Fehérlófia (1981)

agartan

Onursal Üye
28 Haz 2019
1,220
11,311
Fehérlófia (1981)

Yönetmen: Marcell Jankovics
Senaryo: László György, Marcell Jankovics
Müzik: István Vajda
Ülke: Macaristan
Dil: Macarca
Tür: Animasyon, Macera, Fantastik
Süre: 86 dk
Vizyon Tarihi: 22 Ekim 1981 (Macaristan)
Nam-ı Diğer: Son of the White Mare
IMDb: 7.8
RoT: 100
MetaC: 80

Sunum: 790 MB, 720p, orijinal dil, Türkçe altyazı, çeşitli görseller


Fehérlófia:







Film, mağara duvarına kazınmış bir sanat eseri gibi açılıyor ve
yalnızca sinemaya ait, adı konmamış bir büyüyle yaşamaya başlıyor.
Bir anlatı çalışması olarak, inkar edilemez bir şekilde sürükleyici;
ama o zaman, gerçek niyeti bu değil.

Bu, özümsenmesi ve analiz edilmesi gereken bir manzaradır.
İzleyebileceğiniz en büyük ekranı bulun ve kendi dipnotlarınızı yapın.








Akıllara durgunluk veren animasyon deneyimi! Sanat seviyesi inanılmaz.
Marcell Jankovics her saniyeyi yeni ve büyüleyici bir şey eklemek için kullanıyor. Bu yüzden mümkünse bu filmi izlerken gözünüzü kırpmayın.

Başlarken ne bekleyeceğime dair hiçbir fikrim yoktu ama ilk 3 dakika beni, sembollerle dolu, psychedelic yeni bir boyuta götürdü.
Filmin belki de en iyi yanı, semboller arasında kesintisiz geçişlerle ağır bir sanat bombardımanı olsa da hikayeyi asla kaybetmemeniz.
Her nasılsa, her küçük ayrıntıyı anlayabilirsiniz (çoğu zaman bilinçsizce). Bunun büyük bir başarı olduğuna inanıyorum.

Aynı zamanda ilkel tarafınızla konuşmayı da başarıyor.
Eski hikayelerin bir karışımı olduğu için, anlatılanlarla içgüdüsel bir şekilde bir bağlantı hissediyorsunuz.
Tomm Moore'un "Song of The Sea (2014)" ve "The Secret Of Kells (2009)" filmlerinde de bu tür bir duyguya kapılabilirsiniz.
Ama "Beyaz Kısrağın Oğlu" o kadar ham ve farklı ki, binlerce yıl önce atalarımız tarafından yapılmış gibi.

Aynı hikaye yapılarını defalarca kullandıkları bir çağda
bu kadar eşsiz ve görkemli bir şeyi görmek, yenilenmiş hissetmenizi sağlıyor. /Gökhan Yücel, Ocak 2021//




Bugün nüfusu 300 milyona yakın olan İskit, Hun, Altay ve Ogur (Bulgar) boyundan gelen kardeş milletlere adanmış, muhteşem bir film.

İzlemeye başlandığı saniyeden itibaren, kültürel ve tarihsel bilinç dışının en karanlıkta kalmış -bırakılmış- taraflarını açığa çıkarmaya başlıyor.
Bir filmden çok, sanatsal bir ritüel gibi.
Anlatılıp gösterilen her şey, kısacık bir zaman içinde öylesine içten ve tanıdık gelmeye başlıyor ki; konuşulan dili bile anlamaya başlıyorsunuz.
Gökyüzü, yeryüzü ve yeraltının kardeşliği; Gün-Han, Ay-Han, Yıldız-Han, Ay-Dede,
gökten düşen üç elma, on iki boğa, ergenekon, demirin terbiye edilişi ve daha onlarca Türk motifi zihninizi kuşatıyor.

Film boyunca defalarca kere durup,
özündeki sıcaklığı ve binlerce yıldır işlene işlene sertleşen demirden çekirdeği hissediyorsunuz.
Her karesinde bizden bir şey görüyorsunuz.
Kıymeti bilinmesi, üzerine düşünülmesi gereken bir film.

Sovyetlerin yaptığı kültürel ve fiili Türk soykırımından da, İngiliz barbarların yaptığı korkunç tarih tahrifatından da sembolik olarak bahsediyor.
Amerika ve içerideki işbirlikçilerinin 70 yıldır İslam-Arap kültürü içinde asimile ettiği, soydaşlarından ayırıp yalnızlaştırmaya çalıştığı
ve silip yok etmeye yeltendiği Türk insanının tekrar tekrar izlemesi gereken, harika bir eser. /Tuna Kara, Ekim 2021//









