İskenderun İlçesi

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
6,995
11,989
iskenderun21aa9.jpg

İskenderun ilçesi, Akdeniz'in doğusunda, Toroslar'ın güney uzantısı Amanos ile Habib Neccar Dağları'nın önünde Lübnan Dağları'ndan çıkan Âsi Nehri'nin ikiye böldüğü Amik Ovası bulunmaktadır. Bu ovanın ortasındaki Antakya'nın yanı başında Belen Geçidi ve Arsuz Ovası ile ondan ayrılmış İskenderun yer almaktadır. Hatay İli'nin İlçesi olan İskenderun tarih boyunca Antakya kadar önem kazanmış bir yerleşim alanıdır.

İskenderun'un kuzeydoğusunda Dörtyol ve Hassa, doğusunda Kırıkhan ile Belen, güneybatısında da Akdeniz bulunur. Coğrafi yönden incelendiğinde; İskenderun'un oldukça dar bir kıyı şeridinde kurulduğu, sırtını da Akça Dağ ile Amanos Dağları'nın uzantısına verdiği görülür. Bu dağlardan çıkan küçük akarsular İskenderun ile Arsuz Ovası arasında denize dökülür ve orada doğal kumsallar oluşturur. Yaz ve kış aylarında sürekli akan akarsuyu bulunmamaktadır. Yalnızca Zıffın Pınarı , Kutu Pınarı, Alibaba ve Taşoluk pınarları bulunmakta, yeraltı suları da içme suyu olarak kullanılmaktadır.

Tarihçesi

İskenderun'un kuzeydoğusunda Dörtyol ve Hassa, doğusunda Kırıkhan ile Belen, güneybatısında da Akdeniz bulunur. Coğrafi yönden incelendiğinde; İskenderun'un oldukça dar bir kıyı şeridinde kurulduğu, sırtını da Akça Dağ ile Amanos Dağları'nın uzantısına verdiği görülür. Bu dağlardan çıkan küçük akarsular İskenderun ile Arsuz Ovası arasında denize dökülür ve orada doğal kumsallar oluşturur. Yaz ve kış aylarında sürekli akan akarsuyu bulunmamaktadır. Yalnızca Zıffın Pınarı , Kutu Pınarı, Alibaba ve Taşoluk pınarları bulunmakta, yeraltı suları da içme suyu olarak kullanılmaktadır.

Alexandreia, Hellen diline göre, Alexandros (İskender) Yurdu anlamındadır. Aynı adı taşıyan diğer kentlerden ayrılması için, Kilikya’daki bu kente, Roma döneminde, Alexandreia Minor (Küçük Alexandreia), Haçlılar döneminde de Alexandretta denmiştir. Alexandreia, İ.Ö. 333’te bu yöreden geçen İskender’in isteği üzerine, veya Onun ölümünden (İ.Ö.323) sonra İmparatorluğu bölüşme kavgasına giren komutanlardan biri olan Antigonos’un kurduğu, bir diğer olasılığa göre de Antigonos’dan sonra bu yöreleri ele geçiren I.Seleukos tarafından kurulmuştur.

Karaağaç mevkiindeki Telli köy adını taşıyan höyükte Mc. Evan`ın bulduğu bazı çanak çömlek parçaları buranın antik çağ öncesi yerleşime açıldığını göstermektedir. Milattan Önce: MÖ. 2000’li yıllarda burada Hititler’e bağlı Kadu Beyliği`nin kurulduğu bilinmektedir. ( Kadu, Hitit`çe de körfez anlamına gelmektedir.) MÖ. 1200`lü yıllardan önce Fenikeli`ler burada "Myriaydus" adıyla bir koloni kurdular. Burası M.0. 1200`den sonra merkezi Reyhanlı olan geç devir Hattini krallığına bağlandı. MÖ. 7. yüzyılda Türk asıllı bir millet olan Hurriler`in eline geçen İskenderun ve çevresi MÖ. 6. yüzyılda Perslerin eline geçmiştir. İskenderun gerçek anlamıyla MÖ. 333 yılında, Asya seferine çıkmış olan Büyük İskender tarafından kurulmuştur. O zamanlar asıl adı "Alexandreia" idi.

Kent Roma egemenliğine girdikten sonra, İranlıların istilasına uğramış, kalesi tahrip edimiştir. Yeniden inşa edilen kentin adı Peutinger tabularında, bu bölgede cüzzam hastalığı yayılmış olduğu söylentileriyle Alexandreia Scabiasa olarak gösterilmektedir. IV.yüzyıldan itibaren “Küçük İskenderiye” de denilmiştir.Büyük olasılıkla kalesi Abbasi halifesi tarafından yeniden yaptırılımıştır. İslam kaynaklarında İskenderiye, İskenderun`a olarak da geçen kent, Doğu Roma-İslam arasında birçok kere el değiştirmiş, daha sonra Türklerin eline geçmiştir.

