Elbistan İlçesi

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
6,997
11,636
elbistanmd3.jpg

Akdeniz, iç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgelerin kesiştiği yerde, Kahramanmaraş iline bağlı bir ilçe olan Elbistan’ın kuzeyinde, Darende ve Gürün ilçeleri, güneyinde Nurhak ve Ekinözü ilçeleri, doğusunda Malatya ili, Doğanşehir ve Akdağ ilçeleri, batısında da Afşin ve Göksun ilçeleri yer almaktadır.İlçe toprakları Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Fırat bölümünde yer almakta olup, Türkiye’nin dördüncü büyük ovası olan ve kendi adı ile anılan Elbistan Ovasında (2.547 km2) kurulmuştur. Elbistan Torosların uzantısı olan Şardağı’nın (2.200 m.) eteklerinde kurulmuştur. İlçe topraklarını Binboğa (2.935 m.), Berit Dağı (3.054 m.), Nurhak Dağı (3.090 m) ve Hizanlı Dağı (2.256 m.) engebelendirmektedir. İlçe alanının büyük bir bölümünü kaplayan Elbistan Ovası tektonik bir deprem sonucu oluşmuştur. Bu yüzden de ova tabanı üçüncü zaman (Neojen) katmanlarını taşıyan kalın bir alüvyon tabakasının üzerindedir. Ova yer altı suları bakımından zengin olup, aynı zamanda da gevşek bir zemine sahiptir. Elbistan Ovası ile ilçenin kuzey ve doğusundaki dağlar arasında yükseklikleri 1.500-2.000 m. arasında değişen platolar yer almaktadır.

pinarba1cn5.jpg

İlçe topraklarını Elbistan yakınında Pınarbaşı’ndan doğan Ceyhan Nehri sulamaktadır. Ayrıca Ceyhan Nehrini besleyen Söğütlü, Hurman, Sarsap ve Göksun çayları gibi çok sayıdaki çay ve dereler Elbistan Ovasını tarım yönünden verimli kılmıştır.

Elbistan’ın bitki örtüsü çoğunlukla bozkırlardır. Su kenarlarında kavak ve söğüt ağaçları yaygındır. Yükseklerde az da olsa meşe ve ardıç ağaçlarının bulunması yıllar önce dağların ormanlarla kaplı olduğunu göstermektedir. İl merkezine 163 km. uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 2.547 km2 olup, toplam nüfusu 141.266’dır.

İlçenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Kahramanmaraş’ın en önemli tarım alanı olan Elbistan Ovası’nın büyük bir bölümünde buğday ekilmektedir. Onun dışında arpa, baklagiller, nohut, fasulye, şeker pancarı, ayçiçeği, bağcılık, elma, kayısı, Antepfıstığı yetiştirilmektedir. Elbistan’da temel geçim kaynaklarından olan hayvancılık da 1970’lerden sonra daha gelişmiştir. Dağlık yörelerde kıl keçisi, ovalarda ise koyun ve sığır yetiştirilir.

Elbistan ile Afşin ilçeleri arasındaki geniş alanlarda linyit yatakları bulunmaktadır. Türkiye’nin en büyük yatırımlarından biri olan Afşin-Elbistan Termik Santrali bu linyitleri kullanmaktadır. Ayrıca ilçe topraklarında demir yatakları rezervleri de bulunmaktadır.

Tarihçesi

Elbistan’da ilk yerleşim tarih öncesi çağlarda başlamıştır. İlçe merkezinin kuzeyindeki İkizin Mağarasında Üst Paleolotik ve Neolitik Çağlara ait buluntularla karşılaşılmıştır. Ayrıca ilçenin 10 km. kadar kuzeybatısındaki Kara Höyükde yapılan kazılar yörenin Asur ve Hititler zamanında önemli bir yerleşim merkezi olduğunu göstermiştir. Bu kazılarda yörenin Asur ticaret kolonilerinin ve Geç Hitit İmparatorluğu döneminin kalıntıları ortaya çıkmıştır. Bunlar MÖ.2000’e tarihlenen hiyeroglifli resimler, damga mühürleri, bulleler (mühür baskıları) ve Suriye’ye özgü silindir mühürlerdir. Hitit ve Geç Hitit dönemlerine ait tabakalarda ise, Hitit kültürünü yansıtan çanak-çömlek parçaları, ritonlar (kutsal içki kapları), hiyeroglifli ve hiyeroglifsiz mühürler, süs eşyaları ve küçük figürinler bulunmuştur.

