Lami Tiryaki
Onursal Üye
- 21 Nis 2009
- 517
- 3,809
Çiko'nun yerinde olmak ister miydiniz? "Zagor olmak varken ne demek şimdi bu?.." demeden bir daha düşünelim.
Ecem yayınları'nın 4 numaralı Süper Albüm'ünde yayınlanan Kanlı Mesaj adlı maceranın bir yerinde, Zagor, Çiko ve Rose Walley Akademisi Rahibi, yeraltı mağaralarında mahsur kalırlar. Ellerindeki titrek lamba ışığında son derece tehlikeli dehlizlerde yollarını bulmaya çalışırken, bir ara Çiko bir uçurumdan yuvarlanarak karanlığın içinde kaybolur. Hafif bir su sesi dışında bir şey duyulmaz. Zagor, dostunun arkasından, saniye düşünmeden atlayarak kendini boşluğa bırakır. Zagor, aşağıda ne olduğunu bilmediği bir boşluğa atlarken Rahip, "Deli Olmalı... " diye düşünür. Oysa Zagor deli değil, "dost"tur. Şansına aşağıdaki nehre düşer ve Çiko'yu aramaya başlar. O sırada Çiko, akıntıya dayanamayarak kendini nehrin derinliklerinde huzurlu bir ölüme terkeder. Ölürken "Elveda Zagor!.." diye düşünür. Dünyada elveda diyecek başka dostu yoktur çünkü. Tam osırada omuzundan bir dost eli uzanarak onu tekrar suyun yüzüne çıkarır. Çiko "Sen!.." diyerek şaşırır. Zagor, "Tabii ki ben. Başka kim olacaktı ki..." diye gülümser suyun içinde.
Şimdi düşünelim bir. Böylesi bir durumda arkamızdan ölümün kucağına hangi dost bildiğimz insan atlar, ki Zagor'dan başka. Çiko Zagor gibi bir dosta sahip olmakla bu dünyanın çok ayrıcalıklı bir insanı değil midir? Sayısız macerada zor durumdayken, "Neredesin Zagor?.." diye dostunu arar sadece. Her ne kadar Zagor kadar deli cesaretli olmasa da, Çiko'da Zagor için benzer fedakarlıkları yapmıştır. Mesela Kabus macerasında olduğu gibi genellikle Zagor'un ağır yaralı bedenini ya da "cesedini" alıp götürmek gibi hazin bir görevi vardır. Ancak düşününce Zagor'unda, naaşını götürüp gömecek "Sevgili Fıçısından" başka kimsesi yoktur. Belkide o nedenle Baltalı İlah Frida'yı, Gambit'i ve daha nice güzel kadını alıp götürmek varken dönüp dolaşıp sevgili Çiko'suna döner (aklınıza başka şeyler gelmesin, dostluktan bahsediyorum).
Burada Zagor, Çiko için bazan koruyucu melek, bazan arkadaş, bazan öğretmen olmaktadır. Ama en önemlisi, Çiko, devletlerinin yaşam güvencesi altında mutlu yaşayan Avrupalılar gibi, Zagor'un güvencesi altında yaşayan mutlu bir insandır. Acıktığı zaman Zagor'a "hadi avlanmaya!" demesi yeterlidir. Zagor yayını ve okunu aldığı gibi soluğu ağaçların tepesinde alır. Dostunun aç kalması gibi bir ihtimali yoktur.
Gerçekçi bir hikayede kötü adam olduğunuzu ve Çiko'yu öldürmeyi planladığınızı düşünün. Zagor'un initkamını gözönüne alarak buna cesaret edebilir miydiniz?
Çiko olmak hiç te fena görünmüyor aslında.
Selamlar
Lami Tiryaki
Ecem yayınları'nın 4 numaralı Süper Albüm'ünde yayınlanan Kanlı Mesaj adlı maceranın bir yerinde, Zagor, Çiko ve Rose Walley Akademisi Rahibi, yeraltı mağaralarında mahsur kalırlar. Ellerindeki titrek lamba ışığında son derece tehlikeli dehlizlerde yollarını bulmaya çalışırken, bir ara Çiko bir uçurumdan yuvarlanarak karanlığın içinde kaybolur. Hafif bir su sesi dışında bir şey duyulmaz. Zagor, dostunun arkasından, saniye düşünmeden atlayarak kendini boşluğa bırakır. Zagor, aşağıda ne olduğunu bilmediği bir boşluğa atlarken Rahip, "Deli Olmalı... " diye düşünür. Oysa Zagor deli değil, "dost"tur. Şansına aşağıdaki nehre düşer ve Çiko'yu aramaya başlar. O sırada Çiko, akıntıya dayanamayarak kendini nehrin derinliklerinde huzurlu bir ölüme terkeder. Ölürken "Elveda Zagor!.." diye düşünür. Dünyada elveda diyecek başka dostu yoktur çünkü. Tam osırada omuzundan bir dost eli uzanarak onu tekrar suyun yüzüne çıkarır. Çiko "Sen!.." diyerek şaşırır. Zagor, "Tabii ki ben. Başka kim olacaktı ki..." diye gülümser suyun içinde.
Şimdi düşünelim bir. Böylesi bir durumda arkamızdan ölümün kucağına hangi dost bildiğimz insan atlar, ki Zagor'dan başka. Çiko Zagor gibi bir dosta sahip olmakla bu dünyanın çok ayrıcalıklı bir insanı değil midir? Sayısız macerada zor durumdayken, "Neredesin Zagor?.." diye dostunu arar sadece. Her ne kadar Zagor kadar deli cesaretli olmasa da, Çiko'da Zagor için benzer fedakarlıkları yapmıştır. Mesela Kabus macerasında olduğu gibi genellikle Zagor'un ağır yaralı bedenini ya da "cesedini" alıp götürmek gibi hazin bir görevi vardır. Ancak düşününce Zagor'unda, naaşını götürüp gömecek "Sevgili Fıçısından" başka kimsesi yoktur. Belkide o nedenle Baltalı İlah Frida'yı, Gambit'i ve daha nice güzel kadını alıp götürmek varken dönüp dolaşıp sevgili Çiko'suna döner (aklınıza başka şeyler gelmesin, dostluktan bahsediyorum).
Burada Zagor, Çiko için bazan koruyucu melek, bazan arkadaş, bazan öğretmen olmaktadır. Ama en önemlisi, Çiko, devletlerinin yaşam güvencesi altında mutlu yaşayan Avrupalılar gibi, Zagor'un güvencesi altında yaşayan mutlu bir insandır. Acıktığı zaman Zagor'a "hadi avlanmaya!" demesi yeterlidir. Zagor yayını ve okunu aldığı gibi soluğu ağaçların tepesinde alır. Dostunun aç kalması gibi bir ihtimali yoktur.
Gerçekçi bir hikayede kötü adam olduğunuzu ve Çiko'yu öldürmeyi planladığınızı düşünün. Zagor'un initkamını gözönüne alarak buna cesaret edebilir miydiniz?
Çiko olmak hiç te fena görünmüyor aslında.
Selamlar
Lami Tiryaki
Moderatör tarafında düzenlendi: