Genel Bilgiler
Yüzölçümü: 9.521 km²
Nüfus: 236.581 (2000)
İl Trafik No: 30
Türkiye’nin güneydoğu köşesinde derin ve uzun Zap Vadisi’nin güney yamacına kurulu, dört bir yanı dağlarla çevrili Hakkâri Anadolu, Mezopotamya ve İran üçgeninde yer alan coğrafi konumuyla birçok topluluğun ilgisini çekmiş ve birçok millete vatan olmuştur. İlin tarihi Paleolitik Çağ’dan başlamaktadır. İl sınırları içinde çeşitli yerlerde bulunan kaya resimleri Neolitik Çağ’a tarihlenmektedir. M.Ö. 6. yüzyıl başlarına kadar bölgeye Urartular egemen olmuşlardır. Çevrenin zorlu koşullarına rağmen güçlü bir örgütlenme gerçekleştiren Urartular bölgede sivil ve askeri amaçlı, “Ordu Yolu” diye adlandırılan ve belirli bir kesimi günümüze ulaşan bir ulaşım ağı kurmuşlardır. Urartu toprakları zaman zaman Assur tehdidini yaşamış, M.Ö. 560 yılında Med saldırısı ile tarihten silinmiştir. Urartularla birlikte Assurluları da yok eden Medler, Pers istilası ile yok olmuştur. Perslerin ise Büyük İskender tarafından egemenliği silinmiştir. Büyük İskender’den sonra Seleukos Krallığı’nın, İran'da bir krallık kuran Partların, Sasanilerin ve Müslüman Arapların hâkim olduğu yörede daha sonra Roma, Bizans, Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevi dönemleri yaşanmıştır. Yazılı olarak bölgenin adına ilk defa Arap kaynaklarında rastlanmaktadır. Ünlü Arap tarihçisi İbn-i Havkal, Hakkar aşiretinin adına dayanarak Van Gölü’nün güneyine düşen bölgeyi “Hakkâriye” (Hakkarların beldesi) adıyla anmaktadır. Hakkar aşireti bölgede bugün de varlığını sürdüren 12 Ertuşi (Hertuşi) oymağıyla 12 Pinyanişi oymağından oluşmaktadır. Hakkâri 1536'da Kanuni Sultan Süleyman döneminden itibaren Osmanlı egemenliğine girmiş ve Hakkâri adıyla anılmıştır.
Coğrafi Konumu
Hakkari ili doğuda İran, güneyde Irak, batıda Şırnak, kuzeyde de Van illeri ile çevrilidir. Yüzey şekillerinin ana çatısını oluşturan dağlar, batı-doğu doğrultusunda yüksek bir kabartı şeklinde uzanırlar. Güneydoğu Toroslar yayının bu ildeki uzantılarına Hakkari Dağları adı verilir.
İlin en büyük düzlüğü Yüksekova'nın kuzey ve doğusundaki dağların yamaçlarından doğan Nehil Çayı'nın oluşturduğu Yüksekova'dır. Bununla beraber yüksek dağların doruklarında ve doruğa yakın yerlerde çok sayıda göl vardır bunların içinde en önemlisi Gelyana Gölü'dür.
İklimi
Hakkâri’de karasal ikim hüküm sürmektedir. Bu nedenle kışlar soğuk ve sert yazları ise sıcak ve kurak geçmektedir.
Ulaşımı
Karayolu ile ulaşım mümkündür.
İLÇELER
Hakkari ilinin ilçeleri; Çukurca, Şemdinli ve Yüksekova'dır.
Tarihçe
Bölgede yapılan arkeolojik araştırmalar, (MÖ. 100.000-40.000) Orta Paleolitik Çağda yörede geçici bir yerleşmenin olduğunu göstermektedir. Bu yerleşim Neolitik dönemde de sürmüştür. Bölgedeki yerleşmenin Neolitik dönemde de sürdüğünü ortaya koyan belgeler, il sınırları içinde değişik yerlerde bulunan kaya resimlerdir. Bu resimlerin önemli bir bölümünü Hakkari’nin güneydoğusundaki Gevaruk vadisinde bulunanlar oluşturmaktadır. Bu vadide, 2600 metre yükseklikteki bir çok kayalara kazınmış 1.000 dolayında resim bulunmuştur.