Bugün İskenderun’da İlkçağa ait görünür kalıntı bulunmamaktadır. Antakya yönünden kente giden ana yolun solunda Ortaçağ liman yapı kalıntıları görülebilmektedir. Kentte ayrıca bir demiryolu istasyonu da bulunmaktadır. Adana Şakir Paşa İskenderun’a en yakın hava limanıdır. 130 km. uzaklıkta olup bir saatlik karayolu ile erişilebilir. Karaağaç halk plajı İskederun’a en yakın plajdır.

Helenistik dönemde Rosus olarak bilinen Arsuz; altın renkli kumsallarıyla, otelleri, pansiyonları, motelleri ve lokantalarıyla bölgenin en popüler tatil beldelerinden birisidir. Arsuz şehir merkezinde 1778 yılında yapılmış olan Maryo Hanna Kilisesi, Gözcüler beldesinden sonra Hacıahmetli Köyü yakınındaki Meryem Ana Havuzu, Konacık’taki Helenistik dönemden kalan sütunlu limanın kalıntıları, Bizans döneminden kalan bir şapele ait taban mozayiği ile Roma dönemlerinden kalan lahitler çevredeki önemli buluntulardır. Ayrıca ilçede İssos antik kenti kalıntıları bulunmaktadır. Kalıntıların görüldüğü yer; M.Ö.333 yılında Büyük İskender’in Pers Kralı III. Darius’u mağlup ettiği bir Pers kentiydi. Burada su kemeri, su deposu ve tapınak kalıntıları görülebilir.

İlçede günümüze gelebilen tarihi eserler arasında;

Sarıseki Kalesi
Şalen (Sıvlan) Kalesi
Payas Kalesi
Cin Kulesi
Sokollu Mehmet Paşa Külliyesi
Aziz Hanna Kilisesi
Markirkos Ortodoks Kilisesi
Sokollu Mehmet Paşa Kervansarayı bulunmaktadır.


Sarıseki Kalesi

İskenderun-Adana Karayolu üzerinde, İskenderun’a 10 km. uzaklıktadır. Helenistik dönemde (MÖ.300-MS.20) yapılmış, Romalılar, Bizanslılar, Haçlılar ve Selçuklular, Osmanlılar tarafından kullanılmıştır. Evliya Çelebi’nin belirttiği gibi, dörtgen plânlı, yekpare taşlı bir yapıdır. Yavuz Sultan Selim yol güzergâhı üzerinde bulunan bu kalenin onarımına 1516’da başlamış ve Kanuni Sultan Süleyman 1549’da tamamlamıştır. Kaleden çok az bir kalıntı günümüze gelebilmiştir.

Şalen Kalesi (Sıvlan Kalesi)

İskenderun’un kuzeydoğusunda Değirmendere Köyü yakınındaki Şalen Kalesi Amanos Dağları’nın uzantısı olan sarp ve kayalık bir tepeye kurulmuştur. Helenistik dönemde yapılmış, Bizanslılar ve Haçlılar zamanında gözetleme ya da karakol kalesi olarak kullanılmıştır. Günümüze bu kaleden, pek az kalıntı gelebilmiştir.

Payas Kalesi

00063023xc5.jpg


Payas kalesi, Osmanlı döneminde Sokollu Mehmet Paşa tarafından Payas Limanı ve tersanesini güvence altına almak için 1567’de yapımına başlanmış, 1571 yılında da tamamlanmıştır. Antik çağlara ait bir kale üzerine yapıldığı sanılmaktadır. Onunla ilgili bir kalıntıya rastlanamamıştır. Sokollu Mehmet Paşa’nın yaptırdığı, dört köşeli, sekiz kuleli bu kale Payas’ın simgesi olarak nitelenmektedir. Başta Evliya Çelebi olmak üzere buradan geçen zenginler bu kaleden söz etmişlerdir. İskenderun Limanına gelen yabancı gemilerin su gereksinimini karşılayan Payas’ın güvenli bir yer olmasında Balyemez Toplarının bulunduğu bu kalenin büyük önemi vardır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında cezaevi olarak kullanılmış, özellikle ağır cezaya mahkûm olmuş suçlular buraya yerleştirilmiştir. Namık kemal de bir süre bu kalede hapsedilmiştir.

Cin Kulesi

cinkulesiaa0.jpg


Cin KulesiPayas Kalesi ile liman arasında, hemen aşağıdaki limanı korumak için 1577 yılında inşa edilmiştir. Eskiden “İskele Kalesi” adıyla anılan bu yapı 360 derecelik görüş alanına sahip bir karakol kulesidir. Günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir.

