Colinmccay
Yönetici
- 27 Haz 2009
- 6,997
- 11,636
Isparta Coğrafyası
Genel Bilgiler
Yüzölçümü: 8.933 km²
Nüfus: 184.735 Şehir Merkezi (2007)
419.845 İl ve İlçeler Genel Toplam Nüfusu (2007)
İl Trafik No: 32
I . COĞRAFİ KONUM: Isparta ili, Akdeniz Bölgesi’nin kuzeyinde yer alan Göller bölgesinde yer almaktadır. İl, 300 20’ ve 310 33’ doğu boylamları ile 370 18’ ve 380 30’ kuzey enlemleri arasında bulunmaktadır. 8.933 km2’lik yüzölçümüne sahip olan Isparta ili, kuzey ve kuzeybatıdan Afyon ilinin Sultandağı, Çay, Şuhut, Dinar ve Dazkırı, batıdan ve güneybatıdan Burdur ilinin Merkez, Ağlasun ve Bucak, güneyden Antalya ilinin Serik ve Manavgat, doğu ve güneydoğudan ise Konya ilinin Akşehir, Doğanhisar ve Beyşehir ilçeleri ile çevrilmiştir (Şekil 1). Rakımı ortalama 1050 metredir.
II. JEOLOJİK YAPI: Isparta ilinin kuzeydoğu ve güneydoğusundaki dar alanlarda I. zaman, çok geniş bir alanda yayılım gösteren II. zaman ve alanın doğu sınırı dışında il sınırlarına yakın kesimlerde yoğunlaşan III. zamana ait kayaçlara rastlanmaktadır (Şekil.2).
Jeolojik konumu bakımından, Isparta Büklümü’nün ortasında yer alan Isparta ili - Merkez ilçesi, bölgesel tektonikten önemli ölçüde etkilenmiş olan II. zaman ve III. zamana ait yapı üzerinde bulunmaktadır (Şekil 2). İlçenin tamamına yakın kesimlerinde, ofiyolitik bir temel yer almaktadır. Bu temel ile birlikte, yer yer ofiyolit kütleleri arasında ve üzerinde bulunan Triyas-Jura yaşlı derin denizel kayaç istifleri ile II. zamanın büyük bir bölümünü kapsayan sıkıştırılmış bir karbonat kayaç (kireçtaşı ve dolomit) istifi bulunmaktadır. İlçenin batı bölümünde denizel kırıntılı ve karbonat kayaç istifleri görülmektedir. İlçenin güneydoğu kesimlerinde, miyosen yaşlı sığ denizel kırıntılı kayaçlar, altta bulunan daha yaşlı kayaç istifleri üzerinde gelişen engebeli bir erozyonal yüzeyi örtmektedir. III. zaman sonunda bölgede faaliyet gösteren karasal volkanizmanın ürünleri olan volkanit ve piroklastik kayaç serileri ise ilçenin batı-güneybatı bölümünde bulunmaktadır. Merkez ilçe sınırları içerisindeki en genç oluşum ise günümüzde de halen çökelimi süren ve Isparta-Atabey Ovası’nda yayılım gösteren IV. zaman alüvyonlardır (Şekil 2).
Gönen ve Atabey ilçeleri, jeolojik bakımdan diğer ilçelere göre daha genç bir zemin üzerinde yer almaktadır. İlçelerin kuzeyinde III. zamana ait denizel kırıntılı ve karbonat kayaçlarla, karasal kökenli kayaç istifleri bulunmaktadır. Güney kesimlerinde ise, kuaterner yaşlı alüvyonlar Isparta ve Eğirdir Gölü’ne kadar uzanan geniş bir alüvyon ovasının bir bölümünü kaplamaktadır (Şekil 2).
Isparta’nın Keçiborlu ilçesi, ofiyolitik kayaçlar ve II. zamana ait derin denizel karbonat kayaç yüzeyleri içermesine karşın çoğunlukla alt tersiyer yaşlı denizel ve karasal kayaç istifleri ile kuaterner çökellerinden oluşan bir jeolojik zemin üzerinde bulunmaktadır. Eosen-Oligosen göl çökelleri ile ilçenin Burdur ve Isparta’ya doğru uzanan geniş bir kuşak içerisinde yer alan IV. zaman alüvyon çökelleri gözlenmektedir (Şekil 2).
Isparta ilinin kuzeybatısında yer alan Uluborlu, temelde II. zamana ait denizel karbonat kayaç istiflerinin yaygın olarak gözlenmektedir. İlçenin en genç kayaçları ise ilçe merkezinin de üzerinde bulunduğu D-B doğrultulu Hoyran Gölü ve Senirkent’e uzanan IV. zaman alüvyon çökellerinden oluşmaktadır (Şekil 2).
Uluborlu’nun doğusunda bulunan Senirkent, Mesozoyik yaşlı denizel karbonat kayaç istiflerinin yaygın olarak gözlendiği temel üzerinde, ilçe merkezinin de üzerinde bulunduğu D-B doğrultulu Hoyran Gölü’ne kadar uzanan IV. zaman alüvyon çökelleri yörenin en genç kayaç istifidir (Şekil 2).
Senirkent’in kuzeydoğu komşusu olan Yalvaç’ın doğusunda, Sultandağları’nın bir bölümüne karşılık gelen ve kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu olarak yayılım gösteren I. zaman yaşlı şistler, yörenin en yaşlı jeolojik kayaçlarını oluşturmaktadır. Eğirdir Gölü’ne açılan IV. zaman akarsu alüvyon çökelleri tarafından kesilen III. zaman sonu kömürlü karasal çökelleri engebeli bir topografya üzerinde uyumsuz olarak yer almaktadır (Şekil 2).
Eğirdir ilçesi, güneyinde yer alan II. zamana ait derin denizel çökel istifleri ile ofiyolik kayaçların çoğunlukta olduğu karbonat kayaç serilerinden oluşan engebeli topografya oluşturan kısmen yaşlı bir temel üzerinde kuzey-güney doğrultulu bir ova içerisinde çökelen IV. zaman alüvyon çökellerini taşıyan bir jeolojik dağılıma sahiptir (Şekil 2).
Eğirdir Gölü’nün doğusunda yer alan Gelendost ilçesi, güneyden kuzeye doğru gençleşen bir stratigrafik istife sahiptir. İlçenin güneyinde, III. zaman karbonat kayaçlar, kuzeyinde ise engebeli alanlar halinde ortaya çıkan ofiyolitler ve karasal çökeller bulunmaktadır. Yörenin batısından kuzeydoğu yönüne doğru uzanan IV. zaman akarsu alüvyon çökelleri ilçenin en genç birimleridir (Şekil 2).
Beyşehir Gölü’nün kuzeyinde bulunan Ş.Karaağaç ilçesi, I. zamandan III. zamana kadar değişen çeşitli kayaç topluluklarını kapsayan bir alanda yer almaktadır. İlçenin kuzeydoğu kesiminde, kuzeybatı-güneydoğu yayılımlı I. zamana ait şistler bulunmaktadır. Metamorfitler, yörenin Beyşehir Gölü’ne doğru olan orta kesimlerde aynı doğrultuda uzanan ofiyolitik kayaçlarla birlikte temelde bulunmaktadır. III. zaman karbonat kayaçları, yöredeki topografik yükselimleri oluşturmaktadır. İlçenin kuzey kesiminde bulunan ovalarda oluşan IV. zaman alüvyonları, yörenin genç kayaç örtüleridir (Şekil 2).
Ş.Karaağaç güneyinde yer alan Aksu ve Y.Bademli ilçelerinin büyük bölümünü II. zamana ait karbonat kayaçlar kaplamaktadır. Sadece Y.Bademli’nin Beyşehir Gölü’ne kıyısı olan doğu bölümünde yer alan III. zaman çökellerine ait kalıntılar ve göle açılan IV. zaman akarsu alüvyonları gözlenmektedir (Şekil 2).
Isparta ilinin güneyinde yer alan Sütçüler ilçesinde, içerisinde I. zaman yaşlı bloklarının da yer aldığı II. zaman ait ofiyolitik kayaç kütleleri ile Kretase yaşlı kalın karbonat istifleri geniş alanlarda yayılım gösterirler (Şekil 2).
Isparta ilinde Paleotektonik ve Neotektonik döneme ait tektonik etkilerle oluşan tektonik hatlar bulunmaktadır (Şekil 3). Isparta – Merkez, Eğirdir, Gelendost, Yalvaç, Ş.Karaağaç, Aksu, Y.Bademli ve Sütçüler ilçeleri sınırları içerisinde çoğunlukla alt mesozoyik derin denizel çökel katkılı ofiyolitik kayaç kütleleri ile mesozoyik yaşlı çeşitli karbonat serileri arasında sınır oluşturmaktadır. Bu bindirme-nap sisteminin yerleşiminin son evresi ve sonrasında, bir kısmında günümüzde de hareketliliğin devam ettiği izlenen (deprem verileri ile) kuzey-güney, kuzeydoğu-güneybatı ve kuzeybatı-güneydoğu yönlü ve çoğunlukla yanal atımlı fay sistemleri gelişmiştir. Isparta Açısı’nın (Isparta Büklümü) doğu kanadını oluşturan Ş.Karaağaç, Aksu, Gelendost ve Yalvaç ilçe sınırları içerisinde kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu bindirmeler bulunmaktadır. Neotektonik dönemde bölgede gelişen kuzey-güney sıkışması nedeni ile ortaya çıkan kuzey-güney doğrultulu ovaları oluşturan normal faylar, Eğirdir ve Sütçüler ilçelerinde yer almaktadır. Fay gölleri olan Eğirdir, Hoyran, Burdur ve Beyşehir göllerini sınırlayan veya kesen ve çoğunlukla geç alpin tektonik dönemini yansıtan kırık takımları ise bölgesel sıkışma ve makaslama kuvvetleri sonucunda oluşan kuzeybatı-güneydoğu, kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu yanal atımlı fay takımları halinde Isparta-Merkez, Keçiborlu, Uluborlu, Senirkent, Eğirdir, Gelendost ve Ş.Karaağaç yörelerinde yaygındır. Deprem üretmeleri nedeniyle bu faylardan bir kısmının halen aktif oldukları belirlenmiştir. Burdur Gölü doğusunu sınırlayan ve Bucak’a kadar uzanan kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu ve gölü öteleyen kuzeybatı güneydoğu doğrultulu faylar (Şekil 3) üzerinde yoğunlaşan deprem verileri, bu yanal atımlı fayların günümüzde de aktif olduklarını göstermektedir. Isparta-Merkez ilçesinde Kayıköy fayı, Eğirdir fayları, ve Yalvaç fayı, bilinen diğer deprem üreten yanal atımlı faylardır. Sütçüler’de de yakın zamanda kaydedilen deprem verileri, kuzey-güney doğrultulu olduğundan bu doğrultuda uzanan ovaları sınırlayan normal faylarda da hareketliliğin sürdüğü anlaşılmaktadır.
III. ISPARTA İLİ TOPRAKLARI: İklim, topoğrafya, bitki örtüsü ve zamanın etkisi ile Isparta ilinde çeşitli büyük toprak grupları oluşmuştur. Büyük toprak gruplarının yanı sıra toprak örtüsünden ve profil gelişmesinden yoksun, bazı arazi tipleri de görülmektedir. Toprak alanları dışında, Isparta ili toplam alanının yaklaşık %24.2 ‘si de çıplak kaya ve molozluklar ve su yüzeyleri ile kaplıdır.
Yeryüzü Şekilleri
Isparta ili arazisi, 3. zaman kıvrılmaları ve tektonik hareketleri sonucunda bugünkü şeklini almıştır. Isparta ilinde başlıca üç ana jeomorfolojik birim bulunmaktadır. Bu ana birimlerden biri, Isparta ilinin çevresini doğal bir sınır gibi çevreleyen dağlık alanlar, bir diğeri yörede yer alan ovalar ve diğeri de ovalarla dağlar arasında kalan az eğimli, dalgalı arazilerden oluşan akarsular tarafından parçalanmış plato sahalarıdır (Şekil 6). Isparta ilinin, %68,4’ü dağlar, % 16.8’i ovalar ve 14,8’i platolardan meydana gelmektedir.
