıçları, erzak depoları, mahzenleri ve ne oldukları anlaşılamayan yapı temel kalıntıları bulunmaktadır.
Merdis (Marin) Kalesi

Mardin Nusaybin ilçesinin 15 km. kuzeydoğusunda bulunan bu kale, eski Merdis kentinin üzerindeki kayalık alanda yapılmıştır. Kalenin yapım tarihi kesinlik kazanamamakla beraber, duvar işçiliğinden Bizans döneminde yapıldığı veya onarıldığı anlaşılmaktadır.

Kalenin çevresi 1.500 m. genişliğinde olup, 12 kule ve burçla desteklenmiştir. Güneyde demir bir kapısı bulunmaktadır. Kalenin sur ve burçları iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir. Kalenin doğusunda Merdis Kralının şatosu yer almaktadır. Kayalar üzerindeki bu şato 5.00x18.00 m. ölçüsünde olup, derinliği de 5.00 m.dir. Şatonun altında ayrıca kayalara oyulmuş mahzenler ve bir sarnıç vardır.
Haytam Kalesi (Turabdin-Dimitriyus)
Mardin Nusaybin ilçesinde Günyurdu ve Dibek köyleri arasındaki deniz seviyesinden 1.254 m. yükseklikteki İzlo Dağı’nın doğusunda bulunan bu kale, MS.351 yılında Büyük Constantinius’un oğlu Custas tarafından yaptırılmıştır.
Kalenin yakınında Deyrul Umur Manastırı bulunmaktadır. Kale Akkoyunlular ile Bizanslılar arasında birkaç kez el değiştirmiş, 1462’de de Uzun Hasan tarafından ele geçirilmiştir. Yöresel kesme taş ve moloz taştan yapılan kale günümüze harap bir durumda gelebilmiştir. Planı ve duvar işçiliği günümüze gelen kalıntılarından tam olarak anlaşılamamaktadır.
Yeni Kale (Saçlı Ali)
Mardin, Midyat-Nusaybin kervan yolu üzerindeki boğazın dar geçidinde, dağın bittiği yerde, derin vadide, tek parça bir kayalık düzlükte kurulan bu kaleyi Bizans İmparatoru II.Constantinius’un emri ile Dimitrios yaptırmıştır. Kaleye halk arasında yakıştırılan Saçlı Ali isminin nereden kaynaklandığı bilinmemektedir.

Kale Midyat-Nusaybin kervan yolunu kontrol amacıyla kayalık bir alanda yapılmıştır. Kale oldukça geniş bir alana yayılmış olup, çevresi 1.000 m.yi bulmaktadır. Surlarının yüksekliği de 10 m. den fazla olduğu duvar kalıntılarından anlaşılmaktadır. Moloz taş ve kayalardan yapılan kalenin kalıntılarından bazı mekânlar, su sarnıçları ve duvarları destekleyen burç kalıntıları günümüze kadar ulaşabilmiştir.
Sirvan Kalesi
Mardin Nusaybin ilçesi, Günyurdu Köyü’nün kuzeydoğusunda, Turgutlu ile Değirmencik köyleri arasında bulunan bu kale V.yüzyılda Sasaniler tarafından Bizanslılara karşı korunmak amacı ile yapılmıştır.
Kale kesme taş ve moloz taştan yapılmıştır. Günümüzde harap bir durumda olduğundan ve kalede yeterince bir araştırma yapılmadığından planı ve yapı şekli hakkında bilgiler yetersizdir.
Nisibis (Nusaybin)

Nusaybin eski bir yerleşme merkezi olup, bilinen en eski ismi Nisibis'tir. MÖ.3000'lerde Hurrilerin yurdu olan bu yöre MÖ.XIV.yüzyılda Mitanni krallığının egemenliği altına girmiştir. Nitekim Nusaybin'in kuzeyindeki Gırnavaz Tepesi'nin güney eteklerindeki kalıntılar bu yerleşimin Mittani krallığının merkezi olduğunu göstermektedir. Yöreye daha sonra Aramiler yerleşmiş, MÖ.XIII.yüzyılda Asurlular buraya hakim olmuştur. Medlerin, Babillerin ve Perslerin egemenliğinden sonra da MÖ.331'de de Makedonyalılar Anadolu'nun büyük bir bölümü ile birlikte burasını da kendi topraklarına katmışlardır. İskender'in ölümünden sonra yöre bir süre Seleukosların egemenliğine girmiş, daha sonra da Tigranes buraya egemen olmuştur.

Nusaybin Roma döneminde birkaç kez Sasanilerin eline geçmiş, daha sonra Bizanslılar ile Sasaniler çoğu kez burada çatışmışlardır. MS.V.yüzyılda Nusaybin Nasturilerin önemli bir dini merkezi olmuştur. Araplar zaman zaman buraya akınlar düzenlemiş ve yöreye hakim olmuşlardır. Bu dönemde de Bizanslılar ile Araplar sürekli savaşmışlardır.
Yöre Hamdani ve Mervani yönetimlerinden sonra Selçuklu, Artuklu ve Eyyubi egemenliği altına girmiştir. XIII.yüzyıldan sonra Moğollar, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safaviler yöreye hakim olmuşlardır. Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi sırasında (1517) Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Gırnavas Höyüğü buradadır.Morin Şehir Kalıntısı, Morin Kalesi, Dimitros Kalesi, Mor Ambaham Manastırı, Yeni Kale, Şirvan Kalesi, Mor Yakup Kilisesi ve kilisenin 5-6 metre derinlikte bulunan zemin katta Mor Yakup Mezarı, Mor Evgin Manastırı, Mor Yuhanna Kilisesi burada bulunmaktadır.
Aznavur Kalesi
Kale, Nusaybin ilçesinin 14 km. kuzeydoğusundadır. Aznavur Kalesi geniş bir vadinin üzerinde iki tepenin zirvesindedir.
Kale H.360-M.970?de Hamdan Bin A1 Hasan, Hasır Al-davla Bin Abdullah Bin Hamdan tarafından yapılmıştır. Doğudan batıya 400 m. uzunluğunda genişliği 30-60 m. arasında değişmektedir. Kalenin inşa edilmiş olduğu düzlüğün zemini doğuda 800, batıda 300 m. yüksekliktedir. Kale 14 burç, iki gözetleme kulesiyle tahkim edilmiştir. Güneye açılan tek kapısı doruğa, kale meydanına gütmektedir. Güneyde Suriye Ovasına hakim bulunan kulesi hala ayaktadır.
Rahabdium-Hafemtay Kalesi
Kale, Nusaybin ilçesinin 20 km. kuzeydoğusunda. Suriye sınırına yakın bir tepe üzerinde Romalılar tarafından yapılmıştır. Tepenin doğusunda bulunan vadiden Nusaybin-Midyat kervan yolu geçmekteydi. Romalıların Suriye?den gelecek tehlikeler için ileri karakolu görevi yapan Hafemtay Kalesi, uzun zaman Araplarla, Romalılar arasında çekişme konusu olmuştur.
Kale gerek Nusaybin ovasına ve gerekse kervan yolunun geçtiği vadiye, Suriye ovasına tamamıyla hakim bir durumdadır. Güneyden kuzeye doğru uzanan kalenin 14 burcu, iki gözetleme kulesi olup, uzunluğu 1500 metreyi bulan surlarının yüksekliği 10, burçlar ile gözetleme kulesinin 20 metre kadardır. Kaleye giriş güneyden tek noktadan yapılır. Kale meydanında su sarnıçları, erzak ambarları bazı bina kalıntıları ile yer altı mahzenleri görünmektedir.
Merdis- Marin Kalesi
Kale, Nusaybin ilçesinin 15 km. kuzeydoğusundadır, Marin kalesi, eski Merdis şehrinin üzerinde yüksek bir kayalık üzerine inşa edilmiştir. Çevre genişliği 1500 metredir.12 kule ve burcu vardır. Güneye açılan kapısı demir bir kapı ile ayrıca korunuyordu.

