bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,307
49,877
NeverLand
ABDÜLCANBAZ

Turhan Selçuk tarafından yaratılan Abdülcanbaz, ilk olarak 1 Aralık 1957 tarihinde Milliyet Gazetesinde yayınlanmaya başlamıştır. Başlangıç macerası olan "Turist Rehberi"ni mizah yazarı Aziz Nesin yazmıştır. Nesin'in ardından bir başka mizah yazarı olan Rıfat Ilgaz da seriye bir süre senarist olarak katkıda bulunmuştur. Ancak Abdülcanbaz'ın tipleme olarak prototipi bu tarihten bir yıl öncesinde, Selçuk'un kardeşi İlhan ile birlikte yayınlamaya başladıkları Dolmuş mizah dergisinde gerçekleşmiştir. Tıpkı Abdülcanbaz'a benzeyen bir vinyet tiplemesi, yine Selçuk tarafından Suavi Süalp'in metinlerini yazdığı Aşk-ı Memnu adlı köşede çizilmiştir. Üstelik bu ilk prototip versiyonuna, senaryosunu Bülent Oran'ın yazdığı ve yine 1956'daki Dolmuş dergilerinde yayınlanan Müfettiş adlı çizgiromanı da dahil edilebilir.

Abdülcanbaz bu ilk iki macerada aklını kurnazlığına kullanan, açıkgöz bir turist rehberiydi. Aynı zamanda Yeşilçam'da simsarlık da yapıyordu. Üçüncü macerayı hem yazıp hem çizmeye başlayan Turhan Selçuk, karakteri adeta yeniden yaratmıştır. Sonuçta Abdülcanbaz karakterizasyonu daha sağlam temellere oturtulurken bir taraftan da başlığa birbiri ardına yeni yan tipler eklenmeye başlamıştır. Milliyet'in o dönemki Genel Yayın Müdürü Abdi İpekçi'nin gazetedeki çizgiroman başlıklarının sayısını arttırma girişimine dahil olan Abdülcanbaz, giderek gazetenin demirbaş çizgiromanı haline gelmiştir.

izgiromanAnsiklopedisi001.jpg


Abdülcanbaz ve serideki diğer tiplemeler bir arada.

Çizerliğinin ilk yıllarında Cemal Nadir Güler ekolüne yakın çizgi tarzma sahip olan Turhan Selçuk, daha yuvarlak hatlı konturlarıyla dikkat çekmiştir. Zira karikatür sanatının o yıllardaki geleneksel anlatım dili, bu tarz bir çizgi anlayışına daha uygun düşmüştür. Ancak 1957 yılında Abdülcanbaz çizgiroman bandına başlamasıyla birlikte Turhan Selçuk'un çizgi stilinde de büyük değişimler olmuş ve çizer giderek kendine has bir çizgi tarzı yakalamıştır. Neredeyse geometrik, köşeli, kesikli bir stilizasyon, çizerin imzası haline gelmeye başlamıştır. Gerek tiplemelerde, gerekse arka fon ve detaylarda bunu hem rahatlıkla, hem de çok ustaca kullanır olmuştur. Belki de bu sayede fantastik ve bilimkurgusal öğeleri bol maceralar birbirini izlemiştir.