1. OVALAR:
Isparta Ovası: Isparta Ovası, esas olarak asıl Isparta Ovası ile daha kuzeyde yer alan Atabey (Kuleönü-Bozanönü) Ovası’nın birleşiminden meydana gelir. Asıl Isparta Ovası, ortalama 1000 m. yüksekliğe sahip, kuzeybatı-güneydoğu yönlü elips biçimli bir ovadır. Savköy ile Çünür mahallesinin kuzeyindeki ovacık arasında 13 km, kuzeydoğu güneybatı yönünde Deregümü ile Aliköy arasında 10 km kadar bir uzunluğa ve yaklaşık 100 km2 alana sahiptir. Ova, Akdağ, Davras Dağı ile Hisartepe ile Karatepe ile çevrili, Darıdere, Isparta Çayı gibi akarsuların getirdiği alüvyonlarla oluşmuş verimli bir tarım alanıdır. Ovadaki tarım arazilerinin bir kısmı DSİ tarafından Eğirdir Gölü’nden yapılan pompajla, bir kısmı yeraltı su kaynakları ile bir kısmı da çevredeki dağlardan kaynağını alan küçük derelerden sağlanan sularla sulanmaktadır. Bu su kaynaklarıyla Isparta il merkezinin güney ve güneybatısında yer alan başta gül bahçeleri olmak üzere çok çeşitli ürünlerin üretildiği (elma, kiraz, vişne...) bahçeler sulanmaktadır.
Asıl Isparta Ovası’ndan Aliköy’ün batısında Çaltepe, Toptaş Tepe, İncirli Tepe gibi alçak tepelerle ayrılan Atabey (Kuleönü-Bozanönü) Ovası, batı, kuzeybatı-doğu, güneydoğu doğrultuda, Gönen ile B.Gökçeli arasında 27 km, Gerges Çiftliği ile Bozanönü arasında 12 km uzunluğunda, 210 km2 alana sahip elips biçimli bir ovadır. Ortalama yüksekliği 950 m olan bu ova, kendi içerisinde halk tarafından çeşitli isimlerle adlandırılır (Gönen Ovası, Kızılova, Göndürle Ovası, İslamköy Ovası...vs.).
Atabey Ovası’nda, önceleri kuru tarım alanları yaygın olarak bulunmakta iken, özelikle 1974 yılında DSİ tarafından gerçekleştirilen Atabey Ovası sulama projesinin tamamlanmasından sonra sulu tarım alanlarının oldukça fazla yer tuttuğunu görmekteyiz. Sulu tarım alanlarının içinde sebze alanları ve meyve bahçeleri oldukça fazladır. Gül, elma, vişne, kiraz yetiştiriciliği yanında buğday ve arpa üretimi de gerçekleştirilmektedir. Ovada sebze ve kavak üretimi oldukça yaygındır.
Keçiborlu Ovası: Doğudan Söğüt Dağları, batıdan Kayı Dağı, kuzeyden Barla Dağı’nın güneybatı uzantıları ve güneyden de Burdur Gölü ile çevrili olan ova, Senir ve Keçiborlu ilçe merkezi arasında yer yer tepelik sahalarla yarılmıştır. Ova tabanı, Kılıç, Gölbaşı, Gümüşgün ve Keçiborlu yerleşmelerinin arasında kalmış, batı, doğu ve kuzeye dağ yamaçlarına doğru taraçalarla kademelenmiştir. Tahıl ürünlerinin geniş yer tuttuğu ovada, diğer önemli bir faaliyet de gül yetiştiriciliğidir. Isparta ili gül bahçelerinin 1/4’ünden daha fazlası burada dikilmiş durumdadır.
Senirkent Ovası: Barla ve Kapı Dağları’nın kuzeyi ile Karakuş Dağları’nın güneyinde, Uluborlu ve Senirkent ilçeleri arazilerini içine alan bir graben durumunda olan Senirkent Ovası, batıdan doğuya doğru yaklaşık 30 km uzunluğunda, doğusundaki Eğirdir Gölü’ne doğru genişleyen bir görünüm arz eden tektonik kökenli bir ovadır.
Ortalama 950 m yüksekliğe sahip olan Senirkent Ovası’nda yer alan tek akarsu Pupa Çayı’dır. Senirkent Ovası’nda 1976 ve 1979 yılında DSİ tarafından hizmete açılan Senirkent I. ve II. sulama projelerinin tamamlanmasından sonra ovanın çok büyük bir kısmı sulamaya açılmış ve önemli derecede ürün üretimi elde edilmeye başlanmıştır. Bu yıllardan önceki dönemde ise kuru tarım alanlarının ovada geniş yer tuttuğu görülmüştür. Tahıl ürünlerinin yerini başta meyve bahçeleri (elma, kiraz, vişne...vs.) olmak üzere şeker pancarı gibi sulu tarıma ihtiyaç duyan endüstri bitkileri çok daha geniş alanlarda üretilmeye başlanmıştır.
Kumdanlı Ovası: Eğirdir Gölü’nün kuzeyinde ortalama 930 m. yüksekliğindeki ve yaklaşık 50 km2.lik alana sahip olan Kumdanlı Ovası, NE-SW yönünde üçgen şeklinde, 12-13 km. uzunluğundadır. Ova tamamen alüvyonlardan meydana gelmiş ve alüvyon ortalama 100 m kalınlığındadır. Ova, Temmuz ve Ağustos aylarında tamamen kuruyan Hoyran Deresi ve kolları tarafından drene edilir. Kumdanlı Ovası, 1989 yılında sulamaya açılmış ve kuru arazilerinin önemli bir kısmı suya kavuşmuştur.
Gelendost Ovası: Eğirdir Gölü’nün doğusunda, iki tarafı faylar ve fay diklikleri ile sınırlı bir grabene tekabül eden Gelendost Ovası, kuzeybatıda Kirişli dağı, güneyde ise Anamas Dağları ile sınırlıdır. Ortalama 45 km2lik bir alana sahip olan ova, 930 m yüksekliğe sahiptir. Gelendost Ovası, merkezi kısmı hariç 150-200 m kalınlığında alüvyonlardan oluşmuştur. Merkezi kısmı ise kuzey-güney yönlü bir antiklinal olan Aktepe yer alır. Ovayı Eğirdir Gölü’ne dökülen Özdere drene eder. Gelendost Ovası, 1983 yılında DSİ tarafından hizmete açılmış olan Gelendost sulama projesi ile sulu tarıma büyük ölçüde açılmıştır.
Karaağaç Ovası: Beyşehir Gölünün kuzeyinde yer alan ovanın, kuzey ve kuzeybatısında Sultan Dağları, batısında Anamas Dağları, güneyinde ise Kızıldağ ve Karadağ bulunur. Ovanın drenajı, Deliçay ve kolları ile sağlanır. Ş.Karaağaç ovasının, Beyşehir Gölü’ne doğru bir uzantısı da Armutlu Ovası olarak adlandırılır. Ovanın bir kısmı, 1995 yılında hizmete açılmış olan Ş.Karaağaç sulama projesi ile sulanmaya başlamıştır.
Boğazova: Eğirdir Gölü’nün güneyinde, kuzey-güney yönünde, aşağı yukarı 20 km. uzunluğunda ve 1.5-2 km. genişlikte Kovada depresyonu yer alır. Antalya ekseni üzerine yerleşmiş olan bu depresyon, tektonik kökenli bir polye veya bir koridor özelliği gösterir. Buraya yöresel ismiyle Boğazova denir. Bugün Boğazova’nın çok büyük bir bölümünde elma yetiştiriciliği yapılmakta olup, kiraz gibi bazı meyvelerin de üretimi gerçekleştirilmektedir.
2. DAĞLAR: Isparta ili oldukça engebelidir. İl sınırları içerisinde yaklaşık 3000 m.yi bulan oldukça yüksek dağlar bulunmaktadır. Bunlar genel olarak ifade edilecek olursa Batı Toroslar’ın Isparta uzantılarıdır. Antalya Körfezi’nin batısından ve doğusundan kuzeye doğru sokulan bu sıradağlar Isparta ilinin kuzeyinde daralarak, araştırma alanının kuzeybatısında Karakuş Dağları ve kuzeydoğusunda ise Sultan Dağları ismini almaktadır.
İl alanını, Afyon ilinden ayıran Karakuş Dağları’nın güneye bakan yamaçları, Senirkent Ovası’nı kuzeyden kuşatmış, dalgalı düzlük ve tepelerden oluşmuştur. Isparta ilinin kuzeydoğusunda, Isparta ili ile Konya ilinin doğal sınırlarını oluşturan Sultan Dağları mermer, kuvarsit gibi başkalaşmış taşlardan meydana gelen paleozoik bir kütle olup, kuzeybatı güneydoğu doğrultuda, yaklaşık 100 m uzunluğunda, Karakuş Dağları’na göre biraz daha yüksek bir dağ kütlesidir.
Isparta ilinin önemli yüksekliklerinden biri de Barla Dağı’dır. Senirkent Ovası ile Atabey Ovası arasında kalan Barla Dağı kütlesi, Uluborlu’nun batısından başlamak üzere doğuya doğru yükseltisi fazlalaşmakta, Gelincik Tepe’den sonra ise Eğirdir Gölü’ne doğru yükseklikler düşüş göstermektedir. Barla Dağında glasyal oluşumlar (Sirkler; Ayıyalağı ve Gelincikana sikleri, morenler) ve karstik oluşumlar (dolin, uvala, obruk, düden ve mağaralar) oldukça fazladır. Karstik oluşumlar (özellikle dolin ve obruk), çevredeki köylüler tarafından yayla olarak kullanılır ve buralarda hayvan yetiştirilir (Ortayazı Yaylası, Yassıören Yaylası, Kabaca Yaylası, Gönen Yaylası...). Barla Dağının batısında Uluborlu Obruğu, Peynir Obruğu, Senirkent Obruğu diye adlandırılan bazı çukurluklar yer alır.
Isparta ilindeki diğer önemli bir yükseklik Davras dağıdır. Isparta Ovası’nın doğusunda yer alan Davras Dağı, mesozoik’e ait kalkerlerden oluşmuş ve faylarla parçalanmıştır. Batıda Isparta Ovası’na, doğuda Kovada depresyonuna doğru kademeli bir şekilde inmektedir. Kuzeybatıda Eğirdir Gölü’ne doğru Yürlük Dağı, batıda Küçük Davras, güneydoğuda Asacak Dağı gibi isimlerle adlandırılan Davras dağının en yüksek noktası, 2635 m ile Ulparçukuru Tepedir. Davras dağı üzerinde buzullar, sirkler ve morenler gibi glasyal ve tektono-karstik çukurluklar, dolinler, az da olsa lapyalar gibi karstik şekiller bulunmaktadır. Ağaçtan yoksun, boz renkli, heybetli görünüşü ile Davras dağındaki sirklerin üzerinde bulunan kalıcı karlar yöre halkı tarafından oldukça ilginç bir şekilde kullanılır. Davras dağının zirve kısımlarında yaylacılık yapılmaktadır.
Davras dağının batısında, Davras dağından Dereboğazı Deresi ile ayrılan başka bir dağ kütlesi de Isparta Ovası’nın batı ve güneybatısında yer alan Akdağ’dır. Doğu-batı uzanışlı Akdağ’ın en yüksek zirve yüksekliği 2271 m.’dir. Yine Akdağ üzerinde Isparta şehrinin 5 km. güneybatısında Pliosen yaşlı volkanik bir kütle ve içindeki yer alan Gölcük isimli küçük bir krater gölü yer alır. Bu göl nedeniyle de buraya Gölcük volkanizması denilmektedir.
Isparta ilindeki en geniş dağ kütlesi de Eğirdir Gölü-Kovada depresyonu ile Beyşehir Gölü arasında yer alan Anamas (Dedegöl) Dağları’dır. Arazi, Paleozoik’de teşekkül ettikten sonra Mesozoik boyunca Tetis jeosenklinalinde kalmış ve Mesozoik sonunda ilk alpin tektonik hareketlere uğramıştır. Miyosen’de subsidansa uğrayarak tekrar deniz tarafından işgal edilmiş, Pliosen ve Kuaterner’de topyekün olarak önemli ölçüde yükselmiştir.Bu yükselme devam etmektedir.
Anamas Dağları, kuzey-kuzeybatı, güney-güneydoğu doğrultuda uzanmaktadır. Dağlar, kuzeyde 300-400 m.lik düzlükten sonra yükselir ve 2000 m.den sonra dalgalı bir düzlük görünümünü alır. Dağın en yüksek yeri 2992 m yükseklikteki Dedegöl Dağı’dır. Dedegöl zirvesi hem Anamas Dağları’nın hem de Batı Toroslar’ın en yüksek noktasıdır. Anamas Dağları’nda en geniş alan kaplayan formasyon Jura-Kretase devrine ait kireç taşlarıdır. Yine Dedegöl Dağı’nda genelde triyas dolomitik kireç taşlarından oluşmuştur. Anamas Dağları da diğer dağlarda olduğu gibi çeşitli mağaralar (Pınargözü, Zindan), lapya, dolin, uvala ve polyeler gibi irili ufaklı karstik şekiller ve glasyal şekillerden de sirkler (Poyraz, Çobankaya) yer almaktadır.