Kalenin doğusunda Merdis Kralının şatosu bulunmakta, şatonun altında kayalara oyulmuş, derinliği 5, uzunluğu 18, genişliği 5 metre olan bir mahzen, bunun yanında da suyu eksilmeyen bir sarnıç bulunmaktadır.
Kalenin kimler tarafından yaptırıldığına ilişkin bir kayıt olmamasına rağmen, yapım tarzından bir Bizans eseri olduğu ve tarihte bir çok kez onarım geçirdiği anlaşılmaktadır. Kalenin burç ve surları günümüze kadar özeliğini korumuştur.
Mor Yakup-Mor Kuryakus Kilesesi

Kesin yapım tarihi bilinmemekle beraber III.yüzyıla tarihlenen kilise Bülbül Köyündendir.
Mor Yuhanna Kilisesi

Turabdin Dağının kayalık bir yamacındadır. Birçok yapıdan oluşmaktadır. Mor Evgin Manastırına 5 km. uzaklıkta olup, yaya olarak gidilebilmektedir.
Mor Evgin Manastırı

Girmeli Bucağının 7 km. kuzeyindedir. Turabdin dağının yamacında, ovadan 500 metre yükseklikte mağara ve yapıtlardan oluşmaktadır. Manastıra çıkış yerine kadar motorlu araçlarla gidilebilmektedir.
Mor Yakup Manastrı
Nusaybin İlçe Merkezindeki Manastır, Mor Şabo ve 11 öğrencisinin Şehitliğine kadar mecusi tapınağıydı. Tapınak kalıntıları üzerine MS.328 yılında Mor Yakup?un ölümünden sonra adına ithafen inşa edilmiştir. İçinde türbesi vardır. l9.yüzyıla kadar bünyesinde rahipler yaşardı.
Dara Harabeleri
Döneminde kültür beşiği olan,tiyatro başta olmak üzere bir çok etkinliğin merkezi olan bu harabelerdeki sarnıçlar, su yolları günümüze kadar gelebilmiş kalıntılardır.
Gırnavaz Harebeleri
Nusaybin'in 4 km. kuzeyinde, Habur Nehri kollarından biri olan Çağçağ Deresinin doğusunda, takriben 300m. çapında ve 24 m. yüksekliğinde höyük karakterinde bir yerleşim yeridir. Arkeolojik bir merkez olarak ilk kez 1918 yılında bilim dünyasına tanıtılan Girnavaz daha sonraki yıllarda çeşitli araştırmalara konu olmuştur. 1991 yılına kadar yürütülen çalışmalarda Girnavaz'ın MÖ. 4000'den MÖ.7.yüzyıla kadar sürekli bir yerleşim yeri olduğu anlaşılmıştır.
Höyük üzerinde ayrıca İslami dönemlere ait büyük bir mezarlık bulunmaktadır.
Kazılar sonucu bulunan mezarlarda şahsi eşya olarak metal silahlar, metal süs eşyaları, vazolar, kandiller, mühürler vs bulunmuştur. Aynı mezarlar içinde ayrıca kült, tablet gibi paha biçilmez kalıntılara da rastlanmıştır. Çivi yazılı belgelerden bir tanesi tarihi coğrafya açısından büyük önem taşımaktadır. Bu belgede, Girnavaz Nabula eski adıyla ifade edilmektedir. Yerleşimin ulaşılabilen kültür tabakasını M.Ö.4000 sonlarına tarihlenen genç Uruk oluşturmaktadır. Bu kültür tabakasının üzerinde yer alan MÖ.3000 ortalarında yerleştirildiği sanılan Er Hanedanlar devri mimari tabakaları daha çok ölü gömme adetleri açısından araştırılmış ve değerlendirilmiştir. Er Hanedanlar devrinden sonra Girnavaz M.Ö.2000 başlarına tarihlenen Eski MÖ.2000 ortalarına tarihlenen Hurri-Mittani M.Ö.2000 sonlarına tarihlenen Orta Asur devirlerinde de yerleşim yeri olarak kullanılmıştır.
Merdis-Marin Harabeleri
Nusaybin ilçesinin 15 km. kuzey doğusundadır. Harabelerde Roma dönemine ait Kiliseler, sarnıçlar ve üzüm mağaraları bulunmaktadır.
Fıtvar Harabeleri
Derik'e 13 km. uzaklıkta Roma dönemi kültür mirasını önemli kalıntılarını içeren , antik bir harabedir.
Mor Yakup Manastırı
Mardin Nusaybin ilçesinde bulunan bu manastır Yukarı Mezopotamya bölgesindeki kiliselerin en eskisi sayılmaktadır. Mor Şabo ve on bir öğrencisinin öldürülmesinden ötürü yaptırılmıştır. Manastır Mor Yakup’un 328 yılında öldürülmesi üzerine aynı yerde bulunan bir mecusi mabedi üzerine yaptırılmıştır.
Manastır kesme taş ve moloz taştan yapılmıştır. İbadet mekânının üzeri ana kubbeyi destekleyen yarım kubbelerle örtülmüştür. Manastır kilisesinin batı cephesinin duvarları sonradan yıkılmış ve 872 yılında yenilenmiştir. Manastır içerisinde Mor Yakup’un Türbesi bulunmaktadır.