00071051uo6.jpg


Elbistan Ovası’nda bu höyüklerin dışında henüz araştırılmamış başka höyükler de bulunmaktadır. Yöredeki Til (Akbayır), Kara Elbistan (eski Elbistan), Ozan (Doğanköy), Mehre, Celeği(Ekinözü), Hunu(Arıtaş) ve Efsus(Afşin) höyüklerinde yapılan araştırmalar da yörenin MÖ.4000’lere kadar indiğini işaret etmektedir. Bölgede, Arabisus(Afşin), Hunu(Arıtaş), Tandaris(Tanır) gibi antik kentlere ait kalıntılar da bulunmaktadır.

Eski Elbistan’ın bulunduğu yer olan Karaelbistan çeşitli kaynaklarda Ablasta, Ablastayn, Ablistan isimleri ile geçmektedir. Bölgede Alatlar, Sümerler, Persler, Makedonyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, memlûklular, Moğollar ve Dulkadiroğulları hakim olmuş, zaman zaman da Arap akınlarından etkilenmiştir. Yöre uzun süre Persler ve Kapadokya Satraplığı egemenliği altında kalmıştır.

Elbistan’ın stratejik konumu, Anadolu ile Mezopotamya arasında bir geçiş noktası oluşundan ötürü, sürekli akınlara uğramıştır. Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra, Bizanslı komutan Filaretos 1072-1073 yıllarında Anadolu’nun bir kısmı ile birlikte Elbistan’ı da ele geçirmiş, 1073’te Hunu (Arıtaş) şehrinde Ermeni rahipleri toplayarak burasını dini bir merkez yapmıştır. Ardından 1085’te Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın komutanlarından Emir Buldacı yöreyi Selçuklu topraklarına katmıştır. 1097-1098’de Haçlı ordusu bölgeye yeniden hakim olmuş ve yönetimi Selçuklulardan alarak, Bizanslı şövalye Pieerre Daulps’a vermiştir. Ancak bu durum çok fazla sürmemiş, 1105’te Selçuklu sultanı Kılıç Aslan tarafından alınarak Vezir Ziya Al-Din Muhammed’e teslim edilmiştir. Sultan Kılıç Aslan’ın ölümünden sonra Antakya prensi Taner, Elbistan’ı işgal etmiş, 1111’de Selçuklulardan Malik Tuğrul Aslan’ın atabeği İl Arslan tarafından geri alınmıştır. Elbistan 1124’te Emirgazi Bin Danişmend’in eline geçmiş, Selçuklu sultanı Mesut tarafından yeniden geri alınmıştır. Selçuklular ile Danişmendliler arasında bu çekişme uzun süre devam etmiştir. 1201’de Süleyman Şah burasını alarak, doğrudan doğruya merkeze bağlı bir vilayet konumuna getirmiştir. Bundan sonra bütünXIII.yüzyıl boyunca Elbistan başkent olan Konya’dan tayin edilen valiler tarafından idare edilmiştir.

XIII.yüzyılda Sultan Malik Al Zahir Baybars’ın Moğollarla burada savaşmış, bundan sonra Anadolu’ya hakim olan Moğolların yönetimine giren Elbistan; 30 yıl kadar Moğol valilerince yönetilmiştir.

Dulkadiroğullarının kuruluşundan sonra Elbistan 130 yıl bu beyliğin başkenti olmuştur. Dulkadiroğulları Osmanlılarla memluklar arasında bir tampon devlet niteliğinde olduğundan, bazen Osmanlılara, bazen de Memluklara bağımlı kalmıştır. Elbistan yöresi Yavuz Sultan Selim’in Dulkadiroğulları Beyliği’ne son vermesi ile Osmanlı topraklarına katılmıştır (1515).
Kanuni Sultan Süleyman döneminde Zulkadiriye eyaletinin merkez sancağı olan Maraş’a bağlı bir kaza konumunda idi.

Tanzimatın ilanına kadar (1839) Elbistan, Maraş’a bağlı önemsiz bir kaza konumunda idi. Osmanlıların 1866’da yapmış oldukları idari bir düzenleme ile lağvedilerek Halep eyaletine bağlı sancak konumuna getirilmiştir. I.Dünya Savaşı’ndan sonra Maraş ile birlikte Elbistan’da önce İngilizlerin, sonra da Fransızların işgaline uğramıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında Kuvayi Milliye’nin önemli bir merkezi konumundaydı. Elbistanlı gönüllüler milis teşkilatı kurmuşlar, Kahramanmaraş ile Gaziantep’in Fransız işgalinden kurtarılmasında büyük pay sahibi olmuşlardır. Cumhuriyetin ilanından sonra Maraş’a bağlı ilçe durumunu sürdürmüştür.

Elbistan’da günümüze gelebilen tarihi eserler arasında;

Çarşı Atik Cami
Ulu Cami
Himmet Baba Camisi
Kuruhan
Kız Kalesi
Himmet Baba Türbesi
Şapeller bulunmaktadır.