Neolitik dönemde Hakkâri yöresinde yaşayanların avcılık, hayvancılık ve tarımla uğraştıklarını belgeleyen bu resimler, İspanya ve Kuzey Afrika’da bulunan kaya resimleriyle büyük benzerlik göstermektedir. MÖ.7000’den itibaren yerleşime sahne olan Hakkari yöresi Urartular, Asurlular, Kimmerler, Medler ve Perslerin egemenliği altında kalmıştır. Daha sonra Atropaten Krallığı, Seleukos ve Part egemenliğine girmiştir. MÖ.II.yüzyılda Hakkari yöresinin doğu kesimi Atropaten, güney kesimi de Gordia ismi ile anılmakta idi.
MÖ.I.yüzyılda Romalılar ile Partlar arasında çekişmeye neden olan yöre, Arsaklılar yönetiminde Moksuan adı ile anılmıştır. MÖ.III.yüzyılda Romalılar ile Sasaniler arasında, MÖ.IV.yüzyılda da Bizanslılar ile Sasanilerin çekişmelerine sahne olmuştur. VII.yüzyılda Arap akınlarına uğramıştır. Ardından Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Safevilerin akınlarına uğramış, ancak dağlık yapısı nedeni ile çok fazla etkilenmemiştir. Genellikle bağımsızlıklarını koruyan aşiret beyliklerinin merkezi olmuştur.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) önce, 1054’te Tuğrul Bey yönetiminde Van gölü çevresine dek gelen Türkmenler, Çoruh Vadisinden Parhan Dağlarına uzanan yöreye akınlar yapmışlardır. Bu arada Hakkari’yi de bir süre ele geçirmişler, ancak kent halkının büyük tepkisi ile karşılaştılar. Bir süre sonra Hakkari ve çevresinde Musul Atabeleri (Zengiler) egemenlik kurmaya çalışmışlar, 1142’de İmadeddin Zengi (1127-1146) Hakkari’ye bağlı Aşup (Calap) Kalesini ele geçirmiş, kalenin yerine, kendi adını verdiği İmadiye Kalesini kurmuştur. Yörede egemenlik kuran aşiretlerin en önemlileri, Pınyanişler, Zibariler, Dımbilli Zazaları ve Ertuşiler’dir. İmadiye Beyliği 1402’de Hakkari beyliğinden ayrı olarak kurulmuş ve varlığını 300 yıla yakın bir süre korumuştur. Bu beyliği yönetenlere, kurucusu Bahaddin Bey’in adından dolayı Bahaddinan Beyleri denilmiştir. Abbasi soyundan geldiklerini öne sürmelerine karşın, bu beylerin kökenlerine ilişkin fazla bir bilgi bulanmamaktadır.
Hakkari 1534’te Osmanlı yönetimine geçmesine karşın 1535’te yine Safevilere bağlanmıştır. Bu durum, Hakkari’nin uzun süredir savaşmakta olan İran ile Osmanlılar arasındaki sınır bölgesinde bulunmasından kaynaklanmıştır. Her iki yan da, yöredeki aşiret beylerine çeşitli ödünler vererek bölgeyi ellerinde tutmak istemişler, bu nedenle de Hakkari ve çevresi Osmanlılar ve Safeviler arasında birkaç kez el değiştirmiştir. Hakkari’nin İmadiye ve Şemdinli kesimleri ise uzun bir süre Şembu Beylerinden ayrı olarak İmadiye Beyliğince yönetilmiştir.
V.yüzyılda oluşan Hıristiyan mezhebi Nasturiler, eskiden Gülırmak veya Culamerg adları ile de bilinen Çölemerik’i XVII.yüzyıldan XX.yüzyıl başlarına kadar merkez edinmişlerdir. XIX.yüzyıl sonlarında Van vilayetine bağlı Hakkari sancağının merkez kazası olan Çömerik, 1915’ten 1918’e kadar Rusların ve Nasturilerin işgali altında kalmıştır.
Cumhuriyetin ilanından sonra 1936’da Van’a bağlanmış, 1936’da yeniden il yapılan Hakkari’nin merkezi durumuna getirilmiştir.
Hakkari’de günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Gevaruk, Peştazare ve Trişin Kaya Resimleri, Dirheler, Hakkâri, Bay ve Dez Kaleleri, Hırvata Kent Kalıntıları, Meydan Medresesi. Taş Köprü, Kırmızı Kümbet Mezarlığı, Kaya Resimleri, Koç Heykeli, Meydan Medresesi, Halil Kilisesidir.