Episkopos Mor Yakup ile öğrencisi Mor Efram Nikeia’da Hıristiyanlığın konsil toplantılarına katıldıktan sonra Nusaybin’e döndüklerinde burada Nusaybin Okulunun yapımına başlamışlardır. Bu okulu 326’da açmışlar ve Mor Efram 38 yıl boyunca bu okulu yönetmiştir. Bu okul putperestlik döneminden kalan bir yapı üzerine kurulmuştur. Bu okulda felsefe, mantık, edebiyat, geometri, astronomi, tıp, hukuk eğitimi verilmiştir. Aynı zamanda bu okuldaki çalışmalar sonunda Grekçe’den birçok yazma eser Süryanice’ye çevrilmiştir.
Bu okulun en büyük özelliği o dönemde Nusaybin’in ileri düzeyde bir eğitim merkezi oluşunu göstermesidir. Mor Yakup’un 338’de ölümünden sonra kilisenin bodrum katına gömülmüştür. Ondan sonra Episkoposluğa Mor Babo (338-343), Mor Logos (343-361), Mor Abraham (361-?) getirilmiştir. Bu dini merkezin son Episkoposu Rahip Hanna olmuştur. Nusaybin okulu Sasanilerin 363’de Nusaybin’i almasına kadar öğretime devam etmiştir. Bundan sonra okulun öğretim kadroları dağılmış ve Suriye’de öğretime devam edilmiştir. Sonraki yıllarda Bizanslılar Nasturilere karşı baskı kurunca Urfadaki (Edessa) okul Nusaybin’e nakledilmiş ve burası Nasturilerin dini merkezi olmuştur. Okulun yönetimindeki Narsay ve Episkopos Barsavmo’nun yerine geçen II. Mor Huşoh döneminde okul büyük ün yapmıştır. Bu nedenle de Nusaybin “İlimlerin beşiği, eğitim şehri ve öğretmenlerin annesi” olarak isimlendirilmiştir.
Manastır XIX yüzyıla kadar işlevini sürdürmüştür. Mor Yakup Kilisesinin restorasyonunu Nusaybin Belediyesi ÇEKÜL Vakfı ve Mor Yakup Kilisesi Süryanı Kadim Cemaati Midyat Metropolitliği, Deydülzaferin Kilisesi Vakfı tarafından restore edilmiştir.
Mor Evgin Manastırı
Mardin Nusaybin ilçesi, Girmeli Bucağının 7 km. kuzeyinde, Tûr Abidin Dağı yamacında ovadan yaklaşık 500 m. yüksekliğinde kurulmuştur. Manastırın çevresinde bazı mabet ve yapı kalıntıları bulunmaktadır. Mor Evgin’in Hıristiyan azizlerinden olduğu bilinmektedir.
Manastırın kurulduğu dönem kesinlik kazanamamıştır. Halk arasında bu manastır “Deyr-Marog” ismiyle de tanınmıştır.
Mor Abraham Manastırı

