Malazgirt Zaferi ve Sultan Alparslan'ı Minnetle Anıyoruz (26 Ağustos 1071)

cagan73

Onursal Üye
17 Kas 2013
528
9,778
Selçuklu sultanı Alparslan’ın (1063-72) Malazgirt’te Bizans imparatoru IV. Romanos Diogenes’i (1067-71) kesin yenilgiye uğratması, Anadolu’nun kapılarını açan ilk savaş olarak kayıtlara geçti ve sonuçta Bizans’ı Avrupa’dan yardım istemeye yönelterek, 1095’teki Birinci Haçlı Seferi’ne zemin hazırladı.

Türkler ilk başlarda İslam dünyasının kuzey sınırına akınlar düzenleyen bir bozkır halkıydı. Başarılı atlı okçular olarak, birçoğu Bağdat halifesinin ve diğer Müslüman emirlerin hizmetine giriyordu. Uzun süreli bu temaslar Türkler’in İslam dinini kabul etmesini sağlamıştı.
Zamanla Selçuklu devletinin kurulması ile Arap dünyası fethedilmeye başlandı. 1055’te Bağdat halifesi denetim altına alındı. Selçuklu ailesinin önde gelen mensupları sultan unvanını taşımaya başlamıştı.
Yeni Müslüman olmanın verdiği coşku, akıncı hayat tarzı ile birleşince Selçuklu hükümdarları gözünü Bizans topraklarına dikmeye başlamıştı.
1057’de Malatya, 1059’da Sivas fethedildi. Doğu Anadolu tamamen elde edilmişti.
O sırada Bizans imparatorluğu sıkıntı içindeydi. Güney İtalya da ve Balkanlardaki isyanlar ve istilalar, soylu aileler arasında çekişmeler İmparatorluğu zor duruma sokuyordu.
Bu zorluklar Doğu Anadolu da Türklerin kolayca ilerlemesini sağlamıştı.
Bizans İmparatorluğunun başındaki X. Konstantinos 1067 de ölüm döşeğinde iktidarını karısına bırakmıştı. Ama karısı böylesine zorlu bir dönemde kadın olarak sözünü geçiremeyeceği için, başarılı bir komutan olan Romanos Diogenes’le evlendi.
Diogenes’in iktidarı Türkler’in üstesinden gelmeyi başarmasına bağlıydı. Çevresi, Türk akınlarına son vermek için doğu eyaletlerini bir harabeye çevirmesini önerdiyse de, böyle bir şeye yanaşmadı. Bunun yerine Suriye’ye 1068 ve 1069’da büyük askeri seferler düzenledi. Sultan Alparslan o sırada Mısır’la meşgul olduğundan, Bizans’la savaşmaya hazır değildi. Ne var ki, Diogenes’in 1071’de büyük bir sefere hazırlanması üzerine artık tehdidi göz ardı edemedi.
crgy334jjs8dnoc5g.jpg


Sayıca 40-60 bini bulan Bizans ordusu, yerel yükümlü askerlerden ve paralı askerlerden oluşan karma bir güçtü. Yerel birimler arasında imparatora bağlı Varang Muhafız Birliği ve gönülsüz orduya katılan Ermeniler ile Süryaniler bulunuyordu. Paralı askerler arasında Frank, Alman ve Norman ağır süvarileri ile Türk hafif süvarileri vardı.
Diogenes, direnişin zayıf olduğu Malazgirt’e saldırmadan önce, en iyi birliklerini Tarkhaniotes komutasında Ahlat’a gönderdi. Alparslan’ın geri çekildiğini sandığı için ordusunu böldü.
Alparslan ın ordusu Türk süvarilerden oluşan küçük ancak hızlı hareket edebilen birliklerden oluşuyordu. Ayrıca Bizans birliklerinin arasından paralı Türk askerileri firar edip Alparslan ın birliklerine katılmıştı.
Yine de Alparslan, askerlerinin sayıca az olduğunun farkındaydı ve barış görüşmesi önerdi. Ancak Diogenes imparatorluğunu devam ettirebilmek için bir zafere muhtaçtı ve Türkler’in sayıca az olduğunu biliyordu.
Böylece, Bryennios solda, kendisi merkezde ve Alyattes adlı bir yerel önder sağda olmak üzere ordusunu savaş düzenine geçirdi. Andronikos Dukas gerideki yedek birliklerin komutanlığını üstlendi. Bizans ordusunun, süvarileri öne sürerek ilerlemesi üzerine, sayıca az olan Türkler taktik bir geri çekilme manevrası yaptı.
Ağır zırhlı birlikleri ile geriye çekilen Türk birliklerinin peşinden giden Bizanslılar yarım ay biçiminde kurulan bir Türk pususuna düşürülünce geri çekilmeye başladı. Önlerindeki bozgunu ve geriye doğru kaçan askerleri gören yedek Bizans kuvvetlerinin de dağılması Bizans kuvvetlerinin çöküşünü hızlandırmış, kaçan zırhlı birliklerin hızlı hareket eden Türk süvarileri tarafından kolayca kılıçtan geçirilmesini sağlamıştır.

Bizanslıların yenilgisi, büyük bir orduyu denetim altında tutmanın güçlüklerini de ayrıca çok iyi yansıtmaktadır.

Sultan Alparslan fidye ve Antakya ya kadar olan bölgenin teslim edilmesi karşılığında Diogenes i serbest bıraktı.
Ancak Diogenes yerine tahta çıkarılan VII. Mikhail Dukas, eski imparatorun gözlerine mil çektirdi ve yaptığı antlaşmayı bozdu.
Anlaşmanın Bizans tarafınca bozulması Anadolu’nun neredeyse büyük çoğunluğunun Selçuklu hükümdarlarınca ele geçirilmesini sağlamış ve bu toprakların Türklerin anavatanı olmasını sağlamıştır.
 
Üst