
Genel Bilgiler
Yüzölçümü: 2593 km2(göller dahil değildir)
Nüfus: 314.266 (2000)
İl Trafik No: 81
Düzce Batı Karadeniz’in tek antik kenti olarak ayakta kalan, tarihi M.Ö. 1390 - 800 yılları arasında hüküm süren Eti Medeniyeti'ne uzanan, Orhan Gazi komutanlarından Konuralp Bey tarafından 1323’de Osmanlı topraklarına katılan; günümüzde önemli idari, ekonomik ve sosyal gelişmelerle hep yükselme yolunda ve birçok alanda gelişimini sağlayacak alt yapısı mevcut; 17 Ağustos ve 12 Kasım Depremleri'nden sonra kısa sürede toparlanacak güçte olan bir ilimizdir.
Bütün Anadolu’yu büyük merkezlere bağlayan ve özellikle Ankara – İstanbul gibi iki büyük kent arasında, TEM otoyolu güzergahında Ankara ve İstanbul’a ön bahçe özelliğindedir. Başkent Ankara’ya en kısa mesafede denizi olan yerimiz Akçakoca’dır. Mavi ile yeşilin kucaklaştığı, Karadeniz sahilleri, büyük alanları kaplayan zümrüt ormanları, sayısız gölleri ve yaylaları, kaplıcaları, tarihi zenginlikleri saklayan; diğer taraftan büyük milletimizin çok zengin gelenek ve güzelliklerini sürdüren bir ilimizdir.
Yağmur ormanları olarak adlandırılan ormanları, birbirinden güzel yaylaları, tabiat harikası Samandere ve Güzeldere Şelaleleri, Efteni Kuş Cenneti, mağaraları, kaplıcaları, akarsuları ve Batı Karadeniz Bölgesi'nin ayakta kalan tek antik kenti Prusias – Konuralp Müzesi ile görülmeye değer,çok güzel bir şehrimizdir.
Tarihçesi
Düzce'nin tarihi 14. yy'dan daha gerisine dayanmamaktadır. Ancak Düzce’nin 8 km kuzeyinde yeralan Konuralp kasabasının tarihi MÖ 3. yy' a kadar dayanmaktadır. Konuralp'in mevcut arkeolojik eserlerden saptandığı kadarıyla zengin bir tarihi vardır. Konuralp M.Ö. 74 yılına kadar Bilecik, Bolu, Kocaeli ve Sakarya şehirlerini kaplayan bir alanda hakimiyet süren BITHYNIA Devleti'nin önemli şehirlerinden birisiydi ve adıda 'Prusias Pros Hypios (Melen Kenarındaki Prusias)'dı. M.Ö. yılında, kısa bir süre Pontus istilasına uğrayan şehir, aynı yıl Roma hakimiyetine girdi.
Roma devrinde şehir Latin kültürünün tesiri altında kaldı, adıda ' Prusias ad Hypium' olarak değişti. Roma devrinde şehirde Hıristiyanlık hakimiyeti hüküm sürdü. 395'de Roma İmparatorluğu ikiye bölününce şehir Doğu Roma İmparatorluğu’nun sınırları içinde kaldı.
Osman Gazi'nin komutanlarından Konuralp Bey, Düzce ve çevresini Osmanlı topraklarına katma emrini aldı. Bunun üzerine 1321-1323 yılları arasında bu yöredeki Bizans tekfurları ile yaptığı savaş sonunda DÜZBAZAR (Düzce Ovası)’ı ve Bizans Prusias'ını fethetti.
Düzce'nin ilk yöneticileri Konuralp Bey, Sungur Bey, Şemsi ve Gündüz Alp'tir.
14.yy.dan itibaren bu bölgeye Konuralp ili ve kısaca 'Konrapa' denmiştir. Konrapa Bolu'nun fethinden sonra, Bolu Sancağına bağlı bir nahiye haline geldi.
16.yy.ın ikinci yarısında Düzce kalabalık köyler tarafından 'pazar' mahali olarak seçilmiş ve o yüzdende ova ortasındaki köye 'Düzce Pazarı ' denilmiştir.
Düzce; Osmanlı İmparatorluğu döneminde donanmanın kereste gereksinimini karşılamada önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca İstanbul'u, Sivas ve Erzurum'a bağlayan yolun üzerinde olması Düzce'nin önemini arttırmıştır.
