Gülnar İlçesi

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
6,997
11,636
g33gx6.jpg

Gülnar ilçesi, Akdeniz bölgesinin, Adana bölümünün Taşeli yöresinde yer almaktadır. İlçe topraklarını, doğuda Silifke, batıda Bozyazı, kuzeyde Mut, kuzeybatıda Karaman iline bağlı Ermenek, güneyinde Aydıncık ilçesi ve Akdeniz ile komşudur. İlçenin en yüksek yerleri, Köseçobanlı dağı (1668 m.), Geven dağı (1481), Alıç dağı (1500 m.), Kayrak dağı (1315 m), Söğüt dağı (1414 m) ve Kurbağa (1148) dağı önemli yükselti oluşturur. Güneyde Akdeniz en alçak seviyeyi oluşturur. İlçe Merkezi Akdeniz’den 950 m yükseltidedir. İlçe arazi üzerinde Akdeniz den itibaren 800 m’ ye kadar makilikler, 1400 m’ ye kadar kızılçam ormanları, 1200 m den sonra sedir, köknar gibi Akdeniz dağ kuşağı ormanları yer alır. 1500 m’ ye kadar yer yer meşelikler görülür. Sipahili çayı ve diğer akarsuların boylarında selvi ve kavak ağaçları yer alır. İlçenin en önemli çayı Sipahili çayı ve Göksu nehrine bağlanan akarsular Erik çayı, Ermenek çayı, Gözsüzce, Kurbağa dere ve Gelembiç Çayıdır. Güneyde yer alan bir çok küçük akarsuda kaynaklarını ilçe sınırlarından alır. İlçe topraklarının büyük bir kısmını ormanlar kaplar. Bunu sırasıyla, tarım alanları, meralar ve kullanılmayan araziler takip eder. Tarım yapılan alanlarda ilk sırayı tahıl tarımı başta olmak üzere, baklagiller, yem bitkileri, meyve ve sebze takip eder. İlçenin, turizm değerleri, tarihi doğal güzellikler ve yaylaları en önemli turizm değerleridir. 1. Doğal Faktörler a. Jeolojik ve Jeomorfolojik Özellikler İlçenin Akdeniz kıyısına bakan, kıyı kesiminde altta paleozoik’e ait metomorfik kütlelere rastlanmaktadır. Yapısında killi ve milli şiştler, kuvarsit gibi kayakçalar mevcuttur. Bu tipteki araziye Büyükeceli (Ovacık) ve Sipahili civarlarında rastlanmaktadır. Mezozoik araziler ise paleozoik arazi çevresinde çok az bir alan kaplamaktadır. Bu zamanda Gülnar ve çevresi, tüm Türkiye de olduğu gibi Tetis jeosenklinali ile kaplanmıştır. Yer yer kretase örtüleri ortaya çıkar. Bunlara da Delikkaya köyünün güneyinde rastlanmaktayız. Tersiye başlarında ise orta toroslarda yükselme ve kıvrılma Alp orojenizine bağlı olarak gerçekleşmiştir. Bu devrin ortalarına doğru miosende Gülnar’ın da içinde bulunduğu Taşeli platosu bir alçalmaya uğramış ve Miosen denizi ile kaplanmıştır. Denizel ortamda killi ve kireçli malzemeler artarda istiflenmiştir. Kabuklu deniz fosilleri içeren yumşak kireç taşları alt miosende oluşmuştur. Devrin sonlarına doğru pliosende ise deniz çekilerek yöre kara halini almıştır. Bu dönemden itibaren yöredeki akarsulardan Göksu nehri ve kolları platoyu derin bir şekilde yararak Akdeniz’e ulaşmıştır. Diğer küçük ve orta ölçekteki çaylarda faaliyetlerine hız vermişlerdir. Bunlar, Göksu nehrinin ana kolu olan Ermenek Göksu’yu, Gelembiç çayı ve ilçenin Güneyinde Akdeniz’e direk inen Sipahili çaydır. Kuvaternerde iklim değişmelerine bağlı olarak bu akarsular vadilerini derine kazmışlar veya Akdeniz'deki seviye değişmelerine bağlı olarak denizle kaplanmışlar ve aşındırma, biriktirme faaliyetlerine devam etmişlerdir. İlçe arazisinde başlıca jeomorfolojik birimler plato yüzeyi, dağlık ve engebeli alanlar, akarsu vadileri, kıyı düzlükleri (ovalar) ve karstik oluşumlar göze çarpar. Taşeli platosu, ilçe topraklarını da kapsar, plato yataya yakın uzanış gösteren, milli, kumlu kireç taşları ve marnların üzerinde uzanmaktadır. Taşeli platosu ülkemizin en büyük platosudur. Orta toroslarda, doğuda Mersin, batıda Taşkent –Hadım arasında uzanır. Akdeniz'e doğru az eğimli yer yer yataya yakın kireçtaşı ve marn tabakalarının nöbetleşe istiflenmesi sonucu oluşmuştur. Üzerinde karstik oluşumlar önemli yer tutar. Karstik oluşumların başında Lapya en küçük karstik şekilleri oluşturur. Kalkerin erimesiyle oluşan küçük çukurluklardır. Kalkerin erimesiyle oluşan