Sivas Divriği ve Ulu Camii

ccahitkar

Onursal Üye
30 Eki 2010
4,805
2,618
metu
benim asıl memleketim olan Divriği


Uploaded with




Divriği'nin Tarihçesi (divriği belediyesinden alıntıdır.)
Divriği ve civarında, M.Ö. 2000'den itibaren çeşitli dönemlerde Hitit, Pers, Makedon, Roma, Sasani, Pavlikian, Bizans, Selçuklu ve Osmanlılar hakim olmuştur. Kente çeşitli dönemlerde verilen adlar kentteki kültür birikimini göstermektedir: 'el-Abrig' (Arapça), 'Tephrice' (Tefrike, Bizans), 'Difrigi' (Selçuk), 'Divrik' veya 'Divrigi' (Osmanlı).
Kent Makedonya, Roma-Sasani, Bizans-Arap bölgeleri arasında bir sınır alanı konumunda bulunmuştur. 9. yüzyıldaki Pavlikian (Paulicien, Ar. Baylakani, Paulusçu) hakimiyeti bu sınır alanı konumun bir göstergesidir. Kiliselere, ayinlere, ruhban sınıfına, vaazlara karşı çıkan Paulusçuların Bizans merkezi yönetimi tarafından sapkın kabul edilmesi Araplarla müttefik olmalarını kolaylaştırdı. Araplarla beraber Bizans'a karşı savaştılar. Önderleri Sergius, Abrik (Divriği) kayalıklarındaki Tephrike (Divriği) Kalesi'nde surları ve su yollarını tamir ettirmiştir. Malatya emirinden destek alabilmek için Paulusçuların bir kısmı İslamiyet'e geçti. Öte yandan, Sergius'un oğlu Karbeas'ın yönetimindeki Tephrike monarklığı, Bizans topraklarının en doğu noktasında, Arap topraklarının ise en batısında yer alan tampon bölge olarak bağımsızlığını sürdürdü. Pavlikianların Tephrike prensliğinin saldırgan mensupları, 9. yüzyılın ikinci yarısındaki akınları sırasında Ankyra (Ankara), Malegena (Eskişehir dolayları) ve hatta Efes'e kadar ilerledi. Bu mezhebi ve mensuplarını ortadan kaldırmaya kararlı olan Bizans İmparatoru Basileos, çıktığı askeri seferlerin ancak üçüncüsünde, 872 yılında, kartal yuvasını andıran Tephrike Kalesi'ni zapt edebildi; destekçi Arap kuvvetlerini de ortadan kaldırdı. Bu olay Kurdeşen mezarlığının kurulmasının başlangıcıdır. Bu yenilgi Pavlikian mezhebi ve onun mensuplarının da sonunu getirdi. Birçoğuna soykırım uygulanıp, kalanlar ise zorla Ortodoksluğa geçirilip, Trakya'ya sürüldüler. Heterodoks Türkmenlerin 13. yüzyıldaki Babaîler isyanı da daha önce Paulusçuların yaşadığı Divriği'nin içinde bulunduğu Yukarı Kızılırmak havzasında ortaya çıktı. Araştırmacılar dualizm ve semavî kurtarıcı gibi bazı ortak inanç ögelerinden hareketle bu isyanı bölgedeki geleneğin bir diğer dışavurumu olarak değerlendirir. Bölgenin Kafkasya, İran ve Arap yarımadasi arasındaki konumu ortaçağ ve öncesinde güney, doğu ve kuzeyden gelen düşünce akımlarına açık olmasını doğurmuştur.
Divriği'nin Türk devri, Oğuz beylerinden Emir Mengücek Gazi'nin kurduğu Mengücekoğullarının Divriği kolunun tarihi ile özdeşleşmiştir. Mengücekoğulları, ilk Anadolu Türk beyliklerinin en eskisi ve en uzun yaşayanıydı. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası'ndan oluşan külliyenin bânisi Ahmed Şah, Divriği Mengüceklerinin dördüncü melikiydi. Divriği Mengüceklerinin herhangi bir savaşa karışmamış olması, barışçı ve itaatkâr bir emirlik olduklarını düşündürtür. Konya Selçuklu hükümdarı II. Kılıçarslan 1180'de Danışmendleri, Alâeddin Keykûbad ise Mengücekoğullarının Erzincan-Kemah kolunu Ulu Cami'nin temellerinin atıldığı 1228 yılında ortadan kaldırmıştı. Divriği Mengüceklerinin İlhanlı egemenliğine kadar hüküm sürdürmesi izledikleri bu siyasetin başarısına bağlanır. Konya Selçuklularının hükümdarı Alâeddin Keykûbad'ın adının Divriği Ulu Cami'nin portali üzerinde son derece sıradışı bir biçimde Ahmed Şah'ın yapı kitabesinin üstünde “Sultanü'l-azam Alâeddin Keykûbad'ın saltanatında” şeklinde geçmesi bu özel konumu vurgular. Külliye, Mengücekoğullarının Divriği ve civarındaki egemenliğini hoşgören Keykûbad'a bir hediye olarak değerlendirilebilir.
Divriği'de ilk Anadolu Türk beyliklerinin en eskisi ve en çok yaşayanı Divriği Mengücekleridir. Kentin Mengücek hakimiyeti İlhanlı Hükümdarı Abaka Han'ın 1276-1277'de Memlük Sultanı I. Baybars'a karşı Elbistan'a giderken Divriği'ye uğrayarak surları yıktırmasıyla sona ermeye başlamıştır. Surların yıkılmasının ardından Selçuklu Sultanı III. Alaeddin Keykubad Malatya kuşatmasından bir sonuç elde edemeyip Divriği'ye gelince (1300-1301) burası disiplinsiz askerler tarafından yağmalandı. Şehir daha sonra Kayseri ve Sivas yöresinde Eretnaoğulları'nın hakimiyetine girdi. Kadı Burhaneddin ile Amasya Emiri Hacı Şadgeldi Paşa arasındaki mücadelelerden faydalanan Memlükler tarafından zaptedildi. (1391). Memlük Devleti'nin idari işleri bozulunca Yıldırım Beyazid 1398'de Sivas, Malatya, Besni, Darende ve Divriği'yi Osmanlı topraklarına kattı. Ancak Divriği yaklaşan Timur tehlikesinden dolayı 1401'de tekrar Memlüklere verildi. Divriği Memlük hakimiyeti sırasında Halep eyaletine bağlı pek de önemli olmayan ileri karakol durumundaydı. 15. yüzyılın ikinci yarısında Uzun Hasan'ın, 16. yüzyılın başında Şah İsmail'in kuvvetlerinin Anadolu'ya yönelik hareketleri sırasında Divriği korunaklı konumundan dolayı saldırılara uğramadı. Divriği'nin kesin olarak Osmanlı idaresine girişi, Yavuz Sultan Selim'in 24 Ağustos 1516 Mercidabık Zaferi'nden sonradır. Divriği Osmanlı idaresi altına girdikten sonra merkezle aynı adı taşıyan bir sancak haline getirilip Vilayet-i Arab adıyla oluşturulan beylerbeyliğe bağlandı. Daha sonra bu beylerbeylik dağıtılınca Divriği sancağı Sivas, Amasya, Tokat bölgelerini içine alan Rum beylerbeyliğine dahil edildi. 16. yüzyılda Divriği sancağının Divriği ve Darende adlı iki kazası, bu kazalara bağlı on iki nahiyesi bulunuyordu. Sancak 19. yüzyılda Sivas sancağının bir kazası haline geldi.
Cumhuriyet döneminde Sivas'a bağlı bir ilçe merkezi haline getirilen Divriği'nin 1927'de nüfusu 4789 idi. 1937'de önce demiryolu ulaşımına kavuşmuş, ardından buradaki demir cevherinin 1939'dan itibaren çıkarılarak Karabük Demir Çelik Fabrikası'na gönderilmesiyle hayat canlanmaya, nüfusu yavaş yavaş artmaya başlamıştır. 1970'te 10.389 olan nüfus, 1985'te 15.974 ve 1990'da da 17.664'e ulaşmıştır.
Coğrafyası