18. ve 19. yy.da Düzce ayanların kontrolü altında yaşamıştır.
Abdüllaziz ve Abdülmecit döneminde, Kafkasya'dan, Doğu Karadeniz'den, Doğu Anadolu'dan ve Rumeli'den gelen göçmenler Düzce'nin nüfusunun artmasında ve şehrin büyümesinde önemli rol oynamışlardır. Hükümet yeni gelenlere ücretsiz toprak sağlamıştır. Düzce'ye göç eden Türkler; Çerkez, Abhaz, Laz, Gürcü, Ordulu, Hemşinli, Batumlu, Hopalı, Tatar, Boşnak, Arnavut ve Bulgaristanlı…gibi geldikleri yerlerin isimleri ile anılmışlardır.
Düzce'nin arz etmeye başladığı ticari önem karşısında Rum ve Ermenilerinde şehre yerleşmesiyle birlikte renkli bir sosyal yapı ortaya çıkmıştır.
2. Abdülhamit döneminde Düzce'ye bağlı 137 köy vardı ve 6618 hane ile 36.088 nüfus yaşıyordu.
1869 yılına kadar Düzce nahiye olarak Göynük'e bağlıydı. 1870 yılında kaza oldu ve Kastamonu vilayetinin Bolu Sancağı'na bağlandı.
Düzce'de yaşayan Abhazların ileri gelenlerinden Elbuz Bey ailesinden Behice Hanım saraya giderek 2. Abdulhamit'le evlendi.
1915 yılında hükümetin emriyle Düzce'deki Ermeni Mahallesi (İcadiye Mahallesi) boşaltıldı.
30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasıyla Fransız askerleri komşu kazalara kadar çıkartma yaptılar. Bu dönemde Bulgaristan göçmeni Nuri Bey, Düzce Müdafa-i Hukuk Cemiyetini kurdu.
Milli Mücadele döneminde Düzce'de haraketli askeri ve siyasi gelişmeler yaşandı.
Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Düzce ilçesi Bolu vilayetine bağlandı. Düzce'nin ilk Kaymakamı Midhad Kemal Bey'dir.
Cumhuriyet dönemi boyunca, Düzce sanayi ve ticari alanda sürekli bir gelişme ve büyüme yaşadı. Düzce’nin güçlü ekonomik yapısının yanında sosyal faaaliyetler alanında sürekli bir hareketlilik yaşanmaktadır. Bu özellikleri itibariyle Düzce tarih sayfasına 1950’den itibaren “İL” olarak geçme isteğinde bulunmuştur.
Düzce 1944 Düzce Depremi, 1957 Abant Depremi, 1967 Adapazarı Depremi ve 17 Ağustos Körfez Depremlerinden büyük ölçüde etkilenmiştir. 12 Kasım Düzce Depremi ise şehri yerle bir etmiştir.
Deprem yaralarının daha kolay ve hızlı sarılabilmesi amacıyla Bakanlar Kurulu kararınca Düzce “Türkiye’nin 81. ili” olmuştur.
İLÇELER:
Düzce ilinin ilçeleri; Akçakoca, Cumayeri, Çilimli, Gökyaka, Gümüşova, Kaynaşlı ve Yığılca'dır.
Akçakoca: Akçakoca, Karadeniz Bölgesi, Batı Karadeniz Bölümü'nün en batısındadır.
İç Anadolu’nun denize açılan en yakın penceresi konumunda, yeşil ve mavinin kaynaştığı şirin bir tatil beldesidir. Yöre insanı fındıkçılık, balıkçılık ve turizm ile geçinir. Ankara ve İstanbul metropolleri arasında yer alır. Yöre tarihi ve doğal güzelliklerine alabildiğine sahip çıkmış, sıcak misafirperverliği, her mevsim bulunan tatlı su ve deniz balığı ve alabalık üretimi ve tesisleriyle, yaylalarında doğal yetişen canlı alabalığıyla, fındığı, meyvesi, dağ çileği, meşhur kestane balı, özellikle kemik hastalıklarına iyi gelen şifalı kumsalları, denizi ve folklorik özellikleriyle her bütçeye uygun bir dinlence ve eğlenceyi birlikte sunar.