Sütçüler ilçe merkezinin doğusunda Kuyucak Dağları, Gelendost Ovası’nın kuzeyinde, Eğirdir Gölü’nün doğusunda Kirişli Dağı, Eğirdir Gölü’nün güneydoğusunda Dulup Dağı, Beyşehir Gölü’nün kuzeyinde Sürütme ve Kızıldağ'lar bulunmaktadır.
3. PLATOLAR: Isparta ilinde, alüvyal ovalar ile yüksek dağlar arasında akarsular tarafından yarılmış az eğimli, dalgalı düzlüklerin bulunduğu platolar yer almaktadır. İldeki en geniş plato alanı, Kumdanlı Ovası ile Gelendost Ovası’nın kuzey ve kuzeydoğusu ile Sultan Dağları arasında kalan kesimdir. Bu ovalar ile dağlar arasında az eğimli ve dalgalı yüzeylerden oluşan bir etek düzlüğü yer alır. Bu düzlük, Sultan Dağları’ndan gelen Köydere, Oku Çayı, Sücüllü Deresi, Karayer Dere, Harmanaltı Dere, Gökçek Dere, Buzacı Dere, Büğdüz Dere, Özdere ve bu derelerin kolları tarafından parçalanmışlardır. Isparta’da yetiştirilen buğday, arpa gibi tahıl ürünlerinin ve baklagillerden nohut üretiminin en fazla yapıldığı sahalar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bir diğer plato da, Eğirdir-Kovada depresyonunun doğusunda, kuzeyde Yılanlı Dere vadisinin güneyinden başlamak üzere Sütçülerin güney ve doğusuna, Kuyucak Dağlarının batı yamaçlarına kadar uzanan sahadır. Bu saha, Kemer Dere, Gökpınar Dere gibi bazı vadiler tarafından parçalanmıştır.
Bu plato sahasının kuzeyinde, Eğirdir Gölü’nün güneydoğusu ile Anamas Dağları arasında Sarıidris Dere tarafından parçalanmış bir plato daha vardır. Her iki sahada da büyük bir alan orman ve fundalıklarla kaplı olmasına rağmen yer yer kuru tarım alanları ile bulunmaktadır.
İlin batısında Keçiborlu Ovası ile Söğüt Dağları arasında kalan saha da yine plato özelliği göstermektedir. Saha bazı kuru dereler tarafından parçalanmıştır.
4. Mağaralar, Kanyonlar ve Yaylalar: Orta Toroslar’ın batısında yer alan Göller Yöresi içinde bulunan Isparta ilinde, geniş bir alanda yüzeylenen Mesozoik yaşlı kireç taşları, mağara gelişimine en uygun birimleri oluşturmaktadır. Isparta il sınırları içinde MTA tarafından 28 mağaranın etüdü yapılmıştır. Pınargözü, Zindan ve Sorgun mağaraları, bu mağaraların en önemlilerindendir.
Pınargözü Mağarası, Y.Bademli ilçe merkezi yakınında olup, Jura-Kretase yaşlı kireçtaşlarında oluşan bir fay üzerinde gelişmiştir. 1995 yılında yapılan uzun süreli araştırmalar sonucu ancak 16 km.’lik bölümü ölçülmüş olup, sonuna kadar henüz ulaşılamamıştır. İçerisinde büyük bir kaynak çıkmaktadır.
Zindan Mağarası, Aksu ilçe merkezinin 2 km kuzeydoğusunda Aksu vadisi kenarında olup, toplam uzunluğu 760 m.dir. İçerisinde yaz-kış devamlı akan küçük bir dere vardır. Sorgun Mağarası, Aksu ilçesinin 10 km kuzeydoğusunda Sorgun yaylasında yer alır. Uzunluğu 302 m olan mağaranın içinde devamlı akan bir su ve değişik büyüklükte göller yer alır. Isparta ilinde bu mağaralardan başka; Aksu ilçesinde, Gümüşini, Erenler ve Cıv, Sütçüler ilçesinde, Kuz, Taşkapı ve Kadıdeliği, Ş.Karaağaç ilçesinde, Şahne, Salur, Öşekçi ve Güllü mağaralarının yanı sıra diğer ilçelerde de oldukça çok mağara bulunmaktadır.
Köprüçay Kanyonu: Türkiye’nin en uzun kanyonu olup, Sütçüler ilçesinin doğusunda K-G yönlü uzanmaktadır. Aksu ilçesinde başlayıp, Antalya’nın Serik ilçesi üzerinden Akdeniz'e kadar uzanan Köprüçay yaklaşık 50 km uzunluğundadır. Kanyon, Kesme (Sütçüler)-Yeşilbağ (Serik) arasında yaklaşık 20 km.lik kesimi oldukça dar ve derin (800 m) olması nedeniyle oldukça ilginçtir.
Yazılı Kanyon: Sütçüler ilçesinin güneybatısında 10 km uzunluğundadır. Değirmendere çayı vadisi içinden geçerek Karacaören baraj gölüne ulaşır. Kanyonun yan duvarlarında Bizans dönemine ait ibadet yapılan bölümler ve yazılar bulunmaktadır. Bu yazıtlar dolayısıyla kanyona Yazılı Kanyon denilmiştir.
Eğirdir’in güneyinde Camili Yayla, Aksu’nun kuzeyi ve kuzeydoğusunda Eğrigöz ve Sorgun yaylaları, Sütçülerin güneydoğusunda Sanlı Yayla, Kasımlar kasabası yakınındaki Tota Yaylası önemli yayla alanlarıdır. Bu yaylalar gerek bitki örtüsü ve doğal güzellikleri gerekse su kaynakları ve çeşitli ekonomik etkinliklerle oldukça ilgi çeken yörelerdir.
Hidroğrafya Şartları
1. Göller:
Gölcük Gölü: Isparta’nın 5 km güneybatısında, İl merkezine 8 km mesafede bulunan Gölcük, deniz seviyesinden 1300 m yükseklikte olan bir krater gölüdür. Gölün etrafı 150-300 m kadar yükselen ve volkanik küllerle kaplı tepelerle sınırlıdır. Daire şeklindeki gölün çapı 1,5 km, derinliği ise 30 m.yi bulmaktadır. Göl, yağmur ve alttan kaynayan kaynak suları ile beslenmektedir. Gölcük ve çevresinde yapılan çalışmalarda yüzeyleme veren formasyonlar, tortul, ultramatik ve volkanik kayaçlar olmak üzere üç gruba ayrılırlar. Ayrıca gölün suları, çevresindeki kumlu tepelerden sızarak Yakaören Köyü üzerinde Milas mesireliği kaynaklarını ve doğuda Dere mahallesi üstündeki Andır Deresi kaynaklarını oluşturmaktadır. Uzun yıllar şehrin içme suyu bu gölden sağlanmıştır. Şehrin içme suyunun büyük bölümü Eğirdir Gölünden sağlanmasına başlanmasıyla Gölcük’ten içme suyu alımı azaltılmış, su seviyesinin yükselmesi sağlanmıştır. Gölcük 1991 yılında tabiat parkı olarak tescil edilmiştir.
Eğirdir Gölü: Batı Toroslar’ın orta kısmında bulunan Eğirdir Gölü, çevresindeki dağlık sahalar arasında, kuzey-güney doğrultusunda 50 km.lik bir mesafe dahilinde uzanmaktadır. Göl 1.5 ila 16 km genişliğinde olup, en dar yeri Kemer Boğazı diye adlandırılan Kel Tepe burnu ile Belbel Çiftliği arasında kalan kısımdır. 916 m rakımlı olan gölün derinliği 6-13 (16) m arasında değişmektedir. 468 km2 ’lik (1999 İstatistik Yıllığı, DİE.) alanı ile Türkiye’nin dördüncü büyük gölüdür.
Eğirdir ve Kovada Gölleri’nin bulundukları depresyonlar tektonik menşeli polye özelliği göstermektedir. Planhol’e göre Eğirdir ve Kovada çanakları Neojen’den sonra teşekkül etmiş tektonik menşeli küvetlerdir ve karstik olaylarla işlenerek bugünkü şeklini almıştır.
Yağış alanı, 3776 km2 olan gölün, yıl içerisindeki seviye değişimi yağışa bağlı olarak, yağışın fazla olduğu ve dağlar üzerindeki karların eriyerek, göle dökülen akarsuların debilerinin yükseldiği ilkbahar ayları göl seviyesinin yüksek olduğu aylar olup, Mayıs ayında en yüksek seviyeye ulaşır. Yaz aylarında artan buharlaşma, azalan yağışa bağlı olarak göl seviyesinde alçalma başlar. Gölün yıl içindeki seviye oynamaları ortalama 55 cm kadardır.
Eğirdir Gölü, 1955-1956 yıllarında DSİ tarafından gerçekleştirilen proje ile gölün Boğazova’ya açıldığı yere bir regülatör yapılarak, buradan bir kanalla gölün suları Kovada Gölü’ne ulaştırılmıştır. Yine bu kanalla Kovada I-II elektrik santrallerinin su ihtiyacı da karşılanmaktadır.
Eğirdir Gölü’ne bağlı olarak sulamaya açılan, Eğirdir Gölü etrafındaki ovaları iki kısımda toplayabiliriz. Birinci grupta hemen gölün çevresindeki Senirkent, Kumdanlı, Gelendost, Boğazova, Barla ve Bedre ovaları, ikinci grupta ise göle dökülen Yalvaç Dere çevresinde yer alan Yalvaç Ovası ile ayrı bir havzada yer alan Isparta ve Atabey ovaları yer almaktadır.
1970’li yıllardan başlamak üzere DSİ tarafından yapılan ve yapılmakta olan sulama projeleriyle yukarıda belirtilen ovalardaki kuru tarım alanlarının sulu tarım alanlarına dönüştürülmesi sağlanmış ve eskiye oranla çok daha büyük ekonomik gelir elde edilmeye başlanmıştır. 50.000 ha.dan daha fazla alanın sulandığı bu ovalarda başta meyvecilik olmak üzere önemli gelir getiren tarım ürünleri yetiştirilmeye ve buna bağlı olarak da halkın refah seviyesi önemli ölçüde yükselmeye başlamıştır.
Suları hiçbir zaman bulanmayan Eğirdir Gölü’nde ayrıca balıkçılık da yapılmaktadır. Levrek, çiçek, çapak ve ıstakoz gölde bulunan en önemli su ürünleridir.
Kovada Gölü: Boğazova’nın güney ucunda, 10 km uzunluğunda ve 2-3 km genişliğinde bir göldür. Kovada Gölü karstik çöküntülerden meydana gelmiş, oldukça sığ olup, en derin yeri 5-6 m.dir. Eğirdir Gölü’nden gelen fazla sular bir kanalla Kovada Gölü’ne akmaktaydı. Fakat son yıllarda artan su ihtiyacı nedeniyle Eğirdir Gölü’nden kanalla gelen su, Kovada Gölü’ne girmeksizin Kovada Çayı’na verilerek, Kovada I. ve II. santrallerinde kullanılmaktadır. Bu ise gerek gölün gerekse göl çevresinde 1970 yılında ilan edilen Milli Park alanının dengesinin bozulmasına neden olmaktadır. Eğirdir Gölü’nden gelen kanaldan çevresindeki sebze ve meyve bahçelerinin su ihtiyacı giderilmektedir.
Beyşehir Gölü: Batı Toroslar’ın doğu kesiminde kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu Anamas dağlarının doğusunda yine aynı şekilde uzanan Beyşehir Gölü tektonik kökenli bir çukurluğun sularla dolması sonucu oluşmuştur. 656 km2 (1999 İstatistik Yıllığı) alanı ile Türkiye’nin üçüncü büyük gölüdür. Uzunluğu 45 km, genişliği ise 13-25 km arasında değişmektedir. Gölün suları bir gidegen vasıtasıyla kısmen Suğla Gölü’ne geçer.
Diğer göllerde olduğu gibi, Beyşehir Gölü’nden de tarım alanlarının sulanması için faydalanılmaktadır. Eğirdir, Kovada, Beyşehir Gölleri aynı zamanda önemli balıkçılık alanlarıdır. Buralardan kontrollü bir şekilde avlanma yapılmaktadır. Burdur Gölü de Isparta’ya komşu bir göldür. Sularının dışarıya akıntısı olmaması nedeniyle suyu tuzludur. Bu nedenle göl suları kullanılmamaktadır.