Film, birçok benzer Macar ve Avrasya halk masalının bir pastişidir ve eski Macarların, İskitlerin ve Avarların mitlerine çok şey borçludur.
Macar Etnografik Sözlüğüne göre, bu hikayenin en az 50 farklı biçimi vardır,
ancak film çoğunlukla "Fehérlófia" (László Arany) ve "Fanyüvö, Vasgyúró, Hegyhengergeö" (Gyula Illyés) üzerine kurulmuştur.
Filme yönelik yaygın eleştirilerden biri, hikayenin, karakterlerin ve algılanan mesajların Arany'nin Fehérlófia versiyonundan farklı olmasıdır.
Yönetmen Marcell Jankovics, amacının herhangi bir masalın sadık bir uyarlamasını yapmak değil, kendi versiyonunu yaratmak olduğunu doğrulamıştı.
Sürümler arasındaki farkların dikkat çekici olanlardan bazıları:
Arany'nin versiyonunda, Fehérlófia (Beyaz Kısrağın Oğlu) ve Fanyüvö (Ağaç Çalkalayıcı / Ağaç Yırtıcı) ayrı karakterlerdir ve
Fehérlófia, ihanetleri nedeniyle sonunda zayıf Fanyüvö de dahil olmak üzere üç hizmetkarını da öldürür.
Illyés'in versiyonunda, Fanyüvö, sonunda yalnız bıraktığı iki arkadaşı olan, ancak insan ebeveynleri olan güçlü ana kahramandır.
Film bu ikisini bir araya getiriyor ve hatta isimlerini birleştiriyor: Fanyüvö Fehérlófia.
Jankovics, ikinci versiyona dayandırdığını çünkü her bir görevin üç yerine dört kez tekrarlanması gerektiğinde izleyicilerin sıkılacağına inandığını belirtmişti.
Diğer farklılıklar, dünyanın arka planını, yöneticilerini, prensesleri ve ejderhaları genişletmeyi ve masal ile Dünya Ağacı efsanesini birleştirmeyi içerir.
Hikayenin diğer versiyonlarının çoğunda, bunların hiçbirinin arka planı yoktur.










Marcell Jankovics'e yapım sırasında uyuşturucu alıp almadığı sıklıkla sorulmuş.
Amacı filmi psikedelik ya da "trippy"
(argoda halüsinatif müzik deneyimleri için kullanılan bir terim) yapmak değil,
dayandığı halk mitolojisinin kültürel sembolizmine saygı göstermek olduğu için bu tür sorulara canının sıkıldığını belirtmişti.
Eski kültürlerin çoğunun, özellikle farklı kültürel geçmişlere sahip insanlara,
modern gözlere tuhaf görünen kendi sembol sistemleri ve alegorik hikayeleri olduğunu savunmuştu.
Ayrıca, zihin değiştiren maddelere aldırış etmediğini ve "psychedelic" kelimesine itiraz ettiğini;
bunun yerine filmi "rüya gibi" veya "gerçeküstü" olarak tanımladığını söylemişti.
Daha sonraki filmleri, "Ének a csodaszarvasról (2002)" ve "Az ember tragédiája (2011)", aynı şekilde benzersiz görsellere sahipti.


Beyaz Kısrak'ın ilk sahnesinde çok yönlü bir referans olan geyik benzeri boynuzlardan oluşan bir taç var.
Kuzey Asya'nın eski göçebe geyik yetiştiricilerine atıfta bulunan "atların boynuzları soğukta düştü" diye eski bir Hun deyişi vardır.
Bu insanlar güneye göç ettiklerinde atlar, ana çiftlik hayvanları ve totem hayvanı haline geldi,
bu nedenle folklorlarında geyiklerin atların ataları olduğu söylendi.
Beyaz Kısrak efsanesi bu zamandan kaynaklanmıştır, bu yüzden film onun geyikten ata dönüşmesini gösterir.
Boynuzları da Avrupa kültürlerinde baharın sembolü olan kardelen çiçek yapraklarına benziyor.
Kışın sembolü olan Kısrak, büyüdükçe boynuzlarını/yapraklarını döker ve insansı bir Güneş Tanrısı olan oğlu güçlenir.









Marcell Jankovics, 1973 yılında halk masalı yapısı ve morfolojisi üzerine ödüllü bir makale yayınladı.
Daha sonra eski Hun, Avarian, İskit ve genel Avrupa ve Asya mitolojisi ve astrolojisi üzerinde üç yıl çalışarak, 1000 sayfalık bulgularını bir kitapta derledi:
"Ahol A Madár Se Jár (1975)" (bir kuşun bile gitmediği yer / "kuş uçmaz, kervan geçmez" deyimi gibi, çok ıssız yer.)


Filmin başlangıçtaki adı "A tetejetlen fa" (Tepesiz Ağaç, diğer adıyla Avrasya folklorunun Dünya Ağacı) idi.
Marcell Jankovics tarihin döngüsel doğasını tasvir etmek için birçok farklı halk masalından ilham almak ve en yaygın motiflerini tek bir anlatıda birleştirmek istedi.
Macaristan'ın sosyalist hükümeti ve Pannónia Film Stüdyosu bu öneriyi, Marksist politikanın doğrusal bir olaylar zinciri anlayışına aykırı olduğu için reddetti.


Jankovics uyarlamak için üç halk hikayesi sundu:
"Az égig érö fa" (Bitmeyen Ağaç),
"Tündérszép Ilona" (Peri Helena) ve Fehérlófia.
Fehérlófia, üst düzey yöneticilerin kabul ettiği tek masaldı.
Bu hikayenin sayısız versiyonu olduğundan, yönetmen her birinin farklı yönlerini karıştırıp eşleştirebilir ve
mesajlarını kendi tercih ettiği temalara uyacak şekilde çarpıtabilirdi.
Bu, filmin çoğu Macar'ın aşina olduğu Fehérlófia masalından neden bu kadar farklı olduğunu açıklar.


Marcell Jankovics'in hedeflerinden biri, filmini bir rüya gibi hissettirmekti.
Bu amaçla, seslendirme sanatçısı Mari Szemes'ten Beyaz Kısrak'ı seslendirirken sesli harfleri uzatmasını istemişti.


Film, başarısızlığa uğradığı anavatanına kıyasla yurtdışında çok daha fazla beğeni topladı.
1984 Los Angeles Animasyon Olimpiyatlarında tüm zamanların en iyi 50 animasyon eserinden biri seçildi.
Etkinlikte onurlandırılan altı uzun metrajlı animasyon filmden biriydi.

Saygılar.

*
 
Üst