Batı Berlin’e Kaçış Tüneli - Fluchttunnel nach West Berlin - (Almanca)

MelihAbi

Yeni Üye
9 Nis 2020
41
717
Istanbul
Bu çizgi romanın Fransızca orijinali 2014 yılında Delcourt yayınevi tarafından “La Grande Évasion: Tunnel 57” ismiyle yayınlandı.
(Senaryo: Olivier Jouvray, çizimler: Nicolas Brachet).

Flucht1.jpg


Flucht2.jpg


Gerçek kaçış olayının özeti:
Hikâyemiz Berlin Duvarı’nın inşa edilmesinden üç yıl sonra, 1964 yılında yaşanmış gerçek bir kaçış olayını anlatıyor.
Olayın Batı basınında “Tunnel 57” diye anılmasının sebebi, 57 kişinin bu tünelden geçerek Batı Berlin’e ulaşmış olması.
Çok iyi organize olmuş 35 kişilik bir gönüllü grubu altı ay boyunca gizlice kazma kürekle çalışarak,
12 metre derinliğinde ve 145 metre uzunluğundaki tüneli kazar.
Doğu tarafındaki akrabaları ve arkadaşlarından oluşan 120 kişiyi kaçırmayı planlamaktadırlar.
Ama bu 120 kaçak adayından birinin aslında gizli bir Stasi muhbiri olduğunu çok geç fark ederler.
Nihayet 3 Ekim 1964 gecesi ilk kaçışlar başlar. 4 Ekim gecesi tünelin doğu tarafındaki giriş noktasını keşfeden muhbir,
hemen sınır polislerini çağırır tabii. O ana kadar da 57 kişi karşı tarafa geçmeyi başarır.


Çizgi romandaki kurgu hikâyenin kahramanları:

Berlin Duvarı’nın altından bir tünel kazma fikri, şehrin batı tarafında güzel sanatlar fakültesinde okuyan Tobias’ın aklına gelir ilk kez.
Çünkü çok sevdiği kız kardeşi Hanna, anne babasıyla birlikte şehrin doğu tarafında yaşamaktadır.
Batı’daki gençlerin özgür yaşam tarzı Hanna’nın düşlerini süsler, bir genç kız olarak Doğu Berlin’de nefes alamamaktan şikâyet eder:
“Şu anda yaşadığım hayat çok sıkıcı, gelecek de pek fazla bir şey vaat etmiyor. İnsanı mutlu eden neredeyse hiçbir şey yok burada.
Sanki beni bir hapishaneye tıkmışlar da, yavaşlatılmış bir ölümü yaşıyormuş gibi hissediyorum.” diyerek ağabeyinin arkadaşı Mathias’a dert yanar Hanna.

Flucht3.jpg


Öte yandan Tobias ve Hanna’nın babası ise tam bir sosyalist rejim adamıdır ve Batı ile ilgili her şeyden nefret etmektedir.
Oğluyla konuşabildiği her fırsatta, sınıfsız toplum idealine övgüler düzen nutuklar çeker.
Topluma faydalı bir meslek seçmek yerine, gidip “yozlaşmış bir burjuva gibi” resim okuduğu için oğlunu eleştirir.
Kızının da evde istediği gibi yabancı müzik dinlemesine bile izin vermez.

Zaten Tobias da Doğu Almanya’daki diktatörlük rejiminin küçük bir modelinin evin içinde de yaşanması sebebiyle batıya taşınmıştır.
Anneleri ise bu siyasi tartışmalara hiç girmez, onun tek derdi, parçalanmış ailesini yeniden bir araya getirebilmektir.
Baba-oğul arasındaki kavgalarda hep arabulucu / yatıştırıcı rolü oynayan anne,
nihayet Hanna’nın evden kaçıp tünele gitmeye niyetlendiği gece artık kendini tutamaz:
Yıllardır kocasına karşı içinde biriken öfkeyi açıkça dile getirme fırsatı bulur.
Tünel olayından o gece haberdar olan baba, eve polis çağırmak için telefona yönelince, karısı hemen müdahale eder:
“Hayır, polisi aramayacaksın! İki dakika sakin ol ve beni dinle. Sana çok daha önce söylemem gerekirdi, ama uzun zamandır sana sinir oluyorum.
Senin şu komünist devrimi gerçekleştirecek yeni insan modeli hakkındaki karmaşık teorilerinden artık gına geldi.
Sen de çok iyi biliyorsun ki, yaşam standardımız her yıl daha da kötüye gidiyor.
Ve kızımızın her gün daha depresif hale gelmesini seyretmeye de artık tahammül edemiyorum.
Oğlumuzun artık bizimle yaşamaması senin umurunda olmayabilir belki, ama bu benim kalbimi acıtıyor. Anlıyor musun, kalbimi acıtıyor!
İnatçı bir katır gibi, o teorik kuruntularınla burada tek başına kalmak istiyorsan, sen bilirsin.
Ama şunu da bil ki, her şeye rağmen hâlâ polisi aramak istiyorsan, cesedimi çiğnemeden gerekir.”
Bu muhteşem konuşma sonucunda adam sus pus olur ve ailecek tünele doğru yola çıkarlar.
Ve tam o anda tünel girişine doğru koşmakta olan sınır polisleriyle karşılaşırlar…

Lütfen buradan indiriniz:




 
Son düzenleme:
Üst