2. Barajlar: Bir akarsu yatağında akıntıyı keserek, geride suyu kabartmaya, toplamaya yarayan dayanıklı yapılara baraj denir. Isparta ilinde, dört baraj gölü bulunmaktadır. Bunların üçü (Uluborlu, Yalvaç ve Sorgun) il sınırları içerisinde, biri de Burdur-Isparta il sınırında bulunan Karacaören baraj gölüdür.
Uluborlu Barajı: Uluborlu ilçe merkezinin güneybatısında Pupa Çayı üzerinde kurulmuş kaya dolgu tipinde yapılmış bir barajdır. 110 ha alana sahip olan baraj, 1984 yılında hizmete açılmıştır. Şalgamlık, Karatavuk ve Kuruçay’ın sularının toplanmasıyla oluşmuştur. Toplam hacmi 21.300 hm3 olan baraj, sulama ve taşkın önleme amacıyla inşa edilmiştir. Direk olarak dip savakları sulama kanallarına bağlı olan baraj, Uluborlu ilçesinde oldukça önemli bir tarım alanını sulamaktadır (1882 ha). Burada meyvecilik ön plana çıkmakta ve özellikle kiraz, elma ve vişne bahçeleri sulanmaktadır. F23 Uluborlu barajı ve erozyon kontrolü çalışma.jpg
Yalvaç Barajı: Yalvaç ilçesi Sücüllü kasabasının kuzeyinde Sücüllü (Kuruçay) çayı üzerine 1973 yılında kurulan baraj, esas olarak sulama amacıyla inşa edilmiştir. 83 ha alana ve 8.90 hm3 hacme sahip olan baraj, daha önceleri tamamen kuru tarım yapılan sahada, yaklaşık 2000 ha alanda sulu tarım yapılmasına imkan sağlamıştır.
Sorgun Barajı: Aksu-Yılanlı projesi kapsamında yapılmış olan Sorgun Barajı Aksu ilçe merkezinin kuzeyinde bulunmaktadır. 91 ha alana sahip olan baraj, Sorgun Deresi üzerinde kurulmuştur. Taşkın önleme ve sulama amacıyla inşa edilmiştir. Bu proje ile Aksu-Yılanlı ovasında 3207 ha alan sulanmaktadır.
Karacaören Barajı: Aksu ırmağı üzerinde 1989 yılında inşası tamamlanan baraj, sulama, taşkın önleme ve enerji üretimi amacıyla kurulmuştur. 1234 hm3 hacmi ve 4550 ha toplam alana sahiptir. Toplam alanın 2383 ha.ı Isparta il sınırlarında yer alır. Sütçüler ilçesinin Çandır, Melikler, Şeyhler gibi köylerinin ve çevredeki tarım alanlarının su kaynağı Karacaören baraj gölüdür.
3. Göletler: Gerek Köy Hizmetleri gerekse DSİ tarafından genelde küçük derelerin önü kesilerek inşa edilen göletler vasıtasıyla çevrelerindeki tarım alanlarının sulanması amaçlanmıştır.
4. Akarsular: Isparta’daki akarsular, Aksu ve Köprü Irmağı haricinde genelde yaz aylarında kuru ya da çok az bir şekilde akış gösterirler. Akarsuların debisi en çok yağışlar ve eriyen kar suları nedeniyle kış aylarından başlamak üzere ilkbahar mevsiminde Mart ve nisan Aylarında azami seviyelere ulaşır. Bu aylarda sağanak yağışların etkisiyle sel karakterindedirler.
Suları Eğirdir Gölü’ne dökülen, Senirkent Ovası’nın ortasında akan Pupa Çayı, Sultan Dağları’ndan doğan ve Kumdanlı Ovası’nın içinden akan Köydere (Hoyran), yine kaynaklarını Sultan Dağları’ndan alan Yalvaç üzerinden Gelendost Ovası’nı geçen Özdere, Eğirdir Gölü’nü güneyden besleyen Kocadere en önemli akarsulardır. Yine Isparta ilinde Beyşehir Gölü’ne dökülen en önemli akarsu bir kanal içinde akan ve göle kuzeyden karışan Eğriçay ile Y.Bademli’nin güneyinden göle dökülen Hızar Deresi’dir. Keçiborlu’nun kuzeyinden Burdur Gölü’ne dökülen diğer bir akarsu da Keçiborlu Deresi’dir. Bu derelerden başka yörede yer alan bir çok dere ve çay vardır ki bunlar genellikle belli dönemler dışında kuru karakterdedirler.
Yöredeki bazı akarsular, kış ve ilkbahar aylarında taşkınlar yaparak, tarım alanlarına zarar vermektedir. Örneğin; Pupa Çayı yatağının dar ve sığ olması nedeniyle çiftçiler tarafından çay kenarına seddeler yapıldığı halde taşmakta ve tarım alanları bir süre su altıda kalmaktadır. Normal yatağında aktığı dönemde ise su motorları ile su pompalanarak, tarım alanları sulanmaktadır. Yine Aksu ırmağının kaynağını oluşturan Darı Deresi, Isparta Çayı çevresindeki bahçelikler suya kavuşmaktadır. Isparta ilinde doğduktan sonra sularını Akdeniz’e kadar ulaştıran Aksu ve Köprü Irmağı ise debileri en yüksek akarsulardır. Aksu Irmağı 1343 hm3/yıl; Köprü Irmağı 555 hm3/yıl il çıkışı toplam ortalama akışa sahiptir. Aksu kaynağını Akdağ’dan alan Dereboğazı deresi, Ağlasun Çayı, Kovada Çayı, Değirmen Dere gibi çayları kendine katarak, Karacaören Barajına, oradan da Akdeniz’e ulaşır. Kaynaklarını Anamas Dağları’ndan alan Köprü Irmağı da bir çok çayı alarak, yine Akdeniz’e dökülmektedir.
İklimi
Isparta yöresi, kış aylarında İzlanda alçak basıncının Balkanlar üzerinden ve Orta Akdeniz'e inerek, ılımanlaşmış şeklinden etkilenir. Kış aylarında kuru soğukların sebebi olan Sibirya yüksek basıncı zaman zaman bölgeye kadar sokulmaktadır. Ayrıca kış aylarına geçiş dönemlerinde Kuzey Afrika üzerinden gelen tropikal hava kütlelerinin etkisi gözlenir. Yaz aylarında ise Basra alçak basınç sistemi ve Azor yüksek basınç sisteminin etkili olduğu görülür.
Isparta ili uzun süreli gözlemlerin klimatolojik olarak incelenmesi sonucunda, Akdeniz iklimi ile Orta Anadolu’da yaşanan karasal iklim arasında geçiş bölgesinde yer almaktadır. Bu nedenle il sınırları içinde her iki iklimin özellikleri gözlenir. Akdeniz kıyılarında görülen sıcaklık ve yağış özellikleri ile karasal iklimin düşük sıcaklık ve düşük yağış özellikleri tam olarak gözlenmez. İlin güneyinde (Sütçüler) Akdeniz, kuzeyinde (Ş.Karaağaç, Yalvaç) ise karasal iklimin özellikleri gözlenir.
İl merkezinin uzun yıllar sıcaklık ortalaması 12.0 0C’dir. Yılın en soğuk ayları Ocak-Şubat ayları olup, günlük ortalama sıcaklıkları 1.7-2.7 0C arasındadır. En sıcak aylar olan Temmuz-Ağustos aylarında günlük ortalama sıcaklıkları ise 22.9- 23.2 0C arasındadır. İlde yaşanan en yüksek sıcaklık 28. 07.2000 gününde 38.0 0C, en düşük sıcaklık ise 03.02.1974 gününde ölçülen –21.0 0C’dir. Gün içindeki sıcaklık farkları, yaz aylarında kış aylarına göre daha yüksektir.
İlin ortalama yıllık yağış toplamı 551.8 kg/m2’dir. Yağışların büyük kısmı kış ve bahar aylarında (%72.69) olmaktadır. Yaz ve sonbahar ayları ise oldukça kurak (toplam yağışın %29.31) geçmektedir. Yağışlar genellikle yağmur, kış aylarında ise zaman zaman kar, bahar ve yaz aylarında ise sağanak yağışlar şeklinde gözlenir. İl içindeki yağış dağılımında ise güneyden, kuzeye çıkıldıkça, yıllık yağış toplamları azalmaktadır.
İl coğrafik yapısı nedeniyle dağ-vadi meltemlerinin etkisinde kalmaktadır. Orta Akdeniz üzerinden gelen alçak basınç sistemlerinin önünde güneyli yönlerden kuvvetli rüzgarlar, zaman zaman fırtınalar görülür. Bahar aylarında görülen orajlı kararsızlık yağışlarıyla birlikte kuvvetli rüzgarlar gözlemlenir, uzun yıllar ortalama hızı 2.1 m/sn’dir. Rüzgar hakim yönü ise güneybatıdır. Ortalama fırtınalı günlerin sayısı 4.9, kuvvetli günlerin sayısı ise 51.2 gündür.
Doğal Afetler
Türkiye’nin deprem riski dağılım haritasında genel olarak birinci derecedeki deprem kuşağı üzerinde yer almaktadır Isparta, Isparta-Dinar-Çivril-Uşak deprem hattı üzerindedir (Şekil 5). Sadece Sütçüler ve Y.Bademli ilçelerinde ikinci derece ve Sütçüler’in doğu sınırındaki dar bir alanda üçüncü derece deprem riski taşıyan bir dağılım bulunmaktadır. Ancak bölgesel kırık sistemleri içerisinde aktif oldukları belirlenen faylar yanında, deprem kayıt istasyonlarının yetersizliği nedeniyle yeterli kayıt alınamadığından özellikle Isparta güneyi ve doğusuna ait verilerde eksikler vardır. Deprem kayıtlarına ilişkin veri artışı ile bölgesel yer hareketlerinin ve depremlerin daha sağlıklı izlenmesi mümkün olacaktır.
Isparta ili ve civarında tarih içinde bir çok deprem meydana gelmiştir. 03-05 Mayıs 1875 tarihlerinde 6.9, 02-14 Mayıs 1890 tarihlerinde 5.2, 1901 yılında 6.4 büyüklüğünde çeşitli depremler olmuştur. Bu tarihsel depremler içinde en fazla can kaybı ve hasara neden olanı ise 03 Ekim 1914 tarihinde 7.1 büyüklüğünde meydana gelen depremdir. Bu deprem başta Isparta olmak üzere Burdur, Dinar, Gönen ve Atabey ilçelerinde ve deprem merkezine yakın diğer bir çok yerleşim merkezinde oldukça etkili olmuştur. 1914 depreminde 2000’den fazla kişi ölmüş ve 10.000 civarında aile evsiz kalmıştır.
1914 yılından sonra meydana gelen onlarca depremden bazıları ise; 1925’te 5.9, 1933’te 6.0, 1971’de 5.5, 1995’te 6.0 büyüklüğündeki depremlerdir.
İl sınırları içerisinde çoğunlukla alt tersiyer, neojen ve kuaterner yaşlı denizel veya karasal ince kırıntılı kayaçlardan oluşan killi jeolojik zeminlerinin yaygın olduğu alanlar yanında; sistematik faylar arasında gelişen dik yamaçlı çökelim alanlarında, alanı sınırlayan faylanma yüzeylerinde gelişen birikinti konisi ve alüvyon yelpazeleri üzerinde veya önlerinde kurulmuş bulunan yerleşim alanlarını bekleyen en büyük doğal afet tehlikelerinden biri heyelandır. Senirkent ilçesinde 1995 yılında yaşanan heyelan felaketi ile bir kez daha bu konuda tehlike uyarısı veren yörelerin ve heyelana elverişli zeminlerin belirlenmesi ve önlem alınmasının önemi anlaşılmıştır.
Senirkent ilçesinde 1995 yılında meydana gelen çamur akması (feyezan) sonucunda 74 kişi hayatını kaybetmiştir. Aynı yerde 1996 yılında ikinci kez çamur akması (feyezan) afeti meydana gelmiştir. Bu afetler sonucunda Senirkent ilçe merkezinde toplam 188 afet konutu yapılarak, hak sahiplerine teslim edilmiştir.
Sütçüler ilçesinde 1995 yılında meydana gelen dolu yağması sonucunda 11’i ilçe merkezi, 1’i Yeniköy’de olmak üzere toplam 12 afetzedenin evleri hasar görmüştür. Bayındırlık ve İmar Bakanlığınca 12 afet konutu yatırım programı çerçevesine alınarak, ihale aşamasına gelmiştir. Boğazköy’deki derenin taşması sonucu yolcu taşımacılığı yapan bir otobüsün sele kapılması sonucunda 6 vatandaş hayatını kaybetmiştir.