kırmızı renkli topraklar (Terra rosa) oluşur. Tarım yapmaya elverişli olan karstik şekillerin başında tava biçimli, koyak denilen sayısız dolinlere rastlanabilir. Dolinlerin birleşmesiyle oluşan ve uvala denilen karst ovaları ve alanları ilçede yaygındır. Bunlardan bazıları, Bardat alanı, Akova, Çayırovası, Kızıl alan, Yarış alanı, Ulama, Armut alanı gibi küçük çapta karstik uvalardır. Ayrıca ilçe merkezinde bir uvala kenarında kurulmuştur. Kireç taşlarının ayrışmasıyla ayrıca pek çok küçük çapta mağara ve obruklarda rastlanılır. Yer yer bir çok karstik kaynağa rastlamak mümkündür. Bu tip kaynaklar ilçenin orta ve yüksek kesimlerde daha yaygındır. Dağlık alanlar ise genelde 1000 m ve daha yükseklerde yer alır. Bunların başında Elmakuz dağı gelir. Bu dağ Bozyazı ile Gülnar arasında idari sınır oluşturur. Elmakuz dağından Silifke sınırına doğru daralarak yer alan plato üzerinde yer yer yüksekliği 1200 ile 1600 m arasında değişen yükseklikler yer alır. Önemli yükseltiler, kuzeyde Geven dağı (1448), kayrak dağı (1315), köse çobanlı dağı (1665 m.), Güneye doğru Alıç dağı (1500 m), Söğüt dağı ve Göksu'ya doğru en yakın tepe konumundaki Kurbağa dağı (1141) m de yer alır. Göksu nehrinin ana kollarından olan Ermenek Göksuyu platoyu derin bir şekilde parçalamıştır. Bünyesine bir çok küçük akarsuyu alarak Göksu nehrinin diğer koluyla birleşerek asıl Göksuyu oluşturur. Ermenek Göksuyu dar ve derin bir vadiye saplanmıştır. Bünyesine aldığı akar sular, Gülnar ile Ermenek sınırını oluşturan Erik deresi, daha sonra kaynaklarını 1000 – 1500 yükten alan, yayla dere ve Kuskan çayını alır. Ermenek Göksuyu üzerinde Hidroelektrik ve akarsuyun akış düzeni sağlamak amacıyla Gezende baraj gölü oluşturulmuştur. Asıl Göksu nehri kurbağa dere ve Gelembiç çayını alarak ilçe sınırını teşkil ederek Silifke’de Akdeniz’e kavuşur. İlçenin güney kesiminde Akdeniz’e direk inen Sipahili (Babadıl) çayı kaynaklarını 1000 m yükseklerden alır. Başlıca kolları menekşe deresi, Pazar deresi, Kavakoluğu deresidir. Ana kaynaklarını ilçe sınırları içinden alan, Hacıbahattin çayı, Gözsüzce çayı ve Bozyazı çayı da önemli akarsulardır. Kıyı ovaları ise Büyükeceli ve Sipahili çevresinde yer alır. 8-10 km.lik bir alan kapsar. Bunun dışında kıyı yüksektir. Kıyının yüksek olmasına rağmen akarsuların denize ulaştığı noktalarda küçük plajlar görülür. Genel olarak ilçe arazisinin engebeli ve çetin arazi şartları görülür. Plato akarsularca derince yarılmıştır. b. Toprak Özellikleri Yörede, iklim, bitki, topografya ve ana metaryal özelliklerine bağlı olarak oluşmuş farklı toprak tipleri mevcuttur. Toprak oluşumu bakımından orman örtüsü altında oluşan topraklar, plato yüzeyinde, akarsu taban ve boylarında oluşan topraklar olarak gruplara ayırabiliriz. Yöredeki mevcut toprak, önemli yer kaplayan kahverengi orman toprakları (ocreptler), kireçsiz kahverengi orman toprakları (xealfler), kırmızı Akdeniz toprakları (xealfler), kırmızı kahverengi Akdeniz toprakları (Ustalfler), kolivyal topraklar ve çorak topraklar (Entisoller – Fluvatler)dir. Kahverengi Orman Toprakları Kahverengi orman toprakları kireçli şiştler, gnays, kil, marın ve değişik kollardan oluşur. Orman örtüsü altında kireçli tortullar üzerinde koyu renkli organik madde yönünden zengin bir üst katmana sahiptir. Toprakların bütün profilleri kireçlidir. Bu toprağın oluştuğu alanlar 500-800 m yağış alır. Doğal bitki örtüsü ormanlardır. Taşlılık kayalık ve şiddetli erozyon problemlerdir. Orman ve otlak olarak kullanılırlar. Bu toprağın oluştuğu dağlık arazi genelde çok sarptır. Yükseltinin elverdiği kesimlerde kuru tarım ve meyve yetiştirmede kullanılır. İlçenin orta ve kuzeyinde büyük alanları içerir. Bu sahalarda kurulmuş köy geçimini kuru tarım, hayvancılık ve orman ürünlerinden sağlarlar. Bulunduğu alanlarda yer yer kızılçam, yukarı kesimlere doğru köknar ve sedir toplulukları ortaya çıkar. Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları Bu topraklar dağlık orman kuşağında nemli koşullarda kahve renkli üst katmana sahip, organik maddece zengin fakat, kireçsiz topraklardır. Dağlık ve sarp arazilerde görülür. Eğim nedeniyle ana kaya yüzeylerinde görülür. İlçe genelinde az bir alan kaplar. İlçenin güney kesimlerinde Aydıncık ilçe sınırına doğru, yer alır. Kahverengi orman topraklarına benzer özelliklere sahiptir. Kireçsiz kahverengi toprak oluşumu gösteren sert kalkerler eski olup perm yaşlıdır. Şiştler, serpantin ve kristal kireçtaşı üzerinde, orman ve çalı örtüsü altında, zayıf, ileri derecede katmanlaşmış alanlarda oluşmuştur. Kırmızı Akdeniz Toprakları Kırmızı Akdeniz toprakları seki ve yüksek arazilerde kristal kireçtaşı üzerinde oluşmuşlardır. Oluşumunda kireç yıkanmıştır. Kırmızı Akdeniz topraklarının doğal bitki örtüsü maki topluluğudur. Kermes meşesi (piynar) ve meşe topluluğu baskın bitki türleridir. Bu örtü içinde incir, dut, zeytin serpilmiştir. Kırmızı renk özelliği ile belirli şekilde ayrılır. Terra rosalara karşılık gelir. Yıllık ortalama sıcaklığı 16 C0 ve daha aşağıdır. Kıyı kesiminde ve yer yer iç kısımlarda önemli yer tutar. Yıkanma nedeniyle demir oksitlerin açığa çıkması toprağa kırmızı rengi vermiştir. Kırmızı Kahverengi Akdeniz Toprakları Toprakta kurak sıcak yaz dönemin etkisiyle yerinde demir oksit birikimi ve bundan ileri gelen kırmızı renk tipiktir. Kireç yıkanımı da oluşumda önemlidir. Kırmızı kahverengi Akdenizler, düz eğimli ve nem koşullarda oluşmuştur. Üst toprak koyu ve kahverengi benzer durumdadır. Kristal kalker çakıllı ve kalker çimontolu konglomeralar üzerinde oluşmuştur. Geçiş özelliği taşır. Meyve ve sebze tarımı için kullanılır. Dik eğimli ve taşlı kısımlar çalı örtüsü altındadır. Ermenek çayı boylarında rastlanmaktadır. Kolivyal Topraklar Dağlık ve tepelik arazilerin eteklerinde, dar vadi tabanlarında yer çekimi ve küçük akıntılarla sürüklenmiş alüvyollerdeki gibi sıralanmış birikintiler kolivyal toprakları oluşturur. Oluşumunda organik madde birikimi ve ayrışma işlemleri etkindir. Ana materyal’e göre özellik gösterirler. Akarsu vadi tabanlarında ve plato yüzeylerinde görülür. Sipahili çayı, Gelembiç çayı, Akova, Bolyaran ve Köse çobanlı kasabasının güneyinde önemli yer tutarlar. Sulu tarım yapılabilmektedir. Çıplak Kayalar Yöredeki diğer topraklar arasında yer yer ortaya çıkan çıplak kaya yüzeylerinde bulunur. Sert kalker oluşumları şeklindedir. Üstleri molozlarla örtülüdür. Bazı kısımlarda cılız ot örtüsü bulunabilir. Sahil Kumulu Kıyı boyunca düz ve düze yakın eğimli alanlarda yer yer görülür. Üzerinde tek tük çalı ve ağaç bulunabilir. c. Klimatolojik Özellikler İlçenin kıyı kesiminde 15-20 km. içerlere, 1000 m ye kadar yüksek kuşakta kışları ılık ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçer. Tipik Akdeniz iklimi hakimdir. Yüksek kısımlarda ise kışları soğuk ve karlı, yazları serin ve nispeten yağışlı geçer. Akdeniz dağ iklimi hakimdir. Göksu vadisine doğru Mut oluğunda iklimde karasallaşma etkileri görülmektedir. Yöre ikliminde hava kütlelerinin ve yer şekillerinin etkisi büyüktür. Gülnar ilçesinin 1500 m ye kadar ve kuzeyde Mut ilçesinde Kurtsuyu ile Pirinç suyu ve diğer dereler ile Toros dağlarına kadar birbirini tamamlayan vadiler aracılığı ile hava akımına uygun bir yer olmaktadır. İlçe Akdeniz bölgesinin diğer kesimlerinde olduğu gibi yaz döneminde atlas okyanusu ve sahra çölünden gelen sıcak ve kuru hava kütlesine girer. Sahradan gelen sıcak ve kuru hava, Akdeniz’den geçerken nemlenir ve sıcaklığı düşer. Kıyı kesimlerde nemli ve puslu bir hal alır. Bazen de Arabistan çöllerinden ve Basra Körfezinden gelen alçak basıncın etkilerinde kalarak nem düşer ve sıcaklık artar. Kış mevsiminde ise yöre Akdeniz bölgesinin genelinde olduğu gibi Orta