Bilinen tarihi M.Ö. 1112’ye dayanan Akçakoca; tarih içinde Diapolis, Akçaşar, Akçaşehir isimlerini almış; 1934 yılında bölgenin fatihi olarak bilinen Osmanlı komutanı Akçakoca Bey'in ismiyle anılmaya başlamıştır. En yeşil, en mavi, en farklı, en lezzetli, en ucuz, en keşfedilmemiş şehrimizde, en sıcak bir şekilde misafir edilmeniz için hepinizi Düzce ve Akçakoca’yı keşfetmeye davet ediyoruz.
Gölyaka: Gölyaka ilçesi Batı Karadeniz Bölgesi, batı sınırları içerisinde Düzce İli'nin en batı ucunda yer almaktadır. Gölyaka su kaynakları, yaylaları ve ormanlarıyla bir çekim merkezi olarak kendisini göstermektedir.
Cumayeri: Düzce’nin kuzeybatısında yer alan Cumayeri İlçesi Aralık 1999’da Düzce’nin il olmasıyla birlikte bu ile bağlanmıştır.
Çilimli: Çilimli Batı Karadeniz Bölgesi'nde yer almakta olup, doğusunda ve güneyinde Düzce İli, batısında Cumayeri İlçesi ve kuzeyinde Akçakoca İlçesi bulunmaktadır.Özellikle kış aylarında Düzce Ovası’nda görülen sis tabakasına Çilimli ve civarında rastlanılmamaktadır, bu nedenle yerleşim alanı olarak ideal bir konumdadır.
Gümüşova: İlçe Düzce İline 18 km. mesafede olup Düzce Ovası'nın bitişiğindedir. Avlanmanın serbest olduğu dönemlerde ilçeden geçen Melen Çayı’nda balık avcılığı yapılmaktadır. İlçe fındık, çay, kayın ve ceviz gibi Karadeniz iklimine has bitki dokusuna sahiptir.
Kaynaşlı: Kaynaşlı, İstanbul-Ankara yolu üzerinde, Düzce Ovası’yla birleştiği boğazda kurulmuştur.
12 Kasım 1999’da meydana gelen Düzce depreminde Kaynaşlı yerle bir olmuştur. Uzun fay kırıklarının ve çatlaklarının oluştuğu ilçede 313 kişi hayatını kaybetmiş, 544 kişide yaralanmıştır.12 Kasım depreminde Kuzey Anadolu fayı kırığı Kaynaşlı’da son bulmuştur. Fayın ucunda bulunan Kaynaşlı bu nedenle 12 Kasım depreminden en fazla etkilenen yerleşim yeridir. Şehirde bulunan binaların %90’ından fazlası hasar almıştır.
Yığılca: Batıdan Düzce ili ve Akçakoca ilçesi, güneyden Kaynaşlı İlçesi ve Bolu İli, kuzeyden Zonguldak İlinin Alaplı İlçesi, doğudan Bolu İlinin Mengen İlçesi ile çevrili bulunmaktadır.
Yöre Mutfağı
Düzce,Türk kültürünün çeşitliliği açısından oldukça zengin; nüfüsu, Kafkas göçmenleri ve Doğu Karadeniz’den gelen ve yerleşik halktan oluşmuş bir Cumhuriyet şehrimizdir.
Akçakoca; melengüççeği, dardar pilavı, ısırgan yemeği ile ünlüdür ve balık çeşiti açısından da oldukça zengindir.
Yerli Türklerin; gözleme, kaymaklı ekmek tatlısı,
Karadenizlilerin; laz böreği, yoğurtlu mısır ekmeği, pancarlı pide, keşkeş,
Çerkezlerin; Çerkez tavuğu, lepsisi, mamursası, haluju meşhurdur.
Arnavutların; Arnavut ciğeri ve böreği,
Tatarların; şıl börek, göbete mantısı,
Muhacirlerin; katlama, sarıburma ve su böreği,
Boşnakların; Boşnak tatlısı,
Düzce köftesi, şıra, külbastı , kestane, fndık, dağçileği ve reçeli Düzce'ye gidince tadılması gereken yiyeceklerdendir.
El Sanatları
El sanatlarıyla ilgili pek çok gelişmiş iş yeri, atölye ve Tarım Bakanlığı'na bağlı El Sanatları Kooperatif Merkez Okulu vardır. Unutulan veya gündemdeki yöresel el sanatları ile ilgili her türlü işlemecilik atölyeleri vardır. Ayrıca satış reyonları da mevcuttur. Özellikle ağaç sanayii gelişmiş olduğu için; ağaç üzerine her türlü işlemeler yapılmaktadır. Yol boyu tesislerde bunların pazarlaması yapılmaktadır.
