1965'te İstanbul..

[hadon]

Resimleri bir haber sitesinde görüp indirdim.

Ozon tabakasının delinmediği, havanın, suyun ve insanların (şimdiki kadar) kirlenmediği günlere ait her şey hoşuma gidiyor. Biliyorum ki forumda da böyle hisseden insanlar var; paylaşayım istedim.

Baltimora dostumuza ithafen...

 

[caretta]

Teşekkürler dostum.Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum 'Hayat Mecmuası'ndan forumumuzda
bir tane bile örnek yok.Reklamını görünce aklıma düştü.

 

[gandor08]

Resimdeki beyaz yemenili kadının ayakkabı ve çoraplarını görüyor musunuz? Herhalde Anadolu'dan yeni gelmiş olmalı.

Resimler gerçekten hoş. Teşekkürler.

 

[hadon]

Teşekkürler dostum.Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum 'Hayat Mecmuası'ndan forumumuzda
bir tane bile örnek yok.Reklamını görünce aklıma düştü.

Yaklaşık 18-20 yıl önce, tatilde gittiğim Kastamonu'da yeni açılmış bir antikacının vitrininde (abartısız) binlerce Hayat Mecmuası gördüm. Hemen girip inceledim; hepsi de pırıl pırıl vaziyetteydi. Fiyatını sordum, adam oldukça makul bir rakam söyledi. Ancak tatilde biraz fazla açıldığım için hepsine yetecek param kalmamıştı. "Nasıl olsa burada ilgi gösteren olmaz, gelecek yıl geldiğimde hepsini birden alırım," düşüncesiyle ayrıldım.

Seneye gittiğimde bir baktım ki dükkan kapanmış. Hâlâ yanarım...

 

[hadon]

Resimdeki beyaz yemenili kadının ayakkabı ve çoraplarını görüyor musunuz? Herhalde Anadolu'dan yeni gelmiş olmalı.

Üstelik, büyük olasılıkla bizim o taraflardan değil mi sevgili Gandor...

Kıyafet çok benziyor. Başörtüsünü bağlama şekli, Safranbolu işine benzeyen yemenisi ve çocuğun altından sarkan kırmızımsı (kuşağa benzeyen) bez, çocukluğumda çevremde gördüğüm kadınları andırıyor.

 

[gandor08]

Tarihi belli değil ama istiklal caddesi Pera,

Sinema önü aynı caddede.

 

[scanfan]

Fotoğrafların renkleri müthiş canlı, hiç solmamışlar, sanki dün çekilmişler gibi. 1960'ların İstanbulunu tıpkı buradaki gibi gerçek renkleriyle hatırlamak isteyenlere 1961 tarihli Fransız filmi "Tenten ve Altın Post"u (Tintin et le mystère de la Toison d'Or) öneririm (bu filmin fotoroman tarzında öykü kitabı da çıkmıştı, hem kitap kapağını hem de filmden alınmış iki fotoğrafı buraya aktarıyorum. Canlı oyuncularla renkli çekilen film İstanbul ve Yunanistan'da geçiyor. Bizim eski Türk filmleri de bir tür İstanbul belgeselleri gibi ama ne yazık ki 1960'lı yıllara ait olanlarının tamamı siyah-beyaz.

Merak edenler için not: Sağ alttaki fotoğraftaki ortada görülen aktör "Kamer Baba" lakaplı Türk oyuncu "Kamer Sadık"tır. İzmirli şarkıcı Dario Moreno, Ulvi Uraz ve Faik Coşkun filmin bizden olan diğer oyuncularıdır.
Not 2:Bu film kitabının hem İngilizcesi hem de benim çevirimle Türkçe balonlaması ÇD'nda mevcut

Filmin Youtube'da videosu da varmış​

 

[tabure]

O yılların İstanbul'unun havasını en iyi yansıtan filmlerden bir diğeri de Jesus Franco'nun 1970'de çektiği "Vampyros Lesbos". Adından anlaşılacağı gibi erotik-korku türünde. Filmle ilgili detaylara ekteki linkten ulaşabilirsiniz. Müzikleri de epey etkileyiciydi, psychedelic tür deniyor. Bu arada filmin 2 kadın karakterinin de (biri esmer diğeri sarışın) epey çekici olduğunu belirtmek gerekir.

 

[gurcansarı]

Teşekkürler dostum.Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum 'Hayat Mecmuası'ndan forumumuzda
bir tane bile örnek yok.Reklamını görünce aklıma düştü.

1998'de Ankara Genelkurmay Başkanlığı'nda askerdim. Boşalttığımız bir depodan yüzlerce Hayat dergisi çıkmıştı. O zaman bile içim sızlamıştı onları atarken..

 

[KHANN]

O yılların İstanbul'unun havasını en iyi yansıtan filmlerden bir diğeri de Jesus Franco'nun 1970'de çektiği "Vampyros Lesbos". Adından anlaşılacağı gibi erotik-korku türünde. Filmle ilgili detaylara ekteki linkten ulaşabilirsiniz. Müzikleri de epey etkileyiciydi, psychedelic tür deniyor. Bu arada filmin 2 kadın karakterinin de (biri esmer diğeri sarışın) epey çekici olduğunu belirtmek gerekir.

Çok güzel paylaşımlar ve bilgilendirmeler; İstanbul, Tenten, eski fotoğraflar derken kendimi Jesus Franco'nun filminin içinde buldum. Şahsım ve beğenim için iyi bir keşif oldu, sağolun Tabure, iyi ki varsın Çizgi Diyarı.

