Ergani

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,617
79,654
NeverLand
8630.jpg

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Diyarbakır İli’ne bağlı ilçe olan Ergani’nin, kuzeyinde Elazığ, kuzeydoğusunda Dicle, doğusunda Merkez ilçe, güneyinde Şanlıurfa, batısında Çermik, kuzeybatısında da Çüngüş ilçeleri bulunmaktadır. İlçe Dicle havzasında olup, kuzeyi dağlık, güneyi de düzlüklerden oluşmaktadır. Kuzeydeki engebeli yapı, Güneydoğu Toroslarının uzantısıdır. Dicle Irmağı ve kollarının suladığı ilçe topraklarının en önemli düzlüğü Ergani (Gevran) Ovasıdır. Devegeçidi baraj Gölünün bir bölümü de ilçenin sınırları içerisindedir. Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) Kralkızı Barajının göl alanı da ilçenin kuzey kesimindedir.

Diyarbakır’a 55 km. uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 1.489 km2 olup, toplam nüfusu 78.603’tür.

İlçenin ekonomisi tarım, hayvancılık, madencilik, ticaret ve taşımacılığa dayalıdır. Yetiştirilen başlıca ürünler, buğday, arpa, mercimek, nohut, pamuk, ayçiçeği, sebzecilik ve meyveciliktir. Ayrıca ilçede şaraplık üzüm yetiştirilir ve bunlar Diyarbakır ve Elazığ’daki fabrikalara yollanır. Hayvancılıkta koyun, kıl keçisi yetiştirilir. Sığır besiciliği pek fazla gelişmemiştir. Sanayi kuruluşları arasında çimento ve un fabrikaları bulunmaktadır. Taşımacılığın oldukça geliştiği ilçede madencilik de yapılmaktadır.

Ergani,Yukarı Mezopotamya’nın sayılı yerleşim birimlerinden biri olup, Akranya, Erkenin, Erkanikana, Yanari, Zülkarneyn , Arsania, Urhana, Aşat isimleri ile anılmıştır.

955015.jpg

Ergani yöresinde arkeolojik kazılar XIX.yüzyılda başlamış ve günümüze kadar da devam etmiştir. İlçenin 7 km. güneybatısındaki Sesverenpınar (Hılar) Köyü’ndeki Çayönü’nde yapılan araştırmalar yöredeki yerleşimin MÖ.7250-6750 yılları arasında başladığını göstermiştir. Burası insanın yerleşik düzene geçiş sürecini en iyi yansıtan bir arkeoloji merkezidir. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Kürsüsü’nden Prof.Halet Çambel ile Chicago Oriental Institute adına Prof.Dr.Robert J.Braidwood, 1963 yılında kazı çalışmalarına başlamış, 1986’dan sonra da Prof. Mehmet Özdoğan tarafından sürdürülmüştür. Bu bölgede, günümüzden 10.000 ile 5.000 yıl öncesi arasında kalan 5.000 yıllık dönemi ortaya koymuştur. Burada Neolitik Çağa ait örme yuvarlak evler, basit kulübeler ortaya çıkarılmıştır. Çayönü kazılarında bulunan en görkemli yapı “Saltaşlı Yapı” olarak bilinen yaklaşık 10 metre genişliğinde, yüzeyleri düzletilerek parlatılmış, iri kalker bloklarından olan anıtsal yapıdır. M.Ö.1220 tarihinde Büyük Hitit İmparatorluğu dağılınca, bir takım beyliklere ayrılmıştır. Asur Krallığı devrinde Ergani Asur devletine bağlı kendi başına egemen bir şehir olarak kalmıştır.

Ergani MÖ.XI.yüzyılda Asurluların egemenliğinden sonra, Makedonyalılar buraya hakim olmuş, İskender’in ölümünden sonra da yöre, Seleukosların, Partların ve Romalıların arasında el değiştirmiştir. Bizanslılar ve Araplar çoğu kez burasını ele geçirmek için karşı karşıya gelmişlerdir. Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra, 1240’da Anadolu Selçukluları buraya egemen olmuştur. Timur’un Anadolu istilasından sonra Ergani Akkoyunluların başkenti olmuş, XVI.yüzyılda kısa bir süre Safevi egemenliğinde kalmış, 1515’te de Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. XIX.yüzyılın sonlarına doğru bugünkü kentin yerinde Osmaniye ismiyle yeni bir kent oluşmuş ve eski Ergani sönükleşmiştir. Ancak buraya verilen Osmaniye ismi Adana’daki Osmaniye ile karışmış ve Cumhuriyetin ilânından sonra yeniden Ergani ismi verilmiştir.

Ergani’de günümüze gelebilen tarihi eserler olarak Hz.Meryem Kilisesi bulunmaktadır.

Erkanikana (Ergani)

Yukarı mezopotamya’nın sayılı yerleşim birimlerinden biri olan Ergani, Akranya, Erkenin, Erkanikana, Yanari, Zülkarneyn, Arsania, Urhana, Aşat isimleri ile anılmıştır. M.Ö.1220 tarihinde Büyük Hitit İmparatorluğu dağılınca, bir takım beyliklere ayrılmıştır. Asur Krallığı devrinde Ergani Asur devletine bağlı kendi başına egemen bir şehir olarak kalmıştır.