Abdülcanbaz'ın 'otuziki kısım tekmili birden' şeklinde sunduğu maceralarına katılan ve seride uzun yıllar boy gösteren ilk yan tip Tarzan'dır. Ancak bu Tarzan, E.R. Burroughs'un çizgiroman ve sinemaya uyarlanan Tarzan'ından oldukça farklıdır. Hatta Afrika ormanlarında geçen bir macerada Abdülcanbaz'la seyahat eden Tarzan, bahsi geçen gerçek Tarzan'a ve eşi Jane'e rastlar, iki Tarzan dövüşür ve 'Türk gibi kuvvetli' sözü bir defa daha yerini bulur. İlginç ve esrarengiz makinalar icat edip duran Karanfil Hoca, Abdülcanbaz'ın baş düşmanı pozisyonundaki çıkarcı politikacı Gözlüklü Sami, onun dalkavuğu ve yardakçısı Sürmegöz İhsan, Abdülcanbaz'ın karısı Ruhsar, kızı Canbaziye, Ruhsar'ın babası Mahmut Sadrettin Paşa, Abdülcanbaz'ın daimi yoldaşlarından Fettah ve Fayrabi hemen tüm serüvenlerde görünür. Bunların yanı sıra Turhan Selçuk'un Abdülcanbaz'dan önce Akbaba mizah dergisinde çizmeye başladığı bir diğer çizgiroman kahramanı olan Komiser Osman, Arsen Lüpen, Kadın Kasabı Landru, 007 Neymiş Bond, Makarios, Humeyni, Yaser Arafat, Al Capone, Arabistanlı Lawrence, Gertrude Bell, Mata Hari, Çamurabi ve Hamurabiye gibi gerçek kişilere, veya gerçek kişilerin isimlerinden türetilmiş adlarla onlara benzeyen karakterlere sıkça rastlanır. Hatta 'Seyahat-ı Foncistan' isimli macerada Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sine atıflar vardır. Ya da Ref'i Cevad Ulunay'ın romanı 'Sayılı Fırtınalar' yayınlanırken Selçuk'un çizdiği 'Sayısız Fırtınalar' isimli macera da hoş bir atıftır. 'Halefyan Duruşması' adlı macera da belgesel bir çizgiroman havasına sahiptir.

Abdülcanbaz'da yakaladığı çizgisinin olağanüstü farklılığıyla sunduğu hikaye anlatımı ve konu zenginliği Turhan Selçuk'un karikatürlerine de yansımıştır. Abdülcanbaz'daki artık ezberlenen çizgisini kullanarak hazırladığı günlük karikatürleri gazetenin baş sayfasını kaplamaya başlamıştır. Popülaritesi artan Turhan Selçuk 1960'ların sonunda Akşam Gazetesine transfer olmuş, maceralarını bant yerine tam sayfa olarak çizmeye başlamıştır. Bu rağbet ve iltifatın sonucu olarak çizer, hazırladığı karelerdeki detaylara detay katma eğilimine girmiştir. Zamanla Abdülcanbaz sınır tanımaz olmuş, karelerinde uzaya çıkmış, tarih içinde seyahat etmiştir. Bir macerada okurun karşısına bir yeniçeri olarak çıkarken, bir diğerinde Osmanlı'nın görkemli günlerinden devrini tamamladığı senelerde görünmüştür. Ancak karelerdeki kompozisyon ve senaryodaki kurgunun ahengi ve birbirini tamamlama kapasitesi daima korunmuştur.

izgiromanAnsiklopedisi002a.jpg


Abdülcanbaz'ın 1971 serisinden bir sayının kapağı.

Turhan Selçuk, 1972 yılında bu kez Cumhuriyet Gazetesine geçmiştir, tabii Abdülcanbaz da onunla birlikte. Bu dönemden sonra Abdülcanbaz maceralarında bilhassa toplumsal ve sosyolojik konular dikkat çeker. İyice olgunlaşan çizer, karakterini çok can alıcı noktalarda akıllıca ve ustaca kullanmaya başlamıştır. Abdülcanbaz artık enikonu sembol bir isme ve çizgi kahramana dönüşmüştür. 1980 yılından itibaren yeniden ilk ortaya çıktığı gazeteye, Milliyet'e dönen Turhan Selçuk, Abdülcanbaz'ın yeni maceralarını burada da çizmeyi sürdürmüştür.

45 yılı aşkın bir zamandır gazete bantı olarak Turhan Selçuk'un elinden maceradan maceraya koşan Abdülcanbaz, Dostlar Tiyatrosu tarafından sahnelenmiştir. 377 defa sahneye konan Abdülcanbaz'ı tiyatroda Ahmet Mekin oynamıştır. Abdülcanbaz, gazetelerdeki günlük bantlarının dışında 1971 yılında 12, 1980 yılında 1 ve 1983 yılında da 24 sayılık bağımsız albüm halinde Milliyet Yayınları tarafından yayınlanmış, ayrıca 1995 yılından itibaren Yapı Kredi Yayınları, Abdülcanbaz külliyatına ait son maceraları albümler halinde yayınlamaya başlamıştır.
 
Üst