Ayrıca silah sanayii de özellikle av tüfeklerinde ve tabanca işlemelerinde tanınır. El yapımı silah işlemeciliği ve el yapımı av tüfeklerinde de oldukça gelişmiştir.
Müzeler ve Örenyerleri
Konuralp Müzesi: Batı Karadeniz'in tek antik kenti olan Konuralp, Düzce'nin beldesi ve iç içe antik Roma kenti olan " Prusias Ad Hypium" üzerine kurulmuştur. Konuralp Müzesi'nde, 1825 adet arkeolojik, 456 adet etnoğrafik, 3837 adet sikke olmak üzere toplam 6118 adet eser bulunmaktadır. Bu eserler müze bahçesi, arkeoloji, etnoğrafya, taş eserler salonları ile sikke bölümlerinde sergilenmektedir.
Akçakoca Ceneviz Kalesi
Akçakoca ilçesinin batısında, ilçe merkezine 3 km. uzaklıkta bir burun üzerindedir. Moloz taşlarla inşa edilmiş olan kalenin, kara tarafında giriş kapısı ve yanında da yüksek bir kulesi bulunmaktadır. Deniz tarafındaki duvarları tamamen yıkılmış olan kalenin içinde, bir su sarnıcı bulunmaktadır. Kalenin Cenevizliler tarafından yapıldığı söylenmekte ise de, bu durum belgelenmiş değildir. Kale piknik ve mesire alanıdır. Gelen misafirler, hem doğa hem denizle baş başa bir ortamda piknik yapıp; mavi bayraklı Kale Plajı'nda denize girebilirler ve kaleye şehir merkezinden ulaşım her zaman mümkündür.
Mağaralar
Sarıkaya Mağarası:
Yığılca ilçesindedir. Genişliği 80 m. boyu 75 m. tavan yüksekliği 15-40 metreler arasında değişen giriş bölümündeki salonun içi damlataşlarla kaplıdır.
Fakıllı Mağarası:
Akçakoca ilçesi Fakıllı Köyü'ndedir. 15 km’ lik bir girişin ardından girilen galerilerde yoğun ilgi çeken sarkıt ve dikitler vardır. Birinci derecede doğal sit alanıdır. Mevcut düzenlemelerle ziyarete açıktır.
Aksu Mağarası:
Sarıkaya Mağarası ile aynı yer altı drenaj sisteminin uç noktalarını oluştururlar. İçinde değişik büyüklükte çok sayıda salon ve göller bulunan mağaradaki yer altı deresi, yüksekliği 5-10 metreler arasında değişen 3 şelale oluşmuştur.
Gökçeağaç Mağarası:
Bu mağaramızda Yığılca ilçesinde bulunmaktadır. Gökçeağaç Mağarası’nın içi, görünümleri son derece güzel sarkıt,dikit,sütün,duvar ve perde damlataşları ile yoğun şekilde kaplıdır.
Yenimahalle (Koçköy) Mağarası:
Karadeniz’de turistik merkez olan Akçakoca’nın içinde Karadeniz Otobanı’nın hemen kenarında bulunan Yenimahalle(Koçköy), yarı aktif ve aktif bölümlerden meydana gelen bir mağaradır. Galerinin içi,görünümleri son derece güzel sarkıt,dikit,sütun,duvar ve perde damlataşları ve damlataş havuzları ile kaplıdır. Ayrıca buradan geçen yeraltı deresi çogu yerde göl ,deve kazanı ve küçük şelaleler oluşturmuştur. Bu şekiller,mağaraya güzel bir görünüm kazandırmıştır.
Çamlı Mağarası:
Mağaraya Düzce-Yığılca karayolunun 20.kilometresinden ayrılan Akçaören-Kocaoğlu-Çamlı yoluyla gidilmektedir. Geniş bir alanın yüzey sularını toplayan Çamlı Mağarası'nın içi,görünümleri son derece güzel sarkıt,dikit,sütün,duvar ve perde damlataşları,makarna,ekzantrikler ve şelaleler oluşturan damlataş havuzları ile kaplıdır. Derinliği yer yer bir metreyi bulan göller,mağaraya ayrı bir güzellik katmıştır.