scanfan
Yönetici
- 25 Eyl 2013
- 7,208
- 76,825
Eski Bir Jinekoloji Kitabının Anımsattıkları
"Pratik Jinekoloji" Liepmann-Irmak (1938)
Eski tıp kitaplarına bayılıyorum. İnsan yenileriyle aralarında dağ gibi farklar olduğunu sanır, ama temelde bazı şeyler fazla değişmiyor. Yıllar önce (1970'ler) bir arkadaş sormuştu, ben de gördüğümüz çok eski bir anatomi kitabını almasını söylemiştim. Gayri ihtiyarı "o olmaz, tıpta çok şey değişti" gibi bir şeyler söylemişti. "İnsan vücudunda yeni bir kemik, damar filan mı keşfedildi yoksa son yıllarda?" deyince gülüştük. Eski bilim adamlarını Ortaçağ'a aitlermiş gibi filan sanıyoruz, dünyada her şey sanki 10 yıl önce sıfırdan başlamış gibi davranıyoruz, öyle değil bence. Onlar kendi zamanlarında çok değerli çalışmalar yapmışlar. Ama son tahlilde arkadaş haklıydı, özellikle tıpta en yeni kitabı alıp okumalı. Nitekim anatomide bile çok değişik, çok öğretici kitaplar çıktı. Çok farkli çalışma, öğretme metodları da geliştirildi. Alman bir anatomist olan "Prof. Gunther von Hagens" diye biri çıktı mesela, "plastinasyon" diye bir teknik geliştirdi. Bu teknikle anatomik piyesler artık hiç bozulmadan korunuyor, üstelik en öğretici şekilleriyle (sergisi Türkiye'ye de gelmişti) Ama bu arada geçmişteki bilim adamlarına da saygıda kusur etmemeli, bu günlere onların döşediği taşlara basa basa geldiğimizi hiç unutmamalıyız. Aşağıda 79 yıl önce yazılmış bir Jinekoloji kitabının bana hatırlattıkları hakkında kısa bazı notlar aldım.


1878 doğumlu Berlinli jinekolog, Profesör "Wilhelm Liepmann" İstanbul üniversitesi'nde öğretim görevlisiydi. Almanya'da 1933'te Hitler'in başında olduğu Nasyonal Sosyalist Parti seçimle iktidara gelince, ırkçı ve politik baskılara başladı. Nazilerin zulüm ve tehditlerinden dolayı sayısız bilim ve sanat adamı ülkelerini terketti. Ülkelerinden kaçanlardan bir kısmı ABD'ye giderken yüzlerce bilim adamı ve eğitmen de Atatürk Türkiyesi'ne gelmişti. O sırada (1933) Türkiye'de de bir Üniversite Reformu yapılmıştı. Atatürk, Almanya ve onunla bağlantılı ülkelerde (Avusturya, Çekoslovakya, Macaristan) işlerinden atılan ya da kovulan çok sayıda bilim adamına kucak açtı. Aralarında Liepmann'ın da olduğu bu bilim adamları Türkiye'de kendi çapında bir rönesansı başlatmıştı. Çoğu da o zamanki tek üniversite olan İstanbul Üniversitesi'nde istihdam edildiler. Bir kısmı çok önemli görevlere getirildiler, Mesela Liepmann kürsü başkanıydı. Bu bilim adamlarıyla sözleşme yapılırken Türkçe ders kitapları yazmaları şartı da getirilmişti. Bazıları Türk vatandaşlığına geçti, bazıları burada öldüler ve burada yatıyorlar. Bir Atatürk hayranı olan Ordinaryus Profesör Wilhelm Liepmann Türkiye'de kaldı. 1939 yılında İstanbul'da öldü ve öğrencilerinin omuzlarında taşınarak Feriköy'e gömüldü. 2.Dünya Savaşı bitince sığınmacı bilim adamlarından çoğu ülkelerine döndü, bir kısmı da ABD'ye gitti. Keşke bu bilim adamlarının tamamını Atatürk'ten sonra da burada tutabilseydik.

1904 doğumlu "Sadi Irmak" tıp doktoru ve siyasetçiydi. Türkiye'nin 17. Başbakanıdır (1974-75). Milletvekilliği, Senatörlük, Meclis Başkanlığı ve Bakanlık da yaptı. Bu kitap yazıldığında (1938) İstanbul Üniversitesinde Fizyoloji Doçentiymiş. Kendisi kitabın yazarlarından biri değil de çevirmeniymiş. Acaba kadın doğum kliniğinde çeviri yapacak bir Türk öğretim üyesi yok muydu, yoksa özel dostluklarından ötürü mü kitabı o çevirdi diye düşünürken, biografisinde Berlin Üniversitesi'nde tıp ve ihtisas eğitimi görmüş olduğunu okudum. Tercümeyi (o zaman terceme deniyormuş) onun üstlenmesi çok doğal. Sadi Irmak 1990'da vefat etti.