Divriği yukarı Fırat havzasının İç Anadolu sınırı yakınında Sivas İlinin Güneydoğusunda yer alır. Divriği İlçesi Fırat nehrinin bir kolu olan Çaltı çayı vadisi kenarında kurulmuştur. Denizden yüksekliği 1225 metredir. İlçenin yüzölçümü 2781, 56 Km. karelik bir alanı kaplar Doğusunda Ilıç ve Kemaliye, Batısında Kangal; Kuzeyinde İmranlı ve Zara; Güneyinde Arguvan, Arapkir, Hekimhan İlçeleri ile çevrilidir. Divriği İlçesi çok dağlık bir bölgeyi içine almaktadır. Dağlar arasında dik ve derin vadiler içerisinde Fırat’ın küçük kolları akmaktadır. Çaltı çayından Fırat'a doğru derin kanyonlar oluşturan arazi rafting ve dağcılık sporuna çok uygundur.
İlçede Karasal iklim özellikleri görülür. Eskiden kışları çok karlı ve soğuk, yazları sıcak ve kurak olmasına karşın barajların etkisi ile iklim yumuşamıştır. İlçenin bazı dağlarında meşe, ardıç ve çam türü seyrek orman alanları mevcuttur.
İlçenin önemli dağları: Kuzeyde Çengellidağ (2650), Deli dağ(2150), Efendi, Göldağ ve Akdağdır. Güneyde Yama, Demirli, Geyikli, Güney Doğuda Sarıçiçek, Doğusunda Iğımbat, Batıda Dumluca yer almaktadır.