Ergani,Yukarı Mezopotamya’nın sayılı yerleşim birimlerinden biri olup, Akranya, Erkenin, Erkanikana, Yanari, Zülkarneyn , Arsania, Urhana, Aşat isimleri ile anılmıştır.

Ergani yöresinde arkeolojik kazılar XIX.yüzyılda başlamış ve günümüze kadar da devam etmiştir. İlçenin 7 km. güneybatısındaki Sesverenpınar (Hılar) Köyü’ndeki Çayönü’nde yapılan araştırmalar yöredeki yerleşimin MÖ.7250-6750 yılları arasında başladığını göstermiştir. Burası insanın yerleşik düzene geçiş sürecini en iyi yansıtan bir arkeoloji merkezidir. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Kürsüsü’nden Prof.Halet Çambel ile Chicago Oriental Institute adına Prof.Dr.Robert J.Braidwood, 1963 yılında kazı çalışmalarına başlamış, 1986’dan sonra da Prof. Mehmet Özdoğan tarafından sürdürülmüştür. Bu bölgede, günümüzden 10.000 ile 5.000 yıl öncesi arasında kalan 5.000 yıllık dönemi ortaya koymuştur. Burada Neolitik Çağa ait örme yuvarlak evler, basit kulübeler ortaya çıkarılmıştır. Çayönü kazılarında bulunan en görkemli yapı “Saltaşlı Yapı” olarak bilinen yaklaşık 10 metre genişliğinde, yüzeyleri düzletilerek parlatılmış, iri kalker bloklarından olan anıtsal yapıdır.

M.Ö.1220 tarihinde Büyük Hitit İmparatorluğu dağılınca, bir takım beyliklere ayrılmıştır. Asur Krallığı devrinde Ergani Asur devletine bağlı kendi başına egemen bir şehir olarak kalmıştır.

Ergani MÖ.XI.yüzyılda Asurluların egemenliğinden sonra, Makedonyalılar buraya hakim olmuş, İskender’in ölümünden sonra da yöre, Seleukosların, Partların ve Romalıların arasında el değiştirmiştir. Bizanslılar ve Araplar çoğu kez burasını ele geçirmek için karşı karşıya gelmişlerdir. Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra, 1240’da Anadolu Selçukluları buraya egemen olmuştur. Timur’un Anadolu istilasından sonra Ergani Akkoyunluların başkenti olmuş, XVI.yüzyılda kısa bir süre Safevi egemenliğinde kalmış, 1515’te de Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. XIX.yüzyılın sonlarına doğru bugünkü kentin yerinde Osmaniye ismiyle yeni bir kent oluşmuş ve eski Ergani sönükleşmiştir. Ancak buraya verilen Osmaniye ismi Adana’daki Osmaniye ile karışmış ve Cumhuriyetin ilânından sonra yeniden Ergani ismi verilmiştir.

Çayönü Örenyeri

Güneydoğu Anadolu Projesinin temel noktalarından birisi de Çayönü’nde yapılan kazılardır.

Bu bölge, insanlık tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olup, insanın yerleşik düzene geçiş sürecini en iyi yansıtan bir yerdir.

Çayönü’nde ilk defa İstanbul Üniversitesi Prehistorya Kürsüsü’nden Prof.Halet Çambel ile Chicago Oriental Institute adına Prof.Dr.Robert J.Braidwood, 1963 yılında kazı çalışmalarına başlanmış, 1986’dan sonra da Prof. Mehmet Özdoğan tarafından sürdürülmüştür. Çalışmalar 1991 yılına kadar sürmüştür. Bu bölgede, günümüzden 10.000 ile 5.000 yıl öncesi arasında kalan 5.000 yıllık dönemi ortaya koymuştur.

Çayönü’nde yaklaşık 8000 m2’lik bir alanda çalışılmıştır. Neolitik Çağa ait örme yuvarlak evler, basit kulübeler ortaya çıkarılmış ve burada duvar üst örtü, kapı, kerpiç gibi Anadolu mimarisinin geleneksel ögelerinin nasıl ortaya çıktığı ve geliştiği açıkça izlenebilmektedir.

00447881.jpg

Çayönü kazılarında bulunan en görkemli yapı “Saltaşlı Yapı” olarak bilinen yaklaşık 10 metre genişliğinde, yüzeyleri düzletilerek parlatılmış, iri kalker bloklarından olan anıtsal yapıdır. Bu yapıda hücreler ve iskeletler bulunmuştur. Ele geçen eserler arasında çok sayıda ve değişik türlerde obsidyenden yapılmış aletler bulunmaktadır.

Burada ortaya çıkan ilginç bir nokta da madenciliğin, kilden yapılmış eserlerden önceki tarihlere ait oluşudur. Bunun nedeni de Çayönü yerleşmesinin doğal bakır yataklarına yakın konumda oluşu, ilk neolitik insanının bunları kullanmış oluşudur.

Hz.Meryem Kilisesi

Diyarbakır Ergani ilçesinde bulunan Hz. Meryem Kilisesi Zülküfül Dağı’nın doğusundaki bir tepededir. Polonyalı gezgin Simeon Seyahatnamesinde bu kiliseden söz etmiştir.

Günümüzde yıkılmış olan kilise kâgir, kubbeli ve büyük bir yapı idi.
 
Üst