"Pratik Jinekoloji" yani "Pratik Kadın Hastalıkları" kitabı 600 sayfanın üzerinde kaliteli bir kitap. Zamanına göre çok kaliteli parlak bir kağıda, daha doğrusu kağıtlara basılmış. Zira şekillerin ve renkli fotoğrafların/çizimlerin olduğu sayfalar ayrıca yüksek gramajlı kuşe kağıtların tek yüzlerine basılmış, ve sayfa numarası verilmeden ilgili bolümlere sokuşturulmuş (insert şeklinde). Diğer sayfalar da ithal kağıt olmalı (O zaman Türkiye'de kağıt üretilmiyordu). Çok sağlam bir dikiş cildi vardı.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin "yılanlı tıp arması" çok şık. Armada "Tıb" yazıyor, o zamanki dilde böyleydi. Aslında geçmişi 1470 yılına kadar dayanan bu fakülte 1933 yılındaki Üniversite Reformu'yla kurulmuş ilk Tıp Fakültesiydi. Kitabın basıldığı yıl Türkiye'nin tek Tıp Fakültesiydi (Ankara Tıp 1945 yılında, Ege Tıp 1955 yılında kurulacaktır). "Yılanlı tıp sembolü"nün (Hermes'in altın asası "Caduceus") kökeni Yunan Mitolojisine kadar dayanır. Ülkemizin ilk tıp kurumu olan İstanbul Tıp Fakültesi'nin birbirine dolanmış iki yılan figüründen oluşan amblemi, Ord.Prof.Dr. A. Süheyl Ünver tarafından, Selçuklu devlet adamı Atabey Ferruh’un 1235 yılında Çankırı’da yaptırdığı dârüşşifâda bulunan yılan figüründen esinlenerek çizilmiştir.

Beş yıl önce kurulan Üniversite'nin 74 numaralı yayınıymış (kitap olarak tabii). O yıllar için iyi bir rakam olmalı.

Kitap 1938'de basılmış. Bu sırada muhtemelen Atatürk hayattaydı, ve eminim ki bir nüshasını ona göstermişlerdir, zira Atatürk kitapları çok severdi ve göz bebeği Üniversite Reformu'nun bir ürününü görmek isteyeceğini tahmin ediyorum. Belki de imzalı bir nüshası Ata'ya hediye edilmiştir, zira Celâl Şengör'ün yazdığına göre Liepmann İnönü ailesinden birinin doğumunda yardımcı olmuş, Atatürk'le de konuşuyor olmalıydılar diye tahmin ediyorum.

Kitap "Mazlûm Kitabevi"nden satın alınmış. Yeri Postane Caddesi'nde olan bu kitabevi sadece "tıbbi ve fenni kitaplar" satıyormuş. Kitabın burada görülen kapak altı sayfasının en altına yapıştırılmış "kitabevi etiketi" kaliteli kalın kağıda çok şık bastırtılmış Belki de yurt dışında bastırtılmıştı, kim bilir? Acaba bu kitabevi duruyor mudur? (Yani o kadar köklü müdür?) ya da yerinde şimdi ne var? Bu arada kitabın fiyatı 230 kuruşmuş. 1938 için pahalı bir fiyat mı? Bulduğum tek kriter: 1938'de Beyoğlu'nda bir mağazada ipekli erkek gömleği 250 kuruşmuş. Bir de etiketten anlaşıldığına göre 1938'de İstanbul'da telefon numaraları 5 rakamlıymış. Yakın tarihlere kadar Anadolu'daki birçok şehrin telefon numaraları 5 rakamlıydı, demek ki İstanbul o zaman da büyük bir şehirmiş.

Bu el yazısıyla yazılmış isim, ilk sahibininin ismi mi? Yani o tarihte mi yazılmış, yoksa benim gibi sonradan satın alan biri tarafından mı yazılmış? Liepmann'ın bir asistanı olabilir mi? Sonra ona ne oldu? Bunları çok merak ederim hep.

Kitabın her sayfasında "filigran" var. İthal kağıt olduğu kesin, ancak rastgele ithal edilmemiş anlaşılan, sanırım yurt dışındaki bir kağıt fabrikasına özel olarak ısmarlanmış ve kağıda özel olarak filigran koydurtulmuş. Filigran tıpkı kağıt banknotlarda olduğu gibi "resmi bir filigran". Sayfalar ışığa tutulduğunda bir "ay yıldız" ve "Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti" ibaresi ortaya çıkıyor. Filigran sayfaların sağında hem üstte hem de altta iki yerde görülüyor. Acaba bu durum o yıl basılan her kitapta var mıydı? Acaba ülkeye kaçak kağıt girişini önlemek için hükûmet kendi ithal ettiği filigranlı kağıt kullanımını mecbur mu tuttu?
İstanbul Üniversitesi o yıllarda

Son düzenleme: