AKBABA-sayı-22 ( 16 Mayıs 1973 )

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,879
5,157


Sayın murtaza5 ;

AKBABA okuma günlüğü ( 7 Nisan 2024 ) : AKBABA OKU(YORUM) :
[ Akbaba Dergisi (1973) Sayi 022 (16 Mayis 1973) -20s (Adi Suclu Siyasi Suclu) cbr ]


"Nedir ülkemizde adi suç sayılan fiiler?

Para, kin , şehvet falan gibi nedenlerle adam öldürme, hırızlık, dolandırıcılık, yankesicilik, şantajcılık, yaralama, zimmete para geçirme, kaçakçılık, eronicilik, ırza geçme ve benzeri işler...
Peki, "ötekiler" denilen kim? Anarşi yaratmak için silahlı eylemlere girişmiş olanlar mı?
Hayır, onlarla birlikte birçok başkaları da aynı sınıfa sokuluyor:
Batılılaşmaya o kadar özendiğimiz halde çağdaş Batı hukukunun düzeyine bir türlü çıkaramadığımız Ceza Kanununumuza göre tü kaka sayılan yönlerde yazı yazmış, çeviri yapmış, kitap yayınlamış, konferans vermiş, öğrenci okutmuş kişiler...İktidar payı beklemeden dere tepe dolaşarak başkalarına bazı gerçekleri
duyurmaya çalışmak anlamında politikaya karışmış insanlar..."

Bu satırlar Akbaba imzalı "Sünger mi, törpü mü?" adlı başmakalesinden...
Dedo11 Yorumu : İlkgençlik dönemimden beri düşünüp dururum.
Yahu Neden , en adi suçluları affeden devlet neden entelektüel ve toplumsal sorumluluğunu yerine getirdiği için siyasi suçlu olanlar af dışı bırakır ? ( elbette ki silahlı eyleme katılıp öldürme eylemi gerçekleştirmemiş olanları kast ediyorum. )
Peki buna bir devletin hakkı var mı? Hemen "Var. Devlettir her şeyi yapmaya hakkı var." demeyiniz.
Düşününüz adi suçlu bir kadını öldürmüş, tecavüz etmiş bu siz, bir yakınınız , kızınız , ananız vb.ne ; yani bireye ve yakınlarına karşı işlenmiş suçu bağışlamak ( affetmek ) devletin haddine mi düşmüş.
Oysa suçu kendine karşı işlenen suçlar sınıfına giren siyasi suçları ise affetmiyor. Sadece bu konudaki suçları affetme yetkisi var. Ama onu yapmıyor.
Yine sizi düşünceye çağırıyorum :
Biri size kötülük edeni gelip seni affettim diyor, ama kendine kötülük edeni affetmiyor... Şimdi anladınız umarım..





6. Sayfanın sağ alt köşesinde "Erdoğan" ın yazısız ama karikatür içi yazısı olan bir karikatür var...
Bir tahtravelli bir ucuna "Devalüasyon" diğer ucunda "Enflasyon" oturmuş.
Dedo11 Yorumu : Ben de şöyle bir bakıp geçiyordum ki!!!!!!!! Durdum bir daha baktım.
Bileceğimiz gibi tahtravelli için üstüne oturulan iki kişiyi taşıyacak iki oturma yerini birleştiren bir uzunluk olacak ( bu tahta olur, metal olur, düz olur , yuvarlak olur ) şimdi bunlar hep bildiğimiz ve dikkatimizi çeken en fazla da yukarı inip yükselen taraflardır. Ancak bu kadar yetmez
tahtravelli olmaya bu iki kişiyi ve oturanları birleştiren doğrultu maddasinin bir onun , bir diğerinin yukarı ve aşağı çıkıp inmesi için tam ortada bir destek olması gerekiyor... Diyeceksiniz ki dedo bilinen bir konuyu anlat anlat bitiremedin... Eved ortada destek olmadan tahtravelli olmaz!! Destek burada da var , diyeceksiniz... Ben de onu anlatıyorum. Bu desteğe bakınız ..... Top gibi bir destek var. Ben de ilk bakışta topa benzetmiştim. Tekrar bakınız lütfen... Karikatüristin yaratıcılığına bakar mısınız? Tıpkı günümüzdeki gibi ; tüm ekonomik bozuklukların altında kim eziliyorsa onlar hep eziliyor...








MODEREN ATASÖZLERİ : ( U - Ü) [ Erhan Tığlı ] :

* Uma uma döndük muma, bir türlü gerçekleşmedi vaatler ama...
[ dedo11 notu : Bir gün TV seyrediyorum mikrofonu vatandaşa uzatıyorlar. Bir vatandaş çıkıyor
; gözlerime ve kulaklarıma inanamıyorum ( belki siz de izlemişsinizdir. Tek kelime yalanım yok. ) aynen şöyle diyor : "Allah başımızdan eksik etmesin reis bu güne dek verdiği hiçbir sözü tutmadı" !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Hani belli çevreler şu "Almanya Bizi Kıskanıyor" diyor ve buna aptalca inanıyor ya. Bence de en azından "siyasetçilerin vaad edip edip tutmama" konusunda inanın değil sadece Almanya bütün Avrupa bizi böyle SEÇMEN-VATANDAŞ yetiştirdiğimiz için kıskanıyor , çat çat çatlıyor! ]

* Uyuyan vatandaşı uyandırma, hesap sorar sonra...
[ dedo11 notu : vatandaş uyanmasın diye metafizik afyonla sürekli uyutuluyor bu yüzden... ]

* Uzun; ne tadın var ne tuzun, ama iyi basketbolcu olursun...
[ dedo11 notu : Her uzun olmuyor basketbolcu... Yani bu bir aristo mantığı olup geçersiz. ]

* Ümit yoksulun cankurtaran simididir.
[ dedo11 notu : vatandaşı incelerseniz vatandaş ve can simidinin yan yana olmadığını göreceksiniz. ]

* Üşenen ucuz mal bulamaz.
[ dedo11 notu : üşensende üşenmesen de ucuz mal bulman artık imkansız. ]





PAZARTESİ :

Ölecek değiliz a
Bugün için memleketin 9 bin doktora ihtiyacı olduğunu söyleyen Sağlık Bakanı Vea Tanır, "Dışardaki doktorları getirmemizin imkanı yok" diyor.
İşte uzun lafın kısası...
İçerdeki durmaz, dışardaki dönmez. Hani sayın Bakan "Gene siz hacıyla, hocayla sağlığınızı korumaya bakın" diyecek ama buna da Anayasa'nın layiklik ilkesi
elvermez.

Bu satırlar Vedat Saygel'in "Yedi Gün" başlıklı yazısından...
Dedo11 Yorumu :
1 - Bari o zaman "Giderlerse!!!!!!! GİTSİNLER!!!!!" diyen yok...
2 - Yenilerin gitmesi gibi bir durum yok. Sağlık bakanı gidenleri döndürememin çaresizliğini dile getiriyor.
3 - Laiklik ilkesi şimdi sizlere ömür... Çoktan öldü ve gömüldü. Toprakta çürüdü bile... Böyle olmasaydı ;
a) Hastahanelerde dini telkinleri hastalara versin diye artık hastahanelerin "Din adama" kadrosu bile var.
b) Okullarda ise zaten laiklik ölmüş bunu meclis kürsüsünden Milli Eğitim Bakanı ilan etmedi mi?




16. sayfada Bill Blondy'den Süheyla Aykut'un çevirdiği "İşin Kolayı" adlı güldüşün öyküsü var.
Valter tatilde Stefan'ın ( tatil için ) bir odasını kiralar.Stefan Belli aralıklarla kimden olursa olsun çocuk yapmak isteyor... Acaba neden? Okursanız öğrenirsiniz... Zekice yazılmış bir güldüşün öyküsü...






Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...



 
Üst