Akdeniz’den gelen hava kütlelerinin etkisinde kalır. Kuzeyden sarkan ılık ve nemli soğuk hava ile tropikal havanın karşılaşmasıyla yer yer cephesel yağışlar oluşur. Gün içinde bile değişen sıcak ve soğuk hava koşulları birbirini izler ve yağışlara neden olur. Yağışlara neden olan hava kütleleri Orta Akdeniz üzerinden gelir ve G.B’ dan K.D.’ya doğru ilerler. İlçenin kıyı kesiminde sıcaklık yıl içinde değişimi az iken, iç kısımlara doğru ve yükseklerde değişim artmaktadır. Kıyı kesiminde ocak ayı sıcaklık ortalama 10 C0 civarındadır. İç kısımlarda 3 C'nin altına düşmektedir. Yükseklere doğru daha da azalmaktadır. Bu aydan itibaren sıcaklık artarak Mart ayında ilçede sıcaklık ortalaması 10 C0 ye kadar yükselir. Sıcaklıktaki bu yükselme Temmuz ayına dek sürer ve ayda 24 C0 ye ulaşır. Eylül ayında 20 C0 ye iner. Not : İlçede meteoroloji istasyonu bulunmadığı için veriler çevredeki meteoroloji istasyonlarına göre indirgenerek ortaya çıkarılmıştır. Gülnar’da ortalama 14,3 C0 olan sıcak, kıyı kesiminde 18 C0 ye yükselirken, yükseklere doğru 10 C0 kadar düşmektedir. Hemen yakındaki Mut’ta kış aylarında bazen sıcaklık 10 C0 ye kadar düşer. Yine yüksek sıcaklıklar yine Mut oluğunda 45 C0 yaklaşırken ilçede 32 C0 kadar yükselmektedir. Kıyıda 33 C0 kadar çıkarken yükseklerde 30 C0 civarına çıkabilmektedir. İlçede sıcaklık tarımsal yaşantıyı etkilemesi bakımından, sıcaklık faktörü içinde etkin olayların biri de don olaylarıdır. Kıyı kesimin don olayı birkaç gün ile sınırlı iken ilçe merkezi ve yükseklerde tarımsal üretimi olumsuz yönde etkilemektedir. İlçede don olayı en erken, Kasım ayında başlamakta Mart ayında son bulmaktadır. Bunda Göksu vadisine kanalize olan Kuzey rüzgarlarının etkisi büyüktür. İklim elemanları içersinde tarımsal hayatı doğrudan etkileyen diğer bir faktör de yağıştır. İlçede yıllık yağış tutarı 627 mm.dir. İlçenin yağış ortalaması kuzeyinde Mut’tan fazladır. Silifke’den de fazladır. Bunda da Akdeniz’e direk bakan yamaçlarda, yer alması gelir. 1000-1200 m. ye kadar yağış daha da artmaktadır. Hemen kuzeyde Göksu vadisinde mut oluğundan 400 mm. civarına kadar inmektedir. Gülnar’da yıllık yağışın % 60’ı kış, % 20’si ilkbahar, % 17 sonbahar ve % 3 ‘ü yaz aylarında düşer. Yağışların yıl içinde dağılımı tarımı yakından etkilemektedir. Ekim ayından itibaren Cephesel yağışlar görülmeye başlar. Kasım ve Nisan arasındaki dönem yağışlı geçer. Cephe yağışları Aralık ayında en yüksek seviyelerine ulaşır. Cepheler Orta Akdeniz’den gelir. Yıllık yağışın yaklaşık yarısı kış mevsiminde düşer. Bunu ilkbahar ve sonbahar ayları takip eder. Yaz aylarında genelde yağışsız ve kurak geçer. Tarımsal faaliyetleri etkileyen bir diğer meteorolojik elemanda dolu şeklindeki yağışlardır. İlkbahar aylarında görülen dolu yağışları tarım ürünlerine büyük zarar vermektedir. Bu dönemde kar örtüsü ortadan kalkmış tarım ürünleri büyüme devresine girmiş, meyvelerde, çiçekler açmıştır. Böyle bir mevsimde çok kısa zamanda düşen dolu yağışı tarımsal ürünler üzerinde önemli zararlar yapabilmektedir. Kar yağışlarının da tarımsal yaşam üzerinde önemli etkileri vardır. Kar erimeleri akarsuları, yer altı sularını besleyerek bitki yetişmesi ve doğal hayatın devamlılığına en önemli katkıları yapmaktadır. Kar yağışları özellikle tahıl tarımı açısından önemlidir. Çünkü kışlık ekim yapılan tahıllarda çimlenmenin ardından yağacak olan kar oluşturduğu örtü bitkiyi dondan korumaktadır. İlçede maksimum kar örtüsünün kalınlığı 33 cm. dir. Kar yağışları gerçek Kasım ayında başlayıp Mart ayına kadar süre içerisinde yağmaktadır. Kıyıda kar örtülü günler yok denecek kadar az iken ilçe merkezinde 15-20 gün arasında değişir. Yükseklere doğru kar yağışı ve yerde kalma süresi artmaktadır. Tarımsal faaliyetleri etkileyen bir diğer meteorolojik eleman da rüzgardır. İlçede hakim rüzgar yönü K.B ve G.D. yönlüdür. K. Doğunun