Mary Stevenson Cassatt (1844 - 1926)
1900’lerde daha çok koleksiyonculuk ile uğraşması, gözlerinin bozulması, aile meseleleri ile uğraşması onu resimle eskisi kadar uğraşmaktan alıkoymuştu. 1904'te Fransız hükümeti tarafından sanata katkılarından ötürü onur madalyası ile ödüllendirilen ve bu ödülü alan ilk kadın sanatçı, resme başladığı yıllardan kalma eski eserlerini 1906’da yaktı.1910’da kardeşi Gardner ve ailesiyle gittiği Mısır seyahati, hayatından bir dönüm noktası oldu. Gördüğü muhteşem antik eserler karşısında bir sanatçı olarak kendi yeteneğini sorgulamaya başladı. Dönüşlerinden kısa bir süre sonra Gardner, seyahatte kaptığı bir hastalık sonucu aniden öldü. Mary Cassatt, genç yaşta ölen kızkardeşi Lydia’nın ardından, 1891’de babasını, 1895’te annesini, 1906’da ağabeyi Alexander’i kaybetmişti. Hayatta kalan son kardeşi Gardner’i da kaybetmesi fiziksel ve duygusal sağlığını o denli etkiledi ki 1912’ye kadar tekrar resim yapamadı.Resme yeniden başladığında, diyabet nedeniyle görme yetisini kaybetmek üzereydi, sadece pastel boya ile resim yapabiliyordu. 1914’te her iki gözüne de katarakt tanısı kondu, bir dizi başarısız ameliyattan sonra nerdeyse tamamen kör oldu. Artık resim yapamasa da kadınların oy hakkı mücadelesine katıldı ve 1915'te bu mücadeleye gelir sağlamak için arkadaşı Louisine Havemeyer New York'ta Cassatt'ın ve Degas'ın eserlerinden oluşan bir sergi organize ettiğinde 18 eski eseri ile sergide yer aldı. Çok başarılı olan bu sergiye kendi yeğenleri kadınlara oy hakkı verilmesine karşı oldukları için katılmamışlardı. Buna çok içerleyen Cassatt, yakınlarına miras olarak bırakmak üzere sakladığı eserlerini başkalarına verdi veya sattı. ABD'li kadınların oy hakkını elde edişine bu sergiden beş yıl sonra tanık oldu.Ömrünün son yıllarında yalnız ve mutsuz bir yaşam süren Cassat, geçmiş yaşamı ve başarılı çalışmaları ile tek bağı olan arkadaşı Degas’ı da 1917’de kaybetti. I. Dünya Savaşı boyunca ayrı kaldığı şatosuna 1920’de döndü ve ömrünün geri kalanını orada geçirdi. Yaşlılığında artık bir ikon haline gelmişti; evi, ABD'li ve Avrupalı seçkinlerin sıklıkla ziyaret ettiği bir yer oldu. 14 Haziran 1926’da Fransa’da Paris yakınlarında Mesnil-Beaufresne’deki evinde hayatını kaybetti. Fransa'nın kuzeyinde bir yerleşim yeri olan Mesnil-Théribus'daki aile mezarlığına gömüldü.Günümüzde eserlerinin çoğu ABD koleksiyonlarındadır, Fransa'da çok az eseri kalmıştır.
1900’lerde daha çok koleksiyonculuk ile uğraşması, gözlerinin bozulması, aile meseleleri ile uğraşması onu resimle eskisi kadar uğraşmaktan alıkoymuştu. 1904'te Fransız hükümeti tarafından sanata katkılarından ötürü onur madalyası ile ödüllendirilen ve bu ödülü alan ilk kadın sanatçı, resme başladığı yıllardan kalma eski eserlerini 1906’da yaktı.1910’da kardeşi Gardner ve ailesiyle gittiği Mısır seyahati, hayatından bir dönüm noktası oldu. Gördüğü muhteşem antik eserler karşısında bir sanatçı olarak kendi yeteneğini sorgulamaya başladı. Dönüşlerinden kısa bir süre sonra Gardner, seyahatte kaptığı bir hastalık sonucu aniden öldü. Mary Cassatt, genç yaşta ölen kızkardeşi Lydia’nın ardından, 1891’de babasını, 1895’te annesini, 1906’da ağabeyi Alexander’i kaybetmişti. Hayatta kalan son kardeşi Gardner’i da kaybetmesi fiziksel ve duygusal sağlığını o denli etkiledi ki 1912’ye kadar tekrar resim yapamadı.Resme yeniden başladığında, diyabet nedeniyle görme yetisini kaybetmek üzereydi, sadece pastel boya ile resim yapabiliyordu. 1914’te her iki gözüne de katarakt tanısı kondu, bir dizi başarısız ameliyattan sonra nerdeyse tamamen kör oldu. Artık resim yapamasa da kadınların oy hakkı mücadelesine katıldı ve 1915'te bu mücadeleye gelir sağlamak için arkadaşı Louisine Havemeyer New York'ta Cassatt'ın ve Degas'ın eserlerinden oluşan bir sergi organize ettiğinde 18 eski eseri ile sergide yer aldı. Çok başarılı olan bu sergiye kendi yeğenleri kadınlara oy hakkı verilmesine karşı oldukları için katılmamışlardı. Buna çok içerleyen Cassatt, yakınlarına miras olarak bırakmak üzere sakladığı eserlerini başkalarına verdi veya sattı. ABD'li kadınların oy hakkını elde edişine bu sergiden beş yıl sonra tanık oldu.Ömrünün son yıllarında yalnız ve mutsuz bir yaşam süren Cassat, geçmiş yaşamı ve başarılı çalışmaları ile tek bağı olan arkadaşı Degas’ı da 1917’de kaybetti. I. Dünya Savaşı boyunca ayrı kaldığı şatosuna 1920’de döndü ve ömrünün geri kalanını orada geçirdi. Yaşlılığında artık bir ikon haline gelmişti; evi, ABD'li ve Avrupalı seçkinlerin sıklıkla ziyaret ettiği bir yer oldu. 14 Haziran 1926’da Fransa’da Paris yakınlarında Mesnil-Beaufresne’deki evinde hayatını kaybetti. Fransa'nın kuzeyinde bir yerleşim yeri olan Mesnil-Théribus'daki aile mezarlığına gömüldü.Günümüzde eserlerinin çoğu ABD koleksiyonlarındadır, Fransa'da çok az eseri kalmıştır.


























































