Genel Bilgiler

Yüzölçümü: 8.933 km²
Nüfus: 184.735 Şehir Merkezi (2007)
419.845 İl ve İlçeler Genel Toplam Nüfusu (2007)
İl Trafik No: 32
I . COĞRAFİ KONUM: Isparta ili, Akdeniz Bölgesi’nin kuzeyinde yer alan Göller bölgesinde yer almaktadır. İl, 300 20’ ve 310 33’ doğu boylamları ile 370 18’ ve 380 30’ kuzey enlemleri arasında bulunmaktadır. 8.933 km2’lik yüzölçümüne sahip olan Isparta ili, kuzey ve kuzeybatıdan Afyon ilinin Sultandağı, Çay, Şuhut, Dinar ve Dazkırı, batıdan ve güneybatıdan Burdur ilinin Merkez, Ağlasun ve Bucak, güneyden Antalya ilinin Serik ve Manavgat, doğu ve güneydoğudan ise Konya ilinin Akşehir, Doğanhisar ve Beyşehir ilçeleri ile çevrilmiştir (Şekil 1). Rakımı ortalama 1050 metredir.

II. JEOLOJİK YAPI: Isparta ilinin kuzeydoğu ve güneydoğusundaki dar alanlarda I. zaman, çok geniş bir alanda yayılım gösteren II. zaman ve alanın doğu sınırı dışında il sınırlarına yakın kesimlerde yoğunlaşan III. zamana ait kayaçlara rastlanmaktadır (Şekil.2).
Jeolojik konumu bakımından, Isparta Büklümü’nün ortasında yer alan Isparta ili - Merkez ilçesi, bölgesel tektonikten önemli ölçüde etkilenmiş olan II. zaman ve III. zamana ait yapı üzerinde bulunmaktadır (Şekil 2). İlçenin tamamına yakın kesimlerinde, ofiyolitik bir temel yer almaktadır. Bu temel ile birlikte, yer yer ofiyolit kütleleri arasında ve üzerinde bulunan Triyas-Jura yaşlı derin denizel kayaç istifleri ile II. zamanın büyük bir bölümünü kapsayan sıkıştırılmış bir karbonat kayaç (kireçtaşı ve dolomit) istifi bulunmaktadır. İlçenin batı bölümünde denizel kırıntılı ve karbonat kayaç istifleri görülmektedir. İlçenin güneydoğu kesimlerinde, miyosen yaşlı sığ denizel kırıntılı kayaçlar, altta bulunan daha yaşlı kayaç istifleri üzerinde gelişen engebeli bir erozyonal yüzeyi örtmektedir. III. zaman sonunda bölgede faaliyet gösteren karasal volkanizmanın ürünleri olan volkanit ve piroklastik kayaç serileri ise ilçenin batı-güneybatı bölümünde bulunmaktadır. Merkez ilçe sınırları içerisindeki en genç oluşum ise günümüzde de halen çökelimi süren ve Isparta-Atabey Ovası’nda yayılım gösteren IV. zaman alüvyonlardır (Şekil 2).
Gönen ve Atabey ilçeleri, jeolojik bakımdan diğer ilçelere göre daha genç bir zemin üzerinde yer almaktadır. İlçelerin kuzeyinde III. zamana ait denizel kırıntılı ve karbonat kayaçlarla, karasal kökenli kayaç istifleri bulunmaktadır. Güney kesimlerinde ise, kuaterner yaşlı alüvyonlar Isparta ve Eğirdir Gölü’ne kadar uzanan geniş bir alüvyon ovasının bir bölümünü kaplamaktadır (Şekil 2).
Isparta’nın Keçiborlu ilçesi, ofiyolitik kayaçlar ve II. zamana ait derin denizel karbonat kayaç yüzeyleri içermesine karşın çoğunlukla alt tersiyer yaşlı denizel ve karasal kayaç istifleri ile kuaterner çökellerinden oluşan bir jeolojik zemin üzerinde bulunmaktadır. Eosen-Oligosen göl çökelleri ile ilçenin Burdur ve Isparta’ya doğru uzanan geniş bir kuşak içerisinde yer alan IV. zaman alüvyon çökelleri gözlenmektedir (Şekil 2).
Isparta ilinin kuzeybatısında yer alan Uluborlu, temelde II. zamana ait denizel karbonat kayaç istiflerinin yaygın olarak gözlenmektedir. İlçenin en genç kayaçları ise ilçe merkezinin de üzerinde bulunduğu D-B doğrultulu Hoyran Gölü ve Senirkent’e uzanan IV. zaman alüvyon çökellerinden oluşmaktadır (Şekil 2).
Uluborlu’nun doğusunda bulunan Senirkent, Mesozoyik yaşlı denizel karbonat kayaç istiflerinin yaygın olarak gözlendiği temel üzerinde, ilçe merkezinin de üzerinde bulunduğu D-B doğrultulu Hoyran Gölü’ne kadar uzanan IV. zaman alüvyon çökelleri yörenin en genç kayaç istifidir (Şekil 2).
Senirkent’in kuzeydoğu komşusu olan Yalvaç’ın doğusunda, Sultandağları’nın bir bölümüne karşılık gelen ve kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu olarak yayılım gösteren I. zaman yaşlı şistler, yörenin en yaşlı jeolojik kayaçlarını oluşturmaktadır. Eğirdir Gölü’ne açılan IV. zaman akarsu alüvyon çökelleri tarafından kesilen III. zaman sonu kömürlü karasal çökelleri engebeli bir topografya üzerinde uyumsuz olarak yer almaktadır (Şekil 2).
Eğirdir ilçesi, güneyinde yer alan II. zamana ait derin denizel çökel istifleri ile ofiyolik kayaçların çoğunlukta olduğu karbonat kayaç serilerinden oluşan engebeli topografya oluşturan kısmen yaşlı bir temel üzerinde kuzey-güney doğrultulu bir ova içerisinde çökelen IV. zaman alüvyon çökellerini taşıyan bir jeolojik dağılıma sahiptir (Şekil 2).
Eğirdir Gölü’nün doğusunda yer alan Gelendost ilçesi, güneyden kuzeye doğru gençleşen bir stratigrafik istife sahiptir. İlçenin güneyinde, III. zaman karbonat kayaçlar, kuzeyinde ise engebeli alanlar halinde ortaya çıkan ofiyolitler ve karasal çökeller bulunmaktadır. Yörenin batısından kuzeydoğu yönüne doğru uzanan IV. zaman akarsu alüvyon çökelleri ilçenin en genç birimleridir (Şekil 2).
Beyşehir Gölü’nün kuzeyinde bulunan Ş.Karaağaç ilçesi, I. zamandan III. zamana kadar değişen çeşitli kayaç topluluklarını kapsayan bir alanda yer almaktadır. İlçenin kuzeydoğu kesiminde, kuzeybatı-güneydoğu yayılımlı I. zamana ait şistler bulunmaktadır. Metamorfitler, yörenin Beyşehir Gölü’ne doğru olan orta kesimlerde aynı doğrultuda uzanan ofiyolitik kayaçlarla birlikte temelde bulunmaktadır. III. zaman karbonat kayaçları, yöredeki topografik yükselimleri oluşturmaktadır. İlçenin kuzey kesiminde bulunan ovalarda oluşan IV. zaman alüvyonları, yörenin genç kayaç örtüleridir (Şekil 2).

Ş.Karaağaç güneyinde yer alan Aksu ve Y.Bademli ilçelerinin büyük bölümünü II. zamana ait karbonat kayaçlar kaplamaktadır. Sadece Y.Bademli’nin Beyşehir Gölü’ne kıyısı olan doğu bölümünde yer alan III. zaman çökellerine ait kalıntılar ve göle açılan IV. zaman akarsu alüvyonları gözlenmektedir (Şekil 2).
Isparta ilinin güneyinde yer alan Sütçüler ilçesinde, içerisinde I. zaman yaşlı bloklarının da yer aldığı II. zaman ait ofiyolitik kayaç kütleleri ile Kretase yaşlı kalın karbonat istifleri geniş alanlarda yayılım gösterirler (Şekil 2).
Isparta ilinde Paleotektonik ve Neotektonik döneme ait tektonik etkilerle oluşan tektonik hatlar bulunmaktadır (Şekil 3). Isparta – Merkez, Eğirdir, Gelendost, Yalvaç, Ş.Karaağaç, Aksu, Y.Bademli ve Sütçüler ilçeleri sınırları içerisinde çoğunlukla alt mesozoyik derin denizel çökel katkılı ofiyolitik kayaç kütleleri ile mesozoyik yaşlı çeşitli karbonat serileri arasında sınır oluşturmaktadır. Bu bindirme-nap sisteminin yerleşiminin son evresi ve sonrasında, bir kısmında günümüzde de hareketliliğin devam ettiği izlenen (deprem verileri ile) kuzey-güney, kuzeydoğu-güneybatı ve kuzeybatı-güneydoğu yönlü ve çoğunlukla yanal atımlı fay sistemleri gelişmiştir. Isparta Açısı’nın (Isparta Büklümü) doğu kanadını oluşturan Ş.Karaağaç, Aksu, Gelendost ve Yalvaç ilçe sınırları içerisinde kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu bindirmeler bulunmaktadır. Neotektonik dönemde bölgede gelişen kuzey-güney sıkışması nedeni ile ortaya çıkan kuzey-güney doğrultulu ovaları oluşturan normal faylar, Eğirdir ve Sütçüler ilçelerinde yer almaktadır. Fay gölleri olan Eğirdir, Hoyran, Burdur ve Beyşehir göllerini sınırlayan veya kesen ve çoğunlukla geç alpin tektonik dönemini yansıtan kırık takımları ise bölgesel sıkışma ve makaslama kuvvetleri sonucunda oluşan kuzeybatı-güneydoğu, kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu yanal atımlı fay takımları halinde Isparta-Merkez, Keçiborlu, Uluborlu, Senirkent, Eğirdir, Gelendost ve Ş.Karaağaç yörelerinde yaygındır. Deprem üretmeleri nedeniyle bu faylardan bir kısmının halen aktif oldukları belirlenmiştir. Burdur Gölü doğusunu sınırlayan ve Bucak’a kadar uzanan kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu ve gölü öteleyen kuzeybatı güneydoğu doğrultulu faylar (Şekil 3) üzerinde yoğunlaşan deprem verileri, bu yanal atımlı fayların günümüzde de aktif olduklarını göstermektedir. Isparta-Merkez ilçesinde Kayıköy fayı, Eğirdir fayları, ve Yalvaç fayı, bilinen diğer deprem üreten yanal atımlı faylardır. Sütçüler’de de yakın zamanda kaydedilen deprem verileri, kuzey-güney doğrultulu olduğundan bu doğrultuda uzanan ovaları sınırlayan normal faylarda da hareketliliğin sürdüğü anlaşılmaktadır.
III. ISPARTA İLİ TOPRAKLARI: İklim, topoğrafya, bitki örtüsü ve zamanın etkisi ile Isparta ilinde çeşitli büyük toprak grupları oluşmuştur. Büyük toprak gruplarının yanı sıra toprak örtüsünden ve profil gelişmesinden yoksun, bazı arazi tipleri de görülmektedir. Toprak alanları dışında, Isparta ili toplam alanının yaklaşık %24.2 ‘si de çıplak kaya ve molozluklar ve su yüzeyleri ile kaplıdır.

Yeryüzü Şekilleri
Isparta ili arazisi, 3. zaman kıvrılmaları ve tektonik hareketleri sonucunda bugünkü şeklini almıştır. Isparta ilinde başlıca üç ana jeomorfolojik birim bulunmaktadır. Bu ana birimlerden biri, Isparta ilinin çevresini doğal bir sınır gibi çevreleyen dağlık alanlar, bir diğeri yörede yer alan ovalar ve diğeri de ovalarla dağlar arasında kalan az eğimli, dalgalı arazilerden oluşan akarsular tarafından parçalanmış plato sahalarıdır (Şekil 6). Isparta ilinin, %68,4’ü dağlar, % 16.8’i ovalar ve 14,8’i platolardan meydana gelmektedir.