esen kuzeyli rüzgarlardan Poyraz, Göksu vadisine kanalize olduktan sonra K.B. ve G.D istikametinde eserek, ilçenin de kuzeyinde, Akdeniz’e doğru tahrip kar etkileyerek eser. Kış mevsiminde soğuklara ve kar yağışlarına neden olur. Göksu vadisine kanalize olan Poyraz, Fransa’da ki Mistral rüzgarına benzer özellik göstermektedir. Bunun nedeni İç Anadolu ya kuzeyden gelen soğuk rüzgarlar Karadeniz’den sonra nemini kaybeder. İç Anadolu’ya doğru eser, oradan da Akdeniz bölgemize özellikle de Göksu vadisi aracıyla kışın soğuk ve sert etkilerle sıcaklığı düşürücü, yaz mevsiminde ise sıcak ve kavurucu etkilerle estiği için tahıllar başta olmak üzere sebze ve meyvelerin zamanın önce olgunlaşması veya verim azlığına sebep olmaktadır. Bunun yanında havadaki nemi % 10’lara kadar düşürmektedir. Ayrıca buharlaşmayı artırarak, kuraklığa sebep olur. Güney ve G. Batıdan esen lodos ise, denizden geldiği için kış mevsiminde ılıtıcı ve yağışlara neden olur. Lodos kıyıdan itibaren iç kısımlara doğru hızlı bir esiş gösterir. Bazen evlerin çatılarını bile uçurmaktadır. Bu rüzgar yağış bırakmakla birlikte ani kar erimelerine sebep olur. Yaz aylarında denizden esen meltemlerde havadaki nem oranını yükseltici ve serinletici etki yapar. Halk arasında denizden rüzgarlara Gökyel denir. Bu anlamda halk deyimiyle “Gökyel avara (sebze, meyve), poyraz davara (keçi, koyun sürüsü) iyi gelir” derler. d. Hidrografik Özellikler İlçe hidrografya bakımından şu birimlere sahiptir. Bunlar; akarsular, yer altı suları, karstik kaynaklar, göller ve baraj gölüdür. İlçede bütün akarsular dışa akışlı olacak. Akdeniz’e dökülür. Akarsulara bağlanan yan dereler genelde yazın kurumaya yüz tutar, akarsuların başında Göksu nehri ve onun ana kolu olan Ermenek çayı gelir. Ermenek çayı dar ve derin bir vadide akmaktadır. Ermenek çayı Gülnar ile Ermenek sınırını çizen karstik kaynaklardan beslenen Erik deresini alarak K.D. ya doğru dar ve derin vadilerde akar. Bu alanda Gezende baraj gölü oluşturulmuştur. Yapımına 1983 yılında başlanan baraj 1994 yılında faaliyete geçmiştir. Öncelikli amacı Elektrik üretiminde ırmağın akışını düzenlemektedir. Buradan sonra bir çok küçük dereyi içine alarak su çatı mevkisinde Hadım Göksu ile birleşerek Asıl Göksu’yu oluşturur. Göksu nehri kurbağa dere, Gelembiç çayı gibi akarsuları alarak G.B.ya doğru ilçe sınırlarını terk eder. Sütlüce (Zeyne) kasabasından sonra Silifke sınırlarına girdiği yerin biraz altında kayrak tepe barajının yapılması düşünülmektedir. Göksu nehri ortalama 130 m3/sn civarında su taşır. Eylül ayında debi en düşük seviyeye düşerken, Aralıktan itibaren Mart ayına kadar yükselir. Ana kaynakları karstik kaynaklar, düzenler ve pınarlar oluşturulur. Kış yağışlarıyla debi yükselir. Yaz kuraklığıyla debide düşme ortaya çıkar. Dar ve derin vadilerde akması tarımsal amaçlı yararlanmayı kısıtlar. Bunun yanında Sipahili çayında ilçenin güney kesimlerinde 1000-1200 m yüksekliklerden bir çok dereyi içine alarak Akdeniz’e kavuşur. Sipahili çayına katılan dereler Pazar dere, Kavakoluk deresi, Papazlı, Kızılayak, karstik kaynaklarla beslenir. Kaynaklarını kar ve yağmur suları oluşturur. Yaz aylarında seviyesi bir hayli düşer. Gülnar ilçe merkezine kadar olan güney kesim bu akarsu tarafından parçalanmıştır. Taşoluk, İsaklar çevresinden Bozyazı çayı ana kaynaklarını alır. Yine güney kesimlerde bir çok akarsu kaynaklarını ilçe sınırlarından alır. Bunları Hacıbahattin, Göksüzce gibi küçük çaylardır. Plato yüzeyinde kuzeye doğru Demirözü,Akova civarında 7 adet küçük gölcük bulunmaktadır. Bular Aygır, Kamışlı, Kara göl, Adaklı göl, Tavalı göl, Çıplak göl ve Hacı Ali gölüdür. Yer altı su seviyesinin yüksekliği tabakaların durumundan dolayı oluşmuşturlar. Bu göllerdeki sular yaz aylarında bile aynı seviyede kalmaktadır. Göllerden tarımda yararlanılmaktadır. Yer altı su