Conan Alfa Yayınları 1999 Sayı 19 - Eski Kentin Yamyamları

prince

Onursal Üye
20 Ağu 2012
4,471
27,020


t0th5c.jpg
2wdu1w8.jpg

11gjf9i.jpg
2rp7jnn.jpg



Haftaya güzel başlayalım dostlar ve tüm haftamız böyle geçsin...


300 dpi. orjinal taramayı paylaşıyorum.

Conan ve çizgilere gönül vermiş dostlarıma saygılarımla...



Mediafire



 
Moderatör tarafında düzenlendi:

BRAN MAK MORN

Çeviri & Balonlama
13 Tem 2011
193
2,220
Conan'ın, Conan'laştığı bu maceraları kalitenizden ödün vermeden paylaşıp bizlere ilk okuduğumuz zamanlardaki hazları yaşatmanızdan dolayı çok teşekkür ederim.
 

sarkomer

Yönetici
18 Ağu 2009
13,336
302,188
Macera isimleri oldukça dikkat çekici ve etkileyici,
çizgiler de bir o kadar güzel...
Tarama ve düzenleme de özenli olunca
paylaşım her zamanki gibi yürekten teşekkürü hak ediyor.
Verdiğiniz emek ve paylaşımınız için teşekkür ediyorum değerli kardeşim;
saygılarımla...
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,047
75,625
hiçbiryerde :)
Teşekkür ederim üstadım,
sayenizde bu büyük boy ve
çizimleriyle, hikayeleriyle
heyecan verici serileri düzenli
olarak okuma şansımız oldu.
Ellerinize sağlık, selamlar, sevgiler.
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,728
Kdz. Ereğli
Buz solucaninin ini...



Sprague De Camp tarafından yazılan bu hikaye usta işidir. Tasvirleri, duyarlılıkları Conan'ı yarı tanrı pozisyonundan uzaklaştırarak insanlaştırır. Öykü şöyle başlıyor:

YALNIZ SÜVARİ tüm gün, Vanaheim, Asgard ve Hyperborea’nın kuzey ülkelerini güney krallıklarından ayıran kar ve buzdan kudretli bir dünya gibi dünyayı doğudan batıya geçip giden Eiglophian Dağları’nın yamaçlarını göğüslemişti. Kışın derinliklerinde geçitlerin çoğu tıkanmıştı. İlkbaharın yaklaşmasıyla nasıl olsa vahşi, açık renk saçlı kuzeyli barbar gruplarına güneyin daha sıcak ülkelerine akın yapabilecekleri yollar sağlamak üzere açılırlardı

Süvari bir başınaydı. Sınır Krallığı ve Nemedia’nın içlerine doğru güneye göden geçidin zirvesinde bir an için önündeki muhteşem sahneye bakarak oturmak için dizginleri çekti.

Gökyüzü, yaklaşan akşamın morluğuyla birlikte, doğu ufkunun tepesinden kararan kızıl ve altın renkte buharlardan bir kubbeydi. Fakat tükenen günün kıpkırmızı ihtişamı, dağların zirvelerini aldatıcı şekilde sıcak, gül renkli görünen bir ışınımla dağların ak zirvelerini hala boyuyordu. Daha yüksek zirvelerin arasındaki bir vadiden bir buz yılanı gibi dolanan, geçidin içinde bükülünceye dek inip durduktan sonra yeniden sola dönerek tepenin eteklerinde azalarak akan bir sele dönüşen devasa bir buzulun donmuş yüzeyinin karşısına koyu lavanta gölgeler atıyordu.. Geçitte seyahat eden adam, ne gizli yarıklarından birinin içine düşmemek, ne de daha yüksekteki yamaçlardan bir çığ tarafından ezilmemeyi umarak buzulun kenarından ihtiyatla yol almak zorundaydı. Batan güneş buzulu kızıl ve altınrenkte ışıl ışıl bir boşluğa dönüştürüyordu. Buzulun yanlarından yükselen kayalık yamaçlar, budaklı, cüce ağaçlardan seyrek bir örtüyle beneklenmişti.

Bu, süvari biliyordu ki, Ölüm Nehri Buzu olarak da bilinen Kar İblisi Buzulu idi. Gezginlik yılları ona daha önce buraya gelme şansı vermemiş olsa da, bunu duymuştu. Bu buzulu koruyan geçit hakkında duyduğu her şey, meçhul bir korkuyla gölgelenmişti. Batıdaki soğuk tepelerdeki kendi Cimmerialı dostları, hiç biri nedenini bilmese de, korku terimi olarak Kar İblisi’nden söz ederdi. Sık sık, kadim kötülüğün bulanık aurasıyla sarılan buzulun etrafında kümelenen efsaneleri merak etmişti. Koca topluluklar orada bir daha imi timi duyulmamak üzere kaybolmuş, diyorlardı.

Conan adındaki Cimmerialı delikanlı, sabırsızlıkla bu söylentileri başından savmıştı. Kuşkusuz, diye düşünüyordu, kayıp adamlar dağcılık beceresinden yoksunmuş ve buzul yarıklarını sık sık gizleyen ince kar köprülerinden birine sapmışlardı. Sonra kar köprüsü hepsini buzulun mavi-yeşil drerinliklerindeki ecellerine düşürerek çökmüştü. Böyle şeyler yeterince sık oluyordu, Crom bilir, genç Cimmerialının delikanlı tanıdıklarından daha fazlası böyle ölmüştü. Ama bu Kar İblisinden ürpertilerle, karanlık imalarla ve yan bakışlarla söz etmek için yeterli neden değildi.

Conan, geçitten Sınır Krallığı’nın alçak tepelerine inmek için sabırsızdı, zira anayurdu olan Cimmeria köyünün basit yaşamını sıkıcı bulmaya başlamıştı. Macera takıntısı onu altın saçlı bir Aesir grubuyla Vanaheim içine bir akın ona sert darbeler getirmiş ve hiç kazanç sağlamamıştı. Bu aynı zamanda onu az kalsın buzlu bir ölüme çekecek olan buz devinin kızı Atali’nin soğuk güzelliğinin aklından çıkmayan anısıyla da başbaşa bırakmıştı.
 
Üst