Leonardo De Mango (1843 - 1930)
Fenerbahçe ve Üsküdar’ı resmettiği tablolarında düşsel görünümler oluşturur. Bu kıyılarda denizin bir göl gibi kıpırtısız dinginliği, parlak yüzeyi ve kıyılardaki ağaçlar, düşselliği güçlendiren etkenler arasında sayılabilir. İstanbul’da Büyükdere, Göksu, Eyüp, Fener, Adalar, Haliç, Sarayburnu ve Boğaziçi’ni resmettiği çok sayıda eser yapar. Yağlıboyadan çok, desen ustasıdır. Yağlıboya çalışmalarında özellikle renk kullanımında güçlü olmasına karşın zaman zaman oran problemlerine rastlanır.yoğunluklu olarak, yağlıboya, suluboya, karakalem ve çini mürekkebi çalışmıştır. Sürekli olarak yeni konular işlediği gibi, talep doğrultusunda, Beyoğlu’ndaki atölyesinde Şam, Beyrut, Mısır konulu bazı çalışmalarını elindeki eskizlerden yararlanarak yeniden yaptığı ve çoğunluğu Levanten olan müşterilerine sattığı bilinmektedir.29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanı ve Ankara’nın başkent olması ile sanat etkinlikleri İstanbul’da ivme kaybetmeye başlamış, gelişme başkentte yoğunlaşmıştır. Türk resim sanatı ve çevresinin oluştuğu bu yıllarda, yeni oluşumların uzağında kalır. Yaşının ilerlemesi sebebiyle, yaşadığı kozmopolit çevrede, konaklarda ya da Beyoğlu’nda İtalyanların ‘Societa Operaia’ derneğinde, ‘Casa d’Italia’da, kişisel sergiler düzenler, dersler verir. İstanbul’daki İtalyan kiliselerinin siparişi doğrultusunda da büyük boy aziz tabloları yapar.Tek başına yaşayan sanatçı, gururlu, sert ve kibirli kişiliği ile ağırbaşlı, azimli ve asil ruhludur. İtalya’da yaşayan kardeşi Carlo de Mango ile düzenli olarak sürdürdüğü yazışmalarla, İtalya’daki ailesi ve doğduğu kentle ilişkisini koparmamıştır. De Mango’nun İstanbul’da yaşadığı yaklaşık yarım yüzyıllık sürenin, son yıllarını maddi sıkıntılar içinde, ‘Casa d’Italia’nın arkasındaki ‘Palazzetto dei Dragomani’de (Tercümanların Evi), Marcello Campaner’in kendisine ayırdığı bir odada geçirir.87 yaşında yaşama veda eden De Mango hiç evlenmemiş; sürekli olarak aile özlemi çekmiştir.İstanbul’da kaldığı 47 yıl içinde beş bin kadar, büyüklü küçüklü yağlıboya, suluboya ve desen çalışması yaptığı tahmin ediliyor.
Fenerbahçe ve Üsküdar’ı resmettiği tablolarında düşsel görünümler oluşturur. Bu kıyılarda denizin bir göl gibi kıpırtısız dinginliği, parlak yüzeyi ve kıyılardaki ağaçlar, düşselliği güçlendiren etkenler arasında sayılabilir. İstanbul’da Büyükdere, Göksu, Eyüp, Fener, Adalar, Haliç, Sarayburnu ve Boğaziçi’ni resmettiği çok sayıda eser yapar. Yağlıboyadan çok, desen ustasıdır. Yağlıboya çalışmalarında özellikle renk kullanımında güçlü olmasına karşın zaman zaman oran problemlerine rastlanır.yoğunluklu olarak, yağlıboya, suluboya, karakalem ve çini mürekkebi çalışmıştır. Sürekli olarak yeni konular işlediği gibi, talep doğrultusunda, Beyoğlu’ndaki atölyesinde Şam, Beyrut, Mısır konulu bazı çalışmalarını elindeki eskizlerden yararlanarak yeniden yaptığı ve çoğunluğu Levanten olan müşterilerine sattığı bilinmektedir.29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanı ve Ankara’nın başkent olması ile sanat etkinlikleri İstanbul’da ivme kaybetmeye başlamış, gelişme başkentte yoğunlaşmıştır. Türk resim sanatı ve çevresinin oluştuğu bu yıllarda, yeni oluşumların uzağında kalır. Yaşının ilerlemesi sebebiyle, yaşadığı kozmopolit çevrede, konaklarda ya da Beyoğlu’nda İtalyanların ‘Societa Operaia’ derneğinde, ‘Casa d’Italia’da, kişisel sergiler düzenler, dersler verir. İstanbul’daki İtalyan kiliselerinin siparişi doğrultusunda da büyük boy aziz tabloları yapar.Tek başına yaşayan sanatçı, gururlu, sert ve kibirli kişiliği ile ağırbaşlı, azimli ve asil ruhludur. İtalya’da yaşayan kardeşi Carlo de Mango ile düzenli olarak sürdürdüğü yazışmalarla, İtalya’daki ailesi ve doğduğu kentle ilişkisini koparmamıştır. De Mango’nun İstanbul’da yaşadığı yaklaşık yarım yüzyıllık sürenin, son yıllarını maddi sıkıntılar içinde, ‘Casa d’Italia’nın arkasındaki ‘Palazzetto dei Dragomani’de (Tercümanların Evi), Marcello Campaner’in kendisine ayırdığı bir odada geçirir.87 yaşında yaşama veda eden De Mango hiç evlenmemiş; sürekli olarak aile özlemi çekmiştir.İstanbul’da kaldığı 47 yıl içinde beş bin kadar, büyüklü küçüklü yağlıboya, suluboya ve desen çalışması yaptığı tahmin ediliyor.