seviyesinin yüksekliği çevrede elma yetiştiriciliğine uygundur. Yaz aylarında göllerin çevresi bataklık görünümündedir. Akarsu vadi, taban ve yamaçlarında yer altı su seviyesi yüksektir. Çevrede kuyular açılarak yararlanılabilir. Karstik kaynaklar genelde dağlık alanların çevresinde yer alır, Köseçobanlı, Kuskan, Arıkuyusu, Zeyne çevresinde bir çok karstik kaynağa rastlanabilir. Bunlardan bazıları, Düden, Pınar başı, Büyük pınar ve Çakıllı pınar gibi. Kaynak sularının yüksek alanlardan eğim kırıklıkları nedeniyle oluşturduğu şelaleler mevcuttur. Bunlar 67 m yükseklikte düşen Ilısu şelalesi ve Kavakolu şelalesidir. 2. Beşeri Faktörler a. Arazi Mülkiyeti Arazi kullanımına etki eden bir diğer faktörde arazi mülkiyetidir. Tarımı etkileyen diğer faktörlerle (edafik, nüfus, ulaşım vb.) beraber kırsal kesimin sosyal ve ekonomik düzeni, tarım yapısı, toprak mülkiyeti ve dağılışına bağlıdır. Günümüzde Gülnar ilçesinde topu kadastro çalışmaları % 60 civarında yapılmıştır. Bu durumda elimizde pek güvenilir veriler mevcut olmamakla birlikte ilçe arazisi miras yolu ile küçük parsellere bölünmektedir. Normalde küçük parseller halinde olan arazinin daha da küçülmesi, kuru tarım yapılması ve arazi yapısında engebeli olması dışarıya olan göçü daha da artmıştır. İlçede topraklı çiftçi sayısı 4458, topraksız çiftçi ise 666 kişidir. Arazinin küçük parseller halinde bulunması geçimini bu alanlardan sağlayan ailelerinin durumunu daha da güçleştirmekte ve ortakçılık kiracık gibi sistemlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu durum çalışma çağındaki nüfusun çevre il ve ilçelere doğru göç etmesine neden olmaktadır. Nüfus azalması neden olmaktadır. Ortalama hane halkı büyüklüğü 4 dolayındadır. b. Tarımda Makineleşme ilçe topraklarının engebeli oluşu genel olarak makineleşmeyi olumsuz yönde etkilemektedir. Son yıllarda Traktör sayısında belli oranda bir artış meydana gelmiştir. Tarım alanlarının küçük parsellere bölünmüş olması, toprakların verimsizliği sulu tarım yapılan alanların dar olması, tarımda ilkel yöntemlerle yapılması, arazinin de eğimli olması tarımda makineleşmeyi olumsuz etkilemiş ve verim düşüklüğüne neden olmuştur. İlçe genelinde kesin olmakla birlikte 520 civarında Traktör, bunun yanında 200 kadar Batöz bulunmaktadır. Karasaban ve hayvan pulluğu sayısı bilinmemekle birlikte azalmaya yüz tutmuştur. Yine de dağlık ve eğimli sahalarda karasaban ve hayvan pulluğu önemini korumaya devam etmiştir. Arazi darlığı fiziki, beşeri ve ekonomik faktörler makineleşmeyi geri bırakmıştır. İlçe genelinde biçer döver yok gibidir. Kıyı kesimi makinalaşmaya daha uygun ve yatkındır. c. Arazi Kullanım Tipleri İlçe arazisinin geneline bakıldığında eğimli ve dağlık bir görünüm sunar. Bu alanda da ormanlık olan ön plandadır. Gülnar ilçesinde ormanlık alan 121323 5 ha, açık alan 60,614 5 ha, toplam lan ise 155595 ha. olarak görülmektedir. Açık alanın önemli bir bölümünde kuru tarım ve az da olsa sulu tarım yapılmaktadır. Tarımın yapılmadığı alanlar, koru, mera ve otlak olarak değerlendirilir. Tarımın yapıldığı alanlar, yayla düzlükleri, koyaklar (dolin), uvalalar, ovalık alanlar, vadi tabanları ve orta düzeydeki tarım yapılabilen engebeli alanlardır. Arazinin engebeli oluşu insanları başka iş kollarına itmiştir. Bunlar orman ürünleri ve hayvancılık olarak kendini gösterir. Sipahili çayı ve Göksu nehri vadi tabanlarında sulu tarım yapılmaktadır. Kıyı kesiminde turunçgiller, yer fıstığı ve seracılık ön plandadır. İç kısımlara ve yükseklere doğru sulu tarım yapılan alanlar azalır. Yayla alanlarında elma ve üzüm yetiştiriciliği ön plandadır. Ormanlar ise 0-800 m içerlere kadar makilikler yer alırken 700 m – 1400 m arasında kızılçamlar hakim duruma geçer. 1200 m ve sonra Akdeniz dağ kuşağı ormanlarından köknar, sedir ve meşelikler yer alır. Akarsu boylarında selvi ve kavaklar görülür.