1. OVALAR:
Isparta Ovası: Isparta Ovası, esas olarak asıl Isparta Ovası ile daha kuzeyde yer alan Atabey (Kuleönü-Bozanönü) Ovası’nın birleşiminden meydana gelir. Asıl Isparta Ovası, ortalama 1000 m. yüksekliğe sahip, kuzeybatı-güneydoğu yönlü elips biçimli bir ovadır. Savköy ile Çünür mahallesinin kuzeyindeki ovacık arasında 13 km, kuzeydoğu güneybatı yönünde Deregümü ile Aliköy arasında 10 km kadar bir uzunluğa ve yaklaşık 100 km2 alana sahiptir. Ova, Akdağ, Davras Dağı ile Hisartepe ile Karatepe ile çevrili, Darıdere, Isparta Çayı gibi akarsuların getirdiği alüvyonlarla oluşmuş verimli bir tarım alanıdır. Ovadaki tarım arazilerinin bir kısmı DSİ tarafından Eğirdir Gölü’nden yapılan pompajla, bir kısmı yeraltı su kaynakları ile bir kısmı da çevredeki dağlardan kaynağını alan küçük derelerden sağlanan sularla sulanmaktadır. Bu su kaynaklarıyla Isparta il merkezinin güney ve güneybatısında yer alan başta gül bahçeleri olmak üzere çok çeşitli ürünlerin üretildiği (elma, kiraz, vişne...) bahçeler sulanmaktadır.
Asıl Isparta Ovası’ndan Aliköy’ün batısında Çaltepe, Toptaş Tepe, İncirli Tepe gibi alçak tepelerle ayrılan Atabey (Kuleönü-Bozanönü) Ovası, batı, kuzeybatı-doğu, güneydoğu doğrultuda, Gönen ile B.Gökçeli arasında 27 km, Gerges Çiftliği ile Bozanönü arasında 12 km uzunluğunda, 210 km2 alana sahip elips biçimli bir ovadır. Ortalama yüksekliği 950 m olan bu ova, kendi içerisinde halk tarafından çeşitli isimlerle adlandırılır (Gönen Ovası, Kızılova, Göndürle Ovası, İslamköy Ovası...vs.).
Atabey Ovası’nda, önceleri kuru tarım alanları yaygın olarak bulunmakta iken, özelikle 1974 yılında DSİ tarafından gerçekleştirilen Atabey Ovası sulama projesinin tamamlanmasından sonra sulu tarım alanlarının oldukça fazla yer tuttuğunu görmekteyiz. Sulu tarım alanlarının içinde sebze alanları ve meyve bahçeleri oldukça fazladır. Gül, elma, vişne, kiraz yetiştiriciliği yanında buğday ve arpa üretimi de gerçekleştirilmektedir. Ovada sebze ve kavak üretimi oldukça yaygındır.
Keçiborlu Ovası: Doğudan Söğüt Dağları, batıdan Kayı Dağı, kuzeyden Barla Dağı’nın güneybatı uzantıları ve güneyden de Burdur Gölü ile çevrili olan ova, Senir ve Keçiborlu ilçe merkezi arasında yer yer tepelik sahalarla yarılmıştır. Ova tabanı, Kılıç, Gölbaşı, Gümüşgün ve Keçiborlu yerleşmelerinin arasında kalmış, batı, doğu ve kuzeye dağ yamaçlarına doğru taraçalarla kademelenmiştir. Tahıl ürünlerinin geniş yer tuttuğu ovada, diğer önemli bir faaliyet de gül yetiştiriciliğidir. Isparta ili gül bahçelerinin 1/4’ünden daha fazlası burada dikilmiş durumdadır.
Senirkent Ovası: Barla ve Kapı Dağları’nın kuzeyi ile Karakuş Dağları’nın güneyinde, Uluborlu ve Senirkent ilçeleri arazilerini içine alan bir graben durumunda olan Senirkent Ovası, batıdan doğuya doğru yaklaşık 30 km uzunluğunda, doğusundaki Eğirdir Gölü’ne doğru genişleyen bir görünüm arz eden tektonik kökenli bir ovadır.
Ortalama 950 m yüksekliğe sahip olan Senirkent Ovası’nda yer alan tek akarsu Pupa Çayı’dır. Senirkent Ovası’nda 1976 ve 1979 yılında DSİ tarafından hizmete açılan Senirkent I. ve II. sulama projelerinin tamamlanmasından sonra ovanın çok büyük bir kısmı sulamaya açılmış ve önemli derecede ürün üretimi elde edilmeye başlanmıştır. Bu yıllardan önceki dönemde ise kuru tarım alanlarının ovada geniş yer tuttuğu görülmüştür. Tahıl ürünlerinin yerini başta meyve bahçeleri (elma, kiraz, vişne...vs.) olmak üzere şeker pancarı gibi sulu tarıma ihtiyaç duyan endüstri bitkileri çok daha geniş alanlarda üretilmeye başlanmıştır.

Kumdanlı Ovası: Eğirdir Gölü’nün kuzeyinde ortalama 930 m. yüksekliğindeki ve yaklaşık 50 km2.lik alana sahip olan Kumdanlı Ovası, NE-SW yönünde üçgen şeklinde, 12-13 km. uzunluğundadır. Ova tamamen alüvyonlardan meydana gelmiş ve alüvyon ortalama 100 m kalınlığındadır. Ova, Temmuz ve Ağustos aylarında tamamen kuruyan Hoyran Deresi ve kolları tarafından drene edilir. Kumdanlı Ovası, 1989 yılında sulamaya açılmış ve kuru arazilerinin önemli bir kısmı suya kavuşmuştur.
Gelendost Ovası: Eğirdir Gölü’nün doğusunda, iki tarafı faylar ve fay diklikleri ile sınırlı bir grabene tekabül eden Gelendost Ovası, kuzeybatıda Kirişli dağı, güneyde ise Anamas Dağları ile sınırlıdır. Ortalama 45 km2lik bir alana sahip olan ova, 930 m yüksekliğe sahiptir. Gelendost Ovası, merkezi kısmı hariç 150-200 m kalınlığında alüvyonlardan oluşmuştur. Merkezi kısmı ise kuzey-güney yönlü bir antiklinal olan Aktepe yer alır. Ovayı Eğirdir Gölü’ne dökülen Özdere drene eder. Gelendost Ovası, 1983 yılında DSİ tarafından hizmete açılmış olan Gelendost sulama projesi ile sulu tarıma büyük ölçüde açılmıştır.
Karaağaç Ovası: Beyşehir Gölünün kuzeyinde yer alan ovanın, kuzey ve kuzeybatısında Sultan Dağları, batısında Anamas Dağları, güneyinde ise Kızıldağ ve Karadağ bulunur. Ovanın drenajı, Deliçay ve kolları ile sağlanır. Ş.Karaağaç ovasının, Beyşehir Gölü’ne doğru bir uzantısı da Armutlu Ovası olarak adlandırılır. Ovanın bir kısmı, 1995 yılında hizmete açılmış olan Ş.Karaağaç sulama projesi ile sulanmaya başlamıştır.
Boğazova: Eğirdir Gölü’nün güneyinde, kuzey-güney yönünde, aşağı yukarı 20 km. uzunluğunda ve 1.5-2 km. genişlikte Kovada depresyonu yer alır. Antalya ekseni üzerine yerleşmiş olan bu depresyon, tektonik kökenli bir polye veya bir koridor özelliği gösterir. Buraya yöresel ismiyle Boğazova denir. Bugün Boğazova’nın çok büyük bir bölümünde elma yetiştiriciliği yapılmakta olup, kiraz gibi bazı meyvelerin de üretimi gerçekleştirilmektedir.
2. DAĞLAR: Isparta ili oldukça engebelidir. İl sınırları içerisinde yaklaşık 3000 m.yi bulan oldukça yüksek dağlar bulunmaktadır. Bunlar genel olarak ifade edilecek olursa Batı Toroslar’ın Isparta uzantılarıdır. Antalya Körfezi’nin batısından ve doğusundan kuzeye doğru sokulan bu sıradağlar Isparta ilinin kuzeyinde daralarak, araştırma alanının kuzeybatısında Karakuş Dağları ve kuzeydoğusunda ise Sultan Dağları ismini almaktadır.
İl alanını, Afyon ilinden ayıran Karakuş Dağları’nın güneye bakan yamaçları, Senirkent Ovası’nı kuzeyden kuşatmış, dalgalı düzlük ve tepelerden oluşmuştur. Isparta ilinin kuzeydoğusunda, Isparta ili ile Konya ilinin doğal sınırlarını oluşturan Sultan Dağları mermer, kuvarsit gibi başkalaşmış taşlardan meydana gelen paleozoik bir kütle olup, kuzeybatı güneydoğu doğrultuda, yaklaşık 100 m uzunluğunda, Karakuş Dağları’na göre biraz daha yüksek bir dağ kütlesidir.
Isparta ilinin önemli yüksekliklerinden biri de Barla Dağı’dır. Senirkent Ovası ile Atabey Ovası arasında kalan Barla Dağı kütlesi, Uluborlu’nun batısından başlamak üzere doğuya doğru yükseltisi fazlalaşmakta, Gelincik Tepe’den sonra ise Eğirdir Gölü’ne doğru yükseklikler düşüş göstermektedir. Barla Dağında glasyal oluşumlar (Sirkler; Ayıyalağı ve Gelincikana sikleri, morenler) ve karstik oluşumlar (dolin, uvala, obruk, düden ve mağaralar) oldukça fazladır. Karstik oluşumlar (özellikle dolin ve obruk), çevredeki köylüler tarafından yayla olarak kullanılır ve buralarda hayvan yetiştirilir (Ortayazı Yaylası, Yassıören Yaylası, Kabaca Yaylası, Gönen Yaylası...). Barla Dağının batısında Uluborlu Obruğu, Peynir Obruğu, Senirkent Obruğu diye adlandırılan bazı çukurluklar yer alır.
Isparta ilindeki diğer önemli bir yükseklik Davras dağıdır. Isparta Ovası’nın doğusunda yer alan Davras Dağı, mesozoik’e ait kalkerlerden oluşmuş ve faylarla parçalanmıştır. Batıda Isparta Ovası’na, doğuda Kovada depresyonuna doğru kademeli bir şekilde inmektedir. Kuzeybatıda Eğirdir Gölü’ne doğru Yürlük Dağı, batıda Küçük Davras, güneydoğuda Asacak Dağı gibi isimlerle adlandırılan Davras dağının en yüksek noktası, 2635 m ile Ulparçukuru Tepedir. Davras dağı üzerinde buzullar, sirkler ve morenler gibi glasyal ve tektono-karstik çukurluklar, dolinler, az da olsa lapyalar gibi karstik şekiller bulunmaktadır. Ağaçtan yoksun, boz renkli, heybetli görünüşü ile Davras dağındaki sirklerin üzerinde bulunan kalıcı karlar yöre halkı tarafından oldukça ilginç bir şekilde kullanılır. Davras dağının zirve kısımlarında yaylacılık yapılmaktadır.
Davras dağının batısında, Davras dağından Dereboğazı Deresi ile ayrılan başka bir dağ kütlesi de Isparta Ovası’nın batı ve güneybatısında yer alan Akdağ’dır. Doğu-batı uzanışlı Akdağ’ın en yüksek zirve yüksekliği 2271 m.’dir. Yine Akdağ üzerinde Isparta şehrinin 5 km. güneybatısında Pliosen yaşlı volkanik bir kütle ve içindeki yer alan Gölcük isimli küçük bir krater gölü yer alır. Bu göl nedeniyle de buraya Gölcük volkanizması denilmektedir.
Isparta ilindeki en geniş dağ kütlesi de Eğirdir Gölü-Kovada depresyonu ile Beyşehir Gölü arasında yer alan Anamas (Dedegöl) Dağları’dır. Arazi, Paleozoik’de teşekkül ettikten sonra Mesozoik boyunca Tetis jeosenklinalinde kalmış ve Mesozoik sonunda ilk alpin tektonik hareketlere uğramıştır. Miyosen’de subsidansa uğrayarak tekrar deniz tarafından işgal edilmiş, Pliosen ve Kuaterner’de topyekün olarak önemli ölçüde yükselmiştir.Bu yükselme devam etmektedir.
Anamas Dağları, kuzey-kuzeybatı, güney-güneydoğu doğrultuda uzanmaktadır. Dağlar, kuzeyde 300-400 m.lik düzlükten sonra yükselir ve 2000 m.den sonra dalgalı bir düzlük görünümünü alır. Dağın en yüksek yeri 2992 m yükseklikteki Dedegöl Dağı’dır. Dedegöl zirvesi hem Anamas Dağları’nın hem de Batı Toroslar’ın en yüksek noktasıdır. Anamas Dağları’nda en geniş alan kaplayan formasyon Jura-Kretase devrine ait kireç taşlarıdır. Yine Dedegöl Dağı’nda genelde triyas dolomitik kireç taşlarından oluşmuştur. Anamas Dağları da diğer dağlarda olduğu gibi çeşitli mağaralar (Pınargözü, Zindan), lapya, dolin, uvala ve polyeler gibi irili ufaklı karstik şekiller ve glasyal şekillerden de sirkler (Poyraz, Çobankaya) yer almaktadır.