 

[özgür yürek]

İyi ki de o zamanlar İstanbul'da yaşamamışız. Berbat, rezalet, köy gibi bir yermiş.

 

[gurcansarı]

İyi ki de o zamanlar İstanbul'da yaşamamışız. Berbat, rezalet, köy gibi bir yermiş.

Güzel arkadaşım o senin berbat, rezalet dediğin yer İstanbuldur ve onun her hali her dönemi yaşanmaya, sevilmeye ve hatta hayran olunmaya değerdir. O köy gibi İstanbul'da denizi görebilir ve hatta girebilirdin. Şu anda trafikte sıkışıp kaldığın yerler mesire yeriydi, aileni alıp çoluk çocuk piknik yapabilirdin. Ağaoğlunun vs'nin at organı gibi bina diktiği yerlerde uçurtma uçururdun.
Alt katında üst katında kim var bilirdin ve dahası sana garip gelebilir ama onlara komşuluğa giderdin. Mahalledeki bakkal kasap ve manavın adını bilir öyle hitap ederdin.
Neyse bilmeyene görmeyene anlatmak fayda etmez; fakat gene de berbat, rezalet, köy gibi tanımlamanı şiddetle kınıyorum bilesin.

 

[Baltimora]

Resimleri bir haber sitesinde görüp indirdim.

Ozon tabakasının delinmediği, havanın, suyun ve insanların (şimdiki kadar) kirlenmediği günlere ait her şey hoşuma gidiyor. Biliyorum ki forumda da böyle hisseden insanlar var; paylaşayım istedim.

Baltimora dostumuza ithafen...

Teşekkürler sevgili hadon, yalnız resimlerin hepsi kırık link; bilginize sunulur. Şayet linkleri yenileme şansınız olursa sevinirim.

Teşekkürler dostum. Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum 'Hayat Mecmuası'ndan forumumuzda
bir tane bile örnek yok. Reklamını görünce aklıma düştü.

Haberi olmayanlar için eklemek istedim. Şu an sitemizde 24'ü 60'lara, 1'i de 80'lere ait toplam 25 adet Hayat mecmuası bulunuyor. 60'lara ait dergiler için sevgili scanfan'a, 80'lere ait dergi için de sevgili caretta'ya teşekkür ederim. İLGİLİ LİNK AŞAĞIDADIR:

Hayat Mecmuası - Çizgi Roman Diyarı

Resimdeki beyaz yemenili kadının ayakkabı ve çoraplarını görüyor musunuz? Herhalde Anadolu'dan yeni gelmiş olmalı.

Resimler gerçekten hoş. Teşekkürler.

Sevgili gandor08,
bu ve alttaki diğer resimler kırık linke düştüğünden göremiyorum. Bilginize sunulur..

 

[scanfan]

Sevgili "hadon"un ilk sayfaya eklediği, ama büyük çökmede kaybolan görselleri, İnternet arşivindeki yedeğinden kurtarak buraya aktardım. Gerekirse ön sayfaya taşınabilir. Bu arada ilk sayfaya benim eklediğim bir resim ve bir video da vardı. Video'yu kurtardım ama resmi kurtaramadım, onu arşiv de "arşivlememiş"!

​

 

[Baltimora]

Sevgili "hadon"un ilk sayfaya eklediği, ama büyük çökmede kaybolan görselleri, İnternet arşivindeki yedeğinden kurtarak buraya aktardım. Gerekirse ön sayfaya taşınabilir. Bu arada ilk sayfaya benim eklediğim bir resim ve bir video da vardı. Video'yu kurtardım ama resmi kurtaramadım, onu arşiv de "arşivlememiş"!
​

Sevgili scanfan ilk olarak sevgili hadon'un paylaşımlarını; sonra da kendi paylaşımlarınızı kurtardığınız için teşekkür ederim. Ben resimleri sevgili hadon'un mesajına ekledim. Bu arada sizin kayıp paylaşımlarınızla ilgili bir şey yazmamamın sebebi ise; diğer mesajları kontrol ederken bunları görüp, gereğini yapacağınızdan emin olmamdandır. Tahminimde yanılmadığımı bir kez daha çok güzel gösterdiniz. Bu davranışım mesaj yazmaya üşendiğimden değil; sayfada çok alıntılı mesajların hoş durmadığını düşündüğümdendir.. Saygılar...

 

[HACILI]

Teşekkürler dostum.Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum 'Hayat Mecmuası'ndan forumumuzda
bir tane bile örnek yok.Reklamını görünce aklıma düştü.

Sanırım gözünüzden kaçmış değerli dostum.
Ben indirip arşivime aldığımdan hatırladım.

http://www.cizgidiyari.com/forum/hayat-mecmuasi/77459-hayat-mecmuasi-sirali-liste.html

http://www.cizgidiyari.com/forum/hayat-mecmuasi/75805-hayat-mecmuasi-1-temmuz-1965-27-a.html

 

[Melih41]

Dikkatten kaçmaması gereken ama nasılsa kaçan
bu güzel paylaşım için geç kalınmış teşekkürlerden
sonra Hayat Dergisi türü dergiler bir başka güzel
ve aranıp bulunası gerekli geldi bana. İstanbul şimdi
az da olsa eskiden çok güzelmiş, tabii ki bence..

 

[kadirnip]

Nostalji rüzgarları güzel esiyor... Bazen teknolojik gelişmelere isyan edesi geliyor insanın... Özellikle de ülkemizdeki teknolojik ve rantsal yozlaşmaya...
Her şehrin bu şekilde kendi nostaljisi vardır elbette... Ama söz konusu İstanbul olunca, akan sular durur... Teşekkürler sevgili Hadon...