Tarihçesi

İlçenin yerleşme tarihçesi oldukça eskiye dayanır. Emir hacı yakınlarında bulunan Meydancık kale, ilçe merkezine 10 km. uzaklıktadır. Elde edilen bulgulara göre yörenin en eski yerleşim yerine burada rastlanılır. Akdeniz'e 15 km. uzaklıktaki meydancılık kale antik çağda bir çok medeniyete yerleşim yeri olmuştur. MÖ. G-7 yy da Geç Hititlerin sınır garnizonluğu olarak görülmekte ve bu yönüyle Boğazköy'e benzemektedir. MÖ. 6 yy da Luviler döneminde yöresel bir kent, MÖ. 5-4 yy da persler zamanında askeri ve idari bir yerleşim yeri durumundadır. MÖ. 3-2 yy Helenistik dönemde ise mısırdaki ptelamusların askeri garnizonudur. Bu dönemden sonra terk edilen kale kent genç Roma ve Bizans dönemine ait yerleşim izlerini taşır. Gülnar’ın bulunduğu saha tarihte Taşlık Kilikya (Cilicia Trakheia) olarak bilinir. Yörenin tarihi Hititlere kadar dayanır. MÖ. 11 yy a kadar iner. Daha sonra Fenikelilerin eline geçmiş ve Fenikeliler yöreye Dağlık Kilikya adını vermişlerdir. Sırasıyla Luviler, Asurları daha sonrada Kilikya krallığı, MÖ. 612 tarihinden sonra perslerin ve onun kolu olan Selefkosların egemenliğine girmiştir. MÖ. 280 da sonra Helenistik dönemde Ptelomusların egemenliğine girmiştir. MÖ. 64'te Romalılar yöreye hakim olmuştur. Romalılar döneminde Galatya valiliğinin egemenliğine girmiştir. Daha sonrada Bizans egemenliğinde kalmıştır. Bu döneme ait küçük çapta bir çok kilise yıkıntısı mevcuttur. MS. VII. yy ortalarında Muaviye döneminden itibaren İslam ordularının egemenliğine girmiştir. Yüzyılın sonlarına doğru yeniden Bizans egemenliğine girmiştir. Yöre bu dönemden sonra Bizanslarla, Araplar arasında sık sık el değiştirmiştir. 10-12 yy arasında yörede Ermeni Krallığının egemen olduğu görülmektedir. 1067 de Büyük Selçuklu akıncı beylerinden Afşin bey Anadolu'ya akınlar yapmaya başlamıştır. 1071 Malazgirt Zaferiyle doğudaki Ermeniler güvenli yurt olarak toroslara yerleşmişlerdir. Bu dönemde kalma şarap ve zeytin yağı imal edilen ilkel imalat ocakları bulunmaktadır. Tarihi adı (Calykadnos) olan Göksu nehrinin batı toprakları 1071 Sultan Alpaslan’ın Malazgirt zaferiyle Anadolu’nun diğer yöreleri gibi Türkmenlere yurt olmaya başlamıştır. Yöre 12 yy sonu ve 13 yy başlarından itibaren Selçuklu sultanlarından Bedrettin Mahmut tarafından Ermenilerden alınarak orta Asya da Balkaş gölü kıyısında Gülnar kentinden gelen Gülnarlılar yerleştirilmiştir. Horasanlı Ebu müslüm'ün isteği üzerine Gülnar halkının bir kısmı Yahşi Beyin Komutasında Horasan'ın Merukenti, dört yol kuyu mevkiine gelirler. Ebu Müslim ABBASİ halifesi tarafından öldürülünce Gülnarlılar 12 yy başlarında Anadolu'ya göç etmeye başlarlar. Yahşi beyin ölümü üzerine kızı Gülnar hatun öncülük yaparak torosları aştıktan sonra Göksu ırmağının batı kıyılarına dağılmışlardır. 1235 yılında Zeyne kasabası merkez olmak üzere Gülnar hatunun ana sülalesi ovacık (Büyükeceli) yöresine, baba tarafı İsaklar tarafına yerleşmişlerdir. Anadolu Selçukların yıkılışından sonra yöreye Karaman oğulları hakim olmuştur. Bu dönemde Ermeniler yöreden tamamen temizlenmiştir. 1461 yılında yöre Fatih Sultan Mehmet'in komutanlarından Gedik Ahmet Paşa tarafından Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına katılmıştır. Sultan II. Beyazıt yöreye bir çok konar- göçer aşiret yerleştirmiştir. Bunlardan bazıları, Beydili, yuvalı, Hocayunuslar gibi göçmen aşiretleridir. Bu aşiretler yerleşik hayata geçmişlerdir. Bunlardan başka Sarıkeçiler, Bahşişler, karakeçili gibi aşiretlerde kışlak olarak Aydıncık (Kelendiris), yaylak olarak Gülnar çevresi kullanılmaktadır. Osmanlı Devleti zamanında Evliya Çelebinin seyahatnamelerinde anlaşılacağı üzere Gülnar ve Zeyne kaza merkezi olarak Silifke sancağına bağlı durumdadır. 1502 de itibaren Silifke sancağı Karaman eyaletine bağlıdır. İnebahtı yenilgisinden sonra bir ara Silifke sancağı Kıbrıs eyaletine bağlanmıştır. 1711 de III. Ahmet tarafından Türkiye’deki diğer konar göçer aşiretler Silifke sancağına ve Kıbrıs eyaletinde bazı yerlere yerleştirmeye tabi tutulmuştur. Evliya Çelebinin 17 yy seyahat namesinde yer alan kırsal yerleşmeler arasında bulunan Zeyne kasabası o dönemde Zeyne-i Şerif olarak Silifke (İçel) sancağına bağlı kaza merkezidir. 38 köy buraya bağlıdır. Kadısının yıllık geliri 500 altındır. 