Sütçüler ilçe merkezinin doğusunda Kuyucak Dağları, Gelendost Ovası’nın kuzeyinde, Eğirdir Gölü’nün doğusunda Kirişli Dağı, Eğirdir Gölü’nün güneydoğusunda Dulup Dağı, Beyşehir Gölü’nün kuzeyinde Sürütme ve Kızıldağ'lar bulunmaktadır.
3. PLATOLAR: Isparta ilinde, alüvyal ovalar ile yüksek dağlar arasında akarsular tarafından yarılmış az eğimli, dalgalı düzlüklerin bulunduğu platolar yer almaktadır. İldeki en geniş plato alanı, Kumdanlı Ovası ile Gelendost Ovası’nın kuzey ve kuzeydoğusu ile Sultan Dağları arasında kalan kesimdir. Bu ovalar ile dağlar arasında az eğimli ve dalgalı yüzeylerden oluşan bir etek düzlüğü yer alır. Bu düzlük, Sultan Dağları’ndan gelen Köydere, Oku Çayı, Sücüllü Deresi, Karayer Dere, Harmanaltı Dere, Gökçek Dere, Buzacı Dere, Büğdüz Dere, Özdere ve bu derelerin kolları tarafından parçalanmışlardır. Isparta’da yetiştirilen buğday, arpa gibi tahıl ürünlerinin ve baklagillerden nohut üretiminin en fazla yapıldığı sahalar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bir diğer plato da, Eğirdir-Kovada depresyonunun doğusunda, kuzeyde Yılanlı Dere vadisinin güneyinden başlamak üzere Sütçülerin güney ve doğusuna, Kuyucak Dağlarının batı yamaçlarına kadar uzanan sahadır. Bu saha, Kemer Dere, Gökpınar Dere gibi bazı vadiler tarafından parçalanmıştır.
Bu plato sahasının kuzeyinde, Eğirdir Gölü’nün güneydoğusu ile Anamas Dağları arasında Sarıidris Dere tarafından parçalanmış bir plato daha vardır. Her iki sahada da büyük bir alan orman ve fundalıklarla kaplı olmasına rağmen yer yer kuru tarım alanları ile bulunmaktadır.
İlin batısında Keçiborlu Ovası ile Söğüt Dağları arasında kalan saha da yine plato özelliği göstermektedir. Saha bazı kuru dereler tarafından parçalanmıştır.
4. Mağaralar, Kanyonlar ve Yaylalar: Orta Toroslar’ın batısında yer alan Göller Yöresi içinde bulunan Isparta ilinde, geniş bir alanda yüzeylenen Mesozoik yaşlı kireç taşları, mağara gelişimine en uygun birimleri oluşturmaktadır. Isparta il sınırları içinde MTA tarafından 28 mağaranın etüdü yapılmıştır. Pınargözü, Zindan ve Sorgun mağaraları, bu mağaraların en önemlilerindendir.
Pınargözü Mağarası, Y.Bademli ilçe merkezi yakınında olup, Jura-Kretase yaşlı kireçtaşlarında oluşan bir fay üzerinde gelişmiştir. 1995 yılında yapılan uzun süreli araştırmalar sonucu ancak 16 km.’lik bölümü ölçülmüş olup, sonuna kadar henüz ulaşılamamıştır. İçerisinde büyük bir kaynak çıkmaktadır.
Zindan Mağarası, Aksu ilçe merkezinin 2 km kuzeydoğusunda Aksu vadisi kenarında olup, toplam uzunluğu 760 m.dir. İçerisinde yaz-kış devamlı akan küçük bir dere vardır. Sorgun Mağarası, Aksu ilçesinin 10 km kuzeydoğusunda Sorgun yaylasında yer alır. Uzunluğu 302 m olan mağaranın içinde devamlı akan bir su ve değişik büyüklükte göller yer alır. Isparta ilinde bu mağaralardan başka; Aksu ilçesinde, Gümüşini, Erenler ve Cıv, Sütçüler ilçesinde, Kuz, Taşkapı ve Kadıdeliği, Ş.Karaağaç ilçesinde, Şahne, Salur, Öşekçi ve Güllü mağaralarının yanı sıra diğer ilçelerde de oldukça çok mağara bulunmaktadır.
Köprüçay Kanyonu: Türkiye’nin en uzun kanyonu olup, Sütçüler ilçesinin doğusunda K-G yönlü uzanmaktadır. Aksu ilçesinde başlayıp, Antalya’nın Serik ilçesi üzerinden Akdeniz'e kadar uzanan Köprüçay yaklaşık 50 km uzunluğundadır. Kanyon, Kesme (Sütçüler)-Yeşilbağ (Serik) arasında yaklaşık 20 km.lik kesimi oldukça dar ve derin (800 m) olması nedeniyle oldukça ilginçtir.
Yazılı Kanyon: Sütçüler ilçesinin güneybatısında 10 km uzunluğundadır. Değirmendere çayı vadisi içinden geçerek Karacaören baraj gölüne ulaşır. Kanyonun yan duvarlarında Bizans dönemine ait ibadet yapılan bölümler ve yazılar bulunmaktadır. Bu yazıtlar dolayısıyla kanyona Yazılı Kanyon denilmiştir.
Eğirdir’in güneyinde Camili Yayla, Aksu’nun kuzeyi ve kuzeydoğusunda Eğrigöz ve Sorgun yaylaları, Sütçülerin güneydoğusunda Sanlı Yayla, Kasımlar kasabası yakınındaki Tota Yaylası önemli yayla alanlarıdır. Bu yaylalar gerek bitki örtüsü ve doğal güzellikleri gerekse su kaynakları ve çeşitli ekonomik etkinliklerle oldukça ilgi çeken yörelerdir.
Hidroğrafya Şartları
1. Göller:
Gölcük Gölü: Isparta’nın 5 km güneybatısında, İl merkezine 8 km mesafede bulunan Gölcük, deniz seviyesinden 1300 m yükseklikte olan bir krater gölüdür. Gölün etrafı 150-300 m kadar yükselen ve volkanik küllerle kaplı tepelerle sınırlıdır. Daire şeklindeki gölün çapı 1,5 km, derinliği ise 30 m.yi bulmaktadır. Göl, yağmur ve alttan kaynayan kaynak suları ile beslenmektedir. Gölcük ve çevresinde yapılan çalışmalarda yüzeyleme veren formasyonlar, tortul, ultramatik ve volkanik kayaçlar olmak üzere üç gruba ayrılırlar. Ayrıca gölün suları, çevresindeki kumlu tepelerden sızarak Yakaören Köyü üzerinde Milas mesireliği kaynaklarını ve doğuda Dere mahallesi üstündeki Andır Deresi kaynaklarını oluşturmaktadır. Uzun yıllar şehrin içme suyu bu gölden sağlanmıştır. Şehrin içme suyunun büyük bölümü Eğirdir Gölünden sağlanmasına başlanmasıyla Gölcük’ten içme suyu alımı azaltılmış, su seviyesinin yükselmesi sağlanmıştır. Gölcük 1991 yılında tabiat parkı olarak tescil edilmiştir.
Eğirdir Gölü: Batı Toroslar’ın orta kısmında bulunan Eğirdir Gölü, çevresindeki dağlık sahalar arasında, kuzey-güney doğrultusunda 50 km.lik bir mesafe dahilinde uzanmaktadır. Göl 1.5 ila 16 km genişliğinde olup, en dar yeri Kemer Boğazı diye adlandırılan Kel Tepe burnu ile Belbel Çiftliği arasında kalan kısımdır. 916 m rakımlı olan gölün derinliği 6-13 (16) m arasında değişmektedir. 468 km2 ’lik (1999 İstatistik Yıllığı, DİE.) alanı ile Türkiye’nin dördüncü büyük gölüdür.
Eğirdir ve Kovada Gölleri’nin bulundukları depresyonlar tektonik menşeli polye özelliği göstermektedir. Planhol’e göre Eğirdir ve Kovada çanakları Neojen’den sonra teşekkül etmiş tektonik menşeli küvetlerdir ve karstik olaylarla işlenerek bugünkü şeklini almıştır.
Yağış alanı, 3776 km2 olan gölün, yıl içerisindeki seviye değişimi yağışa bağlı olarak, yağışın fazla olduğu ve dağlar üzerindeki karların eriyerek, göle dökülen akarsuların debilerinin yükseldiği ilkbahar ayları göl seviyesinin yüksek olduğu aylar olup, Mayıs ayında en yüksek seviyeye ulaşır. Yaz aylarında artan buharlaşma, azalan yağışa bağlı olarak göl seviyesinde alçalma başlar. Gölün yıl içindeki seviye oynamaları ortalama 55 cm kadardır.
Eğirdir Gölü, 1955-1956 yıllarında DSİ tarafından gerçekleştirilen proje ile gölün Boğazova’ya açıldığı yere bir regülatör yapılarak, buradan bir kanalla gölün suları Kovada Gölü’ne ulaştırılmıştır. Yine bu kanalla Kovada I-II elektrik santrallerinin su ihtiyacı da karşılanmaktadır.
Eğirdir Gölü’ne bağlı olarak sulamaya açılan, Eğirdir Gölü etrafındaki ovaları iki kısımda toplayabiliriz. Birinci grupta hemen gölün çevresindeki Senirkent, Kumdanlı, Gelendost, Boğazova, Barla ve Bedre ovaları, ikinci grupta ise göle dökülen Yalvaç Dere çevresinde yer alan Yalvaç Ovası ile ayrı bir havzada yer alan Isparta ve Atabey ovaları yer almaktadır.
1970’li yıllardan başlamak üzere DSİ tarafından yapılan ve yapılmakta olan sulama projeleriyle yukarıda belirtilen ovalardaki kuru tarım alanlarının sulu tarım alanlarına dönüştürülmesi sağlanmış ve eskiye oranla çok daha büyük ekonomik gelir elde edilmeye başlanmıştır. 50.000 ha.dan daha fazla alanın sulandığı bu ovalarda başta meyvecilik olmak üzere önemli gelir getiren tarım ürünleri yetiştirilmeye ve buna bağlı olarak da halkın refah seviyesi önemli ölçüde yükselmeye başlamıştır.
Suları hiçbir zaman bulanmayan Eğirdir Gölü’nde ayrıca balıkçılık da yapılmaktadır. Levrek, çiçek, çapak ve ıstakoz gölde bulunan en önemli su ürünleridir.
Kovada Gölü: Boğazova’nın güney ucunda, 10 km uzunluğunda ve 2-3 km genişliğinde bir göldür. Kovada Gölü karstik çöküntülerden meydana gelmiş, oldukça sığ olup, en derin yeri 5-6 m.dir. Eğirdir Gölü’nden gelen fazla sular bir kanalla Kovada Gölü’ne akmaktaydı. Fakat son yıllarda artan su ihtiyacı nedeniyle Eğirdir Gölü’nden kanalla gelen su, Kovada Gölü’ne girmeksizin Kovada Çayı’na verilerek, Kovada I. ve II. santrallerinde kullanılmaktadır. Bu ise gerek gölün gerekse göl çevresinde 1970 yılında ilan edilen Milli Park alanının dengesinin bozulmasına neden olmaktadır. Eğirdir Gölü’nden gelen kanaldan çevresindeki sebze ve meyve bahçelerinin su ihtiyacı giderilmektedir.
Beyşehir Gölü: Batı Toroslar’ın doğu kesiminde kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu Anamas dağlarının doğusunda yine aynı şekilde uzanan Beyşehir Gölü tektonik kökenli bir çukurluğun sularla dolması sonucu oluşmuştur. 656 km2 (1999 İstatistik Yıllığı) alanı ile Türkiye’nin üçüncü büyük gölüdür. Uzunluğu 45 km, genişliği ise 13-25 km arasında değişmektedir. Gölün suları bir gidegen vasıtasıyla kısmen Suğla Gölü’ne geçer.
Diğer göllerde olduğu gibi, Beyşehir Gölü’nden de tarım alanlarının sulanması için faydalanılmaktadır. Eğirdir, Kovada, Beyşehir Gölleri aynı zamanda önemli balıkçılık alanlarıdır. Buralardan kontrollü bir şekilde avlanma yapılmaktadır. Burdur Gölü de Isparta’ya komşu bir göldür. Sularının dışarıya akıntısı olmaması nedeniyle suyu tuzludur. Bu nedenle göl suları kullanılmamaktadır.