Sokollu Mehmet Paşa Külliyesi

00062998bu5.jpg


İskenderun’un yanı başındaki Payas beldesinde Osmanlı dönemine ait yapılardan Sokollu Mehmet paşa Külliyesi günümüze çok iyi bir durumda ulaşmış ve restore edilmiştir. Sokollu Mehmet paşa 1574’te Mimar Sinan’a Cami, Medrese, Sıbyan Mektebi, Arasta, Han, Tabhane, İmaret, Hamam ve Çeşmeden oluşan bir külliye yaptırmıştır. Klasik Osmanlı Mimarisinin tüm özelliklerini yansıtan külliyenin camisi Evliya Çelebi’de “Cami-i Kebir” olarak geçmektedir. Caminin ibadet mekânını örten büyük kubbe iki küçük kubbe ile desteklenmektedir. Bu plân düzeninden ötürü de yan mekânlı camiler grubu içerisinde yer alacak özelliktedir. Ana giriş kapısı oldukça yüksek ve sivri kemerlidir ve mukarnaslarla süslenmiştir. Mermer mihrap XIX.yüzyılda buraya eklenmiştir. Ampir üslubundadır.

Yapı topluluğunun bedesteni, kervansaray ile cami arasına yerleştirilmiştir. Buradaki beş dizelik yazıtından 1574-1575 yıllarında yapıldığı anlaşılmaktadır. Yapı topluluğunun merkezini oluşturan bedesten 15x115 m. Ölçüsünde olup dikdörtgen planlıdır. Üzeri de 12 çapraz tonozla örtülmüştür.

Yapı topluluğunun hemen hemen tümünü kaplayan kervansaray, doğusundaki alanı bütünüyle kaplamıştır. Osmanlı kervansarayları arasında büyüklüğü ile dikkati çeken bir yapı olup, kare plânlı bir avlunun etrafındadır. Kuzey ve güneyi sekizer, doğusu da on üç payeyi taşıyan çapraz tonozlu revaklarla çevrilmiştir. Bu revakların arkasında da konaklama hücreleri yer almaktadır. Odaların dışa açılan pencereleri olmadığından aydınlanma avludan yapılmaktadır.

Yapının güneyindeki dar ve uzun bir koridor aracılığıyla iç bahçeye geçilir. Burada doğu ve batı yönlerinde tonoz örtülü bir takım mekânlarla karşılaşılır. Aynı zamanda burada günümüze gelememekle birlikte, büyük bir mutfağın olduğu sanılmaktadır. XVI.yüzyıla tarihlendirilen bu eserin üst örtüsü çapraz tonoz ve kubbelerle tamamlanmıştır.

Caminin kuzeyinde, Sokollu Mehmet paşa Külliyesi’nin bir bölümünü oluşturan hamam, caminin kuzeyinde, bedesten ile kervansaray arasında yapılmıştır. XVI. Yüzyılın, klasik Osmanlı mimarisi üslubundadır. Çifte hamam plân düzeninde olan yapının kadınlar bölümü yıkılmış ve günümüze gelememiştir. Soyunma yeri kare plânlı olup, sekiz köşeli bir kasnak üzerine kubbe oturtulmuştur. Sıcaklık kısmı ise hac plânlı ve dört eyvanlıdır. Bunun köşeleri kesme taştan, kubbeli dört eyvan yerleştirilmiştir.

Külliyenin yanı başından geçen çay üzerinde de altı köprü kurulmuş olup, günümüzde bunlardan yalnızca ikisi kullanılmaktadır.

Aziz Hanna Kilisesi

Hıristiyanlığın ilk yıllarında bu dini yaymak amacıyla bir çok rahip ve keşiş, Arsuz çevresine yerleşmişlerdir. Bu rahiplerden Aziz Hanna Arsuz’da bir kilise yaptırmıştır.

Depremlerde hasar gören bu kilise 1514 yılında yenilenmiştir. Günümüzde ibadete açıktır. Kilisenin içerisinde değerli ikonalar bulunmaktadır.


Markirkos Ortodoks Kilisesi

İskenderun Denizciler Caddesi üzerindeki Markirkos Ortodoks Kilisesi 1585 yılında yapılmıştır.

Günümüze iyi bir durumda gelmiş olup, halen ibadete açıktır.

Alıntıdır. bakunin tarafından düzenlenmiştir.
 

kartal

Onursal Üye
17 Şub 2011
4,327
4,714
27 Nisan 2012 tarihinde damadımın yemin töreni için gittim Hatay'a,ve çok beğendim,özellikle İskenderun çok güzel.Antakya'ya da uğradım,Asi Nehrini gördüm,hakikaten çok güzel yerler.
Cennet gibi ülkem seni çok seviyorum,iyi ki de bu ülke benim ülkem.
 
Üst