Mardin Nusaybin ilçesinde Bagok Dağı’nda kayalar arasında kurulmuş olan bu manastırın yapım tarihi bilinmemekle beraber geçmişinin çok eskiye indiği bilinmektedir. Buradaki yapı topluluğu Hıristiyanlığın ilanından sonra manastıra çevrilmiştir.
Yapı olarak yüksek duvarları ile manastırdan çok bir kaleyi andırmaktadır.
Zeynel Abidin Camisi

Mardin Nusaybin ilçesinde bulunan, Hz. Muhammed’in torunu Zeynel Abidin adına yaptırılan Zeynel Abidin Camisi’nin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. İlçenin en önemli camilerinden biri olan bu yapı, önce mescit olarak yapılmış, daha sonra genişletilmiş ve önüne bir de son cemaat yeri eklenmiştir.
Kesme taştan olan yapı dikdörtgen planlıdır. Önüne eklenen son cemaat yeri yuvarlak kemerli olarak dışarı açılmıştır. İbadet mekânında bezeme unsuru görülmemektedir.
Caminin yanında Hz. Muhammed’in 13.torunlarından Zeynel Abidin’in ve kız kardeşi Zeynep’in türbeleri bulunmaktadır. Ayrıca Hz. Muhammed’in berberliğini yaptığı söylenen Selma-ı Pak’ın ziyaretgâhı da burada bulunmaktadır.
Kışla Camisi

Mardin Nusaybin ilçesinde eski kışla yakınında bulunan bu cami, Mervani hanedanı’ndan Behlül Beg Bin Elvan Beg tarafından 1588’de yaptırılmıştır. Minare kaidesindeki kitabeden de Şaban Bin Abdullah isimli bir kişi tarafından onarıldığı yazılıdır.

Kesme taştan dikdörtgen planlı olarak yapılan caminin cephe görünümü masif duvarlar halindedir. Yanında bulunan minaresi Orta Çağ İslâm mimarisi minarelerine yakınlık göstermekte olup, kesme taştan yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Yapıdan günümüze orijinal hali ile yalnızca bu minare gelebilmiştir.
Kışla

Nusaybin`de, şimdi yıkık bir duvardan başka kalıntısı olmayan kışla, Diyarbakır Valisi Hafız Mehmed Paşa tarafından 1837 yılında yaptırılmıştır. Büyük bir alana kurulan kışlanın 300`den fazla odası ve giriş kapısında iki büyük aslan heykeli vardı. 1891 yılında 2. Abdülhamid zamanında kurulan Hamidiye Süvari Alayları`nın Nusaybin kolu bu kışlada barınmaktaydı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında da binlerce askerin kaldığı kışlanın büyük bir bölümü 1970`lere kadar ayaktaydı.
Üzüm Suyu Kanalı

Girmeli bucağının 1500 m güneydoğusunda, Odabaşı köyünün kuzeyinde İpek Yolu`na paralel biçimde doğuya doğru uzanan tarihi bir kanaldır. Marin (Eskihisar) şehri yöresindeki dağlık köylerde yetiştirilen üzümün, kayalardan oyularak yapılan taş teknelerinde ezilip suyu çıkarıldıktan sonra, bu kanal vasıtasıyla uzaktaki kraliyet başkenti Ninova`ya akıtıldığı söyleniyor.