Dağların yüksek, serin ve yaylacılığa elverişli şeklide otlaklarla kaplı olması, ayrıca toprak veriminin düşüklüğü de yaylacılığı ön plana çıkarmıştır.
Başlıca yaylaları: Yama, Sarıçiçek, Göldağı, Eğrisu, Demirli ve Dumluca yaylası olmakla birlikte birçok köyün kendine ait yaylaları vardır. Son yıllarda yaylalarda arıcılık yaygınlaşmıştır.
İlçenin en önemli akarsuyunu Kangal İlçesi Karagöl dağlarından çıkan çaltı suyu teşkil eder. Bu su aktığı vadi boyunca tekbir fayda sağlamadan Kemaliye İlçesi topraklarında kara suyla karışarak Fırat’ı oluştur. Sulamada fayda sağlayan bu suyun kollarıdır. Bunların en önemlisi Sincan ve Hamu dereleri ile Nıh çayı ve Palha çayıdır.
 
Son düzenleme:

ccahitkar

Onursal Üye
30 Eki 2010
4,805
2,618
metu
ulu camii ve divrigi[URL=http://img192.imageshack.us/i/35450568.jpg/][/URL]CAMİLER
AhmetPaşa Cami, Abuçimen Cami, Boyalı Cami, Cağlı Cami, Celdek Cami, Gökçe Cami, Horevenk Cami, Kantebe-İmamoğlu Cami, Kültür Cami, Kadıasker Cami, Hacıosman Mescidi, Mahcami, Kemankeş Cami, Karamahmut Cami, Saray Cami, Süleymanağa cami, ZelihaHatun Cami, Şemsi Bezirgan Cami, Selavattepe Cami.

Cedit Paşa Camii: Aynı isimle anılan mahallededir. 1799 yılında yapılmıştır. Bezemeleri Ulu Camiinde görülen süslemelerin kaba bir taklididir. Minaresi siyah-beyaz kesme taş örgülüdür.

Bundan başka Abı Çimen Camii (1840), Gökçe Camii (1844), Zeliha Hatun Camii (1869), Hacı Osman Mescidi, Kemenkeş Camii, Şemsi Bezirgan, Kültür, Ahmet Paşa, Süleyman Ağa, Tavukçu, Turabali Mescitleri vardır.

Kale Camii: 1180 yılında Süleyman Şah oğlu Emir Ihsak tarafından yaptırılmıştır. Türklerin en eski yapısından biri olması nedeniyle büyük önem arz etmektedir. Dış görünüşünün zenginliğine rağmen içi yalındır. Bu cami Türklerin Anadoludaki ilk yapıtlarından biri olmasına rağmen, çürümeye terk edilmiştir.



KALELER

Divriği Kalesi: Divriği'de bulunan bu kale Mengücekoğulları dönemine aittir. Kalenin yapımını belirten iki satırlık kitabesi kapı üzerinde bulunmaktadır. Bu kitabeye göre kale; "Mengücekoğlu Seyfeddin Şehin Şah Bin Süleyman" tarafından 1181 yılında yapılmıştır. Buradaki bir başka kitabede ise mimarının; Megaralı Hasan Bin Firuz olduğu belirtilmiştir.
Kale kesme taştan, iç ve dış olmak üzere iki bölüm halindedir. Günümüze yalnızca dış kaleye ait surların bir bölümü gelebilmiştir. Bu surların uzunluğu 1,5 km2’dir. Kalıntılarından yuvarlak bir alanı kapladığı anlaşılmaktadır. Ayrıca yuvarlak ve kare planlı kulelerle desteklenmiştir. Kale içerisinde ambarlar, cephanelikler, sarnıçlar, su kuyuları ve kışla yapıları bulunuyordu.
Günümüze yalnızca kare planlı olan kulelerden biri gelebilmiştir. Kalenin girişi tümüyle tahrip olmuştur. Kalenin altında bir de mağara bulunmaktadır. Ancak bu bölüm yeterince araştırılıp, incelenmemiştir.