Ulu Cami

00070746jv2.jpg


Kahramanmaraş Elbistan ilçesinin Güneşli Mahallesi’nde bulunan Elbistan Ulu Camisi’nin giriş kapısı üzerinde kitabesi bulunmamaktadır. Bununla beraber, Osmanlıların Elbistan’ı ele geçirdikten sonra, XVI.yüzyılda yaptırıldığı sanılmaktadır.

Camide bulunan 1239-1240 tarihli sülüs yazılı bir kitabede Selçuklu Sultanı II.Gıyaseddin Keyhüsrev’in ve Emir Mübarizeddin Cavlı’nın isimleri geçmektedir. Araştırmacılara göre bu kitabeler bir başka yapıdan buraya getirilmiştir. Cami üzerindeki kitabelerden 1520-1566, 1815-1816, 1922 ve 1932 yıllarında onarıldığı anlaşılmaktadır.

Elbistan Ulu Camisi mimari yönden klasik merkezi plan şemasını yansıtan bir örneğidir. Bu bakımdan merkezi plan tipinin daha sonra geliştirilecek, klasik hale dönüştürülecek erken uygulamalarından örnektir.

Cami kuzey-güney doğrultusunda, kesme taş, mermer, tuğladan yapılmıştır. Cami, son cemaat yeri ile birlikte 21.95x28.12 m. ölçüsünde dikdörtgen planlı bir yapıdır. Caminin önünde, doğu batı yönünde dikdörtgen planlı bir son cemaat yeri bulunmaktadır. İbadet mekanı birbirlerine kemerlerle bağlanmış dört paye ile üç bölüme ayrılmıştır. İbadet mekanı 17.97x18.04 m. ölçüsündedir. Üzeri sekiz köşeli kasnak üzerine oturan merkezi bir kubbe ile örtülüdür. Bu kubbe mihrap ve iki yan kenardaki altı köşeli kasnaklı kubbelerle desteklenmiştir. Merkezi kubbenin her yüzünde yuvarlak kemerli birer pencere bulunmaktadır.

Güney duvarının ortasında bulunan mihrap yedi cepheli olup, beş sıralı mukarnasla sonuçlanır. Mihrapta kullanılan çift renkli taşlarla renkli bir görünüm sağlanmıştır. Minber mermerdendir. Mihrabın iki yanında birer, uzun kenarlarda da alt sırada birer pencere ile aydınlatılmıştır. Üst sırada simetrik olmayan bir şekilde ikişer pencere bulunmaktadır. Caminin içerisi XIX.-XX.yüzyıl onarımlarında kalem işleri, bitkisel bezemeler ve yazı frizleri ile doldurulmuştur.

Caminin kuzeybatı köşesinde kübik bir kaide üzerine, pahlı, pabuçluklu, silindirik gövdeli, tek şerefeli, konik külahlı, bodur bir minaresi bulunmaktadır. Erken devir özellikleri gösteren minare 1834 yılında halk tarafından onarılmıştır.


Çarşı Atik Camisi

00071068fj1.jpg


Kahramanmaraş Elbistan ilçesinde, çarşı içerisinde bulunan Çarşı Atik Camisi Alaüddevle zamanında, XVI.yüzyılın başlarında yapılmıştır. Caminin mimarı bilinmemektedir.

Cami kesme taş ve yer yer tuğladan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır. İbadet mekanı sütunlarla üç sahna ayrılmış, bunlar üst örtü olan tavanı desteklemektedir. Mihrap yuvarlak bir niş şeklinde olup, orijinalliğinden uzaklaşmıştır. Üst örtü ahşap kırma çatı ile kapatılmıştır.

Camiye bitişik olan minare orijinalliğini korumuştur. Dikdörtgen bir kaide üzerine Türk üçgenlerinin yardımı ile taştan yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli gövdeye geçilmektedir. Kahramanmaraş camilerinde olduğu gibi bu caminin de şerefesi balkon şeklindedir. Minare ve cami Hatay Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nce 1997-2005 yılları arasında yapılan onarımla yenilenmiştir.


Himmet Baba Camisi

Kahramanmaraş Elbistan ilçesinde bulunan Himmet Baba Camisi’nin kitabesi bulunmadığından ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Yapı üslubundan kesin olmamakla beraber XIV.yüzyılın sonlarına tarihlendirilmektedir. Burada öncelikle Himmet Baba’nın türbesi yapılmış, daha sonra bu cami eklenmiştir.

Cami moloz taştan yapılmış, kareye yakın dikdörtgen planlı olup üzeri içten kubbe, dıştan da konik bir çatı ile örtülmüştür.

Alıntıdır. bakunin tarafından düzenlenmiştir.
 
Üst