200 kusur basit evden ibaret kasabacık ve Zeyne-i Şerif dergahı mevcuttur. Silifke (İçel) sancağı bazen Karaman eyaletine bazen de Kıbrıs eyaletine son olarak ta 1870 vilayet nizamnamesine göre Adana eyaletine bağlanmıştır. 1924'te sancak örgütü kaldırılınca ilçe Silifke (İçel) vilayetine bağlı ilçe konumuna gelmiştir. 1933'te il merkezinin Mersin'e taşınmasıyla ilçe günümüzdeki idari statüsüne kavuşmuştur. Sonuç olarak Gülnar ve çevresinin tarihi çok eskiye dayanmaktadır. Hititlerden, Fenikelilere ve onlardan da Romalılara kadar uzanan bir tarihi süreci geçirmiştir. 1071 Malazgirt Zaferiyle birlikte tüm Anadolu’da olduğu gibi Türkmenlerin yurt edindiği bir yöre olmuştur. Bunların başında Karamanoğulları ve Osmanlılar gelmektedir. Gülnar’da yerleşme tarihi Meydancık kale (Kırshu) çevresinde aldığımız bilgilere göre Hititlere kadar inmektedir. Bunu Fenikeliler, Persler, Selefkoslar, Romanlılar, Selçuklular, Karaman oğulları ve Osmanlı Devleti takip etmiştir. O dönemlerde iç kısımlar ile kıyı arasında bir bağlantı noktası olmuştur. Yöre antik çağdan beri taşlık Kilikya olarak bilinir. 1071 Malazgirt Zaferi ile Anadolu’nun kapıları Türklere açılarak Orta Asya’daki bir çok Türk boyunda olduğu gibi Gülnar halkı da, Gülnar hatunun öncülüğünde Selçuklu komutanlarından Bedrettin Mahmut Bey tarafından Gülnar ve çevresine yerleştirilmişlerdir. 1461 de Karaman Oğullarının elinden Fatih Sultan Mehmet’in komutanlarından Gedik Ahmet Paşa tarafından Osmanlı Devleti sınırları içine alınmıştır. O dönemlerde kaza merkezi olarak Gilindire (Aydıncık) idi. Gülnar ise yazın gelinen bir yayla konumundadır. 1502 –1846 arası Devlet Salnamelerinde Karaman Eyaletinin, İçel (Silifke) sancağına bağlı bir kaza merkezidir. 17 yy da Evliya Çelebi Seyahatnamesinin de ilçeyi şu şekilde ele alır. Silifke (İçel) sancağına bağlı 150 akça kaza ve voyvodalık merkezidir. Sancak beyi hassı 200 Türk evli kasabacıktır. Taşeli yaylasının eteğindedir. 37 köy bu kazaya bağlıdır. 1867 Vilayet Nizamnamesinin getirdiği yeni yönetim bölünmesine göre Karaman (Konya) Vilayetine bağlı Silifke (İçel) sancağına bağlı iken, 1877 yılı devlet salnamesinde Adana vilayetine bağlanmıştır. 1908 de İçel ayrı bir vilayet haline getirilmiştir. Silifke Vilayet merkezi olmak üzere Gülnar da dahil olmak üzere 5 kaza bu vilayete bağlanmıştır. 9 Mart 1912 de İngiliz bayrağı çekmiş olan Yunan gemisinin Gilindire’yi (Aydıncık) topa tutması yüzünden yayla olarak kullanılan bu günkü Gülnar’ın daha güvenli olabileceği göz önüne alınarak eski adı hanay pazarı olan Gülnar 27 Mayıs 1916 da ilçe merkezi durumuna gelmiştir. 1924 Silifke’ye (İçel) bağlı ilçe merkezi iken, 1933'te ilçe merkezinin Mersin’e alınmasıyla bu günkü son idari statüsüne kavuşmuştur.

Kırshu (Meydancık Kalesi)

meydancikkalejn1.jpg


Mersin Gülnar ilçesinin 10 km güneyinde Tırnak Köyü yakınlarında bulunan bu kale M.Ö VII-VI. Yüzyılda Luwiler tarafından yaptırılmıştır. Burada bulunan kayaya oyulmuş bir mezar odasındaki kitabeden kalenin isminin Kirshu olduğu anlaşılmıştır. M.Ö V-IV yüzyıllarda Persler, M.Ö III-II. Yüzyıllarda Mısırlılar bu kaleden garnizon olarak yararlanmışlardır. Bu dönemlerde kalede bazı ekler ve onarımlar da yapılmıştır. Babil Kralı Neriglissar (M.Ö 559-556) döneminde Pirindu Kralı Appuashu buraya hakim olmuş,daha sonra da Neriglissar tarafından kale yıktırılmıştır. Kale ve çevresindeki yerleşim alanları Roma ve Bizans döneminde de kullanılmış ve kale yeniden yaptırılıştır.

Kale kesme taş ve moloz taştan yapılmıştır. Tepe üzerinde 750 m. uzunluğunda, 150 m. genişliğinde düz bir alanda yer alan kaleyi Fransızlar 1971’de kazı çalışmalarına başlamışlardır. Kazılarda kalenin anıtsal, kesme taştan kapısı ortaya çıkarılmıştır. Bunun yanı sıra klenin üzerinde bulunduğu tepenin doğusunda mezarlar, Perslere ait abartmalar ve çok sayıda Hellenistik Çağa ait sikkeler ele geçmiştir. Çalışmalar günümüzde de periyodik olarak devam etmektedir. Kazılar sonunda yöre tarihi ile ilgili bulgular elde edilmektedir.

Örenpınar Köprüsü

Mersin Gülnar ilçesinde bulunan bu köprü MS.II.-III.yüzyılda Romalılar tarafından yapılmıştır. Kesme taştan yapılan köprü harap bir durumda günümüze gelmiştir.



Alıntıdır. bakunin tarafından düzenlenmiştir.
 
Son düzenleme:
Üst