Kesdoğan Kalesi: Divriği Kalesi yakınında bulunan Kesdoğan Kalesi hakkında yeterli bilgi ve belge bulunmamaktadır. Bununla beraber bu kalenin Divriği Kalesi’nin gözetleme karakolu niteliğinde yapıldığı sanılmaktadır. Konumu itibarı ile bir kartal yuvasını andıran bu kale çok yüksek sivri bir tepenin üstünde yapılmıştır ve Çaltı Çayı boyunca uzanan derin kanyonu seyretmeye müsaittir.


TÜRBELER ve KÜMBETLER

Divriği ve çeresinde bulunan türbeler Molla Yakup Türbesi, Hüseyin gazi Türbesi, Seyitbaba Türbesi, Araplık, Ağar, Dörtardıç, Değnekli Havuz, Garip Musa, Koca Haydar, Fıdıl, Melek Şah türbeleridir.

Sitte Melik Kümbeti: Mengücekoğullarından Emir Süleyman Seyfeddin Şahinşah için 1195 yılında yaptırılmıştır. Sekizgen planlı, sivri pramidal külahla örtülüdür. Tamamı kesme taştan inşa edilen türbenin süslemeleri dikkati çekmektedir.

Kemareddin Kümbeti: Emir Kemareddin, Mengücekoğullarının hazinedarıdır. 1196 yılında yaptırılmıştır. Sekizgen planlı, içten kubbe dıştan pramidal külahla örtülüdür.

Kemenkeş (Nurettin Salih) Kümbeti: 1240 yılında yaptırılmıştır. Sekizgen planlı içten kubbe dıştan pramidal külahla örtülüdür.

Naip (Gazezler) Kümbeti: Kitabesine göre 1291 yılında Naifı Eşref için yaptırılmıştır. Sekizgen planlı pramidal külahlıdır.

Sinaniye Hatun Türbesi: Kalealtı mahallesindedir. Harap bir haldedir. Muhtemelen Mengücekoğulları dönemine aittir.

Bunlardan başka; Ahi Yusuf Türbesi (13’üncü yüzyıl). Araplık türbesi, Saracın Türbesi (18’inci yüzyıl) Nasreddin Mehmet Yatırı (1489), Dumluca Köyü Dilber Kümbeti (13’üncü ve 14’üncü yüzyıl), Seyit Baba Türbesi, Saçlı Baba, Akça Baba, Hasan Paşa Türbesi, Hüseyin Gazi Türbesi, Gani Baba Türbeleri de vardır.

HANLAR
Burma Han: Divriği İlçesine bağlı Duru Köyü Mezrasında Çaltı Irmağı kenarında 1200’lü yıllarda Mengücekoğulları tarafından yapılan bir handır.

Dumluca Hanı: 1200’lü yıllarda Mengücekoğulları tarafından yaptırılan han Dumluca Köyüne yaklaşık 2 km. mesafededir.

Pamuk Han: Demirdağ, istasyonunu yakınındadır. Duvarların büyük bir bölümü ayaktadır. Üst örtüsü yıkılmıştır.

Mirçinge Hanı: Handere köyündedir. Mengücekoğulları döneminde yapılmıştır. Sadece kapalı mekanlardan oluşmaktadır.

Dipli Han: Günbahçe köyü ile Dumluca Köyü arasındadır. Duvarları ve üst örtüsünün büyük bir bölümü ayaktadır.


HAMAMLAR

Divriğideki tarihi hamamlar; Aşağı Hamam (Hamam-ı Süfla-Acı Hamam-Kayaoğlu Hamamı) Bekir Çavuş Hamamı ve İmamoğlu Hamamlarıdır.

KİLİSELER

Yukarı Kilise: Kalenin batısında büyük bir bölümü yıkılmıştır.

Aşağı Kilise: Yukarı Kilisenin altındadır. Duvarlar ve üst örtü büyük çapta yıkılmıştır.

Kayaburun Köyü Kilisesi: Aynı adla anılan köyün girişindedir.
Bunlardan başka; Kaya Yakup Kilisesi, Erşün Kilisesi, Uzunkaya (Pargam) Kilisesi, Güresin ve Venk mevkiinde bulunan kiliseler vardır.
 
Son düzenleme:

ccahitkar

Onursal Üye
30 Eki 2010
4,805
2,618
metu
kendi çektiğim resimler 1 demiryollarımız divriği
dsc01853pl.jpg
[/URL][/IMG]
 
Üst