2. Barajlar: Bir akarsu yatağında akıntıyı keserek, geride suyu kabartmaya, toplamaya yarayan dayanıklı yapılara baraj denir. Isparta ilinde, dört baraj gölü bulunmaktadır. Bunların üçü (Uluborlu, Yalvaç ve Sorgun) il sınırları içerisinde, biri de Burdur-Isparta il sınırında bulunan Karacaören baraj gölüdür.
Uluborlu Barajı: Uluborlu ilçe merkezinin güneybatısında Pupa Çayı üzerinde kurulmuş kaya dolgu tipinde yapılmış bir barajdır. 110 ha alana sahip olan baraj, 1984 yılında hizmete açılmıştır. Şalgamlık, Karatavuk ve Kuruçay’ın sularının toplanmasıyla oluşmuştur. Toplam hacmi 21.300 hm3 olan baraj, sulama ve taşkın önleme amacıyla inşa edilmiştir. Direk olarak dip savakları sulama kanallarına bağlı olan baraj, Uluborlu ilçesinde oldukça önemli bir tarım alanını sulamaktadır (1882 ha). Burada meyvecilik ön plana çıkmakta ve özellikle kiraz, elma ve vişne bahçeleri sulanmaktadır. F23 Uluborlu barajı ve erozyon kontrolü çalışma.jpg
Yalvaç Barajı: Yalvaç ilçesi Sücüllü kasabasının kuzeyinde Sücüllü (Kuruçay) çayı üzerine 1973 yılında kurulan baraj, esas olarak sulama amacıyla inşa edilmiştir. 83 ha alana ve 8.90 hm3 hacme sahip olan baraj, daha önceleri tamamen kuru tarım yapılan sahada, yaklaşık 2000 ha alanda sulu tarım yapılmasına imkan sağlamıştır.
Sorgun Barajı: Aksu-Yılanlı projesi kapsamında yapılmış olan Sorgun Barajı Aksu ilçe merkezinin kuzeyinde bulunmaktadır. 91 ha alana sahip olan baraj, Sorgun Deresi üzerinde kurulmuştur. Taşkın önleme ve sulama amacıyla inşa edilmiştir. Bu proje ile Aksu-Yılanlı ovasında 3207 ha alan sulanmaktadır.
Karacaören Barajı: Aksu ırmağı üzerinde 1989 yılında inşası tamamlanan baraj, sulama, taşkın önleme ve enerji üretimi amacıyla kurulmuştur. 1234 hm3 hacmi ve 4550 ha toplam alana sahiptir. Toplam alanın 2383 ha.ı Isparta il sınırlarında yer alır. Sütçüler ilçesinin Çandır, Melikler, Şeyhler gibi köylerinin ve çevredeki tarım alanlarının su kaynağı Karacaören baraj gölüdür.
3. Göletler: Gerek Köy Hizmetleri gerekse DSİ tarafından genelde küçük derelerin önü kesilerek inşa edilen göletler vasıtasıyla çevrelerindeki tarım alanlarının sulanması amaçlanmıştır.
4. Akarsular: Isparta’daki akarsular, Aksu ve Köprü Irmağı haricinde genelde yaz aylarında kuru ya da çok az bir şekilde akış gösterirler. Akarsuların debisi en çok yağışlar ve eriyen kar suları nedeniyle kış aylarından başlamak üzere ilkbahar mevsiminde Mart ve nisan Aylarında azami seviyelere ulaşır. Bu aylarda sağanak yağışların etkisiyle sel karakterindedirler.
Suları Eğirdir Gölü’ne dökülen, Senirkent Ovası’nın ortasında akan Pupa Çayı, Sultan Dağları’ndan doğan ve Kumdanlı Ovası’nın içinden akan Köydere (Hoyran), yine kaynaklarını Sultan Dağları’ndan alan Yalvaç üzerinden Gelendost Ovası’nı geçen Özdere, Eğirdir Gölü’nü güneyden besleyen Kocadere en önemli akarsulardır. Yine Isparta ilinde Beyşehir Gölü’ne dökülen en önemli akarsu bir kanal içinde akan ve göle kuzeyden karışan Eğriçay ile Y.Bademli’nin güneyinden göle dökülen Hızar Deresi’dir. Keçiborlu’nun kuzeyinden Burdur Gölü’ne dökülen diğer bir akarsu da Keçiborlu Deresi’dir. Bu derelerden başka yörede yer alan bir çok dere ve çay vardır ki bunlar genellikle belli dönemler dışında kuru karakterdedirler.
Yöredeki bazı akarsular, kış ve ilkbahar aylarında taşkınlar yaparak, tarım alanlarına zarar vermektedir. Örneğin; Pupa Çayı yatağının dar ve sığ olması nedeniyle çiftçiler tarafından çay kenarına seddeler yapıldığı halde taşmakta ve tarım alanları bir süre su altıda kalmaktadır. Normal yatağında aktığı dönemde ise su motorları ile su pompalanarak, tarım alanları sulanmaktadır. Yine Aksu ırmağının kaynağını oluşturan Darı Deresi, Isparta Çayı çevresindeki bahçelikler suya kavuşmaktadır. Isparta ilinde doğduktan sonra sularını Akdeniz’e kadar ulaştıran Aksu ve Köprü Irmağı ise debileri en yüksek akarsulardır. Aksu Irmağı 1343 hm3/yıl; Köprü Irmağı 555 hm3/yıl il çıkışı toplam ortalama akışa sahiptir. Aksu kaynağını Akdağ’dan alan Dereboğazı deresi, Ağlasun Çayı, Kovada Çayı, Değirmen Dere gibi çayları kendine katarak, Karacaören Barajına, oradan da Akdeniz’e ulaşır. Kaynaklarını Anamas Dağları’ndan alan Köprü Irmağı da bir çok çayı alarak, yine Akdeniz’e dökülmektedir.
İklimi
Isparta yöresi, kış aylarında İzlanda alçak basıncının Balkanlar üzerinden ve Orta Akdeniz'e inerek, ılımanlaşmış şeklinden etkilenir. Kış aylarında kuru soğukların sebebi olan Sibirya yüksek basıncı zaman zaman bölgeye kadar sokulmaktadır. Ayrıca kış aylarına geçiş dönemlerinde Kuzey Afrika üzerinden gelen tropikal hava kütlelerinin etkisi gözlenir. Yaz aylarında ise Basra alçak basınç sistemi ve Azor yüksek basınç sisteminin etkili olduğu görülür.
Isparta ili uzun süreli gözlemlerin klimatolojik olarak incelenmesi sonucunda, Akdeniz iklimi ile Orta Anadolu’da yaşanan karasal iklim arasında geçiş bölgesinde yer almaktadır. Bu nedenle il sınırları içinde her iki iklimin özellikleri gözlenir. Akdeniz kıyılarında görülen sıcaklık ve yağış özellikleri ile karasal iklimin düşük sıcaklık ve düşük yağış özellikleri tam olarak gözlenmez. İlin güneyinde (Sütçüler) Akdeniz, kuzeyinde (Ş.Karaağaç, Yalvaç) ise karasal iklimin özellikleri gözlenir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
İl merkezinin uzun yıllar sıcaklık ortalaması 12.0 0C’dir. Yılın en soğuk ayları Ocak-Şubat ayları olup, günlük ortalama sıcaklıkları 1.7-2.7 0C arasındadır. En sıcak aylar olan Temmuz-Ağustos aylarında günlük ortalama sıcaklıkları ise 22.9- 23.2 0C arasındadır. İlde yaşanan en yüksek sıcaklık 28. 07.2000 gününde 38.0 0C, en düşük sıcaklık ise 03.02.1974 gününde ölçülen –21.0 0C’dir. Gün içindeki sıcaklık farkları, yaz aylarında kış aylarına göre daha yüksektir.
İlin ortalama yıllık yağış toplamı 551.8 kg/m2’dir. Yağışların büyük kısmı kış ve bahar aylarında (%72.69) olmaktadır. Yaz ve sonbahar ayları ise oldukça kurak (toplam yağışın %29.31) geçmektedir. Yağışlar genellikle yağmur, kış aylarında ise zaman zaman kar, bahar ve yaz aylarında ise sağanak yağışlar şeklinde gözlenir. İl içindeki yağış dağılımında ise güneyden, kuzeye çıkıldıkça, yıllık yağış toplamları azalmaktadır.
İl coğrafik yapısı nedeniyle dağ-vadi meltemlerinin etkisinde kalmaktadır. Orta Akdeniz üzerinden gelen alçak basınç sistemlerinin önünde güneyli yönlerden kuvvetli rüzgarlar, zaman zaman fırtınalar görülür. Bahar aylarında görülen orajlı kararsızlık yağışlarıyla birlikte kuvvetli rüzgarlar gözlemlenir, uzun yıllar ortalama hızı 2.1 m/sn’dir. Rüzgar hakim yönü ise güneybatıdır. Ortalama fırtınalı günlerin sayısı 4.9, kuvvetli günlerin sayısı ise 51.2 gündür.
Doğal Afetler
Türkiye’nin deprem riski dağılım haritasında genel olarak birinci derecedeki deprem kuşağı üzerinde yer almaktadır Isparta, Isparta-Dinar-Çivril-Uşak deprem hattı üzerindedir (Şekil 5). Sadece Sütçüler ve Y.Bademli ilçelerinde ikinci derece ve Sütçüler’in doğu sınırındaki dar bir alanda üçüncü derece deprem riski taşıyan bir dağılım bulunmaktadır. Ancak bölgesel kırık sistemleri içerisinde aktif oldukları belirlenen faylar yanında, deprem kayıt istasyonlarının yetersizliği nedeniyle yeterli kayıt alınamadığından özellikle Isparta güneyi ve doğusuna ait verilerde eksikler vardır. Deprem kayıtlarına ilişkin veri artışı ile bölgesel yer hareketlerinin ve depremlerin daha sağlıklı izlenmesi mümkün olacaktır.
Isparta ili ve civarında tarih içinde bir çok deprem meydana gelmiştir. 03-05 Mayıs 1875 tarihlerinde 6.9, 02-14 Mayıs 1890 tarihlerinde 5.2, 1901 yılında 6.4 büyüklüğünde çeşitli depremler olmuştur. Bu tarihsel depremler içinde en fazla can kaybı ve hasara neden olanı ise 03 Ekim 1914 tarihinde 7.1 büyüklüğünde meydana gelen depremdir. Bu deprem başta Isparta olmak üzere Burdur, Dinar, Gönen ve Atabey ilçelerinde ve deprem merkezine yakın diğer bir çok yerleşim merkezinde oldukça etkili olmuştur. 1914 depreminde 2000’den fazla kişi ölmüş ve 10.000 civarında aile evsiz kalmıştır.
1914 yılından sonra meydana gelen onlarca depremden bazıları ise; 1925’te 5.9, 1933’te 6.0, 1971’de 5.5, 1995’te 6.0 büyüklüğündeki depremlerdir.
İl sınırları içerisinde çoğunlukla alt tersiyer, neojen ve kuaterner yaşlı denizel veya karasal ince kırıntılı kayaçlardan oluşan killi jeolojik zeminlerinin yaygın olduğu alanlar yanında; sistematik faylar arasında gelişen dik yamaçlı çökelim alanlarında, alanı sınırlayan faylanma yüzeylerinde gelişen birikinti konisi ve alüvyon yelpazeleri üzerinde veya önlerinde kurulmuş bulunan yerleşim alanlarını bekleyen en büyük doğal afet tehlikelerinden biri heyelandır. Senirkent ilçesinde 1995 yılında yaşanan heyelan felaketi ile bir kez daha bu konuda tehlike uyarısı veren yörelerin ve heyelana elverişli zeminlerin belirlenmesi ve önlem alınmasının önemi anlaşılmıştır.
Senirkent ilçesinde 1995 yılında meydana gelen çamur akması (feyezan) sonucunda 74 kişi hayatını kaybetmiştir. Aynı yerde 1996 yılında ikinci kez çamur akması (feyezan) afeti meydana gelmiştir. Bu afetler sonucunda Senirkent ilçe merkezinde toplam 188 afet konutu yapılarak, hak sahiplerine teslim edilmiştir.
Sütçüler ilçesinde 1995 yılında meydana gelen dolu yağması sonucunda 11’i ilçe merkezi, 1’i Yeniköy’de olmak üzere toplam 12 afetzedenin evleri hasar görmüştür. Bayındırlık ve İmar Bakanlığınca 12 afet konutu yatırım programı çerçevesine alınarak, ihale aşamasına gelmiştir. Boğazköy’deki derenin taşması sonucu yolcu taşımacılığı yapan bir otobüsün sele kapılması sonucunda 6 vatandaş hayatını kaybetmiştir.
Son düzenleme: